CHP 4-9 Eylül tarihlerinde tüzük değişikliği gündemiyle yapılacak olağanüstü kurultaya hazırlanıyor. Seçim ve Parti Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftci Binici ile tüzük komisyonu çalışmalarını konuştuk. 15-20 maddede değişiklik için çalıştıklarını aktaran Çiftci, fikir birliğine vardıkları konuları, önseçim, dönem sınırı gibi konularda tartışılan formülleri, kamuoyunda tartışılan parti içine yönelik meseleleri değerlendirdi.
CHP’de olağanüstü kurultayda önerileri sunmak üzere 86 kişiden oluşan tüzük komisyonu çalışmalarına devam ediyor. CHP Seçim ve Parti Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftci Binici koordinasyonunda toplanan komisyonda, Çiftci Binici dışındaki iki Parti Meclisi üyesinin yanı sıra, milletvekilleri Zeynel Emre ve Gizem Özcan ile il başkanları yer alıyor.
İl ve ilçe örgütleri ile partinin çeşitli kurullarında dile getirilen önerileri değerlendiren tüzük komisyonu ilk toplantısını 16 Ağustos ve ikinci toplantısını 27 Ağustos’ta yaptı. Komisyonun 2 Eylül’deki toplantısının ardından kurultay maratonu başlayacak. İkinci toplantının ardından kurultaya sunulması planlanan değişiklikleri, fikir birliği sağlanan veya tartışmaların sürdüğü konuları Gül Çiftci Binici Medyascope’a anlattı.
4-9 Eylül tarihlerinde kurultay maratonu
4 Eylül 1919’da toplanan Sivas Kongresi’ne atıfla, tüzük kurultayı 4 Eylül 2024’te Sivas’ta başlayacak. Resmi törenin ardından CHP Parti Meclisi (PM) üyeleriyle il başkanları ve ardından Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplanacak.
5 Eylül’de Ankara’ya taşınacak kurultayda tüzük komisyonu son kez bir araya gelecek. Resmi olağanüstü kurultay tarihi 6-8 Eylül olarak belirlenirken, ilk gün tüzük maddeleri oylanacak ve sonraki günler program çalıştayı devam edecek. Çalıştayda herhangi bir karar alınmayacak ancak görüş ve öneriler değerlendirilecek. CHP’nin 101. kuruluş yıldönümü olan 9 Eylül 2024’te saat 09.30’da Anıtkabir ziyareti ve ardından CHP’nin hayatını kaybeden eski genel başkanları Bülent Ecevit ve Deniz Baykal’ın kabirleri ziyaret edilecek.
“Bazı konularda hemfikir, bazılarında çoğunluk fikri”
Gül Çiftci Binici, “Temelde bazı konularda hemfikir olduğumuzu, bazı konularda da çoğunluk fikri olduğunu söyleyebilirim” diyerek tüzük komisyonu çalışmalarını özetlerken, nelerin şekillendiği konusundaki sorularımızı yanıtladı:
“Dönem sınırlaması noktasında hemfikiriz ama…”
- Tüzük komisyonu 16 ve 27 Ağustos’ta toplandı. İki toplantının ardından neler şekillendi?
Dönem sınırlaması noktasında hemfikiriz ama bu iki ya da üç dönem mi olur, sadece merkez yoklamasıyla aday olanları mı kapsar, ön seçimden çıkanları da kapsar mı, geçmişe yürür mü gibi konularda bir netlik yok. Ama ben kişisel olarak şunu söyleyebilirim: Bizler hukukçuyuz, kanunlar geçmişe yürümez. Sadece ceza kanunları geçmişe yürür, o da kişinin özgürlüğünü bağlayıcı olduğu için geçmişe yürür. Bir hukukçu gözüyle bakarsam böyle söylerim fakat hukuktan daha ziyade bir siyasal iletişimdir bu. Onu farklı değerlendirmek lazım. Oradaki şahsi fikrimi komisyonda elbette ben de söyleyeceğim.
