Narin Güran davasında üçüncü gün – canlı oku

Narin Güran davasında üçüncü gün… Narin davasının bugünkü oturumunda 10 tanık konuştu. Şu anda sanık avukatları konuşuyor.

Medyascope muhabiri Ferit Aslan, davayı yerinde izliyor. Medyascope editörleri gelişmeleri size canlı blog üzerinden anbean aktarıyor.

Narin Güran davasında üçüncü gün - canlı oku

21:13 –

Diyarbakır’da, Narin Güran’ın katledilmesi davasında dün (8 Kasım) tanık olarak çağrılan ancak tanıklık yapmaktan vazgeçen 15 yaşındaki Ramazan Atasoy tutuklanırken, Salim Güran ile ilgili söylediği sözler jandarma tutanağında yer aldı. CEGA Medya‘nın ilk kez ortaya çıkardığı tutanağa göre Ramazan Atasoy, 13 Eylül’de hakkında tutuklama kararı verilirken yanında çalıştığı Salim Güran ile ilgili ağır sözler söyledi.

Ramazan Atasoy’un jandarma ortaya çıktı

15 yaşındaki Atasoy’un tutanağı şöyle:

“8 Eylül tarihinde Eğertutmaz Deresi’nde ölü olarak bulunan Narin Güran isimli şahısla ilgili yapılan tahkikat neticesinde şüpheli olarak tespit edilen Ramazan Atasoy isimli şahıs, 13.09.2024 tarihinde sevk edildiği adli makamlarca tutuklanmıştır. Ardından, Ceza İnfaz Kurumu’na sevk edilmesi için tutuklama müzekkeresinin sevk imzasının Cumhuriyet Savcısı Ahmet Kuşak tarafından İlçe Jandarma Komutanlığı’na yapılacağı bildirilmiştir. Bu sebeple, şahıs Bağlar İlçe Jandarma Komutanlığı hizmet binasına asayiş timleri tarafından getirilmiştir. Cumhuriyet savcısının beklenildiği esnada, adı geçen şüpheli bekleme salonuna alınmıştır.”

“Salim yüzünden başımız belaya girdi”

Jandarmanın 14 Eylül’de tuttuğu tutanakta, Ramazan Atasoy’un tutuklanmanın etkisiyle bir anlık sinir patlaması yaşayarak ağladığı belirtilerek, “Yaşadığı sinir patlaması neticesinde ağlamaklı olarak, “Muhtar Salim, senin a… k… Senin yüzünden başımız belaya girdi. Komutanım muhtar öğleden sonra yanıma geldiğinde üzerinde tarlada çalıştığı kıyafet yoktu. Temiz kıyafetleri vardı. Her iki ayağı ayak bileğine kadar suyun içine girmiş gibi ıslaktı” sözlerini sarf etti.

Baro, tanıklık yapmasını istiyor

Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren ve davaya müdahil olan avukatlar, bugün (9 Kasım) ısrarla Ramazan Atasoy’un tanık olarak dinlenmesini talep etti.


19:49 – Yüksel Güran: “Şu anda en acılı dünyada, en acılı, en mağdur anne ben. Hem kızımı vahşete verdim, hem namusumla suçladılar, hem mezarına gidemedim. Ben neler çektim, kimse demedi. Beni bir şalla suçladılar. Ben kızımın katili olsaydım, ben zaten göstermezdim. Katili olsam, söylemedim. Beni kolluk oğlumu öldürmekle suçladı. Ben cahil olabilirim ama ben akıllı bir kadınım. Kimse demedi, oğlunu öldürmekle tehdit ettiler diye. Enes, Enes dediğimi kimse düşünmedi. Benim kayınlarım, elitlerimin sesini, işkencelerini asla unutmayacağım. Dedim anne, ben bir anneyim, kızını kaybetmiş bir anneyim. Polis yüzüme tükürüp, yüzümü silmeme bile izin vermedi. Ben katil yerine konuşuyorum, onun eşi hu zulmü görseydi Nevzat konulacaktı. Beni asın, beni öldürün, ama benim namusuma laf etmeyin. Kimse gerçekleri demiyor, yalanla dolanla bizi kandırıyorlar. Biz bunu hak etmedik. Ne varsa çıkarın. Türkiye’ye sesleniyorum, eğer katil bizsek bizi asın.”

Yüksel Güran, Nevzat Bahtiyar’a döndü.

Mahkeme Başkanı: “Bana bakın.”

