Ruşen Çakır CHP’nin tarihi kurultayını değerlendirdi (4): “Yepyeni” CHP’ye doğru

CHP 38. Olağan Kurultayı’nda oldukça heyecanlı geçen genel başkanlık yarışında ipi Özgür Özel göğüsledi. Özel ikinci turda 812 oy alarak Kılıçdaroğlu’nu geride bıraktı. Peki Özgür Özel CHP’sinde neler değişecek?

Ruşen Çakır yorumladı.

Yayına hazırlayan: Ayşegül Karagöz

Burada yepyeni CHP ihtimâlini konuşacağım. Önce neden “yepyeni” dediğimi anlatmaya çalışayım. Bunun iki nedeni var. Birincisi, hatırlayanlar olacaktır, 2019 yerel seçimlerindeki CHP’nin beklenmedik başarısıyla, 25 yıl sonra İstanbul ve Ankara alındı. “Yepyeni bir Türkiye”ye doğru gittiğimizi düşündüm ve bunu dile getirdim. Bir coşku hâli vardı. Türkiye’de bir şey değişecek diye düşünüyorduk. Erdoğan’ın krizi derinleşiyordu ve ilk defa birileri buna cevap verme iddiasıyla ortaya çıkmışlardı. 2020 seçimine odaklandık, ama 2019 zaferinin birinci derecede sâhibi olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir dizi yanlış politikaları, başka muhâlefet partilerinin de buna yardımcı olmalarıyla berâber, bu bir anlamda hayal oldu. “Yepyeni Türkiye” beklentimiz yok oldu. Türkiye yine Erdoğan Türkiye’si olarak yoluna devam etti; işte, en fazla, “İçişleri Bakanı sanki daha iyi; yok, Dışişleri Bakanı fena değil; ekonomide rasyonel birtakım adımlar atılıyor” gibi tesellîlerle insanlar önlerine bakmaya çalıştılar.

Ama bu “yepyeni” kavramını bir yerde sıcak tutmak lâzım. İşte, bu son seçimli kurultay bana bu kavramı tekrar hatırlattı. İkinci bir neden de, “Yeni CHP” lâfını Kılıçdaroğlu tekeline almıştı. Birçok kişi Kılıçdaroğlu CHP’sini “yeni” olarak tanımladı. Kimisi buna kızdı, kimisi doğruladı ve destekledi. Ama sonuçta çok da fazla yeni bir şey olmadığını, özellikle son süreçte gördük. Kurultay da aslında bunun bir başka göstergesiydi. Kılıçdaroğlu, enerjisini büyük ölçüde Türkiye’de seçmeni iknâ etmekten ziyâde –ki büyük bir başarısızlığa uğramıştı seçimlerde–, delegeleri kendisiyle yürümeye iknâ etmeye harcadı. Başarısız oldu ve burada “Yepyeni bir CHP” ihtimâli ortaya çıktı. “Yeni” demek Kılıçdaroğlu’nu çağrıştıracağı için “yepyeni” demeyi tercih ettik.

Peki, olabilir mi bu? Teorik olarak olabilir. Burada olayın nasıl başladığını hatırlamak lâzım. Bir Ekrem İmamoğlu faktörü var; kazanıp genel başkanı olan Özgür Özel, ama esas bu olayı başlatan, daha seçimin ertesi günü değişim çağrısı yapan, Kılıçdaroğlu’na “Partiyi berâber değiştirelim” diyen, bütün parti teşkîlâtlarına bunu söyleyen bir Ekrem İmamoğlu var. Özgür Özel başta olmak üzere birtakım CHP kurmayları onun bu çağrısına uydular. Bu, 2000 yılındaki Fazilet Partisi kongresini hatırlatıyor biraz. Orada da Tayyip Erdoğan’ın yanında Abdullah Gül vardı ve kıl payı kaybettiler; ama burada öyle olmadı kazandılar. Ardından Fazilet Partisi’nin kapanması sonrası kurdukları partiyle de iktidâra geldiler ve o zamandan beri de Türkiye’yi Erdoğan yönetiyor.

Burada CHP benzer bir şey yapabilir mi? Arada çok önemli bir fark var. Millî Görüş hareketindeki Yenilikçiler bir gelenekti, bayağı bir çaba sarf etmişlerdi. Yeni bir şeyler yapıyorlardı ve bu yeni yaptıkları şey, Erbakan ve kurmayları tarafından sahiplenilmesine rağmen Yenilikçilere hak ettikleri yer verilmiyordu. Ama burada Değişimcilere baktığımız zaman böyle bir husus yok. Burada büyük ölçü de ne görüyoruz? Büyük ölçüde gördüğümüz, bugüne kadar Kılıçdaroğlu’yla berâber hareket etmiş, ama artık onunla yürümenin hiçbir anlamı kalmadığını gören insanlar. Ve onlar Kılıçdaroğlu’nu bıraktılar; şimdi Özgür Özel’in ve Ekrem İmamoğlu’nun etrâfında toplandılar. Buradan, yepyeni bir CHP üzerinden yepyeni bir Türkiye çıkarılabilir mi? İşte çok kritik bir husus. Bunun birtakım aşamaları olacak. Öncelikle bugün ortaya çıkacak olan Parti Meclisi önemli olacak. Özgür Özel’in kurmaylarının kim olacağı, yani Parti Meclisi, ardından Parti MYK’sı belli olacak birtakım öne çıkan isimler oldu, ama esas mesele yerel seçimlerde olacak. Kimler aday olacak? 11 tâne Büyükşehir Belediye Başkanı Kılıçdaroğlu’ndan yana destek beyan ettiler. Bunlar yeniden aday gösterilecek mi? Birçoğu için çok şüpheliyim. Mansur Yavaş olabilir, ama onun dışındaki herkesin üzerine çarpı atabilirler; çünkü CHP’de şu anda mekanizmalar hâlâ Genel Merkez tarafından işletiliyor. Zaten bu kişiler imzâ verirken, Kılıçdaroğlu tekrar seçilirse bizi tekrar aday göstersin diye de vermişlerdi. Belki gönülleri değişimcilerden yana olanlar vardı. Adayların kim olacağı bir yerden sonra çok önemli değil.