“MYK seçiminde güven oylaması”
MYK’nın Parti Meclisi içinden seçilmesi ya da belirlenmesiyle ilgili bir tartışma yürüyordu kamuoyunda. Zaten uygulamada Genel Başkanımız, MYK’ya ilişkin bir öneri sundu ve güven oylamasına soktu. Biz bunu yine aynı şekilde güven oylamasını tüzüğe yedireceğiz. Burada da hemfikiriz komisyon olarak.
“Kongrelerin zaman dilimine MYK karar verecek”
Bizim tüzüğümüzde ‘Kongreler iki yılda bir yapılır’ hükmü vardı. Biz onu kanun metni gibi düzenledik: ‘Kongreler iki yıl ila üç yıl arasında yapılır. İki yıldan az, üç yıldan fazla olamaz. Kongrelerin zaman dilimine Merkez Yönetim Kurulu karar verir’ diye bir hüküm ekledik.
“Aday belirlemede her seçim bölgesinin tek kararı olmaz”
Milletvekili adayı belirlemeye ilişkin fikirler havada uçuşuyor. Ben hep bunu söyledim, komisyon da bence bu konuda aynı noktada ama bir sonuç yok henüz, her seçim çevresinin tek bir kararı olmaz. Mutlak bir ön seçim, mutlak bir merkez yoklaması, mutlak bir atama, böyle bir şey söz konusu olamaz. Her seçim çevresinin kendi içinde değerlendirilmesi gerekir. Bizim burada öncelediğimiz ve hemfikir olduğumuz tek şey, o ilin hangi yöntemle adayının belirleneceğine il örgütünün toplamının karar vermesidir. Elbette Siyasi Partiler Kanunu kapsamında karar mercii Parti Meclisi, bunun farkındayız ama Parti Meclisi’ne yol gösterici nitelikte olur o karar. Biz yerel yönetim seçimine giderken de seçim çevrelerine, il ve ilçe başkanlıklarımıza ‘Kendi bünyenizde adayınızın hangi yöntemle belirlenmesi gerektiğini bize belirtin’ diye bir yazı yazdık ve onların gönderdiği yanıtlar doğrultuda hareket ettik. Kimisi ön seçim, kimisi atama, kimisi anket dedi ve öyle bir yol izledik. Tüzüğü bugün için yapmıyoruz, bizim niyetimiz çok açık ama 10 yıl sonra gelecek yönetimin niyetinin ne olduğunu bilemeyeceğimiz için herkes adına bağlayıcı olacak bir düzenlemeyi tüzüğe yerleştireceğiz.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
“Aday belirleme için hangi yöntemin kullanılacağı konusunda ‘İl örgütünün görüşü doğrultusunda Parti Meclisince karar verilir’ ifadesi olabilir”
31 Mart’ta partiyi başarıya götüren adımlardan bir tanesi de bence buydu, katılımcılıktı. Herkesin içinde hissettiği bir süreçti. Yine öyle bir yöntem belirledik. Örneğin birinci fıkraya şunu söyleyebiliriz: ‘Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye Büyük Millet Meclisi adaylarını şu, şu, şu yöntemlerinin hepsiyle birlikte belirleyebilir. Hangi seçim çevresinde, hangi yöntemin kullanılacağına il örgütünün görüşü doğrultusunda Parti Meclisince karar verilir.’ Böyle cümle yazılmalı diye düşünürüm ama bunu tartışırken bütün komisyonumuz ‘Bu doğru’ dedi. Çünkü ben oturduğum yerden Kayseri’yi çok iyi bilemem, Kayseri İl Başkanı benden daha iyi biliyordur. İstanbul’u çok iyi bilemem, İstanbul İl Başkanı, İstanbul örgütüyle birlikte benden daha çok biliyordur. O yüzden biz böyle bir süreç işletmek istedik.
