Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ruşen Çakır’ın konuğu Prof. Özer Sencar: İmamoğlu mu, Kurum mu? | Yavaş mı, Altınok mu?

Partilerin 31 Mart Yerel Seçimleri için adayları ve seçim stratejileri belli olmaya başladı.

İstanbul’da yerel seçim yarışı, mevcut belediye başkanı Ekrem İmamoğlu ve Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) adayı Murat Kurum arasında geçecek. Ankara’da ise mevcut belediye başkanı Mansur Yavaş ile AKP’nin adayı Turgut Altınok yarışacak. Partilerin yerel seçimlerdeki adayları hâlâ açıklanmaya devam ediyor. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) olası İBB adayları arasında Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş’ın da adı geçiyor.

Yerel seçimlerde merak edilenleri, adaylar arasındaki yarışı Ruşen Çakır’ın konuğu MetroPOLL Araştırma Kurucusu Özer Sencar anlattı.

Yayına hazırlayan: Tania Taşçıoğlu Baykal

Merhaba, iyi günler. MetroPOLL Araştırma’nın Başkanı Prof. Özer Sencar’la birlikteyiz ve tabiî ki yerel seçimleri konuşacağız. Hoş geldiniz Özer Bey. 

Özer Sencar: Hoş bulduk. 

Siz Ankaralı’sınız. İstanbul’a yolunuz düştükçe sizi burada yakalayıp konuşuyoruz. Bu sefer değişiklik yapalım, Ankara ile başlayalım. Ankara’nın nüfûsu ülkücü mü hep? Bir tarafta Mansur Yavaş bir tarafta Turgut Altınok. İYİ Parti henüz Ankara adayını açıklamadı, ama yarın açıklayacakmış. Galiba Cengiz Topel Yıldırım diye bir isim aday gösteriliyormuş. Bu ülkücü kapışması ne olacak, nasıl görüyorsunuz? 

Sencar: Cengiz Topel’in etkisini henüz bilmiyoruz. Ama HDP’lilerin ne yapacağını biliyoruz. Kesinlikle aday çıkaracaklar ve bütün güçleriyle asılacaklar. Ben birilerinin bir şekilde Mansur Yavaş’ı kenara çekmek istediğini düşünüyorum. Neden böyle düşünüyorum anlatayım. Mansur Yavaş Keçiören’de seçim merkezini açıyor, ama CHP’yi gösteren bir şey yok. Yani Mansur Yavaş veyâhut birileri CHP ile ilişkisini kesiyorlar, daha sert bir milliyetçi görüntü vermeye çalışıyorlar. Bu, Mansur Yavaş’ın aleyhine bir durum. Eğer bu işi Mansur Yavaş yapıyorsa ayağına sıkıyor diye düşünüyorum. Çünkü Ankara’daki milliyetçi oylarla birisi belediye başkanı olamaz. CHP’nin ona sâhip çıkması lâzım. CHP’ye rağmen, CHP’nin gönlünü almadan gideceği bir seçimde Mansur Yavaş sıkıntıya girer. İşin ilginci karşısında da eski bir ülkücü var. Ankara’da onun da bir etki gücü var. Tecrübeli bir politikacı, imkânları da var. Yani iki isim de belediyelerin üzerinde duran insanlar. Bir üçüncü aday daha çıkıyor, ama o ülkücü değil. Cengiz Topel Yıldırım’ın ülkücülükle bir alâkası yok; merkezde bir tipe benziyor ve eskiden Ankaragücü’nün başkanlığını yapmış birisi. Yani bir miktar popülaritesi olabilir, ama ölçeceğiz ki görelim. 

Biz bir yıldır Mansur Yavaş’ın popülaritesini çok yüksek bulduk; ama şu anda o popülaritenin seçilmek için yeteceğini düşünmüyorum.

İşi zor diyorsunuz.

Sencar: Evet, işi zor. HDP ve İYİ Parti’nin alabileceği oylar belirleyecek kanımca. Çünkü netice îtibâriyle Mansur Yavaş 5 yıldır belediye başkanı, ama Ankara’da oturan birisi olarak söylüyorum: Ben Mansur Yavaş’ta dikkate değer bir başarı görmüyorum. Yani bende öyle bir intibâ bırakmadı, orada yaşayan birisi olarak. Ama elimde bir veri de yok doğrusu. Halk nasıl bakıyor bilmiyorum. Ama siyâsî nedenlerle birçok insanın karşı olmaya başladığını görüyorum. Dolayısıyla Ankara seçimi hiç kimse için çantada keklik değil. 

