AYM Başkanı Zühtü Arslan’dan Yargıtay Başkanı’na “yorum farkı” yanıtı: “Bireysel başvurunun etkililiğini kaybetmesi ihtimali bile başta yargı mensupları olmak üzere hepimizi teyakkuza geçirmelidir”

Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, AYM’nin Can Atalay hakkında verdiği hak ihlali kararının uygulanmaması hakkında “Yorum farkından kaynaklı görüş ayrılığı” demişti. Herhangi bir yargısal uyuşmazlıkta tarafların yorumunun AYM’nin yorumundan üstün olamayacağını hatırlatan Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, “Anayasa hiçbir kurum veya kişiye AYM kararlarını Anayasa’ya uygunluk konusunda denetleme görevi vermemektedir” dedi. Arslan “Bireysel başvurunun etkililiğini kaybetmesi ihtimali bile başta yargı mensupları olmak üzere hepimizi teyakkuza geçirmelidir” diye konuştu.

AYM kararlarının herkesi ve her kurumu bağladığını söyleyen AYM Başkanı Zühtü Arslan, mahkeme kararlarının “beğendiğimiz için değil” mahkeme kararı olduğu için uygulanmak zorunda olduğunu hatırlattı. AİHM kararlarına da dikkat çeken Arslan, “Anayasa’nın 6. maddesine göre hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasa’dan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz” dedi. Keyfi tutumların ülkeyi kuralsızlık girdabına sürükleyeceği uyarısı yapan Arslan, bireysel başvuru hakkının etkililiğini kaybetmesi ihtimalinin bile yargı mensuplarını teyakkuza geçirmesi gerektiğini söyledi.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi “Bağlayıcılığı yok” Yargıtay Başkanı ise “yorum farkı” demişti

AYM’nin Can Atalay ile ilgili iki kez hak ihlali kararı vermesine rağmen Yargıtay 3. Ceza Dairesi AYM kararının hukuki olmadığını kaydederek kararı uygulamamıştı. Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, ise geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) milletvekili seçilen Gezi Parkı davası hükümlüsü Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi tarafından ikinci kez verilen ihlal kararına ilişkin, “Aşağı yukarı 5-6 yıldır süregelen bireysel başvuru yolunun incelenmesindeki yorum farklılığından kaynaklı görüş ayrılığı” demişti.

AYM kararlarına uyulmamasına gerekçe olarak sunulan açıklamalara yanıt verdi

Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararlarının uygulanması konusunda genel olarak bir sorun bulunmadığını ve bu anlamda bireysel başvurunun paydaşları arasında yer alan yasama, yürütme ve yargı organlarına ve idari makamlara teşekkür eden Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, istisnai de olsa bazı kararlara uyulmadığını söyledi. Ankara’da staj yapan hukuk öğrencilerine 40 yıldır Anayasa hukuku çalışan biri olarak konuşan AYM Başkanı Arslan “size öğretilenler geçersiz değildir” diyerek bazı kararlara uyulmamasının bireysel başvuru hakkını zedelediğine dikkat çekti. Arslan, AYM kararlarına uyulmamasına gerekçe olarak sunulan AYM kararlarının bağlayıcı olmadığı ve kararların yorum farkından kaynaklanan ayrılıklar olduğu açıklamalarına yanıt verdi:

“Adli ve idari yargı sisteminde nihai ve bağlayıcı kararları verme yetkisinin ilgili yüksek mahkemelere ait olduğu, dolayısıyla kesinleşmiş kararları ortadan kaldırmaya yönelik ihlal kararları verilemeyeceği ileri sürülmektedir. Açıkçası bu görüşün anayasal veya yasal hiçbir dayanağı olmadığı gibi bireysel başvuru kurumunun doğasıyla da bağdaştığı söylenemez. Anayasa’nın 148. maddesine göre bireysel başvuru kural olarak olağan kanun yolları tüketildikten, başka bir ifadeyle nihai karardan sonra kullanılabilen bir hak arama yoludur. Nitekim Anayasa koyucunun 148. maddeye ilişkin gerekçesine göre ‘Bireysel başvuru ya da anayasa şikâyeti, kamu gücü tarafından, temel hak ve özgürlükleri ihlâl edilen bireylerin başvurdukları olağanüstü bir kanun yolu olarak tanımlanmaktadır.‘”

“Yorum farkından kaynaklı uyuşmazlığı karara bağlama yetkisi de AYM’nindir”

İhlal kararlarına uyulmamasının bir diğer gerekçesi olarak “yorum farklılığı” gösterilmektedir…Ancak bu yorumların yol açtığı uyuşmazlıklar norm denetimi veya bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne taşındığında Anayasa’yı nihai ve bağlayıcı şekilde yorumlayarak uyuşmazlığı karara bağlama yetkisi Anayasa Mahkemesi’ne verilmiştir. Tam da bu nedenle Anayasa’nın 153. maddesi Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığını özel olarak düzenlemiştir. Buna göre Anayasa Mahkemesi kararları kesindir ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri, kısacası herkesi ve her kurumu bağlar.

“AYM son sözü söyledikten sonra buna katılmasak da uymak zorundayız”

Anayasa Mahkemesi, bir konuda karar verdikten ve son sözü söyledikten sonra katılmasak da buna uymak zorundayız. Bir yargı kararına katılmamak farklı, ona uymamak farklıdır. Birincisi meşru, ikincisi ise meşru değildir. Unutmayalım ki mahkeme kararları hatasız veya doğru olduğu yahut beğendiğimiz için değil, mahkeme kararı olduğu için uygulanmak zorundadır. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi’nin nihai ve bağlayıcı kararından sonra artık mahkemeler ya da anayasal organlar arasında ortaya çıkabilecek görüş, yorum veya yaklaşım farklılıkları sadece eleştiri konusu olabilir. Ancak bu farklılıklar Anayasa Mahkemesi kararının icra edilmemesinin hiçbir şekilde gerekçesi olamaz.

