Ruşen Çakır izleyicilerle değerlendirdi: İstanbul’u kim nasıl kazanır?

2024 Yerel Seçimleri’ne az bir süre kala siyasi partiler adaylarını açıklamaya devam ediyor. Yerel seçim yarışında en merak edilen yerlerden biri İstanbul. AKP, CHP, Zafer Partisi ve İYİ Parti İBB adaylarını açıkladı. DEM Parti ve Yeniden Refah Partisi’nin alacağı tavır ise merak ediliyor. Mevcut belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nun karşısında iktidarın yanında muhalefetin de adayları yarışacak. Bunun yanı sıra Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Büyük Birlik Partisi (BBP) İstanbul’dan aday çıkarmayacak.

Ruşen Çakır izleyicilerin katılımıyla yorumladı.

Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir

Merhaba, iyi günler, iyi haftalar. Seçime 62 gün var. En çok merak edilen yer tabiî ki İstanbul. İstanbul’da birçok aday belli oldu, ama hâlâ belirsizlikler var. Özellikle DEM Parti’nin ve Yeniden Refah Partisi’nin aday çıkarıp çıkarmayacakları merakla bekleniyor. Yarışın Ekrem İmamoğlu ve Murat Kurum arasında geçmesi kesin. Fakat diğer partilerin adayları; İYİ Parti’de Buğra Kavuncu, Zafer Partisi’nde Azmi Karamahmutoğlu ve diğerleri de tabiî ki belli anlamlarda etkili olacaklar. Özellikle Murat Kurum’la Ekrem İmamoğlu arasındaki yarışın başa baş geçeceği yolunda beklentiler var. Öyle olunca da tabiî ki diğer parti adaylarının ve bağımsız adayların –bağımsız adaylar da var, meselâ Taylan Yıldız bunlardan birisi– alacağı oylar da önemli olacak. İşte bütün bunları sizlerin de katılımıyla tartışmak istiyoruz. Nasıl olacak? Benim ve Medyascope’un YouTube sayfalarına görüşlerinizi, yorumlarınızı, eleştirilerinizi ve sorularınızı yazabilirsiniz. Burada esas soru nedir: “Kim, nasıl kazanabilir?” Meselâ Ekrem İmamoğlu DEM Parti aday çıkartırsa kazanır mı? Ya da DEM Parti güçlü bir aday çıkarırsa Ekrem İmamoğlu nasıl etkilenir? Güçlü aday deyince ilk akla gelen tabiî ki Başak Demirtaş ismi var. Ama Meral Danış Beştaş’ın da adı geçiyor. O Başak Demirtaş’a kıyasla daha güçlü gözükmüyor açıkçası. DEM Parti aday çıkarmaz da Ekrem İmamoğlu’na destek verirse, bu sefer Ekrem İmamoğlu’na oy vermeyi düşünüp de sırf bu nedenle, DEM Parti destekliyor diye Ekrem İmamoğlu’na oy vermekten vazgeçenler olur mu? Bir başka soru da Yeniden Refah Partisi. Yeniden Refah Partisi, Fatih Erbakan herhalde birkaç gün içerisinde Erdoğan tarafından kabul edilecek, öyle gözüküyor. Ve muhtemelen de destek açıklayacak. Ama onun desteğine rağmen Yeniden Refah Partisi’nden Murat Kurum’a oy vermeyecekler çıkar mı? Ya da çok az bir ihtimal ama, Yeniden Refah Partisi aday çıkarırsa İstanbul’da bu Murat Kurum’u olumsuz olarak etkiler mi? Bir dizi soru var. Meselâ İYİ Parti’nin adayı Buğra Kavuncu 5 yıl önce Ekrem İmamoğlu’nun kazanmasında önemli bir rol oynamıştı. O sırada İYİ Parti’nin İstanbul İl Başkanı’ydı. CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’yla birlikte kampanyayı birlikte yapmışlardı. Ve şimdi aynı İmamoğlu’nun karşısına rakip olarak çıkıyor. Ne derece etkili olur? Azmi Karamahmutoğlu, Ülkü Ocakları eski başkanı olarak kimin oyunu alır, kime gidecek oyu alır? Murat Kurum’a gidecek oyu mu alır, yoksa Ekrem İmamoğlu’na gidecek oyu mu alır? Bir başka husus da tabiî, kimin kazanacağıyla ilgili değilse de, meselâ İYİ Parti ile Zafer Partisi arasında da alt bir yarış olduğunu düşünüyorum. Hangisinin adayı daha fazla oy alacak, bunların hepsi de ilginç. 

