Bir grup siyaset bilimci, Altılı Masa bileşenlerine altı sorunun yer aldığı bir açık mektup yazdı. Metinde, Altılı Masa’da ortak aday konusunda görüş birliği sağlanamadığı takdirde nasıl bir aday seçme yöntemi takip edileceği ve milletvekili seçim listelerinin hangi yöntemle hazırlanacağına dair sorular yer aldı.
“Siyaset Bilimcilerden Altılı Masa’ya Açık Mektup” başlığı ile yayımlanan metinde, muhalefet partileri arasında yapılan işbirliğinin önemli olduğuna dair görüş bildirildi. Özellikle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nın sık sık dile getirdiği “Cumhuriyetin ikinci yüzyılını demokrasiyle taçlandırmak” hedefine ulaşmak için seçimlerin kazanılması gerektiği belirtilirken, “Bu somut hedefe ulaşmak için Altılı Masa’nın kullanacağı araçları netleştirmesi ve karar alma süreçlerinde muhalif kamuoyunun tercihlerini dikkate alacak bir katılım mekanizmasını da kurması/şekillendirmesi gerektiğini düşünüyoruz” görüşüne yer verildi.
Muhalif kamuoyunda tartışılması ve Altılı Masa’nın gündemine gelmesi amacıyla kaleme alındığı belirtilen metinde şu ana kadar 54 kişinin imzası yer alıyor. İsteyen akademisyenler mektuba imzalarını ekleyebiliyor. Metinde Altılı Masa’ya yönetilen altı soru şöyle:
Ortak aday
1) Medya ve bürokrasiyi büyük oranda kontrol eden bir iktidar karşısında kampanya yapmanın zorlukları düşünüldüğünde, ortak adayın açıklanmasının ertelenmesi birçok muhalif seçmeni kaygılandırmaktadır. Ortak aday ne zaman ilan edilecektir? Altılı Masa’da ortak aday konusunda görüş birliği sağlanamazsa nasıl bir aday seçme yöntemi takip edilecektir?
İBB tartışması
2) Geçtiğimiz haftalarda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na karşı hukuk kaideleri ve kurallarını çiğneyerek açılan davada siyasi yasak kararı çıkmıştır. Bu süreç, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atanması ve İmamoğlu’nun siyasetten men edilmesiyle sonuçlanabilir. Altılı Masa’nın bu yargı müdahalesine karşı ortak stratejisi nedir? İmamoğlu’nun siyasi yasaklı hale gelmesinin ve İBB’ye kayyum atanmasının önüne nasıl geçileceği düşünülmektedir?
Milletvekili listeleri
3) Seçmenler bu seçimlerde iki oy kullanacaklar: Bunlardan biri Cumhurbaşkanlığı seçimi, diğeri ise milletvekilliği seçimi için olacak. Bu doğrultuda, partiler parlamento seçimlerine ortak bir liste ile mi girecek, yoksa Altılı Masa üyesi partilerin milletvekili adayları birbiriyle rekabet içerisinde mi olacaktır?
4) Anayasamıza göre, yürütme erkinin siyasi denetimi parlamento tarafından yapılır. Dolayısıyla, seçileceği düşünülen başkan adayı Altılı Masa’nın öngördüğü icraat programını uygulamadığı takdirde, masa üyesi partilerin parlamento dışında bir denetim ve yaptırım uygulaması, anayasaya aykırı bir duruma işaret edecektir. Dolayısıyla, masa üyesi bütün partilerin parlamentoda olması gerekir. Özellikle, Altılı Masa’nın her temsilcisinin yürütme sürecinde de etkin olmayı amaçladığı düşünüldüğünde, DEVA, GP, DP ve Saadet Partisi’nin CHP ve İYİ Parti listelerinden mi seçime girmeleri planlanmıştır? Bu durum Altılı Masa’daki temsilcilerin karar alma süreçlerinin objektifliğini nasıl etkileyecektir?
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Karar alma usulü
5) Altılı Masa’nın başkan adayı dahil birçok konuda karar alma usulü oy birliği mi, yoksa oy çokluğu mudur? Eğer masanın karar alma mekanizması oy birliği prensibi ile ilerleyecekse, karar verme süreci tıkanma tehlikesi yaşayabilir ve birçok konuda muhalefet pozisyon belirlemekte zorlanabilir. Böyle bir durumda nasıl hareket edilmesi düşünülmektedir?
Başarısızlık durumunda taahhüt edilen bedel var mı?
6) Altılı Masa liderlerinin omuzlarında büyük bir yük olduğunu biliyoruz. Özellikle başkan adayının belirlenmesi, genel başkanların riskli bir kararın altına imza atmaları anlamına gelmektedir. Her riskli karar gibi, alınacak kararın başarısızlık getirmesi durumunda bir maliyeti olacaktır. Öncelikle milyonlarca vatandaş, binlerce akademisyen, gazeteci ve aktivist büyük bir maliyet ödeyeceklerdir ve onları koruyacak hiçbir garanti yoktur. Başkan adayı kararını alan liderlerin, başarısızlık durumunda kendileri açısından ödemeyi taahhüt ettiği bir bedel var mıdır?