“Etik Kurul üyeleri herhangi bir yere aday olmayacak”
Etik Kurul’u hayata geçiriyoruz. Etik Kurul tüzükte düzenlenmiş, biraz daha zorlaştırıp hayata geçiriyoruz. Etik Kurul’da olanlar hiçbir şekilde herhangi bir yerde görevi olmayan kişiler olacak. Etik Kurul’un üyeleri belli ama genel başkanın oraya beş kişi atama yetkisi var. O beş kişiyi atama yoluyla değil de, genel başkanın önereceği 10 ya da 15 kişi içerisinden demokratik dijital katılım yoluyla bütün kurultay delegasyonumuza açıp, onların seçtiği beş kişi olarak belirlemek istiyoruz. Etik Kurul’da görev alan üyelerimizin partinin yapacağı ilk seçimde herhangi bir yere aday olmayacağına ilişkin bir taahhütümüz olacak, ki Etik Kurul gerçekten layığıyla yürüsün. Tüzükler genel çerçevelerdir, bazı şeyleri tüzüğe yazamazsınız ama bunun bir etik durumu olur. O etik doğrultusunda hareket edeceğimiz şeyler yapacağız.
“Büyük Danışma Kurulu’nu hayata geçiriyoruz”
Büyük Danışma Kurulu’nu hayata geçiriyoruz. Önceki tüzüklerimizde ‘Küçük Kurultay’ adı altında vardı. Yılda bir kez partililerimizin, yani Büyük Danışma Kurulu’nun üyelerinin geldiği, il danışma kurulundan çıkan raporların değerlendirildiği ve tematik toplantılar yapacağımız bir büyük danışma kurulu öngörüyoruz.
“Gerekli teknik düzeltmeler yapılacak”
Bizim tüzüğümüzde, .Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başvurusuyla Anayasa Mahkemesi’nin bize ilettiği birkaç maddede toplanan teknik bazı sıkıntılarımız vardı, o hususları düzeltiyoruz. Bunlar il başkanının, ilçe başkanının görev ve yetkilerini yönetmeliğe atfeden maddelerdi. Hepsini düzenliyoruz, tüzüğe alıyoruz. Sonuçta il başkanımız bizim o ilde genel başkanımızın ve partimizin temsilcisi. Dolayısıyla tüzükle görev ve yetki alanının çizilmesi, böylece oradaki üyemizin, seçmenin, muhatap aldığı kişinin aslında ne kadar önemli bir kimse olduğunu bilmesi gerekir diye düşünüyoruz. Onları ekledik. Yüksek Disiplin Kurulu’nun hükümlerine ilişkin bazı eksiklikler görüyorduk uygulamada. Onları yerleştirdik.
- Ön seçimden çıkana dönem kısıtlaması olmayacak mı?
Bu benim fikrim ama net değil. Bir grup il başkanımız ‘Ön seçimden çıkana da dönem kısıtlaması olsun’ dedi ama ben bunu Anayasa’nın seçme ve seçilme hakkına aykırı olarak görüyorum. Bizim şimdi sorunumuz, eleştiri aldığımız ya da eleştirdiğimiz şey ne? Bir kişi genel başkana yakın diye her dönem milletvekili oluyor diyorlar. Ama o kişi ön seçimden çıkıyorsa halkta ve seçimende karşılığı var demektir zaten. Ön seçimden çıkıyorsa bırakın olsun, bu benim şahsi düşüncem.
Şu anda net bir karar yok. Şimdi birileri ‘Ön seçim, ön seçim, ön seçim’ diyor. Bu ön seçimin mutlak sonuç doğuracağı hiçbir seçim sistemi yok. Her yeri kendi içinde değerlendirmek lazım. Bazı yerlerde ön seçim seçmenin tamamını kapsayacak, seçmenin tamamını temsil edecek, sonuç vermeyecek. Bu ülkede bir sürü Roman vatandaş yok mu? Romanların çok siyasetle ilişkisi olmadığı için gidip herhangi bir partiye üye olmuyorlar. Ön seçimden roman vatandaş çıkar mı bizim partimizde ya da AKP’de, MHP’de, İYİ Parti’de? Çıkmaz. Romanlar Meclis’te temsil etmeyi hak etmiyorlar mı o zaman? Ya da ön seçimden bir engelli seçmenin çıkabilme ihtimali var mı? Biz mutlaka en az bir engellinin Meclis’te temsil edilmesi için önerge getiriyoruz.
