Hatay’ın Defne ilçesine güçlendirme ruhsatı alamayan binaların susuz yıkımına ve malzemelerin yerinde ayrıştırılması işlemi devam ediyor. Defne’ye bağlı Gültepe mahallesindeki bazı binaların, genelgeye aykırı olarak aynı yöntemle yıkılmasına mahalleli araçların önünü keserek tepki gösterdi. Mahalle sakinleri ve polis arasında zaman zaman gerginlik yaşandı.
6 Şubat depremlerinde Hatay’da 70 bine yakın bina ağır hasar alırken, kentteki binaların çok büyük bir kısmı yıkıldı. Deprem sonrası bazı binalara da orta hasar raporu verildi. Orta hasarlılar için verilen süre mayıs ayında sona ermek üzereyken yayımlanan genelgeyle süre 12 Temmuz’a uzatıldı. Hataylılar, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na evraklarını teslim etti.
Ağustos ayının gelmesiyle beraber güçlendirme ruhsatı almayan binaların yıkım süreci başladı. Şehrin farklı mahallerinde yıkım işlemi devam ederken, en çok hasar gören ilçelerden Defne’de Gültepe Mahallesi sakinleri, yıkımın susuz yapılmasına ve genelgeye aykırı olarak yerinde ayrıştırma yapılmasına isyan etti.
Polis ile mahalleli arasında gerginlik
Defne ilçesine bağlı Gültepe Mahallesi sakinleri, 24 Ağustos Cumartesi akşamı susuz yıkım ve yerinde ayrıştırma işlemlerini sürdüren makinaların önünü keserek çalışmayı durdurdu. Bölgeye gelen polis ile halk arasında gerginlik yaşandı. Mahalleli polisi “görevini kötüye kullanma” ve “yasayı uygulamak yerine yıkım şirketlerini korumak” ile suçlarken, polis de bir grubu “insanları galeyana getirmek ve kışkırtmakla” suçlayarak dağıtmaya çalıştı.
Dağılmayı reddeden mahalleliler, ayrıştırma işlemini sürdüren makinalara doğru yürüyerek, ihale firmasının bir daha dönmemek üzere alandan ayrılması gerektiğini, aksi taktirde geri adım atmayacaklarını söyledi. Alandaki komiser ‘‘Ben gereğini yapacağım’’ diyerek eylemi durdurmaya çalıştı.
İtiraz edenlere karşı fiziksel şiddet
Mahalle sakinleri adına basın açıklaması yapan Süleyman Parlakgün, aylar önce mahalleye ilk kez gelen ekipten üç – beş kişiyi susuz yıkım yaptıkları için durdurmaya çalıştıklarını ancak buna karşın fiziksel şiddete maruz kaldıklarını söyledi. Bununla ilgili tutanak tutmak istediklerini fakat polisin onlara kulak vermeyip olay yerine gelmediğini ekleyen Parlakgün ‘‘Ama yıkım firması aradığı zaman ne hikmetse emniyet güçleri hemen geliyor’’ diye devam etti.
Parlakgün, sahaya gelen polis ekibinin mahalle sakinlerine yıkım firmasının üç gün içinde alandan çıkacağını söylediğini, ama üç aya yakın zaman geçmesine rağmen bölgedeki yıkımın sağlıksız bir şekilde devam ettiğini vurguladı.
Susuz işlemler meskun evlerin dibinde yapılıyor
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Mahallelilerden 59 yaşındaki Azize Taş, uyku apnesi hastası ve 18 yıldır solunum cihazına bağlı yaşamını sürdürüyor. Taş’ın eşi de böbrek hastası. Oturdukları apartmanın dibinde susuz yıkım ve ayrıştırma işlemleri haftalarca devam ediyor. Taş, Parlakgün’ün de bahsettiği üzere aynı günün sabahı sahada sulama olmadan işlem yapan altı kepçeyi durdurmaya çalıştıklarını ama firmanın kendisine rağmen işlemi aynı şekilde devam ettiğini söyledi.
