Eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişinin yargılandığı Kobani davasında, 36 sanık hakkında hüküm verildi. Demirtaş’a 47 suçtan toplam 42, Yüksekdağ’a ise 30 yıl üç ay hapis cezası verildi.
Açık Oturum’da Eski HDP milletvekili Altan Tan, Vahap Coşkun, Medyascope Haber Müdürü Göksel Göksu’nun sorularını yanıtladı, Kobani davası ve Demirtaş’ın siyasi geleceğini değerlendirdi.
Kobani davasında çıkan kararların ardından Selahattin Demirtaş’a olan desteğin bir üst seviyeye çıkacağını söyleyen Vahap Coşkun, “Ravest tarafından Demirtaş’ı özel olarak el alan bir araştırma yapıldı. O araştırmada Demirtaş diğer aktörler ile kıyaslandığında uzak ara önde çıktı. Tabii bunun çeşitli nedenleri var. Demirtaş halen 2015 öncesi siyasal performansıyla değerlendiriliyor. Çünkü 2016’dan beri içerde, 2015’te cumhurbaşkanlığı seçiminde elde ettiği başarı Demirtaş’ın yıldızının parlamasını sağlayan unsurlardan bir tanesi. İkinci bir sebep ise sekiz yıldır tutuklu, bu tutuklamaların ve kendisine yapılan uygulamanın haksız olduğuna dair kamuoyunda çok yoğun bir duygu var. O nedenle Demirtaş’a yönelik bir destek artıyor” dedi.
Coşkun, Demirtaş’ın araştırmada öne çıkmasında ikinci sebep olarak şunları sundu: “HDP veya DEM Parti içerisinde Demirtaş’ın yerini alabilecek herhangi bir aktör ortaya çıkmadı. Bu anlamda da seçmen nezdinde Demirtaş’ın orada ciddi bir desteği var. Bu kararla birlikte Demirtaş bu popülaritesini, desteğini daha da arttıracaktır. Çünkü kararın kendisinin son derece siyasi olduğuna dair hem Türk seçmenlerinin hem de Türkiye kamuoyunda genel bir kanaat var. Bu kaçınılmaz olarak Demirtaş’ın seçmen desteği anlamında lehine işleyecek bir süreç.”
Eski HDP milletvekili Altan Tan ise bu konuya dair şöyle devam etti:
“Ben bu konuda fikirlerimi kamuoyuyla defaatle paylaştım. Selahattin Bey’le de genel başkan olduğu dönemde de siyaseten ve fikren uzlaştığımız, anlaştığımız dönemler oldu. Ama özellikle son dönemde tamamen ayrıştığımız ve onun siyasetini, tavırlarını yanlış bulduğum dönemler oldu. Türkiye’de siyaset maalesef akıldan ve performanstan ziyade duygular etrafında şekillenir. Ne demek istiyorum? Türkiye halkı yani Kürt’üyle, Türk’üyle, Arabıyla, laiklerle, dindarlarla ve Sünni’si ile mağdur olan insanlara kredi açar. Bu krediyi Necmettin Erbakan da Adnan Menderes de hatta ilk döneminde Süleyman Demirel de Demokrat Parti mirası üzerinden kullandı, Tayyip Erdoğan da kullandı. Erdoğan’ın siyasete girişi meşhurdur, biliyorsunuz cezaevi sürecini.
Bugün Selahattin Demirtaş da bu mağduriyet üzerinden bir kredi biriktiriyor ve bu kredi de her geçen gün artıyor. Çünkü sekiz yıldır cezaevinde elle tutulur, gözle görülür, bu kadar bir cezayı hak edecek bir davranışı yok. Siyasi yanlışları var ama bunların karşılığı bu değil. Siyasi yanlışların karşılığını halk oyla verir. Ya destekler ya desteklemez.