- Aday adayları ya ön seçime ya da merkez yoklamasına başvurabilecek?
İki yönteme aynı anda başvurma hakkı olmayacak. ‘Ben hem ön seçime gireyim, olmadı bir de merkez yoklamada şansımı deneyeyim’ diyemeyecekler.
CHP iktidar olmadığı sürece bu ülkeyi dönüştürmemiz, değiştirmemiz mümkün değil. Her gün açlık sınırı, açlık sınırı diyoruz ya, her gün o açlık sınırının altında yaşayan insan grubuna binler, belki on binler ekleniyor. Hepimiz kendi ekonomik sistemimiz ölçeğinde fakirleşiyoruz.
- Dönem sınırı sadece milletvekilleri ve belediye başkanları için öngörülüyor. İl, ilçe başkanları, yönetim kurulu üyelikleri için de böyle bir tasarı var mı? Bazı medya organlarında genel başkan için de dönem sınırının getirileceği tartışılıyor.
Öyle bir tasarımız yok. Şu anda örgüt içi noktalarda böyle bir konuşma ya da düzenleme yapmadık. Konuşulmadı ama bu konuşulmayacağı anlamına gelmez. Genel başkanlık görevi için dönem sınırı gibi bir önerimiz olmadı, hiç bu konuda bir teklif de gelmedi. Ama genel başkanımız çok net söylüyor, ‘Ben bu partiyi ilk seçimde birinci parti yapacağım, sonra yapılacak ilk seçimde de iktidar yapacağım’ dedi. İlk sözünü tuttu, ikinci sözünü de tutar diye düşünüyorum. Ama zaten birkaç seçim üst üste seçim başarısı almadığımız ölçüde ‘Demek ki yapamıyoruz’ der, kenara çekiliriz.
“Cumhurbaşkanı adayının nasıl belirleneceğine ilişkin bir tartışmamız yok”
- Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesine ilişkin bir tartışma da yürütülüyor. Bu konu partinin gündeminde mi?
Bizim böyle tartışmamız yok. Kamuoyunda da bu çok yanlış algılanıyor. Ben bu tartışmanın AKP’ye yakın hesaplar, AKP’ye yakın basın mensupları tarafından köpürtüldüğünü düşünüyorum. Çünkü bizim tüzüğümüzde Cumhurbaşkanı adayını belirlemek için her yöntem yazıyor. Madde 54: Cumhurbaşkanı adayı seçmen yoklaması, ön seçim, aday yoklaması, merkez yoklaması yöntemlerinden biriyle belirlenir. Hangi yöntemin uygulanacağına Parti Meclisi karar verir. Seçmen yoklaması bile diyor, yani ben sandık koyup bütün seçmene ‘Gel kardeşim kimi istiyorsan oy kullan’ diyebilir durumdayım.
Burada herkesin kaçırdığı şey şu: Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti ve biz hukuk devleti olduğunu hep savunuyoruz, bu bizim partimizin kurucu değerlerinden biri. Biz kanunun arkasından dolanamayız. Kanun yanlış yapılmıştır, doğru yapılmıştır, o kısmını ayrı tartışırız. Ama şu anda yürürlükte bir kanun var ve biz bu kanunu uygulamazsak AKP’den bir farkımız kalmaz. Kanun şu anda ‘Parlamento grubu belirler’ diyor. Parlamento grubu belirler Cumhurbaşkanı adayını ama biz parlamento grubunun belirleyeceği noktada anket yapabiliriz, bütün üyelerimize sorabiliriz, seçmene sorabiliriz. Tüzük bunun hepsine cevap veriyor.
“‘Özel Cumhurbaşkanı adayı mı, İmamoğlu mu seçilecek, Yavaş mı?’ Bizim gündemimizde böyle bir şey yok”
Cumhurbaşkanlığı seçimi maddesini komisyon olarak herhangi bir tartışmaya açmak istemiyoruz. Bu, AKP’nin bizi sıkıştırmak istediği alan burası. Bizim burada eksiğimiz yok burada, hatta fazlamız var. Kanundan çok daha ilerici yazılmış. Dolayısıyla bunu tartışmaya açmak yine aynı tartışmaları getirecek. ‘Özgür Özel Cumhurbaşkanı adayı mı, Ekrem İmamoğlu mu seçilecek, Mansur Yavaş mı?’ Bizim gündemimizde böyle bir şey yok.