Yüksel Güran: “Ben okul okumamışım. Ben kızımı unutmuşum, namusumun derdindeyim. Salim benim abimdir. Bir kadının gözü dışarıda olsa, ben bir gün tokat yememişim. Narin’in katili çıksın. Biz kimiz? Biz kimizin çocuğunu öldürmüşüz. Ayıptır size. Ben anneyim, hayırdır size. Siz nasıl elinizi vicdanınıza koyacaksınız? Bize niye böyle yapıyorsunuz? Bizi neyle suçluyorlar? Enes o gün deli olmuştu, deli. Jandarma yanımda, eğer ben kızımın katili olsam, ben niye başörtüsünü göstereyim? Her şey ortada. Allah’tan başka kimse yok. Bizi mahvettiniz.”

Mahkeme Başkanı: “Tamamdır, bitti.”


18:38 – Rojda Altıntaş’ın X hesabından yayımladığı ifadeleri sizlere aktarıyorum. Şu anda Salim Güran’ın avukatı konuşuyor:

“Bu ülkenin bakanı bile bu magazinsel haberlerle, bu aileye başsağlığı dilememiştir. Biz hukukçuları tatmin eden bir iddianame hazırlanmadı. Soruşturmanın bütünselliği bozulmuş, aynı olayla ilgili onlarca tutuklu varken, kusura bakmayın ama acele işe şeytan karışır derler. Bu acele bizi hataya götürecektir. Soruşturma, en başından beri kasıtlı olarak Güran ailesi üzerine yoğunlaştırılmıştır. Üfürükçülere aile mi götürmüş? Soruyorum size; evin kapısı yok mu? Kapının kilidi yok mu? Söylenen iddialar doğruysa, o 3 çocuk o evde amcayı yaşatır mıydı? Diğer iddia ise, Enes’in çocuğu öldürmüş olduğu yönünde. HTS kayıtlarına baktığımızda ise ne Enes’le ne de Yüksel ile Salim Güran arasında herhangi bir irtibat göremezsiniz.”

“O çocuk o tepeye çıkmamış, Nevzat tarafından vahşice katledilmiştir. Sayın başkan, sebepsiz yere öldürmek diye bir kavram da vardır. 4 insanın sebepsiz yere öldürmesi saçmalıktır. Gerçek olan şu ki, minnacık bir beden toprağa gömülmüştür.”

“Aile, Uğurcan Güran’ın düğün davetiyesini dağıtmak için batmana ve Derik’e gitti. Nevzat bunu biliyordu, önceden planladı. Annesi Zeynep Bahtiyar, kimin nereye gideceğini önceden sormuştu. Sayın başkan, Nevzat’ın yaptığı iğrençlik ve acımasızlık ortadadır. Biz bunun Nevzat tarafından yapıldığına yüzde yüz eminiz. Nevzat bir katildir.”

“Çocuğun battaniyeye sarıldığı bir düzmece hikâyedir. Ortada bir battaniye yoktur. Nevzat Salim’den korktuğunu ifade etmiştir. Madem korkuyor, neden ifadesini değiştiriyor? Kendi günahını zaten Salim’in boynuna bağlamış. Nevzat asla aileden de korkmuyor. Küçücük bir beden, sözde görmemesi gereken bir şey mi okudu? 8 yaşındaki bir masum, lahit olduğu için öldürülüyor, fakat 50 yaşında biri suça dahil ediliyor. Akla ve mantığa sığıyor mu?”

“Nevzat Bahtiyar, elleriyle eski muhtarı boğmaya çalışmıştır. Salim Güran kurtarmasa o da cem verecekti. Eylemdeki benzerliği görüyor musunuz? Bahtiyar’ın çocuklarının ifadelerine bakın. Ferhat Bahtiyar, ‘Babam Yüksel’in feryadına tepki vermedi’ dedi. Nevzat’ın öz kızı, Salim’in ne kadar üzgün olduğunu ifadesinde belirtmiş.”


18:35 – Salim Güran konuştu:

“Çoğu senaryo, bu çocuğu diyor evde öldürdüler, baz kaydırdılar, öyle şey mi olur? 8 yaşında melek ya. Suçsuzum, beraatimi istiyorum.”


17:46 – Diyarbakır Barosu’ndan bir avukat konuştu:

“Tutukluluk devamı talebine katılıyoruz. Birsen Güran, 4 ayrı ifade verdi ve eski beyanlarını kabul etmedi. 23 Ekim’de verdiğiniz ifade gerçek iradenize uygun muydu? Birsen Güran’ın ifadesinde, ‘Narin 17:40’ta evimize geldi’ şeklinde çok net bir açıklama var. Salim Güran’ın yönlendirmesi olduğunu düşünüyoruz. Mantık şu: Bir terlik bulsam ve bunun Narin’e ait olduğunu düşünsem, kolluk kuvvetlerine teslim ederim. Muhammet Kaya aracına alıyor, fakat Muhammet Kaya, bu terliğin Narin’e ait olduğunu düşündüğü halde nasıl olur da vermiyor?

