İzmir’de meydana gelen yangında karbonmonoksit zehirlenmesi nedeniyle hayatını kaybeden çocuklarla ilgili sosyal hizmet uzmanları, yaşanan ihmalleri Medyascope yayınında anlattı. Uzmanlar, yaşam koşulları uygun olmayan bu eve 18 kez ziyaret yapılmasına rağmen koruma tedbiri alınmamasının kabul edilemez olduğunu vurguladı. Ayrıca İkram Doğan, eve giden Bakanlık yetkilisinin sosyal hizmet alanında uzman olmadığını iddia ederek, denetim ve müdahale süreçlerindeki eksikliklere dikkat çekti. İşte 5 çocuğun ölümündeki ihmaller.
İzmir-Selçuk’a bağlı Cumhuriyet Mahallesi’nde anne Melisa Akcan tarafından evin kapısı üzerine kitlenen beş kardeş, karbonmonoksit zehirlenmesi sonucu hayatını kaybetti.
Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (SHUDER) İstanbul Şube Başkanı İkram Doğan ile Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Bursa Şube Eş Başkanı Alican Özden, Medyascope yayınına katıldı.
Bakanlık personeli ne gördü?
Bakanlık, İzmir’deki evde ne görmüş olabilir, çocukların bulunduğu ev, gerçekten sağlıklı bir konut mu?
Sosyal hizmet uzmanı İkram Doğan’a göre bu konut, aslında bir baraka. Ve bulunduğu ortama bakıldığında, tarlanın ortası, sanayiye yakın bir yer.
Doğan, sosyal hizmet uzmanlarının inceleme sürecinin, konutun bulunduğu ortamdan başladığını ifade etti. Bu konutun sağlıklı olmadığını vurgulayan Doğan, şöyle devam etti:
“Anne kapının kolunu çıkarıp çıkıyor. Çünkü kilit alacak parası bile yok muhtemelen. Kapı kolunun sürekli çıkıp takılıyor olması bile inceleme konusu. Aileye gittiğimizde, ailenin mekanla ilişkisi, kullanma durumu da inceleme konusu ve fikir veriyor. Evin içerisindeki durumu inceleriz. Beşi bakıma muhtaç çocuk için uygun yer mi? Çocukların yatakları var mı? Üstü başı ne durumda? Gıdaya erişiyorlar mı? Çocuklardan sorumlu biri var mı? Bunlara bakarız ve sosyal inceleme raporu düzenlenir.”
“Anne, bebek eğitimi konusunda hizmet almadı”
Melisa Akcan’ın beş çocuğu olduğunu hatırlatan Doğan, annenin birinci basamak sağlık hizmetini alamadığını dile getirdi. Annenin bebek eğitim, doğum kontrol yöntemi gibi konularda hizmet alamadığını vurguladı. Annenin eşinin cezaevinde olduğunu hatırlatan Doğan, haneye gelir getiren bireyin olmadığını, Melisa Akcan’ın çocukları için tek başına yaşam mücadelesi verdiğini vurguladı.
5 çocuğun ölümündeki ihmaller: Nasıl önlemler alınabilir?
İkram Doğan, sosyal ve ekonomik açıdan zorluk çekenlerin Bakanlık bünyesindeki sosyal hizmet merkezi veya il müdürlüğüne giderek doğrudan başvuru yapabileceğini hatırlattı.
Doğan, beş çocuğun ölümü örneğinde olduğu gibi ekonomik açıdan zorluk çekenlerle ilgili devletin resen de olaya müdahale edebileceğini hatırlattı.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Sosyal yardım almak isteyenler öncelikle başvuru yapmalı.
Bu başvuru kabul edilip incelendiği anda sosyal hizmetten uzmanlar gelerek kişinin yaşadığı eve veya mekana gidiyor ve bir rapor hazırlıyor.
Daha önce bu raporları sadece sosyal hizmet uzmanları düzenleyebiliyordu. Ancak Doğan’ın anlattığına göre artık “Bakanlıkta çalışan herkes sosyal incelemeyi yapabilir.”
Bu durum büyük bir sorun çünkü sosyal hizmet uzmanlığı eğitime dayanıyor. Doğan konuyla ilgili, “Bir konuta gittiğiniz zaman neye bakacağınız konuttan girer girmez hatta o mahalleye girer girmez aşağı yukarı şekillenir” dedi.
“Koruma tedbiri şart”
SES Bursa Şube Eşbaşkanı Alican Özden çocuklar için koruma tedbiri alınabileceğini söyledi. Aile içi istismar olması durumu olduğunda çocukların aynı gün devlet kurumu bünyesine alınabileceğini vurguladı. Bakım tedbir kararlarının il değerlendirme kurullarında en az üç veya dört kişilik heyet tarafından alındığını dile getirdi.