Evet, önce bizim sâdık tâkipçilerimizden gelen yorumlara bakalım.

Muharrem Palaz demiş ki: “MetroPOLL anketine göre DEM Parti’nin aday çıkartması durumunda dahi İmamoğlu %41,6, Kurum %38 gözüküyor.” Evet, önemli. Bunu Özer Sencar’la da konuşmuştuk zâten, hatırlıyorsunuz. DEM Parti aday çıkartsa dahi öyle; ama tabiî anketlerin ne zaman yapıldığı da önemli. Aday çıkarsa dahi diyorsunuz, ama sonra aday çıkarıyor, adayın ismi belli oluyor, o zaman başka bir eğilim ortaya çıkabiliyor. Şu hâliyle MetroPOLL’ün araştırmasına göre Ekrem İmamoğlu her halükârda Murat Kurum’dan önde gözüküyor. Fakat adaylar belli olduktan sonra durum daha da netleşecek. Ekrem İmamoğlu’nun seçilip seçilmemesinde DEM Parti faktörünün çok önemli olduğunu, hele bu aşamada en önemli faktör olduğunu kabul etmek gerek. Başta da söylediğim gibi: Aday çıkarırsa ne olur, çıkarmazsa ne olur? 

Doğan Özkan: “İmamoğlu İstanbul İttifâkı’nı gerçekleştirmek için, rakiplerinin kendi lehine çekilmesini sağlamak için onları iknâ etmeye cesaret edebilir mi?’’ Artık bu “lehine adaylıktan çekilme” diye bir olayın olma ihtimâli yok, özellikle parti adaylarının. Meselâ bir İYİ Parti’nin ya da Zafer Partisi’nin, Saadet Partisi’nin herhangi bir aday lehine çekilmesi olmaz. Belki bağımsızlarda olursa bilemem, ama artık böyle bir geri çekilme olmaz. Fakat şunu yapabilir: Onlara gidecek oyların işe yaramayacağını anlatabilir. Çünkü kim fazla oy alırsa o seçiliyor ve iki aday arasında geçiyor yarış: Murat Kurum ve Ekrem İmamoğlu. Ekrem İmamoğlu’nun söyleyeceği şudur — herhalde onu yapacaktır: “Beni mi seçiyorsunuz Murat Kurum’u mu?” Murat Kurum da aslında Recep Tayyip Erdoğan. Böyle bir şeyin propagandasını yapacaktır. Diğer adayları herhalde çok fazla gündeme getirmeyecektir, onları anmayacaktır. Bu arada Memleket Partisi de herhalde aday çıkaracak. Adı şimdi birden aklıma gelmedi. Deniz Baykal’ın sağ kolu gibi olan, Mehmet Sevigen’in aday olması bekleniyor. Onun ne kadar etkisi olur, hiç emin değilim. Ama yine de onların en son seçimde, milletvekili seçiminde İstanbul’da %1 oyları vardı. %1 de, eğer sonuçta kıran kırana bir yarış olacaksa… 5 yıl önceki ilk turu hatırlayın. Yani Ekrem İmamoğlu’yla Binali Yıldırım yarışını hatırlayın. Kıran kıranaydı. Şimdi benzer bir yarış söz konusu olursa her oyun değeri var. O anlamda bütün partilerin de belli bir gücü olabiliyor. Yani şu olabilir: Mendilerinin kazanma ihtimâli yok, ama birisine kaybettirebilirler. 

Bir izleyicimiz sormuş: “Murat Kurum yeni Ali Müfit Gürtuna olur mu?” Olmaz, çünkü çok farklı. İki ayrı kişi söz konusu. Ali Müfit Gürtuna’yı siz hatırlamışsınız, ama birçok kişi artık hatırlamıyor bile. Murat Kurum bambaşka bir profil. Ona yakın profil kim var? Bâzı ilçe belediye başkanları var AKP’de. Daha siyâsetten uzak, daha teknokrat bir görüntüde. Projeler anlatmaya çalışıyor. Anlattığı projelerin bir kısmının zâten İstanbul’da olduğunu biliyoruz. Meselâ onun, “İstanbul’u festival şehri yapacağım” sözü çok mânîdardı. Biliyorsunuz son dönemde Türkiye’nin dört bir tarafında festivaller yasaklanmıştı. İstanbul bir zamanlar öyleydi. İnşallah yine festival şehri olur, ama bu iktidarla, en ufak bir şeyden rahatsız olan, tarîkatların vs.’nin baskısıyla birçok faaliyeti engelleyen bir perspektifle İstanbul’un festival şehri olma ihtimâli bence yok. 