Asıl soru şu: Selahattin Demirtaş bu biriktirdiği krediyi nasıl kullanır? Veya nasıl kullanıyor? Şu an cezaevinde de yaptığı siyasal hamlelerle nasıl kullanıyor? Esas tartışılacak konu budur. Çünkü bu halk birçok kimseye kredi açar. Üç ay sonra beş ay sonra veya bir sene sonra veya beş sene sonra hatta Tayyip Bey’de olduğu gibi yirmi sene sonra bile verdiği krediyi geri alır.
Yol ayrımı şudur: Selahattin Bey için de benim için de herkes için de… Kürt siyaseti şu ana kadar PKK’nın sürdürdüğü silaha şiddete dayalı totaliter, otoriter, Maksizmin en arkaik yorumu. Yani Martsizm’de fazla bir alakası yok da işte öyle ifade ettikleri için ben de böyle ifade ediyorum. Kendilerini böyle ifade ediyorlar.
Demirtaş, ideolojik ve siyasi olarak bu yanlış hatta mı gidecek? Yoksa Kürt siyaseti bundan sonra ‘Arkadaş silah, şiddet, terör bunlar bitti. Demokratik mücadeleyle silah birlikte olmaz. Bu savunduğunuz fikirlerin de bugün dünyada bir geçerliği yok. Kürt coğrafyasında, Kürtler arasında, Türkiye’de, topyekûn Türkiye halkı içerisinde hiçbir karşılığı yok. Yöntem olarak silahı terk edeceksiniz, demokratik mücadeleyi seçeceksiniz. İdeolojik, siyasal söylem olarak da herhangi bir ideolojiyi, yani sol, sağ, dincilik, Stalinizm değil, demokratlığı öne koyacaksınız. Böyle bir siyasal mücadele olması lazım’ diyebilecek mi Selahattin Bey?
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
O ondan ayrışsın, bu bundan uzaklaşsın, onu kastetmiyorum. Demirtaş, böyle bir siyasal hat ortaya koyabilecek mi? Önce cesarette, sonra siyasal donanımda, sonra siyasal istikrarda. Yani ne demek cesaret? İşte ben bunu açıklıkla söylediğim için yıllardır o çevreler sürekli bana karşı itibar suikastında bulunuyor. Sürekli yalan atıyorlar, sürekli iftirada bulunuluyor. Selahattin Bey bunları göğüsleyebilecek mi?
Mersin’deki eylemle alakalı Duran Kalkan kendisini azarladığı vakit, ‘Dur arkadaş yanlış yapıyorsun, ben neyi yanlış söyledim de beni azarlıyorsun ‘diyebilecek mi? Bir cesaret, iki donanım. Yani bunun fikri altyapısını, o demokratlığın bütün tuğlalarını inşa edebilecek mi? Üç, bu konuda istikrarlı olabilecek mi? Peki istikrarlı olmaktan kastım ne? Yani bugün bir şey söylediniz, yarın tersini yaptınız, bir şey söylediler, geri çekildiniz. İstikrar aynı hatta ısrarla yürümektir.
Son seçimlerde Selahattin Bey eşini aday yaptı. Niye aday yaptı? Soruyoruz. Diyor ki ‘Üçüncü ad, yani CHP ve AKP’nin dışında üçüncü ad.’ Bunu Öcalan 2019 seçiminde söylemişti. Ama o zaman sen siyasetinle Öcalan’ı boşa çıkarmıştın. Tam tersi bir yola girilmişti. Bugün ne oldu? Tamam söylemedi, sonra adaylıktan çekildi eşi. Peki niye çekildi? İstikrardan kastım bu. Yani bir hamle yaptığınız vakit bunun gerekçesini halka izah etmek, doğruysa onda ısrar etmek, yanlışsa ‘Vallahi bu yanlış oldu, olmadı’ diyebilmek. Söylemek istediğim bu. Popülist bir söylemle ‘Kredisi arttı, o oldu bu oldu’ demekten ziyade evet ciddi bir kredi biriktiriyor ve mağduriyeti devam ettiği müddetçe de bu kredisi artacak ama bu krediyi nasıl kullanacak onu da kendisi belirleyecek.”