Peki ya İstanbul?

Sencar: İstanbul çok önemli bir yer. Bence Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğine de yön verici bir özelliği var İstanbul’un. Erdoğan İstanbul’u almadan rahat edemeyecek. Çünkü biliyorsunuz, delikanlılık raconunda yenilginin karşılığı yenmektir. Meselâ birileri, “Erdoğan sıkışırsa siyâsî yasak meselesini gündeme getirir” diye bekliyor. Ben onu yapacağını düşünmüyorum. Seçim öncesinde Erdoğan’ın en son düşüneceği şey İmamoğlu’na siyâsî yasak getirmektir. Onun amacı İmamoğlu’nu seçimde yenmek. Onu yapmadan rahat edemez. Bunun için de bütün imkânları, bütün şartları zorlayacaktır.

Geçen sefer de zorladı, olmadı.

Sencar: Geçen sefer çok farklıydı. Geçen sefer Erdoğan İmamoğlu’nu dikkate almadı, küçümsedi. Ona “İstanbul’un bir ilçesinin başkanı” dedi. Bâzen liderler böyle hatâlar yaparlar. Ama şimdi öyle bir hata beklemiyorum. Kanımca, Erdoğan İmamoğlu’nu tanıdı. Kendisi için en önemli rakip olduğunu biliyor. En az benim bildiğim kadar biliyor. Ama onun karşısına ona rakip olabilecek kıratta bir aday da bulamadı. Yani şu anda karşısına çıkardığı aday Ekrem İmamoğlu ile hiçbir şekilde yarışabilecek bir aday değil bence.

Neden? 

Sencar: Siyâsette seçimleri birinci derecede kazananlar liderlerdir. Çevre faktörleri, projeler, tamamlayıcı faktörlerdir. Murat Kurum bir teknokrat. On senedir meskenlerle, arâziyle uğraşan bir kişi. Dolayısıyla bir lider olarak çıkmıyor. Bir konuda uzmanlığı var. İmamoğlu’nun İstanbul’da asıl rakibi Erdoğan. 

O da zâten bunu hep söylüyor.

Sencar: Bir küçük rakibi daha var, ama onun ne kadar etkili olacağını bilmiyorum. CHP’deki Kurultay sonrası gayri memnunlar.

Yani Kılıçdaroğlu ve destekçileri. 

Sencar: Evet, Kılıçdaroğlu ve ekibi. Onların da bir miktar rakip olduğuna hiç şüphem yok. Dolayısıyla İmamoğlu’nun işi zor. Bir taraftan, devletin bütün gücü, imkânları elinde olan bir liderle karşı karşıya. Öbür taraftan da dipten ayaklarının altını oyan bir grup var. Bunun boyutunu özel olarak ölçmek gerekir. Bu yarım puandır, bir puandır ya da iki puandır bilmiyorum; onu söylemek zor. Ama ben CHP’li seçmenin %5’i kadar olabileceğini düşünüyorum. Bu, İmamoğlu aleyhindeki CHP’liler. 

İstanbul’la ilgili konuşacak çok şey var. Ama önce size şunu sormak istiyorum: Cumartesi günü, Erdoğan’ın Haliç Kongre Merkezi’nde ilçe adaylarını açıkladığı toplantıya gittik. Bir buçuk saati aşkın bir süre Erdoğan sahnedeydi. O kadar süre ayakta durdu. AKP İl Başkanı ve Murat Kurum konuştu, ama çok fazla ilgi uyandırmadılar. Tabiî ki Erdoğan olayın baştan sona hâkimiydi. Ama bütüne baktığımda Erdoğan’dan başka bir şey göremedim. Salon doluydu, çok kadın vardı. Kazanacak yerden iki kadın belediye başkan adayı vardı. Ama orada Erdoğan ve onun sunucusu Orhan Bey dışında salondaki her şey biraz aksesuar gibiydi. 