Toplumun bütün kesiminde, bizim alacağımız en ufak bir karar herkesin hayatına dokunuyor. Bizim tek çıkışımız var: Bu partiye iktidar yapmak. CHP iktidar olmadığı sürece bu ülke toparlanmayacak. Biz bunu görüyoruz, o yüzden böyle gereksiz tartışma açmaya gerek yok samimiyetle söylüyorum.
“Programımız hükümet programının provası olacak”
Tüzük kurultayını genel başkanımız, önceki genel başkanımız söz verdi. Bazı aksaklıklar ve bazı kötüye kullanımlara açıktı. Herkesin iyiye kullanmasına yönelik teknik birkaç şey değiştireceğiz. 15 ila 20 madde arasında değişiklik olacak.
O yüzden bence 7 ve 8 Eylül’de konuşacağımız parti programı, iklim krizi, ekonomik sorunlar, CHP’nin eğitim politikalarına, sağlık politikalarına bakışı, bunları konuşmamız lazım. Örneğin biz iktidara geldiğimizde nasıl bir sağlık politikası öneriyoruz, şehir hastaneleriyle ilgili ne düşünüyoruz, planlamamız ne yönde? Bizim bunları tartışmamız gerekiyor bence. O yüzden ben o kısımlarını daha çok önemsiyorum. Çünkü bu hususlar bizim aslında bir çeşit hükümet programımızın provası olacak.
- Program çalıştayının bir sonuç bildirgesi olacak mı?
Elbette. Tüzük Hazırlık Komisyonu bir çalışma usul ve ilkeleri çıkartacak, o usül ve ilkeler çerçevesinde ilgili masalar devamlı, düzenli toplantılar yaparak bir sonuç çıkartacak ve CHP ilk olağan kurultayda, önünde sonunda fark etmeksizin bir program kurultayı da gerçekleştirecek. Çünkü bizim asıl hedefimiz bu partiyi iktidar yapmaksa programımızı konuşmamız lazım. Tüzük bizim iç hukukumuz, o teknik işimiz. Kimsenin bizim tüzüğümüzden ‘İl başkanı şu görevleri yapar, ilçe başkanının görev sınırı budur, milletvekili adayı böyle belirlenir’ diye beklentisi yok. Benim kendi annem babam politik seçmenler, annemle babam tüzüğe bakmıyor ama programa bakıyorlar.
- Program çalıştayının ardından kurultaya kadar farklı bir komisyon mu çalışacak?
Program komisyonunun yazıları yazıldı. Bu kurultayda usül ve çerçeve çıkaracakları için onlar da çalışmaya başlıyor. Selin (Sayek Böke) Hoca’nın koordinasyonunda gidecek.
- Tüzük kurultayının çoğu basına kapalı olacak ve kamuoyuyla paylaşılmayacak.
Tüzüğe göre seçimli kurultaylar kapalı oylamadır, diğer bütün kurultaylar işari oylamadır (El kaldırma gibi usullerle yapılan açık oylama). İşari oylama olduğu için, oradan basın mensuplarının kimin ne oy kullandığını görmesi bir çeşit fişleme olur. yüzden biz kamera kaydı da almayız tüzük kurultaylarımızda. Fotoğraf çekilmesini de çok tercih etmeyiz. Elbette kişiler kendi fotoğraflarını çekebilirler ama çok tercih etmeyiz. İşari oylama sebebiyle basına kapalı. Ama Genel Başkanımız açılış konuşmasını yaparken elbette basına açık olacak. Sadece tüzük maddeleri konuşmaya başladığımızda basın mensuplarından müsaade isteyeceğiz.
“Gündem tüzük değişikliği, bir seçim maddesi yok”
- Seçimli kurultay olup olmayacağı da tartışılıyor. Önümüzdeki hafta genel başkan veya Parti Meclisi seçimi gündeme gelebilir mi?