Aile neden toplantıları gizliyor? Bir kısmı yapıldığını, bir kısmı yapılmadığını söylüyor. Güran ailesinin telefon kayıtlarını silmesi ise ayrı bir konu. Buradakilere soruyorum, en son ne zaman telefon kayıtlarınızı sildiniz? Eğer sadece Salim Güran silseydi, tesadüf olabilir diye düşünebilirdik. Ancak eğer birden fazla kişi bunu yapıyorsa, bu durum şüphe uyandırır.

Salim Güran, olay günü birçok görüşme yapıyor. Bir görüşmede saat 15.16 diyor, bir sonraki görüşmesinde ise ‘Çingeneler kaçırmış olabilir’ diyor. Sayın Başkan, Salim bu saati nereden biliyor? Salim Güran, kendi beyanıyla karşıdakine 15.16 demesi kuşkuludur. Peki, çingenelere yönelik bir adım atıldı mı? Ben böyle bir şeye rastlamadım.

Sayın Başkan, Salim Güran mahkemede ısrarla ‘kıyafet değiştirmedim’ diyor ama daha önce kıyafet değiştirdiğini söyledi. Biz hangisine inanacağız? Narin’in DNA’sının çıktığı araç peki? Birazdan sanık avukatları savunma yapacak ama sayın başkan, araçta bulunan tek DNA o. Dolayısıyla bir şekilde aylar önceki nişan konusuyla DNA oraya gitmemiştir.

Yüksel Güran’ın bu eylemde fail olduğuna inanıyoruz, daha önce verdiği röportajlar var. Annenin Enes’i korumaya yönelik davranışları garip. Nihayetinde jandarma görevlisinin kendisiyle bir husumeti yok, ancak Enes ile ilgili ‘ne yapabilirim’ diyorsa, bu doğru tespit edilmiştir.

Enes’in beyanında ise şu çelişkiler var: ‘Ben 17.30’da eve gittiğimde Hediye’yi görmedim, ama Hediye çıkarken ben Enes’i gördüm’ diyor. Bu çelişkiler nelerdir?”


17:44 –

Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, cezaevi görüntüleri hakkında konuşuyor: “O görüntülerde Enes her defasında raporları ve belgeleri soruyor. Sorguda da söyledim, diş fırçası ve camiye giderken kendisini öpme konusu gibi detaylar var. Bir şekilde kaygılı bir hali vardı. Bir narinin kimler tarafından ve nasıl öldürüldüğüne dair şüphelerimiz var. Sanıkların mahkumiyet alacağına kesinlikle inanıyoruz. Bu cinayetten dördünün de sorumlu olduğuna inanıyorum. Bu nedenle sanıkların tutukluluk halinin devam etmesi gerektiğini düşünüyorum.”


15:45 – Rojda Altınbaş’ın yayımladığı bazı ifadeleri sizinle paylaşıyorum:

Savcı: “Sizin istediğiniz görüntünün iyileştirilmişi var. Açıdan eksiklik var mı, farklı açılardan bakabildiniz mi?”

Nahit Eren: “Bunu ilk defa izleyeceğiz.”

Savcı: “Görüntü 2’ye girelim.”

Mahkeme başkanı: “İddia makamı tarafından en net görüntü bu. Bize gönderilen bu.”

Sanık avukatı: “Araç hareketleri var mı?”

Mahkeme başkanı: “Bize de yeni geldi. Arif Güran, emin misiniz, istediğiniz görüntü bu mu?”

Arif Güran: (şahingöz… Anlaşılmadı)

Mahkeme başkanı: “Şahingöz dediğiniz kamera kayıt yapmıyor, anlık izleniyor müdahale için.”

Arif Güran: “Askeri bölgeye herhangi bir saldırı olsa orada kayıtlı olmuyor mu?”

Mahkeme Başkanı: “Yazılı talep edeceğiz”


15:30 – Savcı, tutukluların tutukluluk halinin devam etmesini talep etti.


14:46 –

Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, sanık avukatlarının talebi üzerine 10 tanığın ifadesi dinlendi.

Tanıkların dinlenilmesinin ardından,  “iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılanan Nevzat Bahtiyar’ın, jandarma eşliğinde Narin Güran’ın cansız bedenini taşıyarak sakladığı yer ile ilgili keşif görüntüleri izlendi.

Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren Nevzat Bahtiyar’a sorular 

Daha sonra eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, Nevzat Bahtiyar’a sorular yöneltti.

Avukat Eren’in “2 gün önceki sorgu esnasında kendisine, gittiği zaman burada su olup olmadığını sormuştuk. 40 santimlik su olduğunu söylemişti. Benim bu rapordan kastettiğim şeyi anladınız mı Nevzat Bahtiyar? Anlaman için tekrar anlatayım. Rapor ‘Bu naaş tamamen suyun içerisinde değil’ diyor. ‘Bu böcekler karasal alandan gelen böceklerdir. Suda bu böcekler yaşamaz’ diyor. O yüzden sana soruyorum; direkt suya mı bıraktın?” sorusuna  Nevzat Bahtiyar, “Evet” karşılığını verdi.