Sencar: Evet, çünkü AK Parti diye bir şey yok, Erdoğan var. Ama Erdoğan gibi otoriter liderlerin kaderi ve otoriter liderlerin çizdiği bir hayat tarzıdır bu. Zaman geçtikçe, güçlü liderlerin yanında kaliteli insan kalmaz. Zeki, becerikli, siyâsal zekâsı yüksek insanlar bir şekilde savrulur gider. Kendisi savrulmasa Erdoğan savurur. Dolayısıyla Erdoğan’ın kaliteli eleman havuzunun da tükendiğini düşünüyorum. Aylardır bekliyoruz, üç kişi konuşuluyor: Damat, İçişleri Bakanı ve Murat Kurum. Başka bir isim çıkmadı ortaya. Bundan 10 sene, 15 sene önce 10 tâne isim çıkarabilirdi Erdoğan. Ama Erdoğan’ın kendi yöntemi netîcesinde eleman havuzu tükendi. Dolayısıyla mecbûren Erdoğan’ın kendisi çıkacak. 

Bâzıları şu düşüncemi mübâlağalı buluyor, ama benim görüşüm şu: Cumhuriyet târihinde iki güçlü lider çıktı: Mustafa Kemal ve Tayyip Erdoğan. Farklı özellikleri var, ama ikisi de güçlü lider. Şimdi sahneye üçüncü bir lider girdi: Ekrem İmamoğlu. Yani bu ikiliye eş olabilecek liderliği olan bir adam. “Kendi evlerinden çıkan ev danası öküz olmaz” diye bir lâf vardır. İnsanlar, özellikle CHP’liler onu görmüyorlar. Görmediler ve linç ettiler. Yani Kılıçdaroğlu ve arkadaşları, sen de dâhil bütün o sol aydınlar İmamoğlu’nun nasıl bir potansiyeli olduğunu göremediniz. Yani bir şekilde görülmedi ve üstelik bir de linç ettiler. Ama benim kanaatim, o iki güçlü isim arasına bir üçüncüsü katıldı ve Erdoğan bunun farkında. 

Yenmek zorunda diyorsunuz. 

Sencar: Evet, yenmek zorunda. Yenmek zorunda; o yüzden her türlü imkânı, şartları zorlayabilir. 

Bugün Optimar’ın bir anketi vardı — ki Optimar AKP ile çalışan bir kurum. Abdülkadir Selvi de köşesinde bu konuyu yazdı. Başkaları da yazdı tabiî. Optimar’ın anketi İmamoğlu’nu 4 puan önde gösteriyor şu aşamada. Anladığım kadarıyla kendileri de şaşırmış. Siz de birtakım araştırmalar yapıyorsunuzdur mutlaka.

Sencar: Ben Erdoğan’ın şaşırdığını düşünmüyorum. Erdoğan çok iyi rapor okumayı bilen ve yoğun araştırma yaptıran bir liderdir. Bu üç adayı aşamamasının sebebi de ortamı görmesiydi. Geçen ay yaptığımız araştırmada henüz Murat Kurum’un adaylığı îlân edilmemişti. Üç tâne isim vardı: Damat, İçişleri Bakanı ve Murat Kurum. Bu üç isimle İmamoğlu’nu mukayese ettiğimizde, İmamoğlu ile Kurum arasındaki fark 15 puandı. Bu ayki rapor bugün çıktı, baskıya yeni gitti. O raporda gördüğümüz şey, aynı şekilde geçen ayki gibi, “İmamoğlu mu Kurum mu?” diye ikili sorduğumuzda, İmamoğlu 8 puan önde. Ama bir ayda 15’ten 8’e düştü.

Bu ay ara kapanabilir diyorsunuz.

Sencar: Giderek kapanır tabiî. Öyle bir kapanır ki başa baş bir noktaya gelir; 2019 Mart’taki gibi çok küçük bir oyla birisi öne geçebilir.

Karakolda bitebilir diyorsunuz.

Sencar: Evet, karakolda ya da mahkemede bitebilir. Şimdi bu ay ikinci bir soru sorduk. Murat Kurum’un da adaylığı îlân edildi. Bu sefer, CHP adayı İmamoğlu, AK Parti adayı Kurum, HDP aday çıkaracağını îlân etti ama isim yok, bir de İYİ Parti aday çıkaracağını îlân etti. Zafer Partisi’nin adayı biz alana çıkarken henüz îlân edilmemişti. 

Azmi Karamahmutoğlu. 

Sencar: Evet. Bana göre Azmi Bey de önemli bir faktör. Çünkü ülkücü câmianın çok iyi bildiği, îtibar edilen bir isim. Ama biz “İmamoğlu mu, Kurum mu, HDP adayı mı, İYİ Parti adayı mı?” diye sorduğumuzda, İmamoğlu’yla Kurum arasındaki fark 4 puan.

