Adliyeden izlenimler: Mahkeme Can Atalay dosyasını Yargıtay’a gönderdi, avukatlar ile güvenlik görevlileri arasında arbede çıktı

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında hak ihlâli kararı vermesinin ardından gözler 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne çevrilmişti ancak mahkeme karar vermeyerek dosyayı doğrudan Yargıtay’a gönderdi. Bu arada güvenlik görevlileri TİP milletvekilleri ve avukatların mahkeme kalemi ile görüşmesine izin vermeyince arbede çıktı. Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde dün (30 Ekim) neler oldu? Anbean anlatalım…

25 Ekim’den 30 Ekim’e Can Atalay’ın arkadaşları, meslektaşları ve hukukun üstünlüğüne inanan herkes 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden çıkacak kararı dört gözle bekledi. Atalay’ın arkadaşları ve meslektaşları cuma günü olduğu gibi pazartesi günü de adliyede toplanıp sessiz oturma eylemi düzenleyerek heyetten gelecek kararı bekledi.

Dün, 27 Ekim Cuma gününün aksine umutlu ve coşkulu başlamadı. Çünkü adliyeye gelen herkes ilk şunu öğrendi: Mahkeme heyeti, Can Atalay dosyası öncesinde bir duruşma yapacak ve bu duruşma beş gün sürecek bir “17/25 Aralık” dosyasıydı.

İlk başta kimse sesli bir şekilde dile getirmese de herkes heyetin bu beş günü bahane edip Atalay’ın içerde kalmasını sağlayabileceğinin farkındaydı. Avukatlar bir umut heyetle görüşebilirse bu duruşma başlamadan önce Atalay’ın dosyasına bakılabilirdi. Ancak bu o kadar düşük bir ihtimaldi ki, kimse heyecanlanmadı bile. 

Avukatlar 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin önünden ayrılıp merdivenlerde bir araya gelerek oturma eylemine başladı. Bir süre sonra heyetin beş gün sürecek “17/25 Aralık” duruşmasına başladığının haberi geldi. Havadaki umutsuzluk yerini öfkeye ve isyana bırakmıştı. Atalay’ın arkadaşları ve meslektaşları artık bir şeyler yapmak istiyordu. 

 “Karar açıklanana kadar buradayız”

Saatler 13.00’ü gösterdiğinde TİP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, adliyenin önüne geldi. Ona TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık da katıldı. Adliye önünde yavaş yavaş çok da güçlü olmayan bir kalabalık toplanmaya başladı. Erkan Baş basın açıklaması yapmadı ancak şunu söyledi: “Karar açıklanana kadar buradayız”

Adliyenin içinde ve önünde bekleyiş devam ediyordu. Atalay’ın avukatlarından ve meslektaşlarından bazıları heyetle temas edebilmek için “17/25 Aralık” davasının görüldüğü duruşmaya girdi ve Atalay kararının ne zaman çıkacağını mahkeme başkanına sordu. Avukatlar, heyetteki bir üyenin izinli, diğerinin ise üç gün raporlu olduğunu öğrendi. Daha sonra, izin alan üyenin AKP milletvekili adayı Murat Bircan olduğu ortaya çıktı. 

Avukatlar ve milletvekillerine güvenlik şefi engel oldu

Saat 16.30’u geçerken heyetin duruşmasının bittiği haberi geldi. Ahmet Şık, Erkan Baş ve TİP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil önderliğinde bekleyen herkes, bilgi alabilmek için 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kaleminin olduğu kata geldi. Cuma günü de avukatların kalemin olduğu kısıtlı alana girmesine izin vermeyen güvenlik şefi içeri giremeyeceklerini, sadece altı avukatın girmesine izin verebileceklerini söyledi.

Bu durumda Erkan Baş ve Ahmet Şık içeri girip bilgi alamayacaktı. Avukat Kemal Aytaç kısıtlı alana girip durumu müzakere etti ancak eli boş döndü. Hatta teklif de geri çekilmişti: Mesai bitmişti ve ertesi gün (31 Ekim) tekrar gelip mesai saatleri içerisinde bilgi almaları gerekiyordu. 

