13. Ağır Ceza Mahkemesi, Can Atalay’la ilgili dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne yolladı. Bu bilgili Can Atalay’ın meslektaşları ve avukatları da dahil olmak üzere herkes sosyal medyadan öğrendi. Bugün (31 Ekim) adliyeye gelen avukatlar, son gelişmenin hem hukuk tanımazlık olduğunu düşünüyor hem de dosyanın Yargıtay’a gönderilmesine isyan ediyordu.
AYM’nin 25 Ekim’de Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Can Atalay hakkında “hak ihlali” kararı vermesinin ardından Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi’ndeki bekleyiş sürüyor. Son olarak 13. Ağır Ceza Mahkemesi Atalay hakkında tahliye kararı vermeden dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne yolladı. Olayı herkes gazeteci İsmail Saymaz’ın X hesabındaki paylaşımıyla öğrendi.
Dosya, sadece mahkeme başkanı tarafından imzalanarak Yargıtay’a gönderilmişti. Normal şartlarda bu üst yazıda bütün heyet üyelerinin imzasının olması gerekiyordu. İşin ilginç yanı, bu üst yazının hâlâ Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi’ne (UYAP) yüklenmemesi. Yazıyı UYAP’a yüklemeyen heyet, Can Atalay’ın avukatlarının hem elini kolunu bağlıyor, hem de durumdan habersiz kalmalarını sağlıyordu. Avukatlar bir türlü muhatap bulamıyordu, kararı sosyal medyadan öğrenmişlerdi ve bu tam bir hukuk skandalıydı.
Adliyeye gelen avukatlar ilk iş olarak mahkeme heyetinin kaleminden üst yazının bir kopyasını aldı. Daha sonra günlerce oturma eylemi yaptıkları adliye merdivenlerinde bir araya geldiler ve alkışlayarak adliye önüne çıktılar. Belli ki tüm yollar denenerek Atalay’ın tutukluluk süresi uzatılacaktı. Yargıtay, karar verebilir ya da “Bu kararı 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin vermesi gerekir” diyerek dosyayı geri yollayabilir.
Can Atalay’ın arkadaşları ve avukatlarının çağrısıyla pek çok hukuk örgütünden avukat, adliyede bir araya gelerek açıklama yaptı. Söylenenler hep aynıydı: 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin AYM kararını uygulamak yerine dosyayı Yargıtay’a göndermesi görevini yapmamaktı. Heyet suç işliyordu ve yaşanan gelişmeler utanç vericiydi.
İzmir’den gelen Can Atalay’ın okul arkadaşı avukat Volkan Gültekin yapılan basın açıklamasının bir suç ihbarı olduğunu söyleyerek “Biz savcılara ihbar ediyoruz, herhangi bir Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) kararı beklemeden, şu an, burada bu kararı uygulamayan mahkeme heyeti için soruşturma başlatabilirler” dedi.
- Adliyeden izlenimler: Mahkeme Can Atalay dosyasını Yargıtay’a gönderdi, avukatlar ile güvenlik görevlileri arasında arbede çıktı
Avukatların uzun uğraşları sonuç vermiyordu
Açıklamadan sonra avukatlara herkes aynı şeyi soruyordu: “Şimdi ne olacak?” Cevap belirsizdi. Henüz bir karar verilmemişti. Avukatların bir araya gelip ne yapacaklarını görüşmeleri gerekiyordu. Can Atalay’ın arkadaşları ve avukatları oldukça gergindi. Günlerdir adliyede nöbet tutuyor, heyetten bilgi almaya çalışıyor ancak kalemle bile doğru düzgün görüşemiyorlardı. 25 Ekim’den bu yana günde belki yüzlerce defa UYAP’ı yenileyerek “Yeni bir şey var mı?” diye bakıyorlardı ve şimdi ellerinde koca bir belirsizlik vardı.
Can Atalay’ın arkadaşları ve avukatları saat 13.00 gibi ne yapacaklarına karar vermek için görüşmeye başladı. Saatler süren görüşmelerden ve uzun telefon trafiğinden bir türlü sonuç çıkmıyordu. Bilgi almak için mesaj attığımız avukatlar hep aynı cevabı veriyordu: “Görüşmeler devam ediyor, henüz bir sonuca varılmadı.”
İstanbul Baro Başkanı Filiz Saraç, bütün avukatları adliyeye çağırdı
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
İstanbul Barosu Başkanı Filiz Saraç, adliyedeki baro odasındaki açıklamasında Can Atalay’ın derhal serbest bırakılması gerektiğini söylüyordu, AYM kararı çok açıktı. Aksi durum, “hürriyeti sınırlama” ve “görevi kötüye kullanmak”tı. Saraç konuşmasında 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin suç işlediğini söyledi.
Saraç, 2 Kasım Perşembe günü saat 11.00’de tüm meslektaşlarını ve baro başkanlarını Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önüne çağırdı.