Erzincan-İliç’te 13 Şubat’ta Çöpler Altın Madeni’nde siyanürlü toprağın kaymasının üzerinden 30 gün geçti, dokuz işçi hâlâ toprak altında. Madeni işleten Anagold şirketinden üst düzey bir yetkili, günde yaklaşık 70 bin ton toprağın geçici alana taşındığını söyledi. Alandaki toprağın taşınmasından sorumlu işçiler ise sağlıklarından endişeli. Hukukçular da soruşturmanın içeriğini yetersiz buluyor. Öte yandan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Genel Sekreteri Dersim Gül, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve sorumlu kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi.

Erzincan-İliç’te 13 Şubat’ta Anagold Madencilik tarafından işletilen Çöpler Altın Madeni’nde siyanürlü toprağın kayması nedeniyle dokuz işçi göçük altında kaldı. Facianın üzerinden 30 gün geçti ancak işçilere henüz ulaşılamadı. Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturmada tutuklu sayısı sekize yükseldi. Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) geçici görevlendirme ile giden Operasyon Direktörü Kenan Özdemir ise Türkiye’de dönmedi. Anagold Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Demirci de gözaltına alındıktan sonra, kendisine e-mail ile iletilen alandaki çatlak toprak fotoğraflarını üç gün sonra gördüğünü belirtti ve yaklaşık altı saat içerisinde serbest bırakıldı.
Madende siyanürlü toprağın geçici depolama alanına taşınma işlemleri de sürerken bölgede çalışan işçi, hukukçu, çevreci, yetkili ve işçi temsilcileri Medyascope’a son durumla ilgili bilgi verdi.
Aileler arama çalışmalarını izliyor
Anagold Madencilik’ten ulaştığımız üst düzey bir yetkili, alandaki çalışmaları anlattı. Yetkilinin aktardığına göre şirket, önce göçük altındaki işçilere ulaşmaya çalışıyor. İşçi aileleriyle şirketin temas halinde olduğunu aktaran yetkili, ailelere maddi ve manevi olarak destek verdiklerini söyledi.
Yetkili, ailelerin alana girdiğini ve arama-kurtarma çalışmalarını izlemelerine izin verildiğini de vurguladı. Arama faaliyetleri sırasında toprak altında kalan bir kamyon ile eşya konteynerinin bazı parçalarına ulaştıklarını dile getiren yetkili, taşınan toprak miktarının günlük 70 bin ton civarında olduğunu aktardı ancak yağışlı havalarda bu miktarın azalabildiğini söyledi.
Toprağı taşıyan işçiler sağlıklarından endişeli
Madende Çiftay şirketi bünyesinde toprak taşıyan işçilerden biri, alanda 24 saat çalışıldığını söyledi.
İşçi, alandaki toprağın 150’ye yakın araçla taşındığını dile getirdi, işçilerin siyanürlü toprakta çalışmaktan endişe ettiğini vurguladı. Kendilerine siyanürün etkisi ve sağlıkla ilgili eğitim verilmediğini, bilinçlendirmeye yönelik çalışmalarının olmadığını söyleyen işçi şöyle konuştu:
“Eğitim verilmedi. Sağlıkçı, bakanlık gelip bizle konuşmadı. Siyanürlü toprakla ilgili bilgi vermedi. Krizi yönetemediler. O endişe, stres herkeste var. Herkes çalışmak zorunda olduğunu anlatıyor, ‘Şu kadar çalışacağım sonra gideceğim’ diyor. Burada en büyük tehlike sağlık. Endişeli şekilde çalışıyoruz. İnşallah en kısa sürede arkadaşlarımız bulunur.”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
“Tepeden tırnağa sorumlular en ağır cezayı alsın”
Çöpler Köyü Muhtarı Mahmut Öz, madende çalışmaların devam ettiğini ancak ağır ilerlediğini söyledi. Bu durumdan yakınan Öz, arama faaliyetlerinin hızlandırılmasını beklediklerini dile getirdi. Öz, madene her gün gittiklerini, çalışmaları izlediklerini belirtti, “Tepeden tırnağa kim olanlardan sorumluysa onların yargılanmasını ve en ağır cezayı almalarını istiyoruz. Bu işin başında risk vardı ve şimdi risk olsa da toprak altındaki işçilerin çıkarılmasını bekliyoruz” dedi.