Adliye koridorlarında arbade

Milletvekilleri ve avukatlar altı gündür devam eden oyalama ve yıldırma politikasını kabul etmedi. Koridorda tansiyon ve sinirler gitgide yükseliyordu. Kısıtlı alanın kapısının olduğu bölüm oldukça dar ve havasızdı. Küçücük alanda 50-60 kişi dip dibe duruyor, hava ısınıyor ve nefes alıp vermek gitgide güçleşiyordu. Avukatların baro kartıyla girme yetkisinin olduğu kısıtlı alana girişinin güvenlik görevlileri tarafından engellenmesi kabul edilemezdi.

Verilen ortak kararla avukat ve milletvekilleri kısıtlı alanın kapısından geçmeye çalıştı ancak güvenlikler engel oldu. Dakikalarca süren arbedede hem avukatlar hem milletvekilleri hem de gazeteciler hırpalandı. Kapı kapatıldı ve kısıtlı alanın kapısının iç tarafına güvenlikler etten duvar ördü, yetmedi barikat çekti. 

Avukat Deniz Özen ve Sera Kadıgil alt katlardaki farklı koridorları kullanarak bir şekilde kısıtlı alana girip kalemle görüştü ve bilgi aldı. Heyet Atalay dosyasını görüşüyordu ve ilerleyen saatlerde bilgi verecekti. Herkes beklemeye devam ediyordu. Bir yandan da adliyenin koridorları özel tim ve çevik kuvvet ekipleriyle doldu. Güvenlik görevlisi sayısı iki kat artırıldı. 

https://twitter.com/medyascope/status/1719005208296984794?s=46

Heyet ‘Bilgi vereceğiz’ dedi, gizlice adliyeden ayrıldı

Koridorda bekleyiş başladı. İnsanlar sandalyelere ve yere oturmaya, çantalarındaki atıştırmalıkları yemeye başladı. Avukatlar ve vekiller bir süre sonra İstanbul Barosu’nun odasına geçti, birer bardak çay içip durum değerlendirmesi yaptı. Çok geçmeden haber geldi, daha bir, bir buçuk saat önce “Haber vereceğiz” diyen heyet, aynı cuma günü olduğu gibi gizlice adliyeden ayrılmıştı. 

Avukatlar ve vekiller haberi alınca öfkelendi. Açıklama yapmak üzere adliye önüne çıktılar. Gündüz zayıf olan kalabalık yerini yüzlerce insana bırakmıştı. TİP İstanbul İl Örgütü ve Atalay’ın özgürlüğüne kavuşmasını isteyenler, vekilleri ve avukatları alkış ve sloganlarla karşıladı. “Hatay halkı vekilini istiyor” ve “Halkın vekili tutsak edilemez” sloganları peşi sıra atılıyordu. Erkan Baş, avukat Özgür Urfa ve Deniz Özen konuşmalarında yaşanan hukuksuzluğu anlattı. Ancak yeni hiçbir şey söylemediler. Günlerdir aynı şeyi haykırıyorlardı. Mahkeme, AYM kararını uygulamak zorundaydı, hukuk bunu gerektiriyordu. 

https://twitter.com/medyascope/status/1719021381277368342

Vekiller, avukatlar ve gazeteciler dün de adliyeden ellerinde karar olmadan ayrıldılar.

Adliyeden ayrılmamızın üzerinden birkaç saat geçmemişti ki haber geldi: Mahkeme heyeti, tahliye kararı vermeden dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne göndermişti. Yollanan üst yazı hâlâ UYAP’a düşmemişti. Avukatlar mahkeme başkanının tek başına yazıp imzaladığı bu üst yazının bir karar niteliğini taşımadığını söylediler.

13. Ağır Ceza Mahkemesi, AYM kararını uygulamak yerine topu Yargıtay 3.Ceza Mahkemesi’ne atmıştı. Görünen o ki, 13. Ağır Ceza Mahkemesi AYM kararını uygulamak yerine, dosyayı oradan oraya göndererek Atalay’ın tutuklu kaldığı süreyi uzatma kararı aldı. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.