Sekiz puandan 4 puana iniyor yani.

Sencar: İkili sorduğumuzda 8, dörtlü sorduğumuzda 4 puana düşüyor.

Burada tabiî DEM Parti için söz konusu olan… Meselâ Başak Demirtaş ismi, biliyorsunuz, bayağı gündeme geldi ve “Partim isterse aday olurum” dedi.  Çarşı bayağı karıştı. Nasıl yorumlarsınız bunu? 

Sencar: Muhtemeldir ki onun arkasında partilerin üstünde bir gücün olabileceğini düşünüyorum. Çünkü Başak Demirtaş’ın, özellikle Kürt kadınları üzerinde ve Selahattin Demirtaş’ın da HDP seçmeni üzerinde hâlâ ciddî bir etkisinin olduğunu düşünüyorum. HDP’nin bana göre çıkarabileceği en popüler adaydır. 

Hâlâ HDP diyorsunuz; yeni adı DEM Parti.

Sencar: İsmini o kadar çok değiştirdi ki. Ben iki partinin isminde şaşıyorum Biri Saadet Partisi, diğeri DEM Parti. Üç günde bir isim değişiyor, kusura bakmasınlar. DEM Parti’nin söylemesi de pek kolay değil; dile rahat gelmiyor. Başak Demirtaş çıkarabilecekleri en güçlü adaydır ve onun seçilmesinde, onun sahneye çıkmasında Kandil’in karar verdiğini düşünüyorum. Eğer adaylığı HDP tarafından onaylanırsa, bu demektir ki Kandil’den gelen bir şey var. Çünkü böyle bir şeyieHDP yöneticilerinin kendi başlarına karar verebileceklerini düşünmüyorum. Kandil demek, arkasında başka birisi ya da başkaları var demektir. 

Peki, bir taraftan da DEM Parti ile CHP arasında görüşmeler sürüyor. Ankara’da, Antalya’da aday çıkaracaklarını açıkladılar; ama İstanbul, Adana ve Mersin’i henüz söylemediler. Bir ihtimal İstanbul’da yeni aday göstermeme durumları var ve Erdoğan da bunu konuşmalarında çok ciddî bir şekilde kullanıyor biliyorsunuz. Diyelim ki DEM Parti İstanbul’da aday göstermedi, CHP lehine olacağı belli olacak, zâten bunu söyleyecekler. Bunun Ekrem İmamoğlu’na artısı eksisi ne olur?

Sencar: Zarârı olur. Ekrem İmamoğlu’nun aleyhine olur. Ama eğer Erdoğan’ı tanıyorsak –ki ben tanıdığımı iddia ediyorum– DEM Parti’nin İstanbul’da aday çıkarmama ihtimâlini çok düşük görüyorum. Neredeyse yok gibi. Özellikle Başak Demirtaş’ın isminin çıkmasının arkasında Kandil’i görüyorum. Bunu açıkça söylüyorum. Eğer Kandil burada bir karar verici ise, aday çıkaracaklardır. 

Bu, İmamoğlu’nun kazanmasını güçleştirecektir.

Sencar: O zaman seçim tam bıçak sırtı bir seçim olur. 

İYİ Parti adayı için ne diyorsunuz? Şu anda isimler belli değil, ama İstanbul’da bir aday çıkaracaklar. 

Sencar: Aday çıkaracaklar, evet. Dörtlü sorduğumuzda DEM Parti’nin oyu 5,6 ve İYİ Parti’nin 3,5’tu.

İYİ Parti İstanbul’da Zafer Partisi’nden az bile alabilir sanki.

Sencar: Hayır, almaz. Son zamanlarda Meral Hanım’ın bilinçli bir şekilde takındığı bir tavır var. CHP ile arasında kutuplaşma üretiyor ve bunda da başarılı. CHP’den, bir miktar giden oylarını geri alabilir. Dolayısıyla İYİ Parti’nin, zannedildiği kadar dibe vuracağını düşünmüyorum. Çünkü kullanılan taktik buna izin vermez gibi geliyor bana.

