Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetlerinin açığa çıkarılması ve sorumluların yargılanması talebiyle İstanbul-Taksim’deki Galatasaray Lisesi önünde 1995 yılından beri oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri’nin mücadelesi kısa film oldu. Daha önce ulusal ve uluslararası birçok festivalde ödül alan Diyarbakırlı yönetmen İsmail Çeçen, gözaltında kaybedilen oğlunu arayan bir annenin hikâyesini “30 Yıl 1 Gece”de anlattı. Çeçen, filmin ulusal ve uluslararası yarışmalara katılacağını söyledi.
Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının bulunması için 958 haftadır eylemde. Yakınlarının akıbetlerinin açığa çıkarılması ve sorumluların yargılanması talebiyle sessiz eylem yapan Cumartesi Anneleri’nin Galatasaray Lisesi önünde eylemi 700. haftalarından beri engelleniyor. Cumartesi Anneleri ve insan hakları savunucuları, 17 haftadır Galatasaray Lisesi’nde oturma eylemi yapmak için toplanıyor ancak gözaltına alınıyorlar.
- Cumartesi Anneleri yine gözaltına alındı
- Galatasaray Meydanı’na çıkan Cumartesi Anneleri’ne gözaltı
- Cumartesi Anneleri’ne 28’inci yıl gözaltısı
Yönetmen İsmail Çeçen, Türkiye’nin en uzun erimli sivil itaatsizlik eylemi olan Cumartesi Anneleri’nin mücadelesini kısa filmde anlattı. Çeçen, filmin önce ulusal ve uluslararası birçok festivalde yarışacağını ve ardından Altın Koza Film Festivali’yle Altın Portakal Film Festivali’ne katılacağını söyledi.
Bir Cumartesi Annesi’nin 30 yıl önce kaybedilen oğlunun hikâyesini anlatan “30 yıl 1 Gece”nin fragmanındaki diyaloglar şöyle:
“-Serhat’ımı göremezsem, peşini bırakmayacağım.
-Olur da ondan önce ölürsem, kemiklerini görürseniz yanıma gömün.
-Bu dünyada ona doyamadım, hiç olmazsa diğer dünyada ona doyayım.
-Eğer ben ölmeden onu görürseniz, öldüğümde bu sefer beni onun yanına gömün.
-Serhat, annen geldi kurban olduğum, Serhat annen geldi yavrucuğum.
-Serhat, annen geldi seni götürmeye.”
Kısa filmin hikâyesi
Yönetmen İsmail Çeçen tarafından kısa filme konu edilen filmin hikâyesi 1990 yılına dayanıyor. Gözaltında kaybedilen oğlu Serhat’tan bir daha haber alamayıp İstanbul’a göç etmek zorunda kalan Kevok, aradan geçen 30 yılın ardından oğlunu bir gece rüyasında görür.
Demans hastası olan Kevok, gün geçtikçe geçmişi unutmaktadır. Tek derdi vardır, oğlunu unutmamak ve ölmeden son kez onu görmek.
Kevok ve oğlu Baran, Serhat’ın izini sürmek adına önce Adli Tıp Kurumu’na, daha sonra 30 yıl boş olan köylerine giderler.
Kevok’un tek amacı rüyada gördüğü kuyuya ulaşıp oradan oğlunu çıkarmak.
Medyascope'un haftalık e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her çarşamba mail kutunuzda.
Film, Kevok’un kuyuya gitmesi ve orada düşmesiyle bitiyor.