Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Cumartesi Anneleri 991. haftada Hasan Ocak için adalet istedi

Gözaltında kaybedilen yakınlarını arayan Cumartesi Anneleri 991. haftada Galatasaray Meydanı’nda Hasan Ocak için adalet istedi.

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini soran ve faillerin yargılanması talebiyle İstanbul-Beyoğlu’nda 1995’ten bu yana eylem yapan Cumartesi Anneleri, bu hafta da (23 Mart 2024) Galatasaray Meydanı’na karanfil bırakarak açıklamalarını okudu.

Cumartesi Anneleri, 21 Mart 1995’te gözaltında kaybedilen ve daha sonra cansız bedeni Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda bulunan Hasan Ocak için adalet istedi.

CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, İnsan Hakları Derneği’nde Cumartesi Anneleri’ni ziyaret etti:

Cumartesi Anneleri’nin açıklaması şöyle:

Hasan Ocak’ı kaybedenler 29 yıldır cezasızlık zırhıyla korunuyor

Yargı ve muktedir arasındaki ilişkinin bu kadar belirgin hale geldiği, erkler ayrılığının bu kadar önemsizleştiği, “cezasızlık kültürü” nün bu kadar ağırlaştığı bir dönemde, hakikat ve adalet talebiyle buradayız.

Galatasaray’dayız çünkü binbir emekle yargıya taşınabilen az sayıdaki kayıp davası, Ankara JİTEM Davası ve Kulp Davası’nda olduğu gibi hukuki gerekçelere dayanmaksızın, evrensel hukuka aykırı biçimde cezasızlıkla kapatılmaya devam ediyor. Bu kararlarla hakikatin izlerini örtmeyi amaçlayanlar bilmeli ki, buna izin vermeyeceğiz; hakikati söylemekten, anlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.

991. haftamızda bir kez daha, devletin gözaltında kaybedilen sevdiklerimizin akıbetlerini açıklama ve suçun faillerini tespit ederek cezalandırma yükümlülüğünü yerine getirmesini talep ediyor, devletin bu yükümlülüğünü yerine getirmeyerek 29 yıldır her gün yeniden kaybettiği Hasan Ocak için adalet istiyoruz.

30 yaşındaki Hasan Ocak, atanmayı bekleyen bir öğretmendi. Bu bekleme sürecinde Beyazıt’taki bir iş hanında çay ocağı işletiyordu. 21 Mart 1995 günü akşamüzeri işyerinden ayrıldı. Annesini telefonla arayarak “Balık getireceğim, akşam için yemek hazırlama” dedi. Ancak Hasan, ne o akşam ne de sonrasında bir daha Avcılar’daki evine gidemedi.

Hasan’dan haber alamayan ailesi onun gözaltına alındığını, ancak bu durumun emniyet tarafından inkâr edildiğini kamuoyuna açıkladı. Savcılığa başvuran aile, ardından İstanbul Emniyeti, İstanbul Valiliği, TBMM, Başbakanlık, bakanlıklar, hastaneler, Adli Tıp nezdinde girişimlerde bulundu.

Oluşan kamuoyu baskısı üzerine dönemin İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar ve İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir “Hasan Ocak’ın gözaltında olmadığını ve suçlu olarak aranmadığını” açıkladı.

Oysa İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde gözaltında tutulan iki kişi Hasan’ı şubede gördüklerini, iki kişi de Hasan’ın ismini emniyetteki parmak izi listesinde okuduklarını söyledi. Newroz nedeniyle gözaltında tutulan başka bir tanık ise şubede bir hareketlilik olduğunu ve polislerin kendi aralarında “Hasan Ocak getirildi” diye konuştuklarını duyduğunu söyledi.

58 günlük ısrarlı bir arayışın sonunda Hasan’ın ağır işkence izleri taşıyan bedenine “meçhul kişi” olarak defnedildiği Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda ulaşıldı. Olay yeri tutanağında, Hasan’ın bulunduğunda üzerinde kimliğinin, kemerinin, saatinin, ayakkabı bağcıklarının olmadığı ve parmaklarında mürekkep lekeleri olduğu yazılıydı. Bunlar, onun gözaltına alınan kişilere uygulanan rutin işlemlerden geçtiğine işaret ediyordu.

Her şey o kadar açıktı ki, dönemin İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu, yaptığı araştırmalara dayanarak “Ocak’ı konuşturmak için gözaltına aldılar ve orada uyguladıkları işkence ve darptan sonra öldürülmüş halde Beykoz’a attılar” diyerek Ocak Ailesi ve toplumdan özür diledi.

Ancak ailenin tüm başvuruları sonuçsuz bırakıldı. İç hukuktan sonuç alamayan aile, AİHM’e başvurdu. 2004 yılında AİHM, Hasan Ocak’ın kaybedilmesi ve ölümüyle ilgili koşulların belirlenmesi için yeterli ve etkin bir soruşturma yürütülmediğini tespit ederek Türkiye hakkında ihlal kararı verdi ancak iç hukukta dosya kovuşturma aşamasına bile gelemedi.

991.haftamızda bir kez daha hatırlatıyoruz: AİHM içtihatlarına göre gözaltında kaybetmelerde, bedenin bulunması kaybedilen kişinin akıbetinin sadece bir yönünü aydınlatır. Devletin kaybetmenin ve ölümün nasıl gerçekleştiğini açıklama, suçun faillerini belirleyerek cezalandırma yükümlülüğü ise devam eder.

991. haftamızda bir kez daha Savcılık makamını ve Adalet Bakanlığını 29 yıldır sürüncemede bırakılan Hasan Ocak soruşturmasında yasal yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırıyoruz.

Kaç yıl geçerse geçsin; Hasan Ocak için, tüm kayıplarımız  için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.