Hatay’ın tarihi dokusu yok oluyor

6 Şubat’taki Kahramanmaraş’ta yaşanan 7.7 ve 7.6’lık depremlerde  en ağır darbeyi alan illerden biri de Hatay. Hatay’da bulunan tarihi camiler ve binalara depremde büyük hasar gördü.  638 yılında inşa edilen Anadolu’nun ilk camilerinden Habib-i Neccar Camisi, Kentin önemli simgelerinden olan ve 16. yüzyılda Memlükler tarafından inşa edilen Ulu Cami, Fransız mimar Leon Benju tarafından 1927 yılında inşa edilen ve 1938’den Hatay Devleti’nin Türkiye’ye katıldığı 29 Haziran 1939’a kadar meclis binası olarak hizmet veren yapılar moloz yığınına dönen başlıca eserlerden sadece birkaçı. Deprem sonrası Hatay’ın tarihi yapıları, restorasyon sürecine girerken, özel mülk olan tescilli kültür varlıkları ise kaderiyle baş başa bırakıldı. Mimar Özgür Deniz Emir ile tescilli kültür varlıklarına yapılan farklı muamelelerin sonuçlarını ve Hatay’ın tarihi dokusunu konuştuk. 

Hatay’ın tarihi dokusu depremde büyük zarar gördü

Kahramanmaraş merkezli depremlerin en ağır yıkıma neden olduğu şehirlerden biri Hatay. Depremde binlerce insan yaşamını yitirdi, hâlâ akıbeti belli olmayan onlarca kişinin yakınları, haber bekliyor. Depremlerle beraber 2 bin 350 yıl önce kurulan, her bir sokağıyla yaşayan, yaşatan Hatay’ın kalbi Antakya, tabiri caizse yerle bir oldu.

Habib-i Neccar Camii, Sarımiye Camii, Ulu Camii, Antakya Protestan Kilisesi, Azizler Petrus ve Pavlus Rum Ortodoks Kilisesi, Hatay Meclis Binası, tarihi Hatay Valilik Binası depremde ya yıkıldı ya da ağır hasar aldı. Bununla birlikte devlet korumasında olmayan ancak tescilli kültür varlığı olan pek çok ev ve işyeri de depremde yıkıldı.

Farklı din, mezhep ve etnik kültürden insanların bir arada yaşadığı Hatay’ın önemli simgelerinden Antakya Uzun Çarşı, depremden önce kente giden her ziyaretçinin uğrak noktasıydı. Tarihi İpek Yolu’nun üzerinde yer alan ve içerisinde han, hamam ve camilerin bulunduğu Uzun Çarşı, ticaretin kalbi olarak biliniyordu. Aynı Uzun Çarşı şimdi enkazdan geçilmiyor. Mimar Özgür Deniz Emir, ticaretin kalbi Uzun Çarşı’nın ve tarihi dokuların yok oluşunu anlattı.

Hatay’ın tarihi dokusu
Hatay’ın tarihi dokusu yok oluyor: Depremden sonra Uzun Çarşı

Problemler çözülemedi

Özgür Deniz Emir ile çarşıyı geziyoruz. Antakya ekonomisinin can damarı sayılan bu çarşı, 3,5 kilometre uzunluğunda. Emir, 2 bin 350 yıl önce kurulan bu çarşının ticaret bölgesi olarak belirlendiğini, esnafın günümüzde de bu geleneği devam ettirdiğini anlatıyor

“2 bin 350 yıl önce kurulmuş, planlanmış bir şehirden bahsediyoruz. O zamanlar şehri planlarken ‘Bu bölge ticaretle ilgili bir bölge olacak’ demişler. Biz hâlâ ticaretimizi bu bölgede sürdürüyoruz, devam ediyoruz, o açıdan çok önemli. Zamanında almış olduğunuz kararların hâlâ uygulandığı, hâlâ geçerli olduğu, hükümlerin hâlâ uygulanabilirliğinin olduğu, ticaretin canlı bir şekilde yürüdüğü bir yerden bahsediyoruz.”

Depremden sonra kentin çok ağır hasar aldığını belirten Emir, esnafın geri dönmek, dükkanlarını yeniden ayağa kaldırmak istediğini söylüyor ve “Ama yine çok ciddi problemlerle karşı karşıyalar” diyor. 

Emir, depremden önce Uzun Çarşı’da yapılan restorasyon çalışmalarının sadece dükkanların cephelerinden ibaret kaldığını söylüyor ve süreci anlatıyor: 

“Esnaf, depremden önce de yapılara müdahale etmek istediğinde uzun bir prosedürü yerine getirmek durumunda kalıyordu. İnsanların, dükkanında herhangi bir değişiklik yapmak istediği zaman projelendirmesi, koruma kurullarından izin alınması, belediyeden ruhsat alınması, uygulamanın denetlenmesi, bittiği zaman da uygunluğunun alınması gibi çok uzun bir süreci yaşaması gerekiyordu. Devlet bu konuda inisiyatif kullandı ve ‘Uzun Çarşı’daki yapıların restorasyonlarını gerçekleştireceğiz’ dedi ama bu, ‘sokak sağlıklaştırması’ noktasında kaldı. Binalara, dükkanların cephelerine, yürüme alanlarına üst örtü yapılması yönünde bir projelendirme sürecine girildi, uygulamalar yapıldı, örnek bir aks belirlendi ve o uygulama burada hayata geçti. Şimdi depremden sonra şöyle bir şey gördük: Bizim korumak istediğimiz bu dükkanlar, bu doku, korunmamış. Bir güzelleştirme çalışması yapılmış.”

