Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Lojmandan ranzaya şantaj ve azarlamayla – Koç Üniversitesi doktora öğrencileri yurt sorunlarını Medyascope’a anlattı: “Gece uyurken mobilyaları kapılarımızın önüne çekiyoruz”

Koç Üniversitesi’nin doktora öğrencilerinin tek kişilik odalarını paylaşımlı hale getirmesinin ardından başlayan protestolar devam ediyor. Üniversite yönetiminin geçtiğimiz hafta başında aldığı kararı protesto eden öğrenciler, burslarının kesilmesiyle tehdit edildi. Öğrenciler yaşanan süreci Medyascope’a anlattı.

Koç Üniversitesi doktora öğrencileri, yurt odaları hakkındaki kararı rektörlüğün önüne yatak taşıyarak ve asistanlığı toplu şekilde bırakarak protesto etti. Öğrencilerin Medyascope’a anlattığına göre asistanlığı bırakma dilekçelerini sunmalarının ardından aralarında üniversitenin Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Funda Yağcı Acar ve Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Attila Gürsoy’un da dahil olduğu bir grup akademisyen doktora öğrencilerini telefonla arayıp bu protestoları bitirmezlerse burslarını kesmekle tehdit etti. Sözleşmelerinde burs şartı olarak asistanlık yapmanın yer almadığını söyleyen bir öğrenci şunları söyledi: 

Bir haftadır araştırma adına hiçbir şey yapamıyorum. Odama biri gelecek mi, şu an odama biri mi geliyor, Bir ayak sesi geliyor hemen koridora çıkıyorum. Biri izinsiz gelirse diye videoya çekmek için hemen telefonu elime alıyorum. Hepimiz o kadar tedirginiz ki… Kimsenin motivasyonu kalmadı. Gece uyurken ayakkabılık var kapı boyutunda, onu tam kapı kolunun altına yerleştiriyoruz. Bu sayede biri girmeye çalıştığında kapı kolundan açılmıyor. Bu gece de öyle uyuyacağız.”

Koç Üniversitesi doktora öğrencileri dün (Pazar) akşam itibariyle üniversite yönetiminin odaları boşaltmak için kendilerini tanıdığı sürenin sonuna geldiği için yurtlarından ayrılmadan gergin bekleyişlerini sürdürüyorlar. Öğrenciler son iki yılda önce sözleşmelerinde onlara taahhüt edilen lojmanlardan çıkarılıp tek kişilik odalara yerleştirildiler şimdi de tek kişilik odalardan çıkarılıp ranzalı odalara yerleştirilmek isteniyorlar.

Koç Üniversitesi’nin geçtiğimiz hafta başında doktora öğrencilerine tek kişilik odalarda kalamayacaklarını bildirmesiyle birlikte öğrencilere göre başlangıçta yaklaşık 200 doktora öğrencisi tepki göstermek için bir araya geldi. Bir süredir boş odalara ek yatakların getirildiğini fark eden öğrenciler protestolarını bu yataklardan bazılarını rektörlük önüne taşıyarak gösterdi:

“Bu yatakları gördükten sonra ikili ranza odaları kabul etmiyoruz diyerek izinsiz eklenen bu yatakları çıkardık ve rektörlüğe yürüdük.”

“Halinize şükredin, sokakta insanlar var”

Sözleşmelerinde kendilerine lojmanda barınma taahhüdü verildiğini ve bu sözün tutulmadığını belirten öğrenciler protestolarından sonra aralarında üniversitenin Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Funda Yağcı Acar ve Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Attila Gürsoy’un da olduğu bir grup akademisyenin kendi seçtikleri öğrencilerle Zoom üzerinden çevrimiçi toplantı yapmak istediklerini öğrendi ve bu toplantıya hep birlikte katıldılar.