Taş ailesinin evi, depremi hasarsız ya da az hasarlı olarak atlatabilen mahalledeki onlarca evden biri. Mahalleliler deprem şoku azalınca ve çadırda yaşamak çekilmez hale gelince cesaretini toplayıp evlerine geçmişlerdi. Fakat sorunlar burada da bitmedi. Temel ihtiyaçlarına henüz ulaşamadığını aktaran mahalleliler bir de aylarca asbest dolu tozla yüz yüze bırakıldıklarını ve ilgili kurumlara defalarca şikayet etmelerine rağmen sonuç alamadıklarını söylüyor.
Bir aylık bebeğiyle tozdan ve sesten evinde kalamıyor
Kucağındaki 30 günlük bebeğiyle toplantıya katılan Esra Taş, yapılan işlemi “vahşi yıkım” olarak adlandırıyor. Evlerinde duramaz hale geldiklerini söyleyen Taş, “Dört – beş iş makinası aynı anda çalışıyor. Öyle bir yıkım ve yerinde ayrıştırma yapıyorlar ki tekrar deprem oluyor gibi hissedip korku dolu dakikalar yaşıyoruz” diyerek endişesini dile getiriyor.
Yeni doğum yapmış anne Esra Taş, tozdan ve asbestten kaçmak için akraba ve dostlara sığınmak zorunda kalıyor. Mahallede sürekli yaşanan elektrik ve su kesintisinden ötürü günlük hayatını bin bir zorlukla sürdürdüğünü dile getiren anne Esra Taş, ilgili kurumlara şikayet etmekten usandığını, tüm şikayetlerine rağmen sonuç alamadıklarını anlatıyor, “Bu yıkım ekibi böyle bir gücü, böyle bir kanunsuzluğu ve kural tanımazlığı nereden alır?” diye de isyan ediyor.
Basın açıklamasında söz alan bir başka mahalleli, hasarsız evinde kepçelerden dolayı sıva çatlağı oluşmaya başladığını anlatıyor. “Su sıkılması için yıkım firmasından defalarca rica etmemize rağmen hiç su sıkmadılar” diyen mahalleli, firmanın başka bölgelerden moloz getirdiğini ve mahallede ayrıştırdıklarını vurguluyor.
Eylem sırasında mevsimin bölgedeki ilk yağmuru yağmaya başladı. Toplananlar bu yağmuru “Devletin bize göstermediği merhameti Allah gösterdi” şeklinde yorumladı.
‘‘Kanser riskine karşı sulamak şart’’
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Halk Sağlığı Kolu Sekreteri Dr. Ahmet Sosyal, asbestin insanlar için kesin bir şekilde kanserojen bir mineral olarak kabul edildiğini aktarıyor. O nedenle enkazlar kaldırılmadan önce uzmanlar tarafından incelenerek asbestten temizlenmesi gerektiğini ekliyor. Soysal, kalan enkaz ve molozları kaldırırken sulamanın mutlaka yapılması gerektiğini vurguluyor.
Hatay Valiliği ise geçen sene yaz ayında şehirdeki yıkım ve enkaz kaldırma çalışmaları çerçevesinde ayrıştırma işlemin yerinde yapılmadığını, insan ve çevre sağlığının korunması adına gerekli tedbirlerin alındığını belirtti.
İlimiz merkez ilçelerinde, yıkım ve enkaz kaldırma çalışmaları çerçevesinde ayrıştırma işlemi yerinde yapılmayıp, belirlenen 61 bölgede gerçekleştirilmektedir. Yıkım sürecinin hızlandırılması, insan ve çevre sağlığının korunması adına da gerekli tedbirler alınmaktadır. pic.twitter.com/8vZTi0q57h
— T.C. Hatay Valiliği (@HatayValiligi) July 10, 2023
Susuz yıkım ve yerinde ayrıştırma işleminden dolayı çıkan asbestli tozlar Hatay’ın rüzgar hızının arttığı bu günlerde daha çok alana yayılıyor ve daha çok insanın etkilenmesine neden oluyor.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Defne’de rüzgarın hızının artarak ağustos sonuna kadar saatte 24 kilometreyi bulacağını belirtiyor.