Sizin araştırmalarınızda Yeniden Refah Partisi artık bayağı yer buluyordur. İstanbul’da kilitlendi iş ve en son heyetler arası görüşmeden de bir şey çıkmadı. Bir ihtimal Erdoğan’ın Fatih Erbakan’la görüşmesi bekleniyor, ama İstanbul’da son seçimde %3’ün üzerinde bir oy almışlar ve şimdi daha da arttığı söyleniyor — ki bunu AKP’liler de söylüyor. Açıkçası bana İstanbul’da aday çıkarmayacaklarmış gibi geliyor. Ama Yeniden Refah Partisi’nden üst düzey bir yetkiliyle sohbet ettim, çok ilginç bir şey söyledi: “Bizim seçmenimizin çoğunun AK Parti ile bir kötü hikâyesi var. Yani AK Parti’yle bir sorunları var. Bizim onları iknâ edebilmemiz için elimizin çok güçlü olması lâzım” dedi. Yeniden Refah AK Parti ile ittifak yapsa dahi kendi seçmeninin Murat Kurum’a oy vereceğini garanti edemiyor gibi bir durum söz konusu. Tıpkı daha önce Gelecek ve DEVA partilerinin Kılıçdaroğlu konusundaki durumu gibi. Bunlar abartılı mı sizce? 

Sencar: Hayır, abartılı değil. Ne kadar etkili olur o ölçülebilir bir şeydir. Ama diyelim ki bugün Yeniden Refah Partisi’nin oyu 3 ise, aday çıkardığında bunun hepsini taşıyamayabilir, bir miktar sapabilir. Ama eğer aday çıkarırsa Yeniden Refah Partisi, kendisine 2,5-3 puana mal olur. Bunu Erdoğan’ın da gördüğünden eminim. Dolayısıyla Erdoğan şu anda onlara tâviz vermez görünüyor. Konya’yı istediler, vermedi. Bâzı yerlerde ilçe istediler vermedi. Kullanabileceği argümanlar var gibi geliyor bana.

Pazarlık argümanları mı?

Sencar: Evet. Erdoğan çok iyi bir pazarlıkçıdır.

Ben de bir şekilde İstanbul’da aday çıkarmayacak diye düşünüyorum. 

Sencar: Aday çıkarmaz, belediye meclisinden üye verir, yahut da başka şey verir. Erdoğan’ın verebileceği çok şey var. Cumhurbaşkanı adaylarından bir tânesini herkes biliyor. Aday oldu 5 puan aldı. Ondan sonra 5 puanın karşılığı olarak neler aldı.

Hiçbir makamı yok, ama birtakım imtiyazlar elde etti. 

Sencar: Yani bir şey almak istiyorsanız, ne istediğini sorarsınız. Bunun çözümü var.

Peki, İzmir hâlâ belli değil. Daha doğrusu CHP’nin adayı belli değil. AKP adayı olarak bir ara Ticâret Odası Başkanı’nın adı geçti, ama istemediği söylendi. Ve sonunda Hamza Dağ’ı aday gösterdi. 

Sencar: Erdoğan İzmir’den vazgeçmiş vaziyette. 

O zaman CHP kimi aday gösterse kazanacak.

Sencar: Biz adaylar belli olmadan önce bir ölçüm yapmıştık. Mevcut Belediye Başkanı yine seçilebilir durumda. Belki onu istemeyen birileri vardır milletvekillerinden şuradan buradan, ama onunla da seçimi kazanabilir CHP. Bir başkasıyla da kazanır; ama çok ters bir şey yapmamaları lâzım. Yani İYİ Parti orada alacağı oyla seçimi Erdoğan lehine bitiremez. Çünkü İYİ Parti’nin oy kaynaklarının üçte ikisi milliyetçi kesimdir, üçte biri de merkez seçmendir. Dolayısıyla CHP’ye çok fazla zarar veremez. Ve CHP’nin oyu da yüksek. AKP adayının çok câzip bir aday olması lâzım. Meselâ Ticâret Odası Başkanı böyle birisiydi, ama adam kabul etmedi. Erdoğan’ın onunla kazanma ihtimâli vardı; çünkü İzmir’de çok iyi tanınan, popüler birisiydi, ama kabul etmedi.

Özer Bey kayyum meselesiyle ilgili ne düşünüyorsunuz? Daha seçim olmadan kayyumu konuşuyoruz. Bu seçimde de üç aşağı beş yukarı Güneydoğu’da birçok yeri DEM Parti kazanacak. Yani o oylar belli.  Erdoğan yine buralarda kayyum atar mı sizce?