Ruken Kaya demiş ki: “Başak Demirtaş’ın açıklamasıyla ok yaydan çıktı bir kere ve onun aday yapılması gerekiyor. Başka aday gösterilmesi ya da hiç aday gösterilmemesi İmamoğlu’na destek yönünde algılanacak.” Doğru. Eğer DEM Parti aday gösterirse öncelikle “Başak Demirtaş mı?” diye soracağız. Eğer olmazsa o zaman İmamoğlu’na desteğimsi bir şey olarak yorumlanacak. Başak Demirtaş gerçekten ilginç bir hamle yaptı. DEM Parti’yi de bence zorda bıraktı. Bu sorunu nasıl çözecekler? Aday çıkartmama hâlinde sorun bir şekilde çözülmüş olur. Ama aday çıkarıp da başka birisini aday göstermeleri hâlinde bu zâten DEM Parti içerisinde olduğu söylenen Demirtaş sorununun derinleşmesi anlamına gelir. 

Bir izleyicimiz demiş ki: “Zafer Partisi’nin adayı Cumhur İttifâkı’ndan en az 8-10 puan alır. Yeniden Refah Partisi aday çıkarırsa İmamoğlu favori olur. Yeniden Refah Partisi aday çıkarmaz ise tabanı tamâmen Cumhur’a gitmez veya sandığa gitmez. Saadet ciddî oy alır.” Evet, güzel, ama Zafer Partisi’nin adayının Cumhur İttifâkı’ndan en az 8-10 puan oy alacağını söylemek bana fazla geliyor. Yani Azmi Karamahmutoğlu’nun belli bir oyu alma potansiyeli var mı? Zafer Partisi’nin var, bunu biliyoruz. 8-10 puan bana fazla geliyor. Tabiî ki Yeniden Refah meselesi önemli. Aday çıkarmayıp Murat Kurum’a destek verse dahi bâzı seçmenleri Murat Kurum’a oy vermeyebilir. Bunun oranının ne olacağını kestirmek mümkün değil. 

Necdet Perçinel: “Ben İmamoğlu’nun başkanlığının oylandığını düşünüyorum. Kutuplaşmanın artmasının kime yarayacağını düşünüyorsunuz? İmamoğlu’na mı Erdoğan’a mı?” Şu anda kutuplaşma pek yok, daha sâkin gidiyor seçim kampanyası. Özellikle İstanbul’da daha çok projeler üzerinden gidiyor. Erdoğan devreye tam girmedi. Girer de olayı başka yerlere taşırsa bilemem. Ama bugün meselâ bir metro açılışı için İstanbul’daydı. Yine hizmet üzerinden gitti ve 5 yıla “kayıp yıllar” deniyor biliyorsunuz, yani 5 yıl kaybolmuş. Ondan önceki 25 yıl çok hizmetle geçmiş, son 5 yıl kayıpla geçmiş gibi bir perspektiften yapıyorlar. İşin içerisine siyâseti şu âna kadar pek sokmadılar. Ama DEM Parti olayından sonra, DEM Parti ne karar alırsa alsın, hele aday çıkartmazsa bunu çok ciddî bir şekilde kullanacaklardır. İşte, “teröristlerle işbirliği yapmak” vs. diye bunu kullanacaklardır. O zaman ne olur? 5 yıl önce işe yaramadı. Bu sefer ne olur bilmiyorum. Ama bu sefer bir de şöyle bir husus var biliyorsunuz: Sâdece iktidar kullanmıyor DEM meselesini. Muharrem İnce de dedi: “DEM’leniyorlar”. Meral Akşener de dedi. Herhalde Zafer Partisi de diyecektir, başkaları da diyecektir. Dolayısıyla CHP ve DEM Parti ilişkisini birçok koldan gündeme getirecekler. Bunun İmamoğlu’nu olumsuz etkileme ihtimâli tabiî var; ama seçmenin buna prim vermeyip, “Ne alâkası var olayla?” deyip, vereceği varsa verebilir. Yani şöyle diyelim: Bu DEM Parti propagandası İmamoğlu’na oy vermeyi düşünen insanların büyük bir kısmını etkilemez gibi geliyor bana. 