Öğrenciler toplantıyı şöyle anlatıyor:

“Bu toplantıya görece daha sessiz gördükleri öğrencileri çağırmışlar. Ama biz linki onlardan aldık ve yaklaşık yüz kişi toplantıya katıldık. İki saat civarı sürdü. Başlangıçta bir uzlaşma için konuşuyor gibilerdi. ‘Biz sizi çok seviyoruz, siz çok kıymetlisiniz’ gibi sözlerle bizi yumuşatmaya çalıştılar ama başka bir çözüm bulamadıklarını söylediler. Funda Hoca’nın tavrı çok sertti. 30 yaşındaki doktora öğrencilerini azarlamaya çalıştı. ‘Halinize şükredin sokakta evsiz insanlar var’ gibi şeyler söyledi. Bizi arayarak burslarımızla tehdit edenlerden birisi de oydu zaten.”

“Koç’un böyle bir bütçesi yok”

Doktora öğrencileri, kendi kaldıkları yurtlardan tamamen çıkarılıp yerlerine lisans öğrencilerinin alınmasını ve buradan sağlanan gelirle kendilerine kira desteği sağlanmasını üniversite yönetimine teklif etti. Ancak öğrencilerin bu teklifi de “Koç’un böyle bir bütçesi yok” denerek reddedildi.

Asistanlık boykotu

Öğrenciler bu toplantıdan hemen sonra başka bir e-postayla kendilerine ayrılan paylaşımlı yeni odaları öğrendiler fakat bu odalara geçmeyi reddettiler.

Sonraki gün eylemlerine devam eden öğrenciler sözleşmelerine göre kendilerine sağlanması gereken barınma hakları ellerinden alınmak istendiği için toplu olarak asistanlığı bıraktıklarına dair dilekçe yazarak rektörlüğe sunmak istedi fakat orada da güvenlik engeliyle karşılaştılar: 

“İki temsilci sadece sekreterliğe çıkıp dilekçe verdi. Ama bu dilekçenin teslim edildiğine dair belge de verilmedi bize. Sonra biz aşağıda sloganlarımıza ve bütün gün boyunca oturma eylemimize devam ettik.” 

“Bursunuzu keseriz”

Öğrencilerin anlattıklarına göre cumartesi sabahı Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Funda Yağcı Acar, Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Attila Gürsoy ve doktora öğrencilerinin danışman hocaları protestolara katılıp dilekçe veren öğrencileri tek tek telefonla aradı ve bu protestoyu sonlandırıp ilgili makamlardan “yumuşak bir üslupla özür dileyerek” asistanlığa devam edeceklerini belirtmezlerse burslarının kesileceğini söyledi:

“Bu burs da devletin bize bilim araştırmaları yapmamız için verdiği TÜBİTAK bursu. Bununla tehdit ediliyoruz. Çoğumuz TÜBİTAK’tan fonlanan öğrencileriz. Bazılarımız üniversiteden de fonlanıyor ama o bursun da sadece belli bir not ortalamasının altına inme gibi durumlarda kesileceğine dair şartlar var. Bizim TÜBİTAK bursu için hiç böyle bir şart yok zaten. Biz hocalarımızla anlaşarak bu kurumda başlıyoruz ve onlar aracılığıyla fonlanıyoruz. Yani onların tehdit malzemesi edebileceği bir burs yok ortada.” 

Öğrencilere göre esas kırıcı nokta bazı danışman hocalarının dahi onlara destek olmak yerine asistanlarına “yönetimin ağzıyla” konuşmaları:

“Hocaların çoğu sessizliği tercih ediyor. Destek olmaya çalışanlar var ama açık açık itiraz edemiyorlar. Hatta Attila Hoca’nın ulaşamadığı öğrencilerden bazıları danışman hocaları tarafından aranıp benzer şekilde üstü kapalı tehdit ediliyor. Biz aslında en çok danışmanlarımızdan destek beklerdik. Bizi yönetime karşı savunabilecek bir tek onlar vardı. Ama çoğu bunu yapmadılar. Hayal kırıklığımı tarif edemiyorum. Hayal kırıklığı, onur zedelenmesi hepsi var. Dediğim gibi kendi danışmanım tarafından aranıp bu şekilde tehditler almak benim onuruma dokundu. Artık bu iş odadan çıktı. Ben 10 kişilik odada da kalırım. Ama bana bu muameleyi yaptıkları için ne olursa olsun direnelim diyorum.”