Nahit Eren’in, sorusunu, “Narin Güran’ın cansız bedenini daha önce başka yere gömüp sonra  buraya getirdin mi getirmedin mi” şeklinde tekrarlaması üzerine Bahtiyar, “Direkt buraya getirdim. Taş koyunca suyun içine indi ama biraz yukarıda kaldı” dedi.

Avukat Eren, Nevzat Bahtiyar’a yeniden “Narin’in naaşı tamamen suda mıydı” sorusunu yöneltti. Bahtiyar’ın, “Cesedin tamamı suyun içinde değildi, az bir kısmı yukardaydı” karşılığı üzerine Eren, “Dışarda kalan kısmı toprağın üstünde miydi?” diye sordu. Bahtiyar, “Hayır suyun üstündeydi” şeklinde yanıt verdi.

Sanık Nevzat Bahtiyar: Hatırlamıyorum

Duruşmada, Mahkeme Başkanı Ramazan Dündar da cübbesini çıkararak, Nevzat Bahtiyar’a “bir baba olarak” soru yöneltti. Mahkeme Başkanı Dündar’ın, “Sana 3 çocuk babası olarak soruyorum, günlerdir biz burada bu dosya üzerinde çalışıyoruz. Bu olayla ilgili bizden sakladığın, söylemediğin bir şey var mı?” sorusuna Nevzat Bahtiyar, “Hatırlamıyorum” karşılığını verdi.

Daha sonra duruşmaya saat 15.00’e kadar ara verildi.

Öte yandan verilen arada, duruşmayı izleyen baba Arif Güran, Mahkeme Başkanı’ndan izin alarak oğlu tutuklu sanık Enes Güran ve eşi tutuklu sanık Yüksel Güran ile görüştü.


13:55 –

Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren söz aldı. Narin’in Adli Tıp raporuna göre; “Bu haliyle cesedin bazı kısımlarının karada kaldığı değerlendirilmektedir.”

Nahit Eren: “Babayı dün üzdüysem özür dilerim tekrardan. Sayın Başkan, Nevzat’ın yer göstermesi sırasındaki kaydı ekrana yansıtmanızı rica edeceğim. Üzülerek söylüyorum, vücut üzerindeki larvalar, canlılar İstanbul Adli Tıp’a gitti. Rapordan okuyorum: Bu haliyle cesedin bazı kısımlarının karada kaldığı değerlendirilmektedir.”

Nahit Eren: “Su içinde olan ceset, nasıl olur da karasal larvalar taşır?”

Nevzat Bahtiyar’ın jandarma eşliğinde yer gösterme ve keşif yaptığı görüntüler izletildi.

Görüntülerin izlenmesinin ardından; mahkeme başkanı: “Bu küçük alan, Narin kızımızın bırakıldığı yer. Buyrun Nahit Bey, sorunuzu alalım.”

Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren: “Bu raporu anladın mı?”

Nevzat Bahtiyar: “Anlamadım.”

Nahit Eren: “Bu rapor diyor ki; Narin’in naaşından, ceset diyemiyorum, Adli Tıp Kurumu dedi ki; bulunduktan 19 gün önce öldürülmüş. Bunu nereden elde ediyorlar? Böceklerden, lavralardan, Narin’in bedeninde bunlardan çok vardı ve buradan tarih çıkarıyorlar. Şimdi rapor diyor ki; bu naaş tamamen suyun içerisinde olsa bu böcekler yaşamaz. O yüzden sana bir kez daha soruyorum Nevzat Bahtiyar, sen daha önce başka yere gömdün mü?”

Nevzat Bahtiyar: “Kesinlikle hayır.”

Mahkeme Başkanı: “Çuvalın tamamı su altına girdi mi, taş ıslandı mı?”

Nevzat Bahtiyar: “Taş, hepsi ıslanmadı, ben de çok hatırlamıyorum.”

Nahit Eren: “Sen arama faaliyetlerinden dolayı DSİ suyunun oraya yönlendirildiğini biliyorsun değil mi?”

Nevzat Bahtiyar: “Evet.”

Nahit Eren: “Az önce ‘bir kısmı dışarıda kaldı’ dedin, senin yol mesafen bilemedin 7 dakika. Orada sen başka ne yaptın?”

Nevzat Bahtiyar: “Orada ip aradım.”

Nahit Eren: “Dışarıda kalan kısmı bildiğimiz kadarıyla bacağı..”

Nevzat Bahtiyar: “Bacağını hayırlamıyorum.”

