Türkiye dün sabah 04:17’de Kahramanmaraşlı merkezli büyük bir depremle uyandı. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde meydana gelen 7,7 büyüklüğündeki deprem 10 ili vurdu. AFAD’dan gelen son bilgilere göre, depremde hayatını kaybedenlerin sayısı 3 bin 432’ye, yaralı sayısı ise 21 bin 103’e yükseldi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın sabah saatlerinde verdiği bilgiye göre Hatay’da 872 yurttaş hayatını kaybetti. Hatay’da depreme yakalanan ve göçük altında kalan dört kişilik ailenin yakını Ali Ezer, deprem bölgesinde yaşananları Medyascope’a anlattı.
Hatay-Cebrail Mahallesi’ndeki Dört Bahçeli Sokak’ta yıkılan kent apartmanında göçük altında kalan ailenin İstanbul’daki yakınlarından Ali Ezer, yakınlarının sekiz katlı apartmanın en alt katında kaldıklarını ve yardım ekiplerinin gelmediğini söyledi. Ailenin 32 saattir enkaz altında hâlâ ses verdiğini söyleyen Ezer, yakınlarından olay yerindeki gönüllüler ve göçük altından seslenmeleri sayesinde haber alabildiğini anlattı. Ali Ezer, kurtarma çalışmalarına ilk olarak gönüllü halkın katıldığına ve enkaz yerine gittiklerinde hiçbir araç bulamadıklarına dikkat çekti.
Ali Ezer, iş arabalarının giremediği derinliğe olay yerindeki gönüllülerin kendi imkânlarıyla girdiğini ve kepçeleri de gönüllülerin getirdiğini aktarırken, “Olay yerindeki kepçe küçük kaldı, derinliğe giremedi. Hepsi sesleniyor ve bizim dairede olan dört kişi dışında başka dairelerden de ses geliyor fakat hiçbir şey yapılamıyor. AFAD’ın araçlarına ihtiyaç var, ekip gelmek zorunda. Diğer türlü bu binayı açamayacaklarını söylüyorlar” diye konuştu.
Bu süreçte gerekli yardım kanallarına defalarca ulaştıklarını belirten Ali Ezer, “AFAD’dan aldığımız dönüşler hep bölgeye girdikleri, sokağa girdikleri, bugün içinde gelecekleri, yarım saate gelecekleri, bir saate gelecekleri şeklindeydi ve kendilerinden gelen başka hiçbir bilgi yok. 32 saattir enkaz altındalar ve seslerinin geldiğini duyuyoruz, biliyoruz hepsini görüyorlar. Geliyoruz demeleri zaten bizi ümitlendirdi” dedi.
Ezer şöyle devam etti: “İnsanlar kendi imkânlarıyla kendi yakınlarını kurtarmaya çalışıyorlar. Şu an seslerini duyarak, yaşadıklarını bilerek kendimizi teselli ediyoruz. Ölmelerini beklemek çok zor.”