Sencar: Atayabilir; ama Erdoğan’ın arzu ettiği şey Bayan Demirtaş’ı çıkarmaksa ve HDP de bunu kabul ederse, belki kayyum meselesinde Erdoğan biraz daha toleranslı, yumuşak davranabilir. 

Yani İstanbul’u geri alırsa, hattâ Ankara’yı geri alırsa. 

Sencar: Ankara için fazla bir şey söylemiyorum. Erdoğan İstanbul karşılığında 40 tâne kayyumdan vazgeçebilir. 

Peki İstanbul’u yeniden alamazsa ne olacak?

Sencar: Milyonluk soru bu. Benim kanaatim, Erdoğan şimdiye kadar karşılaştığı en güçlü rakiple karşı karşıya. İnsanlar bunu üstüne yapıştırmıyor onun. İmamoğlu’nun liderliğini görmezden geliyorlar. CHP’liler onu küçümsediler, küçük gördüler; ama Erdoğan ona hakkını veriyor. Eğer Erdoğan İstanbul’da seçimi kaybederse, İmamoğlu önümüzdeki 20 yılın cumhurbaşkanıdır, başkanıdır. Hiç tereddüt etmeden inancımı söylüyorum. İmamoğlu’nun 2028’de seçimi hiç tartışmasız alacağını düşünüyorum ve Erdoğan’ın da en büyük endîşesi bu.

Kazandıktan sonra İmamoğlu’na siyâsî yasak getirip bir tür İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atar beklentileri var. 

Sencar: O uzayacak bir iştir. Çünkü siyâsî yasağın 5 yıl olduğunu okumuştum bir yerde, doğru mu bilmiyorum. O zaman İmamoğlu 2028’de aday olamaz. 

2033’te olur diyorsunuz. 

Sencar: 2033’e kadar Türkiye’nin her şeyi değişir. O zaman İmamoğlu aday bile olamaz. Normal şartlarda gider, ekstra bir faktör devreye girmezse ve İmamoğlu İstanbul seçimini alırsa, en az önümüzdeki 20 yılın lideridir. Hattâ ben hep şunu söylüyorum, arkadaşlar da mübâlağa ettiğimi söylüyorlar: İmamoğlu bu seçimi alırsa ve siyâsî yasakla önü kesilmezse, Türkiye İkinci Cumhuriyeti’nin bânîsi olur.

O kadar yani. 

Sencar: O kadar. Çok iddialı bir şey bu. Ama İmamoğlu Erdoğan’ı yenerek, sâdece Erdoğan’ı yenmiş olmayacak, Türkiye’de siyâsal İslâm’ı da yenecek.

Peki, son olarak Özgür Özel’i sorayım. Siz o lider olduktan sonra da anketlerde sormaya başladınız. Hattâ en son konuştuğumuzda, birdenbire bayağı takdir edilen ya da beğenilenlerde üst sıralara gelmişti. Nasıl görüyorsunuz Özgür Özel’in performansını?

Sencar: Geçen ay ve bu ay CHP oylarında düşüş var. Burada Özgür Özel’in de bir etkisi olabilir, değişik yerlerdeki aday tartışmaları da etkili olabilir. Çünkü AK Parti bütün adaylarını açıkladı. İYİ Parti diğer adaylara bakarak tavır alacağı için bekliyor. Ama CHP adaylarını açıklamakta gecikti. İzmir’i açıklayamadı meselâ. İstanbul’un ilçeleri duruyor. Dolayısıyla dışarıdan bakınca, bu, adaylar üzerinde tartışmalar olduğu intibâını veriyor. Belki parti içinde tartışma yok, bilmiyoruz. Ama değişik çevrelerden dışarıya taşanlar, sanki adaylar konusunda anlaşmazlık varmış gibi bir izlenim üretiyor. Hattâ son Parti Meclisi toplantısındaydı zannediyorum, bir milletvekili Parti Meclisi’ni bastı diye olaylar oldu. Yani bu karmaşa CHP’nin oylarını düşürüyor. Rakamlarda açıkça görüyoruz. İstanbul’da düşüş yok, ama Türkiye genelinde düşüş var. Biz son 2 aydır hem İstanbul hem Türkiye için araştırma yapıyoruz. İstanbul’da CHP’nin oyunda azalma yok, ama Türkiye genelinde var. 

Peki Zafer Partisi’ni nasıl görüyorsunuz? Ne durumda?