Nahit Eren: “O kısmı toprakta mı, yoksa suyun üstünde mi kaldı?”

Nevzat Bahtiyar: “Suyun üstünde kaldı.”

Nahit Eren: “Sayın Başkan, ben alacağım cevabı aldım.”

Mahkeme başkanı: “Nevzat Bahtiyar, dön etrafına bak. Bu kadar insan burada, kaç gündür buradayız. Duygu sömürüsü yapmıyorum. Bir birey olarak soruyorum.”

Mahkeme başkanı: “Senin geçen celse verdiğin beyanlar doğru mu? İftira mı? Bak yeni kamera kayıtları çıkabilir.”

Nevzat Bahtiyar: “Bilmiyorum, hatırlamıyorum.”

Mahkeme başkanı:” Hatırlamıyorum değil, sakladığın bir şey var mı?”

Nevzat Bahtiyar: “Yok.”

Duruşmaya 1 saat ara verildi.


13:37 – Tanıklardan bazıları, tutuklu sanık Nevzat Bahtiyar ile Narin Güran’ın babası Arif Güran arasında araç satışından dolayı yaşanan sorunu gidermek için oluşturulan “cemaat” konusunu anlattı.

Duruşmada tanık Cahit Kaya, Arif Güran ile Nevzat Bahtiyar arasında satışı yapılan arabayla ilgili tartışmaya değinerek, Nevzat Bahtiyar ile araba nedeniyle yaşadığı sorun için Arif Güran’ın kendisini çağırdığını söyledi. Kaya, “Arif Güran beni çağırdı. Nevzat ile Arif arasında bir araba meselesi vardı. Araba meselesini anlattılar. Önce Nevzat sonra Arif Güran anlattı. Araba Nevzat’ındı. Biz ikisini de dinledik. ‘Nevzat araba senindir. Arif 10 bin TL sen ödeyeceksin, 50 bin TL de Nevzat ödeyecek’ dedim. Olayın ne zaman olduğunu hatırlamıyorum. Bu olayla ilgili bir daha görüşmedik” diye konuştu.

Sanık avukatlarının talebi üzerine tanık olarak duruşmaya getirilen Süleyman Kaya’ya, Narin’in öldürüldüğü 21 Ağustos günü Enes Güran’ı görüp görmediğini soruldu. Kaya, “Olay günü Enes’le birlikte bakkala gittik. Enerji içeceği aldık” yanıtı verdi. Sorulara cevap vermekte zorlanan Kaya’nın ifade verme işlemi sonlandırıldı. Mahkeme Başkanı, Süleyman Kaya’nın engelli raporu bulunduğunu, tanık olarak dinlenilmesinin mahkemenin değil, sanık avukatların talebi olduğunu söyledi.


12:42 – Davanın dünkü duruşmasında rahatsızlanarak hastaneye kaldırılan Narin Güran’ın babası Arif Güran, tedavisinin ardından bugün adliyeye gelerek, duruşmaya katıldı.

https://twitter.com/medyascope/status/1855184541029200373


12:25 –

Tanık elektrikçi Hasan kürsüde

Hakim: “O gün ne yapıyordunuz?”

Tanık Hasan: “Ben elektrikçiydim, Salim ile görüştüm. 1 saat beraber kaldık.”

Hakim: “İkindi ezanı okunmuş muydu?”

Tanık Hasan: “Bilmiyorum, okunmuş olabilir.”

Hakim: “Nerede görüştünüz?”

Tanık Hasan: “Tarlada.”

Hakim: “Neden görüştünüz?”

Tanık Hasan: “Elektrik işleri vardı.”

Hakim: “Kim vardı?”

Tanık Hasan: “Mehmet Atasoy ve Ramazan Atasoy vardı.”

Hakim: “Ne yaptınız?”

Tanık Hasan:” Karpuz yedik, muhtarlarla elimizi yıkadık.”

Hakim: “Başka yere gittiniz mi?”

Tanık Hasan: “Tahmini 16.00 gibi Salim’in yanından ayrıldım.”

Hakim: “Daha önceki ifadenizde başka bir saat vermiştiniz.”

Tanık Hasan burada bir cevap veremedi.

Hakim: “Salim’in kıyafetlerini hatırlıyor musun?”

Tanık Hasan: “Hayır.”

Hakim: “Salim ile nasıl haberleştiniz?”

Tanık Hasan: “Gittiğimiz zaman oradaydı.”

Hakim: “Doğaçlama mı gittiniz?”

Tanık Hasan: “Doğrudan gittim.”

Eski Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren sordu: “Az önce Ramazan Atasoy ve Mehmet Selim Atasoy orada dediniz.”

Hasan:” Doğrudur.”

Nahit Eren: “Siz 15 dakika karpuz yediniz, sonra işi yaptınız. 17.30 gibi birbirinizden ayrıldınız, doğru mu?”