Mithat demiş ki: “Sırrı Süreyya Önder zamânındaki ‘Tatava yapma bas geç!’ tarzı bir kampanya bu sefer etkili olur mu sizce? Sonuçta Demirtaş tutuklu.” Evet, Başak Demirtaş aday olursa gerçekten bir etkisi olur diye düşünüyorum. Bu arada Sırrı Süreyya Önder’in de adını geçirenler var İstanbul için, ama sağlık nedeniyle olamayacağını biliyorum. Onu da bir not olarak düşeyim. 

Doruk Samuray demiş ki: “Sizce Ekrem Bey propagandasında rakibi olarak Kurum’u mu Erdoğan’ı mı seçmeli?” Belki de hiçbirisini seçmemeli. Önüne bakıp, onları muhâtap almadan kendi yaptıklarını ve yapmayı düşündüklerini anlatarak bir propaganda yapabilir. O zaman daha etkili olur diye düşünüyorum. Çünkü sonuçta başkan o. Kazanmak isteyenleri diğerleri, Kurum ve Erdoğan ise İmamoğlu’yla uğraşır. Dikkatinizi çekerim; Erdoğan, İmamoğlu’nun adını anmıyor. Ben denk gelmedim. Göndermeler yapıyor vs., ama İmamoğlu’nun adını anmıyor, onu da özellikle vurgulamak isterim. 

“Seçmen açısından İYİ Parti’nin ve Buğra Kavuncu’nun inandırıcılık sorunu olmayacak mı? Ve İmamoğlu’nun kazanması durumunda İYİ Parti’nin geleceği ne olur?” İnandırıcılık sorunu var tabiî. İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı olarak önerip, ama şimdi de karşısına çıkmak –ki Buğra Kavuncu da 5 yıl önce kazanmasında etkili olmuş bir isim–, sanki Buğra Kavuncu pek istemeyerek olmuş gibi bir hava var. Çok güçlü bir propaganda yapmaları mümkün değil, bana öyle geliyor. Ve büyük bir ihtimalle CHP’ye ve İmamoğlu’na çok öfkeli olan İYİ Parti seçmeninin oyunu alabilir gibi gözüküyor. İYİ Parti seçmeninin tümünün ona oy vereceğini açıkçası düşünmüyorum. Çünkü kazanma ihtimâli yok. O çok açık. Bu zâten yerel seçimde “hür ve müstakil” girmek İYİ Parti’nin oynadığı çok ciddî bir kumar oldu. Eğer girip bir de CHP’nin kazanmasını engelleyemezse, tam anlamıyla alacağı oylarla karşı karşıya kalacak ve geleceği –sizin de sorduğunuza cevâben söylüyorum– çok parlak olmayacak. 

Naci Kılıç diyor ki: “İmamoğlu tüm partilere karşı tek başına. Kendi partisindeki muhâlifler de var ayrıca. İşi çok zor.” Evet, kendi partisindeki muhâlifleri de katın, doğru. İmamoğlu kazanmasın diye dua eden demeyelim ama –yani belki dua da ediyorlardır– varlar, onu biliyoruz. Çünkü Kılıçdaroğlu’nun kongrede kaybetmesinin esas nedeni İmamoğlu’dur. İlk değişim lâfını eden odur. Özgür Özel sonradan dâhil oldu. Bir hesaplaşma düşüncesi var. Ben geçen hafta yaptığım yayında, “İmamoğlu’nu yeniden seçtirmeme kuyruğu” dedim. Evet, uzun bir kuyruk var. Birbirinden farklı insanlar bunun içerisinde yer alıyorlar. Bu bir yerde İmamoğlu’nun lehine de olabilir. Onun ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor olabilir. Bunu kullanabilir. Yani, “Herkes bana karşı. Demek ki bende bir numara var” diyebilir — ki diyor da aslında bunu. 