Ama en önemli olan İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun adaylığı kesinleşti. Kılıçdaroğlu kazanmış olsaydı, bir ihtimal –ki ben bunun çok yüksek bir ihtimal olduğunu düşünüyordum, ama artık öyle bir şey kalmadı– İmamoğlu İstanbul’dan aday olmayacaktı diye düşünüyorum; ama artık olacak. Özgür Özel’in liderliğindeki CHP’nin ilk vereceği sınav, en ciddî sınav İstanbul olacak. Eğer Ekrem İmamoğlu yeniden İstanbul’u kazanırsa, bu kurultayın ardından bayağı bir rüzgâr da almıştır, tereddütte olanlar da verebilir.

Kılıçdaroğlu kazanmış olsaydı o şans olmayacaktı. Onun dışında birtakım yerleri koruyabilirler, koruyacakları yerler önemli olacak büyükşehirlerde. Hele üstüne bir de yeni birtakım belediyeler kazanırlarsa önleri çok ciddî bir şekilde açılabilir. Yani 2019éda Kılıçdaroğluénun yakaladığı ve teptiği fırsatı bu sefer Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu ikisi yakalayabilir, yakalarsa bunu pekâlâ kullanabilir.

Ama tabiî burada siyâset sâdece “Yepyeni CHP”den ibâret değil. Diğer muhâlefet partileri ve 2019 olayında biliyoruz ki İYİ Parti ve HDP’nin desteği olmasa birçok belediye kazanılamayacaktı. Peki, şimdi 2024’te bunları kazanabilecekler mi? Önümüzdeki günlerde çok ciddî bir şekilde yeniden ittifak tartışmaları göreceğe benziyoruz. Zâten Ekrem İmamoğluİstanbul için “İstanbul İttifâkı” diye bir şey söylüyordu. Kurultay gününde de divan başkanı olarak yaptığı konuşmada, “Sâdece Cumhuriyet Halk Partisi’ni değil, Türkiye muhâlefetini şekillendireceğiz” dedi.

Yani şu anda Özgür Özel yönetimindeki CHP, tekrar muhâlefet içerisinde yeni ilişkilerin, belki de yeni ittifakların kurulabilme ihtimallerini zorlayacak tabiî. Mîras çok kötü olduğu için ve bu kötü mîrâsı da propaganda malzemesi yapmış oldukları için –meselâ 37 milletvekili meselesini Özgür Özel çok sert ve etkili bir şekilde kullandı biliyorsunuz–, işleri çok da kolay olmayacak

Diğer bir husus ise tabiî iktidârın ne yapacağı. Şimdiden başladılar: İşte, “Kandil desteği… Osman Kavala’ya ve Selahattin Demirtaş’a selâm yolladı vs…” Oralardan bir yıpratma kampanyası olacağı muhakkak. Ekrem İmamoğlu’nun üzerine o siyâsî yasak üzerinden gitmek isteyecekleri muhakkak. Belki de CHP içerisinden yeni partiler çıkartmaya çalışacaklardır. Ama şu hâliyle CHP’den ayrılacak olan, ister parti kursun ister kendi başına bir şey yapmaya kalksın, kısa vâdede çok fazla şansı yok. Özgür Özel ile Ekrem İmamoğlu kendilerinden hoşlanmayan CHP’lileri de yönetmeyi başarabilirlerse –ki Özgür Özel bunu başından itibaren çok ciddi bir şekilde vurguladı ve bu sabah da bütün il başkanlarıyla toplantı yaptı–, büyük bir ihtimalle içeride kalacaklar.

Ve biliyoruz ki bu il başkanlarının önemli bir kısmı Kılıçdaroğlu’na açık bir şekilde destek deklarasyonu hazırlamışlardı. Özgür Özel ayrım gözetmeyeceğini söylüyor; Kılıçdaroğlu’ndan da istifâde edebileceğini söylüyor ve bütün bunları yapacaktır; ama esas tercihi tabiî ki kendi ekibinden güvendiği insanlar olacaktır ve tabiî ki burada Ekrem İmamoğlu faktörü birinci derecede belirleyici olacak. Bu seçimin ardından zâten kurultayda bu dile getirildi. Bir sonraki hedef 2028 cumhurbaşkanlığı seçimleri ve eğer yepyeni bir CHP gerçekleşir ve yerel seçimi çok da sorun olmadan az hasarla atlatırsa, o zaman büyük bir ihtimalle 2028’de Cumhuriyet Halk Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı olarak pekâlâ Ekrem İmamoğlu’nu göreceğiz demektir.

Şu aşamada biraz erken oluyor bunlar; ama ilk akla gelen hususlar bunlar. Çok büyük bir fırsat yakaladılar. Bu fırsatı değerlendirip değerlendiremeyecekleri esas olarak kendilerine, ama onun dışında da diğer faktörlere, muhâlefetin diğer partilerin tutumlarına, parti içerisindeki muhâlefetin tutumuna ve iktidârın devlet imkânlarını kullanarak kendilerine yönelik yapacağı operasyonlara ne derece direnç göstereceklerine bağlı.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.