Hasan: “Evet.”

Nahit Eren: “Ramazan ve Mehmet Selim Atasoy 17.30 gibi orada mıydı?”

Hasan: “Hayır, değillerdi.”

Tanık Abdulsamed Yeşildağ ifade verdi

Hakim: Narin’in kaybolduğu gün Hasan beyle nasıl konuştunuz?

Abdulsamed Yeşildağ: “Mehmet Şerif Güran bana telefon açtı, bir arızadan bahsetti. Tamir için gittim, sonra bu kadar paraya yapacağımı söyledim.”

Hakim: “Ne kadara anlaştınız?”

Abdulsamed Yeşildağ: “3 bin TL’ye anlaştık.”

Hakim: “Çok hızlı konuşuyorsun, işini de böyle hızlı mı yaparsın?”

Abdulsamed Yeşildağ: “Evet.”

Hakim: “Maşallah. Kaç gibi Mehmet Şerif Güran ile konuştunuz?”

Abdulsamed Yeşildağ: “16.00 gibiydi.”

Hakim: “Tarlada ne yediniz?”

Abdulsamed Yeşildağ: “Karpuz yedik.”

Hakim: “Menemen de yemişsiniz?”

Abdulsamed Yeşildağ: “Evet.”

Hakim: “Kim kim yediniz? Çocuk var mıydı?”

Abdulsamed Yeşildağ: “2 çocuk vardı.”

Hakim: “Kız erkek?”

Abdulsamed Yeşildağ: “Vallahi bilmiyorum.”

Hakim: “Ramazan Atasoy orada mıydı?”

Abdulsamed Yeşildağ: “Çevre.”

Hakim: “Babası orada mıydı?”

Abdulsamed Yeşildağ: “Babası yoktu.”

Hakim: “Oradan kaçta ayrıldınız?”

Abdulsamed Yeşildağ: “17.40 gibi.”

Hakim: “Karpuz yediğiniz yerde başka kim vardı?”

Abdulsamed Yeşildağ: “Çocuk vardı.”

Hakim: “Ne yapıyorlardı?”

Abdulsamed Yeşildağ: “Oyun oynuyorlardı.”

Hakim: “Salim’in olay günü kıyafetlerini hatırlıyor musun?”

Abdulsamed Yeşildağ: “Vallahi hatırlamıyorum.”

Mahkeme Başkanı tanık ifadelerinin bittiğini, tanıkların isterlerse duruşmayı takip edebileceklerini söyledi.

Narin’in erkek kardeşinin pedagog eşliğinde alınan ifade videosu mahkeme salonunda izlettirildi.


11:49 –

Hakim: “Olay günü Enes’i gördün mü?”

Muhammet Kaya: “Evet. Enes, Muhammet Yakut ve Yağmur gittiler.”

Hakim: “Enes sinirli miydi?”

Muhammet Kaya: “Hayır, sakindi. Muhammet, Yağmur ve Enes arabaya bindiler.”

Hakim: “Neden?”

Muhammet Kaya: “Muhammet Yakut dedi ki, ‘Ben eve gideceğim, Enes beni de bırak’ dedi.”

Hakim: “Sen de normal hayatına devam ettin sonra?”

Muhammet Kaya: “Evet.”

Hakim: “Süheyla’nın evini biliyor musun?”

Muhammet Kaya: “Biliyorum.”

Hakim: “Oraya gittin mi?”

Muhammet Kaya: “Gitmedim.”

Hakim: “Enes’in yüzünde morluk var mıydı?”

Muhammet Kaya: “Hayır.”

Hakim: “Kıyafetini hatırlıyor musun?”

Muhammet Kaya: “Hayır.”

Hakim: “Nereden hatırlayacaksın, doğru.”

Sanık Avukatı araya girdi: “Süleyman Kaya o gün yanında mıydı?”

Muhammet Kaya: “Ben gittiğimde Enes, Muhammet ve Yağmur oradaydı, bakkalın ön tarafında. Enes yeni geldiği için birbirimize sarıldık.”

Hakim: “Bakkal orada mıydı?”

Muhammet Kaya: “Bakkalın oğlu oradaydı.”

14 yaşındaki tanık M.T.K. duruşma salonuna getirildi ancak yaşı küçük olduğu için tanıklık yapmasından vazgeçildi.


11:06 – Yine Rojda Altıntaş’ın derlediği ifadelerden Muhammet Yakut’un ifadelerini sizlerle paylaşmak istiyorum:

Mahkeme Başkanı: “Salim Güran neyin olur?”

Muhammet Yakut: “Bilmiyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Boşver o zaman.”

Mahkeme Başkanı: “Muhammet niye geldin, hayırdır?”