“Anayasa hiçbir kurum veya kişiye AYM’yi denetleme görevi vermemektedir”

“Anayasa ve kanunlarda uyuşmazlıkların nasıl karara bağlanacağı belirtilmiştir. Bu çerçevede anayasal uyuşmazlıklar söz konusu olduğunda Anayasa Mahkemesinin konumu uyuşmazlığı çözen karar mercii iken diğer kamu makamlarının konumu uyuşmazlığın tarafı olmaktan ibarettir. Herhangi bir yargısal uyuşmazlıkta tarafların yorumunun uyuşmazlığı çözen mahkemenin yorumundan üstün olduğu düşünülemeyeceği gibi bunun en temel hukuk mantığıyla bağdaştırılması da mümkün değildir. Anayasa Mahkemesi kararlarında vurgulandığı üzere Anayasa hiçbir kurum veya kişiye Anayasa Mahkemesinin kararlarını Anayasa’ya uygunluk konusunda denetleme görevi vermemektedir. Aynı şekilde Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı ve uygulanması konusunda Anayasa’nın 153. maddesinde veya başka herhangi bir maddesinde yasama, yürütme ve yargı organları ile idari makamlara ait herhangi bir takdir yetkisine veya istisnaya yer verilmemiştir. Anayasa ve kanunların açık hükümleri karşısında Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmamasının hiçbir gerekçesi ve geçerliliği olamaz.”

“AYM’nin yetkilerinin sorgulanması AİHM’e aykırı”

Bireysel başvuruda verilen ihlal kararlarına uyulmamasıyla verilen zarar sadece başvurucuların haklarından mahrum bırakılmasıyla sınırlı değildir. İhlal kararlarının icra edilmemesi, aynı zamanda ülkemiz için büyük bir kazanım olan bireysel başvuru yolunu etkisiz kılabilecek nitelikte vahim bir olaydır. Nitekim AİHM, Anayasa Mahkemesinin bir ihlal kararının gereğinin derece mahkemesince yerine getirilmemesi üzerine verdiği bir kararında bu hususu açıkça dile getirmiştir. AİHM’e göre, “Bir mahkemenin, bireysel başvurulara ilişkin olarak nihai ve bağlayıcı kararlar verme yetkileriyle donatılmış bir anayasa mahkemesinin yetkilerini sorgulaması, hukuk devleti ve hukuki güvenlik temel ilkelerine aykırıdır.'”

“Başta yargı mensupları olmak üzere hepimizi teyakkuza geçirmelidir”

“Anılan kararda AİHM bir anlamda uyarıda bulunarak “Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru sisteminin etkililiğini inceleme hakkını saklı” tuttuğunu, bireysel başvuru yolunun “hem teoride hem de uygulamada etkili olduğunu kanıtlama” yükümlülüğünün taraf devlete düştüğünü belirtmiştir. Dolayısıyla 2012 yılından bu yana etkili ve başarılı bir hak arama yolu olarak uygulanan bireysel başvurunun etkililiğini kaybetmesi ihtimali bile başta yargı mensupları olmak üzere hepimizi teyakkuza geçirmelidir. Zira bu durumda Anayasa koyucunun bireysel başvuruyu getirirken öngördüğü pratik amacın gerçekleşmeyeceği, daha da önemlisi insanımızın temel hak ve özgürlüklerinin korunması bakımından büyük bir kazanım olan bireysel başvuru kurumunun zarar göreceği izahtan varestedir.”

“Anayasa’nın 6. maddesine göre hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasa’dan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz”

Diğer yandan Anayasa’ya aykırı her türlü tutum ve davranışın toplumun hukuka ve devlete olan güvenini sarsacağı, devlet organlarının kullandıkları gücün meşruiyetini zedeleyeceği açıktır. Devlet organlarının görev ve yetkileri, bunların denetlenmesi ve bireylerin hakları toplum sözleşmesi mahiyetindeki anayasada düzenlenmektedir. Anayasa’nın 6. maddesine göre hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasa’dan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz. Bu sebeple anayasal kurumların meşruiyetini zedeleyecek, ülkeyi hukuktan uzaklaştırıp kuralsızlık girdabına sürükleyecek ve her açıdan hepimize zarar verecek keyfî tutum ve davranışlardan kaçınmak ortak sorumluluğumuzdur. Aklıselimle hareket ederek ihlal kararlarının etkili icrası dâhil tüm meselelerimizi sadece hukuk zemininde kalmak suretiyle çözmek zorundayız.

Fikriniz ve vicdanınız hür olsun

Konuşmasında Aliya İzzetbegoviç’in “Ahlakilik özgürlükten ayrılamaz. Ancak hür fiil ahlaki fiildir” sözünü hatırlatan AYM Başkanı Zühtü Arslan genç hukukçulara “Aklınızı paslandırmayın. Başkalarının sizin yerinize düşünmesine ve aklınıza ipotek koymasına asla izin vermeyin. Size dayatılan ambalajlanmış doğruları değil, sorguladığınız ve muhakeme süzgecinden geçirdiğiniz doğruları tercih edin. Kısacası fikriniz ve vicdanınız hür olsun” diye seslendi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.