Başka bir öğrenci de okul bu süreci “çok kötü yönettiği için” normalde kabul edebilecekleri bir teklifi “onur meselesi” haline getirdiklerini söylüyor:

“Ben aslında cuma günü de bir arkadaşımla odaya çıkmaya ikna olmuştum ama ne zaman ki karşımızda bize bağırıp çağıran dekanlar gördük ‘orada durun artık’ diye düşündük. Yani 30 yaşında insanlara bağırıp yurtlarımıza haksız yere el koyma hakkınız yok. Aslında olaylar bu yüzden büyüdü. Ama dediğimiz gibi bu artık bir haysiyet konusu haline geldi o yüzden biz asla pes etmeyeceğiz gittiği yere kadar bu işi götüreceğiz.” 

Öğrencilerden bir kısmı bu telefon görüşmeleri ve mailleşmeler sonrasında durumu kabullenmek zorunda kalıp şartları kabul etti. Medyascope’a konuşan doktora öğrencilerinin anlattıklarına göre başlangıçta 200’e yakın kişi varken şu an direnişe devam eden öğrenci sayısı yaklaşık 50 kişi.

Fakat bu telefon görüşmelerinde direnişlerine devam edeceklerini belirten öğrenciler bir dönem asistanlık yapmama haklarının olduğunu ve hepsi kendilerine tanınan bu hakkı aynı anda kullanabileceklerini söylediler: 

“Okul anlaşmamız gereği asistanlık yapmamız karşılığında doktora sürecinde bize şartları belirlenmiş bir barınma sağlanıyor. Biz de asistanlığı bırakırken şunu söyledik: Madem siz sözleşmedeki haliyle yurt hakkını geri almaya çalışıyorsunuz biz de asistanlığı bırakıyoruz. Siz sözleşmedeki taahhütlerinizi karşılamayacaksanız biz de karşılamayacağız.” 

Öğrenciler okul yönetiminden aldıkları son e-postada ise “Belirtilen süre içinde geçici konaklama yapacağınız odaya geçmemeniz ve kişisel eşyalarınızı taşımamanız üzerine yazıyoruz” ve “11 Eylül Pazar gecesine kadar taşınma ihtimali gerçekleştirmemiş olmanız durumunda kişisel eşyalarınız Koç Üniversitesi’nin görevlendireceği kişiler tarafından bulunduğunuz odadan bir depoya taşınacaktır” ifadelerine yer verildi.

Krizin ayak sesleri

Aldıkları tehditler sebebiyle isimlerini paylaşmayan doktora öğrencileri Medyascope’a yaşadıkları barınma sorununun salgın dönemine kadar dayandığını anlattı: 

“Ben 2019 girişliyim ve Fen Fakültesinde görev yapıyorum. Her doktora öğrencisi okula girerken şartların sunulduğu bir sözleşme imzalatılıyor. Benim şartlarımda da asistan lojmanları vardı. Bir buçuk sene kadar asistan lojmanlarında kaldım. Gayet rahattık.”

Daha sonra koronavirüs salgını için alınan önlemleri gerekçe gösterilerek evlerden çıkarılan öğrenciler bugün kaldıkları tek kişilik odalara yerleştirildi fakat lojmanda kalacaklarına dair şartlar barındıran ve hâlâ geçerli olan sözleşmeleri yenilenmedi. Öğrenciler o dönem hocalarını potansiyel bir barınma sorununa karşı uyardıklarını, hocaların ise kendilerine hep tek kişilik odalarda kalmaya devam edeceklerinin sözünü verdiklerini söyledi.

“Şu an yerleştirildiğimiz tek kişilik yurt odalarına gelmelerini bekliyoruz. Hiçbir yere ayrılamıyoruz gelirlerse diye. Sadece kampüsler arasında arada bir git gel yapıyoruz birbirimize moral desteği vermek için. Evlerde olan doktora öğrencileri arkadaşlarımız da var. Gün içinde yiyecek içecek gibi destekler için binalarımıza kadar gelip yardımcı oluyorlar. Biz şu anda olduğu gibi sadece bina önüne çıkabiliyoruz onu da arkadaşlarımıza odalarımızı bırakarak nöbetleşe bir şekilde yapabiliyoruz. Bu kadar hareket edebiliyoruz. Hapishane gibi yaşıyoruz burada.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.