Erzincan-İliç’teki altın madeninde siyanürlü toprağın kaymasının ardından göçük altında kalanları arayan ve bölgedeki yığını taşıyan işçi, “Çoğumuz maske takmıyoruz” diyor. Tehlikeli alanda çalışıldığını anlatan işçi, “Korkuyoruz ama ben gidersem, o giderse bu göçük altındakileri kim çıkaracak?” diyerek şantiyede çalışmak zorunda kalıp, gidemeyen arkadaşlarının bulunduğunu vurguluyor.
Erzincan-İliç’te bulunan Çöpler Altın Madeni çevresinde yığılmış siyanürlü toprak, biriktirildiği alandan koparak harekete geçti. Olayda dokuz işçi toprak altında kaldı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, 19 Şubat’ta heyelan riski nedeniyle arama faaliyetlerinin durdurulduğunu açıkladı.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya 18 Şubat’taki konuşmasında maden ocağının 940 hektarlık bir alan olduğunu söyledi. Yerlikaya, “liç alanı” denilen yerde yaklaşık 35 milyon metreküplük bir toprak kütlesi olduğunu dile getirdi. Yerlikaya olay gününe yönelik, “‘Sabırlı Dere Alanı’ dediğimiz yere yaklaşık 5 milyon metreküplük bir toprak kaymasıyla, yeni bir kütle vadiye doğru geldi. Hemen arkasındaki manganez ocağı dediğimiz yer var ki, orada da 1,2 milyon metreküplük bir toprak kaymasıyla yer değiştirmiş vaziyette” diye konuştu. Bunların yanı sıra bölgede siyanürlü toprağın taşınmasına yönelik faaliyetler de sürüyor.
Personelin verdiği bilgiye göre alanda çalışmak istemeyen bazı işçiler istifa ediyor, üç ay ücretsiz izne ayrılıyor veya ailelerinin yaşadığı şehre dönerek çalıştıkları firmaya noter aracılığıyla ihtarname çekiyor.
“Üç kişinin olduğu yer, çok tehlikeli bir bölge”
Facia bölgesinde bu gelişmeler yaşanırken siyanürlü toprağın kaydığı yerde çalışan işçilere ulaştık. Güvenlik nedeniyle adının yazılmasını istemeyen işçi, bazı yerlerde arama kurtarma çalışmasının zor ve tehlikeli olduğunu anlatıyor. İşçi, toprağın tekrar kaymasından endişe duyulduğunu dile getirerek, “Mermer ocağı kapalı bir ocaktı, şimdi açıldı, oranın zeminini hazırladılar, oraya döküm yapıyoruz. İki senedir kullanılmayan bir yol… Ne kadar sağlıklı olabilir ki? Kamyonlar giremiyor, araçların yan yatma tehlikesi var. Göçük altındaki bir kişi yakın tanıdığımdı. Üç kişinin olduğu yer, çok tehlikeli bir bölge. İnsan yollarda gidip gelirken tereddütte kalıyor. Tekrar kayma riski var” dedi.
“Kimse iyi durumda değil”
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) koordinasyonunda çalıştıklarını anlatan işçi, şantiye alanında genel bir tedirginlik halinin olduğundan bahsediyor. İşçi, sağlıklı bir ruh haline sahip olmadıklarını belirterek şöyle konuşuyor:
“Size açık konuşayım, kimse iyi bir durumda değil. ‘Siyanürden korkmuyoruz’ desek yalan olur. İlla ki korkuyoruz, endişeliyiz ama… Bendeki düşünce şu: Ben gidersem, bu giderse, o giderse bu göçük altındakileri kim çıkaracak, nasıl çıkaracak? Ben bu düşüncede olduğum için şu an bir yere gitmiyorum.”
“Burada kalmak zorunda olan arkadaşlarımız var”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Çoğu arkadaşının madenden gittiğini dile getiren işçi, çalışmak zorunda olduğunu söylüyor, faciadan önceki gece sohbet ettiği arkadaşının ise göçük altında kaldığını aktarıyor.
İşçi, “Gurbetçilerin çoğu gitti. Yerelden, yakın illerden işçiler var. Çünkü burada aldığı maaşa göre bir borcun altına giriyor. Çalışmak zorunda olan arkadaşlarımız da var, bırakıp gidemeyen… Kalmak zorunda olan arkadaşlarımız da var, şahidiz” diyor.
İki köpeğin siyanürden etkilendiği iddia edildi
Siyanürlü toprakla temas etmediğini anlatan işçi, artık kokudan etkilenmediğini söylüyor. Çalışanların bazılarının ise “Kokudan başımız ağrıyor” dediğini aktarıyor.
Toprak taşırken bulundukları aracın camlarını kapatarak önlem almaya çalışan işçi, “Çoğumuz maske takmıyoruz” diyor. İki köpeğin siyanürlü topraktan etkilendiği yönünde duyum aldığını belirten işçi, “Siyanür dediğimiz şeyin havayla bir teması yok. Suya teması var, yani suyu arıyor. Yere düştüğü anda gidip suyu bulmaya çalışıyor. Temas etmediğimiz için…” sözleriyle havanın kendisini etkilemeyeceğini savunuyor.
“Yapılan hatanın bedeli bu olmamalıydı”
İşçi, çalışanların baskı altında olduğunu vurgulayarak, şirketin iş güvenliği anlayışının “Baret tak, gözlük tak, botunu giy”den ibaret olduğunu söylüyor. “Yapılan hatanın bedeli bu olmamalıydı” diyen işçi, özellikle toprakla doğrudan temas halinde olanların daha fazla korktuğunu dile getiriyor.