AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2023 yılında geçerli olacak asgari ücret için TİSK’in önerdiği rakamı açıkladı ve “Net asgari ücrette 2023 yılında 8 bin 500 TL olarak aramızda mutabık kaldık” dedi. 9 bin TL’nin altına imza atmayacağını söyleyen TÜRK-İŞ, masaya oturmadı. Asgari ücreti Medyascope için değerlendiren Prof. Dr. Metin Özuğurlu, “Asıl sorun asgari ücretin, ücret rejiminin düzenleyicisi haline gelmesi” dedi.
Medyascope’a konuşan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Özuğurlu, oranlara veya ücret düzeyine ilişkin değil, kendi ifadesiyle, “yapısal özellik kazanmış ilişki örüntülerine yönelik bir değerlendirme” yaptı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, asgari ücretin genel ücret düzeyi haline geldiği eleştirilerine cevaben ücretli çalışanlar arasında asgari ücretlilerin oranının yüzde 37 olduğunu sıklıkla vurguluyor. Özuğurlu, Türkiye’de asgari ücretin, ortalama ücret haline gelmesine şöyle dikkat çekti:
“Asıl problem, asgari ücretin ücret rejiminin düzenleyicisi haline gelmesi. Asgari ücretli çalışanların oranının Avrupa Birliği ortalaması yüzde 9. Bu oranı artıran da Balkan ülkeleri. Balkan ülkeleri dışarıda bırakıldığında bu oran yüzde 4-5’lere iniyor. Ama bizde fiili olarak yüzde 57’ye ulaşan bir çapı var. Asgari ücretin hemen sınırındaki ücretleri de dahil ettiğiniz zaman haklı olarak ortalama ücret deniyor. Dolayısıyla da bir asgari ücret değil, ortalama ücret tespiti mahiyeti taşıyor ve bunun toplumsal eşitsizlikleri giderici hiçbir etkisi olmuyor. Alım gücüne nispi bir katkı kuşkusuz oluyor ama bu katkının söz konusu işçi için bir refah artışı öğesi olması mümkün değil.”
“Ücretler sürekli eriyor, işçi ücret artışına muhtaç imge oluyor”
Alım gücündeki nispi artışın refah artışı anlamına gelmediğini iki gerekçeyle açıklayan Özuğurlu, “Birincisi, her şey metalaşmış vaziyette, fiyatların bu kadar hareketli olduğu bir konjonktürde ücretler sürekli olarak eriyor, bu bir olgu. İkincisi, işçi imgesi, ücret artışına muhtaç bir topluluk olarak resmediliyor” diye konuştu. Özuğurlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Asgari ücreti açıklayan otorite de ihtiyaç sahibine, muhtaçlar topluluğuna ‘arzuladıkları bir iyilik’ yapıyor. Karşınızda mal ve hizmet üretenler, değer yaratanlar var ve siz sadece onların emeklerinin sömürüsünün kısmi bir tanzimiyle mükellef bir işlem yapıyorsunuz. Bunu alenen açıklayarak değil, gizli kapaklı yapmanız beklenir ama ilginç bir manzara söz konusu. Sanki işçi sınıfı ücrete muhtaç bir topluluk, ona bu muhtaçlığını gideren işverenler de ekmek parası sunucuları… Bu vahşi kapitalizm dönemindeydi. 200 yılı silip, işçi sınıfının yeniden muhtaç bir kategori olarak algılandığı zamana mı döndük?”
Ücretin, çalışanlar bakımından refah göstergesi olmasının mümkün olmadığını vurgulayan Özuğurlu, “İşçinin ihtiyaçlarını cebindeki paradan bağımsız olarak, insani koşullarda ve düzeylerde sürdürebileceği bir Türkiye yaratılırsa ücret artışı refah göstergesi olur. Oranından, miktarından bağımsız olarak bunu böyle düşünmek gerekir” diye konuştu.
“Asgari ücretin işsizliği artıracağı tartışmasında sorun, işçinin tasarruf edilebilir tek maliyetten ibaret görülmesi”
Asgari ücret artışının enflasyon ve işsizlik yaratacağı tartışmaları hakkında Özuğurlu, sorunlu tarafı, “işçinin tasarruf edilebilir tek maliyet kaleminden ibaret görülmesi” tespitiyle açıkladı. Özuğurlu, üzerinde denetim sağlayamadığı enerji ve girdi fiyatlarından tasarruf edemeyen işverenin, müdahale edebildiği tek şeyin emek maliyeti olduğunu söyledi.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Daha çok küçük ve orta ölçekli işletmelerde emek verimliliğini artırmak için “mutlak emek sömürüsünün” artırıldığını söyleyen Özuğurlu, “İki kişinin yapacağı işi bir kişiye yaptırıp çalışma süresini hızlandırma eğilimini hızlandıracağı açık ama bu zaten maliyet kalemindeki işçi ücretinin artışından bağımsız bir şey” dedi. Özuğurlu, çalışma süreleri hakkında ise şöyle konuştu:
“Türkiye’de ortalama çalışma süresi 12-13 saati bulmuş durumda. 1860’larda İngiltere’de çalışma süresini 10 saatle sınırlandıran yasa çıkınca Marx’ın, ‘Bu işçi sınıfı ekonomi politiğinin, burjuva ekonomi politiği karşısındaki zaferidir’ sözlerini hatırlatırım. Çalışma süresi 1860’larda 10 saatle sınırlandırılmış ama senin ülkende yasal sınırı sekiz saat olmakla birlikte 12-13 saate yükselmiş.”
Sermaye yoğun işletmelerde emek verimliliğinin teknolojiye yatırım yaparak artırıldığını ve daha az işçi çalıştırıldığını belirten Özuğurlu, “Genel gidişat, robotlaşma, yapay zekâ ile canlı emeği mümkün mertebe tasfiye etmek yönünde. Ana güdü, maliyet riski olan emeği dışsallaştırmak” dedi.
- Asgari ücret liderlerin gündeminde: “İktidar, çalışanlara sefaleti dayatıyor”
- İzleyin | Yeni asgari ücreti vatandaşlara sorduk