“İktidar kampanyayı oldukça sessiz götürecek gibi. İmamoğlu’nu gündem yapmama karârı var gibi.” Demin de bahsettim; Erdoğan, İmamoğlu’nun adını pek anmıyor. Evet, sessiz bir kampanya gibi gözüküyor şu hâliyle. Ama Erdoğan dayanamaz. Bir şekilde, özellikle demin de söyledim, DEM Parti’nin karârı netleştikten sonra yine siyâsî olarak gaza pekâlâ basabilir. 

“CHP’nin favori olduğu ilçelerdeki adayları geç açıklaması İmamoğlu’nu seçimde nasıl etkiler?” Çok da fazla etkilemez. Bu zâten bir acayip. CHP bugün İzmir’i açıklayacak geç saatte herhalde. Ve orada Tunç Soyer’in yeniden aday yapılmama ihtimâli her geçen gün daha fazla konuşuluyor. Tabiî burada ilginç bir durum var. Adana, Mersin, Antalya, Hatay, Ankara, İstanbul, Aydın bunlarda değişmedi belediye başkanları. Bir tek İzmir’de değişecekmiş gibi duruyor. Son âna saklandı. Peki ne anlama geliyor bu? Hepsi başarılı, Tunç Soyer mi başarısız? Bu çok ilginç. İstanbul’da da Kadıköy, Bakırköy, Adalar sona kaldı. 1-2 tâne daha yer olabilir. Özellikle Kadıköy ve Bakırköy’ün kalmış olması da aynı şekilde. İstanbul’da CHP’nin en güçlü olduğu ve rant anlamında da en etkili ilçeleri bunlar. Buralar herhalde Ekrem İmamoğlu’nun istediği kişiler tarafından yönetilecek. Aday gösterilecek ve seçilecek.

Bu arada İzmir’de Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay Ankara’ya gelmiş. Özgür Özel’le Parti Meclisi toplantısı öncesi buluşmuş. Özgür Özel anladığım kadarıyla Karşıyaka Belediye Başkanı’nı Büyükşehir için istiyor, öyle gözüküyor. Doğrudan İstanbul’la ilgili değil, ama bir şekilde İstanbul’la da bağlantısı var. Şöyle ki DEM Parti İzmir’de de aday açıklamadılar henüz biliyorsunuz. İzmir’de aday göstereceklerini söylemediler. Ama DEM Parti’nin Tunç Soyer’in yeniden aday olmasını istediğini duydum. İşin içerisinde bir İstanbul bağlantısı da olabilir İzmir’in bu bağlamda. 

Özgür Gözübüyük demiş ki: “Neredeyse ilçe belediyelerinin tamâmında Karadenizli aday çıkaran AKP, Büyükşehir için neden Konyalı bir ismi aday gösterdi?” Karadenizli aday sayısının çok yüksek olduğunun farkındayım. Trabzon, Rize, Samsun, Ordulu çok sayıda aday var. O son toplantıyı izledim, hattâ onun notlarını da almıştım. Ama olmayanlar da var. O kadar da haksızlık etmeyelim. Mardinli adaylar var, Sivaslı. Meselâ Sarıyer’de –ki Karadeniz ağırlıklıdır– Sivaslı diye hatırlıyorum. Niye bunu yaptı? Çünkü Erdoğan isim bulamadı. Damadı yapsaydı Karadenizli olurdu, ama damat Selçuk Bayraktar olmadı. Ali Yerlikaya da Karadenizli değil; o da İç Anadolu’da bir yerden. Karadenizli bir isim bulsaydı herhalde onu tercih edebilirdi. Onun yerine Karadenizli Azmi Karamahmutoğlu var Zafer Partisi’nin adayı. O da Trabzonlu. Başka Karadenizli var mı bilmiyorum.

Pınar Ekitir sormuş: “Muhâlif seçmenin sandığa ilgisi nasıl olur? Sandığa gider mi?” Normal şartlarda sandığa ilgisinin azaldığını görüyoruz. Ama İmamoğlu’na ne kadar yüklenirlerse o kadar çok sandığa giden olur. Belki de deminki izleyicimizin söylediği, “AKP daha sessiz bir kampanya yürütüyor, sâkin bir kampanya yürütüyor”un bir ayağı da bu olabilir. Ekrem İmamoğlu’na çok fazla yüklenip birtakım küskün seçmenin sandığa gitmesine neden olmaktan çekiniyor olabilirler. Çünkü son seçimden sonra biliyoruz ki artık, muhâlefet seçmeninin önemli bir kısmı küstü. Artık bu işin peşini bırakma niyetinde. Siyâsete ilgisi azaldı vs.. Ama bir tür hücûma uğrarsa, saldırıya uğrarsa Ekrem İmamoğlu, bir dayanışma refleksiyle ona sâhip çıkma olabilir.

