Eski Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Mustafa Bumin ve anayasa hukukçusu Dinçer Demirkent, yargıda yaşanan krizi yorumladı. Bumin, “Hayretler içindeyim, bir hukukçu olarak utanıyorum” derken, Demirkent “milli yargı” kavramıyla Türkiye yargısının geldiği noktaya dikkat çekti.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Gezi Parkı davasından tutuklanan ve 18 yıl hapis cezası alan Türkiye İşçi Partisi (TİP) milletvekili Can Atalay’a “hak ihlali” kararı veren AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Kriz yaratan ve “darbe” olarak yorumlanan Yargıtay kararını, eski AYM Başkanı Mustafa Bumin ve anayasa hukukçusu Dinçer Demirkent değerlendirdi.
“AYM kararını eleştirebilirsiniz ama uymak zorundasınız”
Bir hukukçu olarak yargıda yaşanan kriz nedeniyle utandığını söyleyen Mustafa Bumin, “Hayretler içerisinde kaldım” dedi. AYM kararlarının kesin ve bağlayıcı olduğunu hatırlatan Bumin, “AYM’nin kararını beğenirsiniz, beğenmezsiniz, eleştirebilirsiniz, o ayrı ama bu kararlara uymak, anayasanın emredici bir hükmüdür. Buna uymak zorundasınız. Böyle bir karar verdi diye, ‘Karar verenler yargılansın’ demek kadar tuhaf, şaşırtıcı bir görüşü hatırlamıyorum” diye konuştu.
“AYM Yüce Divan’dır, üyeleri nerede yargılanacak?”
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu ancak süreç nasıl işleyecek? Mustafa Bumin, AYM’nin 15 üyesi olduğunu, 10 üyenin Can Atalay hakkında ihlal kararı verdiğini hatırlattı. AYM’nin Yüce Divan olduğunu söyleyen Bumin, “AYM kararları, AYM üyeleri nerede yargılanacak? Yargıtay’ın böyle bir yetkisi yok, tam tersine bunu yapanlar suç işlemişler, Yargıtay’da bu kararı veren ceza dairesi üyeleri yanlış yapmış” dedi.
Anayasa’nın 148. maddesine göre Anayasa Mahkemesi, cumhurbaşkanını, TBMM başkanını, cumhurbaşkanı yardımcılarını, bakanları, AYM üyelerini, Yargıtay’ı, Danıştay başkan ve üyelerini, başsavcılarını, cumhuriyet başsavcıvekilini, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nu ve Sayıştay başkan ve üyelerini, Genelkurmay başkanını, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri komutanlarını görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar.
“Yargıtay, ‘AYM kendi üyelerini yargılasın’ diyor”
AYM üyelerini Yüce Divan’ın yargıladığını hatırlatan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) Anayasa Hukuku Bilim Dalında görevli Dr. Dinçer Demirkent, “AYM üyelerini Yüce Divan yargılıyor. Yüce Divan da AYM. Dolayısıyla Yargıtay 3. Ceza Dairesi, ‘Yargıtay Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundum, üyeler hakkında delil toplasın, AYM de kendi üyelerini yargılasın’ diyor” diye konuştu.
“Yargıtay’ın bu kararı anayasaya aykırı”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Demirkent, anayasanın “Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır” hükmünü içeren 11. maddesini ve “AYM’nin kararları kesindir. AYM kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar” diyen 153. maddesini hatırlattı.
Yargıtay’ın, bir yargı organı olarak mahkemenin gerekçeli kararına uymak zorunda olduğunu hatırlatan Demirkent, “Yargıtay kararının içeriğine ve gerekçeye ilişkin söylenecek çok şey var. Anayasanın yorumlanması, yetkisi bizim anayasamızca AYM’ye verilmiş. AYM’nin anayasa yorumlayan kararlarının tümü, bireysel başvuru kararları dahil, kesin ve yasama, yürütme, yargı organları için bağlayıcı. Dolayısıyla Yargıtay’ın bu kararı da anayasaya aykırı” diye konuştu.
“Asıl mesele ‘milli yargı'”
Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasını savunanların “milli yargı” diye bir kavramı dile getirmelerini “asıl mesele” olarak gören Demirkent, şöyle devam etti:
“Milli yargı gerçekten çok tehlikeli bir kavram. Türkiye’de bir süredir Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum öncülüğünde savunulan, fakat onunla sınırlı kalmayan bir kavram. Ne demek milli yargı? İçeriğine baktığınızda, bazı konularda hukuka uygun değil, ‘milli çıkarlara uygun’ kararlar vermek. ‘Milli çıkar’ kavramı çok elden kayan bir kavramdır, ‘hukuku da milli çıkarlara uydurmak’ gibi bir sonuç çıkıyor. Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’yle ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’yle ilişkisinin böyle kurulması, AYM’nin milli kararlar verme gereği, Yargıtay’ın böyle davranması gibi, Türkiye yargısını ucu açık bir sürece doğru iten durumun argümantasyonu da böyle kuruluyor.”
AYM üyelerinin görevden alınmasına gerekçe yaratılabilir mi?
AYM üyeleri 12 yıl süreyle bu göreve atanıyor. Üyelerin hakim güvencesi var ve bu görevi engelleyecek bir suç işlemedikleri sürece görevden alınamıyorlar. Yargıtay’ın suç duyurusunda bulunması, AYM üyelerinin görevden alınmasına gerekçe gösterilebilir mi? Dinçer Demirkent, bu soruya şöyle cevap verdi:
“AYM’nin kalan üyeleri ihlal kararı veren 10 üyeyi yargılayacak ve onları cezalandıracak diyemem. Bu durum, mahkemenin kendisini ortadan kaldırması olur. Fakat neler oluyor? Yargıtay’ın da böyle bir karar vermesinin, koca bir hukuk geleneği olan bir ülkede olmamasını beklersiniz ama oluyor. Çok daha kuvvetli olarak, Yüce Divan’ın böyle bir karar vermemesini bekleriz ve muhtemelen vermez de. Özellikle Türkiye’de hukuk sisteminin devamı bakımından ‘AYM etkili bir yargı organı mı?’ sorusu çok önemli fakat şu haliyle baksak bile Yargıtay kararının, AYM’nin konumuna, itibarına, etkililiğine çok zarar vereceğini düşünüyorum.”