Sencar: Zafer Partisi’nin 2,5-3 civârında oyu var. Ben onun arttığını düşünmüyorum. İstanbul’da popüler bir aday, îtibârı olan bir aday çıkarmış olabilir; ama o parti oyu değildir, kişinin oyudur. Çünkü Zafer Partisi’nin yetiştirdiği, sahneye çıkardığı bir politikacı değil. Zâten yıllardır bilinen bir isim. O 4 puana da çıkarabilir, 5 puana da çıkarabilir Zafer Partisi’ni. Ama Zafer Partisi’nin Türkiye genelinde yükseldiği gibi bir şey görmüyorum. Ölçümlerde öyle bir şey yok. 

O zaman şöyle bir şey çıkıyor — tekrar İmamoğlu’na dönecek olursak: İYİ Parti aday çıkartıyor, Zafer Partisi aday çıkartıyor, Saadet de çıkartacak, başkaları da çıkartacak ve diyelim ki DEM Parti Başak Demirtaş’la çıkıyor, ama yine de İmamoğlu kazanıyor. O zaman çok acayip bir başarı olur.

Sencar: Evet. O zaman şöyle bir şey gerçekleşmiş olur: İmamoğlu “Tabanda ittifâkı sağlayacağım” diyor. Tabana hitap etme, tabanı arkasında toplama gibi bir hedefi var. Bunun için de önünde iki aylık bir süre var. Bu konuda ne kadar başarılı olur bilmiyorum, ama İmamoğlu da Erdoğan gibi çok iyi bir kampanyacı ve duygusal liderliği, duygusal zekâsı olan birisi. Gerçekten İYİ Partilileri ve HDP’lileri yeterince yanında tutabilirse… Zâten bu yaptığımız ölçümde, dörtlü olarak sorduğumuzda, şu anda HDP’lilerin %30’u “İmamoğlu” diyor. Ama İYİ Partililerin %65’i “İmamoğlu” diyor. Dolayısıyla İmamoğlu’nun böyle bir başarısı olabilir, yaşayıp göreceğiz. 

Çok sağ olun Özer Bey. 

Sencar: Siz de sağ olun.

Yine çok önemli şeyler söylediniz. 

Sencar: Bir şey daha söyleyeyim: Bizim gerçek rakamlarımızı, önümüzdeki ay İYİ Parti’nin, HDP’nin adayları netleştikten sonra yapacağımız ölçümlerde daha rahat konuşabileceğim.

O zaman yine gelirsiniz, yine konuşuruz.

Sencar: Geliriz tabiî. Ama şu anda gerçekten İYİ Parti’nin adayı belli değil, HDP’nin adayı belli değil, Yeniden Refah Partisi’nin ne yapacağı belli değil. Dolayısıyla şu anda kamuoyuna çıkan rakamlar gerçeği yansıtmaz. 

Ama yine de bir şey gösterir.

Sencar: Evet, işâretleri vardır, gösterir. Meselâ İmamoğlu’nun oy farkı 15’ten 8’e düştü. Bu tip şeyleri gösterir. Ama asıl, hâkim adaylar, oy potansiyeli olan adaylar sahneye çıktıktan sonra yapılacak ölçümlerde göreceğiz bunu. Şubat ayında bunu yapabiliriz diye düşünüyorum 

O zaman yine sizi Şubat ayında da ağırlayacağız.

Sencar: Görüşmek üzere. 

Evet. MetroPOLL Araştırma’nın Başkanı Prof. Özer Sencar’a çok teşekkür ediyoruz. Medyascope’a Patreon ve YouTube’dan desteklerinizi sürdürmeniz ricâ ediyoruz. İzlediğiniz için teşekkürler. İyi günler. 

Sencar: Ruşen Bey’i desteklemeye devam edin. Benim de dinleyicilerimizden ricâm bu. Ben Ruşen Bey’in özellikle hiçbir konuşmasını kaçırmıyorum. 

Bir de “O ne derse tersi çıkacak” diyorsunuz.

Sencar: Şimdiye kadar öyle oldu; ama ben dinliyorum, herkesin de dinlemesini tavsiye ederim. Şimdi birçok insan bana kızacak. Kızgın mesajlar alıyorum çünkü; “Sen ne buluyorsun bu adamda?” diyorlar, ama ben “dostum” diyorum.

Çok sağ olun Özer Bey, tekrar teşekkürler. İyi günler. 

Sencar: İyi günler.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.