Tüzüğün 48. maddesi olağanüstü kurultayları düzenlemiş. Tüzük kurultayı, program kurultayı bunların hepsi olağanüstü kurultaylar. Olağan kurultay, kanun gereğince iki ya da üç yılda bir yapılan ve takviminin yayınlandığı seçimli kurultaylardır. Olağanüstü kurultayı düzenleyen madde der ki, ‘Genel Başkan doğrudan ya da Parti Meclisi’nin kararı ya da kurultay üye tamsayısının beşte birinin on beş günlük süre içinde noterden onaylı imzaları ile yaptıkları başvuru üzerine olağanüstü kurultayı toplantıya çağırır.’ Bu toplantıyı kim çağırdı? Genel Başkan. Gündemi kim belirledi? Genel Başkan. Gündem ne? Tüzük değişikliği. Bir seçim maddesi yok.
Elbette kişilerin olağanüstü kurultay toplaması için yöntemler bellidir. Parti Meclisi de yapabilir bunu, beşte bir imzayla delegeler de. Beşte bir imzayı biz değil, kanun tanımlar. Kanun maddesi bizim tüzüğümüzde yazar. Noterden olacak, her biri 15 günlük süre içerisinde toplanmış olacak ve hepsi aynı gündem önerisiyle toplanmasını talep edecek. Yani bizim kurultay delegelerimizin beşte biri bir araya gelip seçimli bir kurultay talebinde bulunabilir noterden. Bu kurultayı da elbette yaparız.
“47 yıl sonra partiyi birinci parti yapmışız, parti içi seçimden mi kaçacağız?”
Genel Başkanımız sık sık söylüyor, bizim seçimden kaçacak bir şeyimiz yok. Biz 31 Mart’ta seçime girmişiz, 47 yıl sonra partiyi birinci parti yapmışız. Parti içi seçimden mi kaçacağız? Hiç kaçmayız. Bu kurultay artık seçimliye dönmez. Başka zaman, başka bir yerde, başka bir şart altında elbette toplanabiliriz ama şunu görmek lazım, bizim delegasyonumuz da toplumun bir parçası, uzayda yaşamıyor bu insanlar. Sizce 47 yıl sonra partiyi birinci parti yapmış, Türkiye’de 412 tane belediye yöneten CHP’nin genel başkanını seçimli bir kurultaya delegasyonun götürmesi hangi akıl süzgecinden geçer? Hiçbir akıl süzgecinden geçmez. Bu sadece bence ‘CHP’de kargaşa var’ açıklamasını yapmaya çabalayanların söylediği şeylerdir.
“Önceki genel başkanlar da görüş ve önerilerini söylediler”
- Özgür Özel 26 Ağustos Pazartesi günü eski genel başkanlar Hikmet Çetin, Altan Öymen ve Murat Karayalçın ile görüştü 1 Eylül’de de Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmesi bekleniyor. Genel başkanların tüzüğe ilişkin önerileri oldu mu?
Biz genel başkanımız aracılığıyla, partide toplanmış bütün önerileri derledik ve ‘Bu başlıklarla ilgili öneriler geliyor’ diyerek genel başkanlara ilettik. Önceki genel başkanlar da o doğrultuda bize görüş ve önerilerini söylediler. Ama bizim onlara gönderdiğimiz ve kafamızda kurguladığımız, hayalini kurduğumuz metnin dışına çıkan bir metin değildi.
“Genel başkanın gündeminde MYK değişikliği yok”
- Tüzük kurultayından sonra MYK’da değişiklik olacağı iddialarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Genel başkanın dünyasında öyle bir şey yok. Ben şu anda çok ahenk içerisinde, kolektif çalışmaya çok uygun bir MYK görüyorum. Çok çalışkan bir MYK var. Yani Gölge Kabine Bakanlarımız bu konuda çok fedakâr davranıyorlar. İdari MYK’nın zaten, kendimden söylüyorum, işi başından aşmış durumda. Bir arkadaşıma ‘Ben MYK üyesi olmayı daha konforlu bir şey zannediyordum, hiç konforlu değilmiş hiç bitmiyor benim işim’ dedim.