Ali Selen: “​İmamoğlu farklı bir söylemle İstanbul’un ve ülkenin bekası üzerinden bir propaganda yaparsa başarılı olabilir mi? İstanbul’da AKP döneminde yapılmayan veya yanlış yapılanlar anlatmalı.” Bunu yapıyor zâten, yapmaya çalışıyor en azından. Ne derece başarılı olur onu bilemiyorum. Ama artık onun geçmişteki AKP ya da Fazilet Partisi ya da Refah Partisi belediyesini eleştirmekten ziyâde kendisinin 5 yılda neler yaptığını anlatması daha önemli. Bunları yapıyor, İstanbul’da yaşayanlar görüyordur. Özellikle toplu taşımada, billboard’larda sürekli birtakım faaliyetlerinin, yapıp ettiklerinin propagandası var. Ama gerçek anlamda bir seçim kampanyasına henüz tam başlamış gibi değil.

“İmamoğlu karşısında milliyetçi-muhâfazakâr bir cephe oluştu diyebilir miyiz? DEM Parti hâriç, eğer bir aday çıkarmazsa.” Bir cephe var, evet. Milliyetçi-muhâfazakâr mı bu cephe? Meselâ Memleket Partisi de buna eklenecek. Onu nereye koymak lâzım bilemiyorum. Ama şu oldu: Bu yerel seçim öncesi bir önceki seçimin muhâlefet algısı tamâmen değişti. Şimdi hangi parti muhâlefet, hangisi değil bunu kestirmek kolay değil. Birçok konuda bunun örneklerini gördük, Meclis’te de gördük. Meselâ teröre karşı bildirilerde de gördük. İşler karıştı. Yani İYİ Parti şimdi muhâlefet partisi mi? Zafer Partisi muhâlif mi? Kime muhâlif? Nereye kadar muhâlif? Bütün bunların hepsi belirsizleşti. Hattâ biliyorsunuz DEM Parti’nin iktidarla temasta olduğu yolunda da spekülasyonlar zaman zaman çıkarılıyor. Dolayısıyla artık işin rengi değişti, Türkiye’deki siyâsî bloklaşma yeniden şekilleniyor. Yerel seçimler bunun bir ara etabı olacak. Şu hâliyle bakıldığı zaman, CHP tek başına hareket ediyor. DEM Parti birkaç yerde destek verirse, başta İstanbul’da destek verirse ayrı bir olay olur; ama muhâlefetin diğer partilerinin, Altılı Masa partilerinden hiçbirisinin desteğini almıyor. Almak istiyor mu? İYİ Parti’yi istiyordu; ama DEVA, Gelecek, Saadet konusunda çok da fazla uğraşmadılar. Çünkü ağızları çok kötü yandı geçen seferden. Ama şu hâliyle CHP tek başına. Sonuçta artık bloklar vs. alt üst olmuş durumda. Her koyun kendi bacağından asılıyor. Bir tek iktidardaki ittifak büyük ölçüde duruyor. Bir istisnâ Yeniden Refah Partisi meselesi — ki o da çözüleceğe benziyor.

“İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nin nasıl şekilleneceğini düşünüyorsunuz? İmamoğlu’nun kazanması durumunda topal ördek durumu devam eder mi?” Şu hâliyle bakıldığı zaman, evet, öyle gözüküyor. İstanbul’da İmamoğlu’nun, Ankara’da da Mansur Yavaş’ın en önemli hedefleri aynı zamanda Belediye Meclisi’nde de çoğunluk yakalamak. Ankara’yı bilmiyorum, ama İstanbul’da bu pek mümkün değil. İstanbul’da bâzı ilçeleri de kazanmak istiyor İmamoğlu. Var olanları korumak, üstüne meselâ bir Üsküdar’ı, Eyüp Sultan’ı, Beyoğlu’nu, Fatih’i katmak istiyor. Yapabilir mi? Yani ne kadar yeni ilçe kazanırsa o kadar başarılı olur. Gerçekten çok zor. 