Bakanlık yetkililerinin kendilerini ziyaret ettiğini, savcılığın yürüttüğü soruşturmada ailelerin ifade vermesi gibi bir gelişmenin olmadığını aktardı.
“Siyasi ve idari sorumluların ifadesi bile alınmadı”
Bağımsız Maden İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Başaran Aksu, olayın ardından valilik ve bakanlığın yaşanan faciadan sorumlu kişilerin yargılanmasının sağlanacağı yönünde açıklama yaptıklarını hatırlattı. Aksu, söylenenlerin toplumu teskin etmeye yönelik olduğunu, meselenin üstünü kapatmaya dayalı bir dil kullanıldığını ilk günden itibaren söylediklerini vurguladı. Dokuz ailenin bekleyişinin sürdüğünü hatırlatan Aksu, toprak altındaki işçilerin ve hukuki sürecin akıbetine yönelik sağlıklı bilgilendirmenin yapılmadığını ifade etti:
“Anagold şirketinin birinci derece müdürü Cengiz Demirci, 12 gün sonra savcılığa gitti ve serbest bırakıldı. Birinci derecede fail, şu an sahada, işin başında. Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporlarını ve işletmenin sürdürülmesine dönük bilirkişi raporları hazırlayan akademisyenler de tutuklanmadı. Bu işin içerisinde olan resmî, siyasi ve idari sorumluların ifadeleri bile alınmadı.”
“Siyasi sorumluluğu olanlar, bakanlar yargılanmalı”
Savcılık tarafından başlatılan soruşturmada sadece alt kademedeki yöneticilerin yer aldığını anlatan Başaran, üst düzey yetkililerin tutuklanmadığını vurgulayarak olayın bu şekilde kapatılmaya çalışıldığını savundu.
Kayan siyanürlü toprağın altındaki işçilere ne zaman ulaşılacağının belli olmadığını dile getiren Başaran, birçok sorunun cevapsız olduğunu söyledi. 31 Mart Yerel Seçimleri’nin ardından şirketin yeni strateji belirleyeceğini iddia eden Başaran, Anagold’un çalışmalarına devam edeceğini öne sürdü. Başaran bu süreçte yapılması gerekenleri şöyle anlattı:
“Madenden birinci derecede sorumlu olan Cengiz Demirci sahada operasyonu yürütüyor. Olayın ikinci derecede sorumlusu Kenan Öz, ABD’de. Bilirkişi raporlarını hazırlayanlar ortada duruyor. Bunların bir an önce tutuklanması gerekir. Siyasi açıdan sorumlulukları olanların, imza atanların, bakanlık yöneticilerinin, bakanların yargılamaya dahil edilmesi gerekir.”
Hukuki süreç nasıl işliyor?
Maden faciası sonrası bölgedeki gelişmeleri yakından takip eden hukukçu Mert Batur, soruşturmada tutuklu sayısının sekize çıktığını, tutuklananların çoğunun alt kademe görevliler olduğunu vurguladı. Batur, Demirci’nin tutuklandıktan kısa bir süre sonra serbest bırakılmasının soruşturmanın ciddiyetiyle ilgili soru işareti oluşturduğunu dile getirdi.
Batur sözlerine şöyle devam etti:
“Henüz ailelerin soruşturmaya katılma durumu yok. Göçüğün altında kalan arkadaşlarımızın durumları hukuki açıdan şu an netleştirilmedi. Hukuki sürece biz de mağdur vekilleri olarak katılacağız. Olaydan birkaç saat önce çekilen fotoğraflar, bilirkişi raporuna girdi. İfadesi alınan Cengiz Demirci’nin ona e-mail ile gönderilen çatlak fotoğrafları üç gün sonra gördüğünü söylemesi, bu kadar rahat ifadeler kullanması soruşturma açısından kendisini garanti altında hissettiğini gösteriyor.”
“Sahici adım atılmazsa sorumlulardan biri soruşturmadan sıyrılacak”
Batur, şirketin ABD’den Türkiye’ye dönmeyen Operasyon Direktörü Kenan Özdemir’in facianın asıl sorumluları arasında yer aldığını anlattı. Özdemir’in Türkiye’ye dönüp yargılamalara katılmayacağının tahmin edildiğini dile getiren Batur, “Bu konuda eğer sahici bir adım atılmazsa, esas sorumlulardan biri de bu şekilde soruşturmadan sıyrılmış olacak” diye konuştu.