Hatay’ın tarihi dokusu: 2021’de yapılan çalışma sonrası Uzun Çarşı – Fotoğraf: Hakan Boyacı

Mülk sahipleri yapılara sahip çıkmalı

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın depremden sonra kültür varlığı ve vakıf kültür varlığına ait yapıların daha fazla zarar görmemesi için, koruma altına aldığını, projelendirme ve restorasyon çalışmalarına başladığını ancak özel mülk olan tescilli yapılar için herhangi bir şey yapmadığını söyleyen Emir, mülk sahiplerinin buralara sahip çıkması gerektiğini vurguluyor:

“Vatandaşın tescilli yapısı da aslında korunması gerekli bir kültürü varlığı çünkü bu bizim değerimiz. Eğer aynı hassasiyeti, aynı özeni o yapıya da göstermiyorsak, bizim elimizde sadece kamuya ait çok iyi restore edilmiş binalar kalacak. Özel şahıslara ait yapıları kaybetmek durumunda kalacağız. Aynı özenin onlara da gösterilmesini, koruma altına alınmasını, enkazlarının kepçelerle ayrıştırma merkezlerine gönderilmemesini istiyoruz. Bu yüzden gördük ki, bu koruma işlemini en iyi o mâlikler yapacak. O yüzden tescilli yapıya, eski sit bölgesi içerisinde yapıya sahip olan mülk sahipleri, kendi yapılarını korumaya yönelik bir inisiyatif ortaya koysunlar, yapılarının başında dursunlar, ayrıştırmalarını kendileri yaptırsınlar.”

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, 3 Ağustos’ta Hatay Afet Koordinasyon Merkezi’nde düzenlenen “Bilim Kurulu Toplantısı”nda hasar tespit çalışmalarını kültür varlığı ve vakıf kültür varlığı olarak ikiye ayırdıklarını, ilk etapta 443 kültür varlığı ve 141 vakıf kültür varlığının Antakya merkezde olduğu tespit ettiklerini açıkladı.

Depremden önce Uzun Çarşı’nın içi – Fotoğraf: Emir Çekmecelioğlu

“Bizim korumamız gereken, bin 500 yapının oluşturduğu doku

Tamamen yıkılan, ağır, orta ve az hasarlı 405 kültür varlığı ve 107 vakıf kültür varlığının olduğunu açıklayan Bakan Ersoy, “Bu tespitlerle ilgili çalışmalar tamamlandı. Şimdi bunlarla ilgili restorasyon ve renovasyon çalışmaları yapılıyor. Şu ana kadar kültür enkazının yüzde 50’sine ulaştık. Bu ulaşılan kültür enkazları belli bir döküm sahasına taşınıyor. Döküm sahasında ayrıştırma işlemleri yapılıyor. Ayrıştırmadan sonra kullanabileceğimiz malzemeler burada depolanıyor. Bundan sonra çalışmalar başladığı an, bu malzemeler öncellikli olarak yararlanacağımız malzemeler olacaklar.” dedi.

Emir, Antakya’da bin 500 yapının sit alanı içerisinde olduğunu söyleyip şöyle devam ediyor:

“Antakya’nın önemi aslında bin 500 tane yapının bir arada olması ve hâlâ işlevini sürdürüyor olması. Yani burada, barınma da var, ticaret de var, kamusal işlerin de görüldüğü yapılar, kamusal yapılar da var. Bizim korumamız gereken, bin 500 yapının oluşturduğu doku. Sadece tescilli yapıları koruma yönünde bir karar alırsak, geri kalan yapıları koruyamayacağız. Onları koruyamadığımız için doku bütünlüğünü kaybetmiş olacağız.”  

Sit bölgesinin “tescilli yapılar”, “tescilli aday yapılar” ve “yeni yapılar” olmak üzere üç tip sınıfa bölündüğünü belirten Emir, bu yapıların bir bütün olarak değerlendirilmesi ve korunması gerektiğini söylüyor:

“Tescilli yapılar 578 -tam rakamı bildiğim kadarıyla-, çevre uyumlu, geleneksel ya da ya da tescile aday yapılar 500 civarında, yeni yapılar da 500 civarında. Şimdi alınan karar, sadece 578 tane binanın korunması yönünde. Şimdi, siz bir kentin sadece üçte birini korursanız -ki bu üçte birde bir arada değil, bu dokunun içerisine dağınık durumda-, sonraki aşamada bir dokudan söz etme şansınız kalmayacak.”

Emir, şehrin yavaş yavaş kaybolduğunu söylüyor:

“Evet, enkazlar kalkıyor, yollar açılıyor, insanlar belki eşyalarını alabiliyorlar ama yapılarını kaybediyorlar, dokularını kaybediyorlar. Şehrini kaybediyorlar. Bunun farkında olmamız lazım.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.