- Aday üyelik ve parti üyeliği konusu komisyonda nasıl ele alındı?
Orada çok ideolojik bir tartışma yapmak lazım. CHP kitle partisi mi olmak istiyor, üye partisi mi olmak istiyor? Bir yandan üye kampanyası yaparken bir yandan öyle bir şey yapmak sağlıklı değil. Fikir birliğimiz net bir şekilde üyemizin haklarını ve yükümlülüklerini artırmak suretiyle, üyelerimizi daha aktif hale getirecek bazı önlemler alacak şeyler yaptık ama üyelerimiz arasında ‘Sen aktif çalışansın, sen aktif çalışmadın, sen destekçi ol, sen gerçek üye ol’ gibi bir ayrıma gitmeyeceğiz.
Sadece biz dijital dünyayı biraz daha partimizin bir parçası haline getirmek istiyoruz. Elbette Türkiye’nin her yerine uygun olmaz ama şu akıllı telefonlar hayatımızın her noktasında varlar. Bugünün konusu olmamakla birlikte, yarın öbür gün belli bir sistemi kurduktan sonra üyemizin bütün parti etkinliklerine katılıp katılmadığını, mesela eğitimini alıp almadığını ya da danışma kuruluna gelip gelmediğini, sandık görevine gidip gitmediğini şu akıllı telefondaki barkod okuyucuyla çözebileceğimiz günler elbette gelecek. Ama bugünün konusu değil.
“Altı okun birini mora boyamak sözünü farklı okuyan art niyetlidir, bizim rengimiz kırmızı”
- Özgür Özel’in, altı oktan devrimciliği simgeleyen okun yarısını mora, yarısını yeşile boyayacaklarına ilişkin sözleri çok tartışıldı ve yanlış yorumlandı. Burada kast edilen neydi?
Çok mecazi bir ifade. Bizim altı okumuzdan bir tanesi devrimcilik. Devrim dediğimiz şey oldu bitti bir şey olabilir mi? Günün koşulu ve şartlarına göre kendini yenileyen bir şeydir devrim. Eğer bu bir kadın devrimiyse, genel başkanımızın mora boyamaktan kastı tamamen oydu. Yerel seçimde ‘Her üç sıraya bir kadın, her beş sıraya bir genç getireceğiz’ dedik ve belediye meclislerinde bunu yaptık. Şimdi de daha çok kadını, daha çok genci Meclis’e sokmayı taahhüt ediyoruz. ‘Altı oktan birini mora boyayacağız’ kısmını ben böyle okuyorum. Bunu farklı okuyan art niyetlidir.
Bir de bizim rengimiz mavi değil. Tüzük değişikliğimizi hayata geçirebilirsek, bizim yeni tasarımımız kırmızı olacak. CHP’nin geleneği kırmızıdır, biz geleneğimizden vazgeçmiyoruz. Biz geçmişimizi yadsımıyoruz ki. CHP’nin geleneği kırmızıdır. Biz geçmişimize sahip çıkıp, geleceği geçmişimizle birlikte kurgulayan bir anlayışa sahibiz. Aksini gerçekten kabul etmek istemiyorum. Aksi kötü niyetli herkesin söylediği cümleler.
- Mevcut tüzükte yüzde 33 olarak belirlenen kadın kotasının kademeli olarak önce yüzde 40’a ardından yüzde 50’ye yükseltilmesi konusunda fikir birliğine vardınız mı?
Varamadık. Genel başkanımızın bu konudaki iradesi net. Ben genel başkanımızın tüzük komisyonundaki temsilcisi olarak elbette kademeli artış noktasında direneceğim ama demokrasiye inanan bir partide elbette oradan çoğunlukla çıkacak karar kıymetlidir. Eğer kadın kotasında artış yönünde komisyonda karar çıkmazsa, bunu yine ilgili kurullarda, MYK’da tartışmak suretiyle bir şerh koyup, kurultayda buna ilişkin konuşma yapmamız gerekebilir. Sonuçta kadınları temsilen bunu yapmamız gerekirse yaparız.