Üst düzey kişilerin aklanması gibi bir tehlikenin olduğunu savunan Batur, adli sürece yönelik temel beklentilerini şöyle özetledi:
“Üç temel beklentimiz var. Birincisi bu işten gerçekten sorumlu, şirketteki üst düzey yetkililerinin dosyaya dahil edilmesi. İkincisi denetimler yoluyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na da uzanan bir süreç var. Aynı zamanda şirketin etrafına dizilmiş siyasi, idari, hukuki açıdan bir sürü başka sorumlular var. İsteğimiz öncelikle toprak altındaki işçilere ulaşılması. Hiçbir sorumluyu dışarıda bırakılmadan adil ve adaleti sağlayacak yargılamanın yapılması. Olayda sorumluluğu olmayan işçilerin mağdur edilmemesi, yaşam koşulları için acil onlara yönelik önlem alınması.”
Çevreciler uyarıyor, önlem alınmasını istiyor
TMMOB Genel Sekreteri ve çevre mühendisi Dersim Gül, Türkiye’nin en büyük çevre felaketlerinin birisinin üzerinden 30 gün geçtiğini ancak bu süreçte ciddi adım atılmadığını söyledi. Madenin çok önceden kapatılması gerektiğini savunan Gül şöyle konuştu:
“İşletme için yasal süreçleri yürüten ve onayları veren Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olayda sorumluluğu olmadığını belirtiyor. Ancak şirketin kapasite artırımlarına bakanlık tarafından izin verildi. Uyarılarımıza rağmen facianın taşları şirket ve bakanlık tarafından döşendi. Bakanlığın vermiş olduğu kapasite artırımı ‘ÇED olumlu’ kararının ve ocak genişletme ‘ÇED gerekli değildir’ kararlarının yürütmesi geçtiğimiz hafta mahkeme kararı ile durduruldu. Facianın ilk gününden itibaren olayın üzeri kapatılmaya çalışılıyor.”
“Siyanür ve ağır metaller dere yatağı zeminine karışıyor”
Bakanlıklar tarafından yürütülen işlemlerin şirketin faaliyetlerinin devam etmesini sağlamaya yönelik olduğunu dile getiren Gül, milyonlarca metreküplük siyanür ve ağır metal içeren zehirli malzemenin dere yatağı zeminine karıştığını aktardı. Çözüm olarak yapılan işlemin eski bir mermer ocağına kimyasal malzemeyi taşımak olduğunu belirten Gül, mermer ocağının zeminin geçirgenliğine vurgu yaptı, “Geçici depo sahası yeri, yeni bir tehlike yaratıyor. Zeminine kil sererek tehlike önlenemez. Kil işlemi nasıl yapıldı, hangi malzemeden kaç kat kullanıldı, bilmiyoruz. Kil üzerine geçirimsizliği artırmaya yönelik membran neden serilmedi?” dedi.
“İşçiler, halk ve yaban hayatı için tehlike sürüyor”
Geçici depo sahası için hangi işlemlerin yapıldığını bilmediklerini anlatan Gül, bakanlığın işlemlerinin yeni tehlikelere davetiye çıkardığını savundu, taşıma ve döküm sırasında siyanürlü malzemenin hava ile temasının arttığını aktardı. Gül, yağışların devam ettiğini, işçiler, bölgedeki halk ve yaban hayatı için tehlikenin sürdüğünü vurguladı. Kimyasal içerikli malzemenin dere yatağı zeminine sızmaya devam ettiğini, bölgenin su kaynaklarında ağır metaller çıkacağını söyleyen Gül, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu suları içen insanlar ve diğer canlılar hastalanacak, zehirlenecek, kanser vakaları artacak, sakat doğumlar başlayacak. Bu sonuçlar, benzer faciaların olduğu hemen her yerde yaşandı. Uzun yıllar boyunca İliç felaketinin etkisinden kurtulamayacağız, maliyeti çok ağır olacak. Facianın ardından geçen 30 gün içerisinde yapılan yanlış işlemler dolayısıyla önümüzdeki günlerde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve kamu görevlisi sorumlular hakkında yeni suç duyurularında bulunacağız.”