Muhammet Yakut: “Tanıklık yapacakmışım dediler.”

Mahkeme Başkanı: “Saat 17.30 gibi Enes geldi. Sen ne yapıyordun?”

Muhammet Yakut: “Araba yıkıyordum, Muhammet Kaya vardı. Beni caminin yanına bırak, üvey babaannem beni görür, iş yaptırır, ben eve gideyim dedi.”

Diyarbakır Barosu avukatı soruyor:

Diyarbakır Barosu Avukatı: “Orada başka kim vardı?”

Muhammet Yakut: “Muhammet Kaya ve… Kaya.”

Diyarbakır Barosu Avukatı: “Sohbet ettiniz mi?”

Muhammet Yakut: “Evet.”

Diyarbakır Barosu Avukatı: “Ne kadar sürdü?”

Muhammet Yakut: “15 dakika falan.”

Diyarbakır Barosu Avukatı: “Başka sohbetiniz oldu mu? “Yanınızda kim vardı?”

Muhammet Yakut: “Muhammet ve Süleyman Kaya.”

Diyarbakır Barosu Avukatı: “Bir daha o gün görmediniz mi?”

Muhammet Yakut: “Hayır, görmedim.”

Sanık Avukatı dahil oldu, isim hatası olduğunu söyledi.

Nahit Eren soruyor:

Nahit Eren: “Eve gittiğinde saat kaç olduğunu hatırlıyor musun?”

Muhammet Yakut: “Hayır.”

Nahit Eren: “Sizin ev ile cami arasında ne kadar mesafe var, 200 metre kadar tarif eder misin, 200 metre ne kadar?”

Tanık Gösterdi.

Mahkeme Başkanı: “Saat soruldu.”

Sanık Avukatı araya giriyor, “Zorlama sorular soruluyor,” diyor.

Nahit Eren devam ediyor:

Nahit Eren: “Öğle yemeği yedin mi?”

Muhammet Yakut: “Evet.”

Nahit Eren: “Kaçta işten çıktığını hatırlıyor musun?”

Muhammet Yakut: “Hatırlamıyorum, ama 12 buçukta evdeydim.”

Sanık Avukatı araya giriyor: “Çapraz sorgu yapılıyor.”

Mahkeme Başkanı: “Devam edin.”


10:59 – Muhabir Rojda Altıntaş da mahkeme salonunda. Onun X hesabından yayımladığı bazı ifadeleri sizlerle paylaşmak istiyorum:

Tanık Süleyman Kaya geldi

Mahkeme Başkanı: “Süleyman nasılsın?”

Süleyman Kaya: “İyiyim.”

Mahkeme Başkanı, Süleyman Kaya’nın yanına giderek, “Rahat ol, heyecan yapma” dedi ve ona su getirdi.

Mahkeme Başkanı: “Süleyman biz seninle tanışmak istedik sadece.”

Mahkeme Başkanı: “Siz Enes’le bakkala gittiniz mi?”

Süleyman Kaya: “Gittik.”

Mahkeme Başkanı: “Ne aldınız?”

Süleyman Kaya: “Enerji.”

Mahkeme Başkanı: “Enerji içeceği mi?”

Süleyman Kaya: “Evet.”

Mahkeme Başkanı: “Bakkaldaki yaşlı mıydı, genç miydi?”

Süleyman Kaya: “Yaşlı.”


10:33 – Duruşma saat 10:00’da başladı.


10:25 – Dün yaşanan gelişmeler ise şöyle:

Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesindeki ilk duruşmada tutuklu sanıklar Nevzat Bahtiyar, ağabey Enes, anne Yüksel ve amca Salim Güran savunma yaptı. Davanın ikinci günü tanık ifadeleriyle devam etti. Duruşmada 18 yaşından küçük olan Narin’in ağabeyi M.E.G., kuzeni A.K., Salim Güran’ın kızı G.G., ve Hüseyin ve Maşallah Güran’ın kızı M.G. tanıklar, pedagog gözetiminde, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile ifade verdi. Duruşma sırasında fenalaşan baba Arif Güran, tedbiren hastaneye götürüldü.

Tanık sıfatıyla ifade veren ilk isim ağabey Baran Güran oldu.

Duruşmanın ilk günü savunması alınan çocuğun tutuklu amcası Salim Güran, ifadesinde köye üfürükçü getirildiğini söylemişti:

“Üfürükçü getirdiler, ‘Nevzat’ın evinin etrafında bu, burada bir yerlerdedir’ dediler. Nevzat’ın eşinin ağabeyine ‘Ben böyle şeylere inanmıyorum, sen uğraş’ dedim. Üvey annemin etrafında götürüp getiriyorlardı.”

