Türkiye, Hiranur Vakfı’nda yaşanan çocuğa yönelik cinsel istismar olayıyla sarsılmış, konu günlerce kamuoyunun gündeminden düşmemişti. Medyascope muhabiri Gülseven Özkan, İstanbul’daki Çocuk İzlem Merkezi’nde (ÇİM) görevli sosyal hizmet uzmanıyla konuştu, anlattıklarını kaleme aldı, özel haberini Medyascope okurlarıyla buluşturdu. Gökçe Çiçek Kösedağı sordu, UCİM (Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği) Genel Başkanı Saadet Özkan istismara karşı yapılacakları anlattı.
Program editörü: Aliye Altınışık
Gülseven Özkan’ın haberinde yer verdiği bilgilere göre, vakaların büyük çoğunluğunda fail, çocukların en yakınındaki kişilerden biri olabiliyor. Çocuklar, aile bireylerine yaşadıklarını anlatmak istediğinde ebeveynler, onları “yalan söylediğine” ikna ediyor ve olayları reddediyor. İstismara maruz bırakılan çocuklar konuşsa da sesini duyuramıyor…
Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre, sadece 2012-2019’da çocuk cinsel istismarı davaları yaklaşık yüzde 30’luk arttı.
UCİM (Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği) Genel Başkanı Saadet Özkan, veri ve istatistiğin çok önemli olduğunu, sayıların, raporlama ve farkındalıkla arttığını söylüyor.
Saadet Özkan vakaların ağırlıklı olarak konuşabilen, sesini çıkaran çocukların yaşadıklarıyla tespit edildiğini, ancak daha kundaktayken istismara maruz bırakılan çocuklar için devletin önlemler alması gerektiğini vurguluyor:
“Türkiye’de 25 milyon çocuk var. Daha bebeklik döneminden itibaren evleri gezen uzmanların olması gerekiyor. Konuşan çocuklar var, kundaktaki çocukların beden muayeneleri çok önemli. Adli süreçte suçtan zarar gören çocuklara yönelik ihtisas mahkemeleri yok. İhtisaslaşmanın güçlenmesi lazım. Çocuklar saatlerce bekletiliyor, çocuğun farklı farklı kurumlarda ifadeleri alınıyor, istismarcıyla aile temas kurmak zorunda bile kalıyor. Milli Eğitim Bakanlığı da dahil olmak üzere maalesef hâlâ psikolojik danışmanların olmadığı kurumlar var. Sadece psikolojik danışmanlık değil, okullarda kurum avukatlığı uygulamasına geçmeliyiz. ‘Okul benim’ diyen yöneticiler var. Antalya’daki 30 çocuk davasında okul yönetimi bir şey yapmadığı için beş yıl boyunca istismara bırakılan çocuklar var.”
Özkan çocuklara “bikiniyle kapattığın yerlerin”, “mahrem yerlerin” gibi sözlerle cinsel istismara karşı farkındalık eğitimi vermenin yanlış olduğunu önemle vurguluyor.
Doğru eğitimin şu şekilde olması gerektiğini anlatıyor:
“Çocuklara bedensel söz hakkını anlatmamız lazım. Mahrem yerler, bikiniyle kapatılan yerleri koruması gerektiğiyle ilgili anlatımlar yapıyoruz. Ama bu yanlış. Sosyal mesafenin anlatılması gerekiyor. Çocuğun kötü dokunuşu anlaması için bedensel söz hakkının olması gerekiyor. Sonrasında güvenli ağ kurulması gerekiyor. İstismar dışarda değil, doğduğumuz, büyüdüğümüz evden gelirse, kundakta istismar başlarsa ne yapacağız? Burada devreye eskiden karşılaştığımız, evleri gezen ebe hemşireler gibi bir mekanizmanın girmesi gerekiyor. Sonra çocukların yaş gruplarına göre, cinsel eğitim verilmesi gerekiyor.”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Saadet Özkan vaka ile karşılaşan yurttaşların ilk yapması gereken adımları şöyle sıraladı:
“Eğer bir çocuk size ulaştıysa ilk yapılması gereken şey, bildirim yapmak. Yurttaşların bildirim yapma zorunluluğu var. Aile bireylerinden biri istismarı tespit ettiyse çocuklarını koruyacağı bir ortama geçmeli. Öz baba istismarlarına çok denk geliyoruz. Çocuğunun kıyafetlerini pazar çantasına koyup evden çıkarmayı başaran anneler biliyoruz. İstismarcıyı yakalattıktan sonra onu koruyanları bulmalıyız. Fail, çoğunlukla tek değildir. Bazı durumlarda anne de istismarcının ortağıdır. O nedenle, ihtisaslaşma ve toplumun farkındalığını artırmak çok önemli.”