“Erdoğan-Abdullah Gül ayrılığını CHP’de de yaşar mıyız İmamoğlu-Özgür Özel ayrılığı olarak?” Sanmıyorum. Şu anda birbirlerinden kopmalarını gerektirecek bir durum yok. Hele bir seçim bitsin ondan sonra bakarız. 

MetroPOLL anketini Necati Bey sormuş. Başta konuşmuştuk. Henüz erken bunlar için. Tabiî ki bir şeyler söylüyor, ama benim bildiğim, AKP’lilerin yaptırdığı anketlerde de İmamoğlu önde çıkıyor. AKP’nin ilçe belediyelerinin tanıtım faaliyetini izlemeye gittiğimde orada konuştuğum bâzı partililer kendi anketlerinde de İmamoğlu’nun önde olduğunu söylemişlerdi. Nitekim AKP’ye yakın olduğu bilinen –şimdi adını unuttum, yanlış söylemeyeyim– bir araştırma şirketinin açıkladığı ankette bu vardı. Adını söyleyeceğim, bir dakika: Optimar, evet Optimar — ki AKP’ye yakın. Abdülkadir Selvi de yazmıştı. Orada da İmamoğlu önde gözüküyordu. Bunda şaşırtıcı bir şey yok, ama zamanla değişir. 

Sadan Özdemir: “Kılıçdaroğlu ne yapmaya çalışıyor?” Yani ben buradayım demeye çalışıyor, ama hâlâ Erdoğan üzerinden bir şeyler yapmaya çalışıyor. Nasıl söyleyeyim? Hazin bir durum diye söyleyeyim, çok da fazla yorum yapmak istemiyorum. 

Mehmet Boza: “İstanbul’un tamâmında, İzmir ve pek çok bölgede Sayın İmamoğlu’nun belediye başkanlarını kendine yakın isimler üzerinden tâyin etmesi sizce ne kadar doğru? Örgüt tabanında bunun bir karşılığı olur mu?” Evet, bu konuda çok şey söyleniyor. İmamoğlu’nun çok etkili olduğu söyleniyor, ama sonuçta Parti MYK’sı ve Parti Meclisi’nin verdiği kararlar ve bunlar da kurultayda seçilmiş kişiler. Ekrem İmamoğlu’nun ağırlığı olduğu doğru, onu biliyoruz. Ne kadarını nasıl seçiyor, ediyor onun detaylarını bilmiyoruz. Değişik spekülasyonlar var. Sonuç olarak bu Parti Meclisi’nin oylarıyla seçildiği için buna söylenecek çok fazla bir şey yok açıkçası. Tabiî seçim sonuçlarından sonra bu yapılanların doğru mu yanlış mı olduğu da ona göre değerlendirilecek. Eğer kazanılması kuvvetli yerleri kaybederlerse, o zaman bunun faturası da herhalde özellikle İmamoğlu’na kesilecektir. 

Kutay Yavuz: “İmamoğlu’na kurmaylarını aday yapıyor diye niye kızdı millet anlamadım. Çoğu garanti değil rekabetçi ilçelerde aday oldu. İmamoğlu belediyedeki başarı hikâyesini ilçelerde kullanmak istiyor.” Evet, bu söylediğiniz ilginç. Üsküdar’da, Fatih’te –ilk aklıma gelenler–, galiba Eyüp’te de öyle — ki buralar CHP’nin garanti yerleri değil, buralarda çekişme var ve İmamoğlu buralara kurmaylarını gösterdi diyelim ya da CHP İmamoğlu’nun kurmaylarını gösterdi. İlk açıklanan yerler de buralar oldu. Bu gerçekten bir iddia içeriyor. Eğer İmamoğlu’nun kurmayları bu ilçeleri kazanırsa, bu aynı zamanda İmamoğlu’nun başarısı olacak.

“Kılıçdaroğlu sizce yerel seçimlerden önce İmamoğlu’na destek açıklayacak mı, oy isteyecek mi?” diye sormuş birisi. Yani bunu ilk gördüğümde, “Açıklamasa daha iyi olabilir İmamoğlu için” demek geldi içimden. Herhalde isteyecektir.

“İmamoğlu, Kılıçdaroğlu için Erzurum’da taşlanmıştı. Buna karşın Kılıçdaroğlu, İmamoğlu’na açık destek açıklamazsa büyük hatâ olmaz mı?” Olabilir; ama artık CHP’nin Kılıçdaroğlu üzerinden siyâset yapması çok anlamlı değil. Bu son büyük hezîmetten ve sonrasında yaşananlardan sonra. 