Baran Güran da ifadesinde Narin Güran’ı bulmak için şeyhe gittiklerini anlattı:

“Narin’in Kur’an kursundan geldikten sonra kaçırılmış olabileceğini düşündük. Belki birileri tarafından kaçırılmıştır dedik. Şeyh vardı, çaresizlikten dolayı onlara dahi danıştılar. Şeyh onlara ‘Rahmetli olsaydı bilirdik’ demiş. Hayatta olabilme ihtimali yüzden ümitlendik.”

Eski Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren de söz alarak Baran Güran’a kardeşi Enes Güran ile cezaevinde yaptığı konuşmayı sordu:

“Kardeşin ısrarla kamerayı soruyor, sen de ‘iki kişi çıkmış’ diyorsun. Dosyada görmedim, sen nerede gördün o kamerayı? Temas ettin mi?” diye sordu.

Baran Güran, “18 yaşında, kendini savunacak durumda değil. Orada ‘Dik dur’ dedim. Hayır, sosyal medyada gördüm. Kardeşim cezaevinde, tabii ki sahip çıkacağız. Yalnız mı bırakacağız?” cevabını verdi.

Osman Güran tanık olarak dinlendi

Narin Güran’ın amcasının oğlu Osman Güran, olay gününü anlattı:

“Enes’le Narin kaybolduktan sonra görüştüm. Patikadan yengem, ‘Narin kayboldu’ dedi. Ben şehir merkezinde kalıyorum. Kaybolduğunu anladığımız zaman Enes ile görüştük. Sohbetimiz olmadı ama aynı ortamdaydık. Muhammed yol üzerinde terliği gördü. Yaşlılar yukardayken ‘Kolluk evden çıkın, sadece aile kalsın’ demiş. O esnada yaşlıları arabaya alıp aşağı götürdüğünde unuttuğunu söyledi.”

Terliği jandarmaya götürdüğünü söyleyen Osman Güran, “Markete giderken o (Muhammet) fark etmiş, dönüş yolunda terliğin üzerine basıp geçtik. Muhammed ‘Geri gelir misin’ dedi, geldik. O eğilip terliği aldı. Baran’a mesaj attık, ‘Bu onun olabilir mi?’ diye” dedi.

Narin Güran’ın dayısının oğlu Muhammed Kaya

Olay gününü anlatan Narin Güran’ın dayısının oğlu Muhammed Kaya’nın ifadesi:

“14.00-14.30 civarında köy yollarından Mardin’in Derik ilçesine gittik. Saat 20.00’de kuzenim Devran’a haber geldi, ‘Narin kayboldu’ diye. Kuyulara baktık, köyü aradık. Terliğin bulunduğu gün, yengem aradı, ‘Araba var mı, süt alır mısın?’ dedi. Ben de ‘Var’ dedim. Markete giderken terliği gördüm. Markete gidip gelirken, çingenelerin olduğu yerde terliğin üzerine basıp ‘Geri geri gel’ dedim, öyle bulduk. Ben geçtim, gördüm. Çingenelerin olabilir diye takmadım, dönüşte aldım. Ne olur ne olmaz, yengeme gösteririm diye. Eve gittik, herkes bağırıyordu. Ben de komutana, ‘Siz bağırmayın, ben herkesi çıkarırım’ dedim. Sonra onu Hüseyin Güran’ın evine götürdüm. Sigaram bitmişti, markete gittim. Kargaşa vardı diye unuttum. Ben onun için köye götürdüm. Unuttuktan sonra Baran’a attım, Baran ‘Terlik onundur, neredesiniz’ diye sordu, ‘Ormanın oradayız’ dedim. Sonra jandarma geldi. Dayım Arif geldi, ‘Terliği ben aldım Narin’e’ dedi.” 

“Köye üfürükçü getirdiler”

Kaya ifadesinde “Emir Dayı diye bir işçimiz vardı. ‘Telim ve cinlerim var’ diyordu, cinciydi. O tele üfleyip, yer buluyordu. Öyle kayıp şeyleri bulduğunu söylüyordu. Dicle Üniversitesi’nin oradaydı, biz de kalktık oraya gittik” dedi.

Duruşmanın ikinci oturumu saat 21:00 sularında sona erdi. Duruşma yarın (09.11.2024) saat 10:00’da devam edecek.


10:24 – Davadan gelişmelere geçmeden, daha önce neler oldu bir hatırlayalım. Davanın ilk gününde ifade veren dört sanığın savunması ve baba Arif Güran’ın ifadesi:

Baba Arif Güran’ın ilk duruşmadaki ifadesi

Anne Yüksel Güran’ın ilk duruşmadaki savunması

Amca Salim Güran’ın ilk duruşmadaki savunması

Abi Enes Güran’ın ilk duruşmadaki savunması

İtirafçı Nevzat Bahtiyar’ın ilk duruşmadaki savunması

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.