Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ruşen Çakır yazdı: Bir İslamcı bizi asla şaşırtmaz mı?

Abdüllatif Şener’in, başta CHP’liler olmak üzere muhalif kesimlerde şok etkisi yaratan son çıkışları bir kez daha birbirleriyle ilintili şu meşhur iki soruyu akla getirdi:

  1. İslam demokrasiyle bağdaşır mı?
  2. Dindar Müslümanlar demokrat olabilir mi?

Yıllardır bu sorular karşıma çıkar ve yıllardır her ikisine de “tabii ki evet” cevabını veririm. Bu “evet” cevaplarının, genel olarak İslam dünyasının son derece berbat demokrasi karnesi, özel olarak bazı bireylerin din adına işledikleri cürümler nedeniyle gölgelenmiş olduğunun farkındayım. Yine de kötü örnekler nedeniyle İslam toplumlarında demokrasinin mümkün olmadığı kanısına kapılmamak gerekir. 

Gannuşi ve Nahda örneği

Aslında bu iki soru bizim gerçek soruyla yüzleşmemizi engelliyor. Asıl soruların şunlar olması gerekir:

  1. İslami hareketler demokrasiyi benimseyip içselleştirebilir mi?
  2. İslamcılar demokrat olabilir mi?

İşte bu sorulara “tabii ki evet” cevabını verebilmek hiç de kolay değil. Zira İslamcılık başlıbaşına otoriter ve hatta totaliter yönleri güçlü bir ideoloji ve İslami hareketlerin çoğu -ne derece öyle olabildikleri tartışılır ama- demokratik olma iddiasındaki rejimleri “tağuti” oldukları gerekçesiyle yıkmayı hedeflemişlerdir.

Bununla birlikte demokrasiyi tam olarak karşısına almayan, onu İslam ile uyumlu kılmaya çalışan İslamcı düşünürler ve hareketler de ortaya çıkmıştır. Bunun en son ve başarısız olmuş örneği Tunus’ta Raşid el Gannuşi ve onun lideri olduğu Nahda Hareketi’dir. Fakat Nahda gibi iktidara gelmemiş olmakla birlikte İslam ile demokrasiyi bağdaştırmaya çalışan ve bir kısmı zamanla İslamcılıkla bağını koparmış irili ufaklı gruplar da ortaya çıktı. Bunların hatırı sayılır bir bölümünün Batı ülkelerindeki Müslüman topluluklar içinden doğmuş olması ilginçtir.

Raşid Gannuşi

Erdoğan örneği

Dünyada İslamcı bir hareketin demokrasiyle birikte yol alabilmesi konusunda en çarpıcı ve sonu hüsranla biten örnek hiç tartışmasız AKP ve Erdoğan iktidarı sürecinde yaşandı, yaşanmaya da devam ediyor. AKP’nin ilk yıllarında Batı’da şaşkınlık ve kaygı yaşandı. İslam dünyasındaki rejimler de kaygılandı fakat kendi toplumları, özellikle gençler heyecanlandı ve umutlandı. Kısa süre sonra Batı, AKP’nin birçok açıdan (özellikle ekonomik açıdan ve ayrıca içerideki “derin devlet”e karşı) kendilerine ihtiyacı olduğunu görüp işbirliğine gitti. AKP bu ilişkiyi mecburen de olsa kurallarına göre oynayınca ona özellikle Washington tarafından “model” rolü biçildi. İsteniyordu ki başta Arap dünyasındakiler olmak üzere İslamcı hareketler Batı ile koordineli bir şekilde bulundukları topluluklarda demokratik nizamı talep eder ve hayata geçirir olsunlar. Fakat bu saadet zinciri bir yerde koptu. AKP demokrasi iddiasından, Batı da İslam dünyasının demokratikleşmesi hülyasından vazgeçti.

İslamcılık demokraside erir mi?

Her ne kadar tetikleyici olsa da Şener aslında bu sorunların tartışılması için iyi bir örnek değil. Onun İslamcılığından geriye ne kaldığı uzun zamandır meçhul, neyi ve kimleri temsil ettiği de keza öyle. Onun iktidar yolculuğuna çıktığını düşündüğü için bindiği gemiden can yeleği bile bakınmaksızın atar topar atlaması daha çok “sağcı” bir refleks olarak tanımlanabilir. Yine de bizim Ünsal Ünlü’nün “bir İslamcı sizi asla şaşırtmaz” önermesini güçlendirdiği muhakkak. 

Bu önermenin önümüzdeki yasama döneminde, CHP listelerinden Meclis’e giren Gelecek, DEVA ve Saadet Partili isimlerin performanslarıyla sık sık sınanacağı da ortada. Kılıçdaroğlu’na ve CHP’ye katkıları hayli şüpheli bu partilerin değişik vesilelerle “dini ve milli hassasiyetleri” hatırlamaları kimseyi şaşırtmayacak.

Yıllardır İslami hareketler üzerine çalışıyorum ve bu süreç boyunca çok kişi tanıdım, arkadaşlar, dostlar edindim. İtiraf edeyim yaşadığım çok büyük ölçüde bir hayal kırıklığı. İktidarın nimetlerinden faydalanma adına karşı çıktıkları birçok davranışı, hatta daha beterini benimseyenler; demokratlaşma ne kelime bir tür faşistleşenler gördüm.

Fakat çoğunlukta olmasalar da çoğulcu demokrasiyi içselleştiren çok İslamcıyla da karşılaştım. Bu örneklerin hatırına, toptancı yaklaşımların bu ülkeye pek bir hayrının olmadığını düşünüyorum.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.