“CHP içerisindeki tartışmalar, Battal İlgezdi vs. İmamoğlu’nun işine yarayabilir mi? CHP’ye mesâfesi olanların sempatisini kazanabilir mi?” Bu tür olayların hem artısı hem eksisi vardır. Hem sizin dediğiniz gibi olabilir, hem de birileri hakîkaten küsüp rakip olabilirler, bağımsız aday çıkabilirler, sandığa gitmezler vs.. Yani ikisi de mümkün. Bunları kestirmek çok mümkün değil. 

Ali Okur: “Kararsızlığım sürmekte. Hepsinin birçok eksiği var, ama iktidârı zorlamak için seçmen olarak ikinci sıradaki daha az kötüyü seçmekten başka yol da pek görünmüyor.” Daha az kötüden neyi kastettiğinizi anlamadım Ali Bey. Bilemiyorum, ama okumuş olduk.

Ayşenur Hanım: “Herkesin seçime ayrı girmesi, gerçek oy oranlarını görmek istemesiyle, DEM Parti desteklemezse çok bıçak sırtı olacak İstanbul seçimi.’’ Evet, öyle gözüküyor. Burada DEM Parti’nin ne kadar kritik olduğu iyice ortaya çıkıyor. Hatırlarsanız 5 yıl önceki seçimde, “İstanbul’da HDP sâyesinde kazandı” denildiğinde İYİ Partililer çok kızıyordu. Aslında hepsi birlikte kazandırmıştı. Şimdi İYİ Parti ayrı aday çıkardığına göre, İYİ Parti’nin “Bizim sâyemizde kazandı” deme şansı da yok. Bundan sonra DEM Parti’nin çok etkili olacağını görüyoruz. Şu anda kararını vermemiş tek o parti var. Yeniden Refah Partisi açıklarsa herhalde Erdoğan’dan yana, Kurum’dan yana desteğini açıklayacak. Dolayısıyla iş dönüp dolaşıp DEM Parti’de düğümlendi. 

Mehmet Çetinkaya: “Bu seçimde muhâlefet bir kez daha kaybederse taşlar yerinden oynar mı?” Mehmet Bey, taş mı kaldı Allah için? Yani oynaya oynaya… Artık muhâlefet diye bir şeyden uzun bir süre söz etmek mümkün olmaz herhalde. 2028 seçimleri muhâlefet gibi düşünen insanlar için bir kâbusa dönüşür. Meselâ hatırlayın, 2018’de Erdoğan kazandı. Ama 2019’da muhâlefet çok büyük bir başarı elde etti yerel seçimde ve büyük bir moral kazandı. Ama onu değerlendiremedi. Şimdi 2018’den çok daha ağır bir yenilgi almış bir muhâlefet var. Şimdi de kaybederse, yani yerel seçimde de kaybederse, o zaman çok büyük, yıkıntı ötesi bir durum olur.

Evet, yavaş yavaş toparlıyoruz. Başka soru, yorum göremiyorum. Daha konuşacağız İstanbul’u. Sizlerle berâber de konuşacağız. DEM Parti’nin tavrı belli olduktan sonra özellikle konuşacağız. Diyelim ki DEM Parti aday çıkarmıyor ya da çıkarıyor, şu ismi çıkarıyor. Bunun üzerinden İstanbul’un üzerinden tekrar geçmek iyi olacak. Tabiî Yeniden Refah Partisi’nin pozisyonu da belli olur herhalde bu hafta içerisinde. Bu arada diğer adayların nasıl bir performans gösterdikleri de üç aşağı beş yukarı belli olur. Diğer adaylar dediğim: Azmi Karamahmutoğlu, Buğra Kavuncu, Birol Aydın, yanılmıyorsam Saadet Partisi’nin adayı; onlar da belli olur. O zaman İstanbul’u tekrar konuşuruz. 

Evet, kapatmadan hepinizi Medyascope’a destek olmaya çağırıyorum. YouTube “katıl” butonundan ya da Patreon üzerinden bize destek olabilirsiniz. Çok da iyi olur; çünkü sizlerin desteğinize ihtiyacımız var. Söyleyeceklerimiz bu kadar, iyi günler.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.