Mahkemeye sunulan sosyal inceleme raporunun, tutanakların, evrakların gönderildiğini ve kararın kısa sürede alındığını anlattı. Özden alınabilecek önlemleri şöyle özetledi:
“Eğer anne baba üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmiyorsa, devlet çocukları alıp yine birincil ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlüdür. Barınma şartları açısından şartlar uygun olmadığında devlet annesiyle birlikte bu çocuklara konaklayacağı yer tahsis eder. Kadın konuk evine yerleştirebilirdi. Devlet çocuklara kreş imkanı sağlayabilirdi. Ama maalesef burada kurumlar yeri geliyor sorumlulukları birbirine atıyorlar. Yeri geliyor sorumlulukları üstlenmiyorlar.”
Özden, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı dışında İl Sağlık Müdürlüğü’nün de çocukların raporlarının takibini yapması gerektiğini savundu. Özden sözlerine şöyle devam etti:
“Burada bu mahkemeye gönderilen raporlarda ilgili hakimler bu raporları incelemekle yükümlü ve orada bir sorun görüyorsa meslek elemanının kanaatinin aksine bu çocuklarla ilgili bakım tedbir kararı verebilir. Kanunlar der ki ‘Son karar her zaman için yetkili mahkemedir.’ Yani burada Adalet Bakanlığı da, Sağlık Bakanlığı da, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü de eşit anlamda bir sorumluluk taşıyor.”
“Eve giden kişinin uzmanlık alanı sosyal hizmetler değil”
Doğan, yanan eve giden Bakanlık yetkilisinin uzmanlık alanın sosyal hizmet olmadığını söyledi. Doğan, “Eve giden sosyal hizmet uzmanı değil. Kimseyi böyle hedef tahtasına koymak gibi bir niyetim yok. Ama işin uzmanı gitmiyor. Onu biliyorum ama söylemeyeceğim. İşin uzmanı gitse muhtemelen başka türlü olacaktı” diye konuştu.
“18 defada neyi incelemeye gidiyorsunuz?”
Doğan, Bakanlık yetkililerinin olayın yaşandığı eve 18 kez gidildiği yönünde açıklamasına yönelik şöyle dedi:
“Bu olayda haneye 18 defa gidilmesi başlı başına bir problem. Bu görünen 18 defa gidip bir kanaate sahip olunacak bir durum değil. İlk gittiğiniz anda fark edersiniz. 18 defa neyi incelemeye gidiyorsunuz? Yani sosyal inceleme nedir? Gidersiniz, incelemenizi yapar, raporunuzu yazarsınız. İkna olmadığımız durumlar olur, tekrar gideriz. Ama bu 18 defa değildir. Barakanın olduğu mekana gittiğinizde bile anlarsınız evde birer yaş arayla beş çocuk var. En büyüğü beş yaşında, anne hurda toplamaya gidiyor. Dolayısıyla 18 defa gitmeyi gerektirecek bir durum yok.”
“18 kez ziyaret vahameti gösteriyor”
Sosyal yardımların yetersiz olduğunu savunan Özden, 18 kez yapılan ziyareti değerlendirdi. Özden, “Zaten 18 defa gidilmesi çok anormal bir durumdur. Muhtemelen buradaki hane incelemeleri sayısına kaymakamlıklar bünyesinde yapılan hane ziyaretlerinde dahil edildiğini düşünüyorum. Çünkü 18 sayısı gerçekten mümkün değil. Zaten mümkün olsa da aslında buradaki vahametin boyutu daha da artmış durumda oluyor” dedi.
“Bakanlık mahkeme kararıyla çocukları alabilirdi”
Bakanlığın görevinin çocukları korumak olduğunu hatırlatan Doğan, “Sorumlu bakanlıktır. Aile ‘ben vermiyorum’ dese bile bunu mahkeme kanalıyla zorla kollukla alma yükümlülüğünüz var” diye konuştu. Doğan, annenin ikna edilebileceğini belirterek koruma altına alınan çocukların aileyle iletişim kurmasına, annenin çocukları görmesine izin verilebileceğini dile getirdi.
Ceza yasası üzerinden çocuk koruma sisteminin inşa edildiğini savunan Doğan, bunun yapısal sorunlara neden olduğunu dile getirdi. Doğan, Türkiye’de sosyal hizmetlerin sadece sosyal yardımlara hapsedilmiş olduğunu anlattı. Ayrıca Doğan yapılan maddi yardımların da az olduğunu söyledi.
Özden, personelin sosyal ve ekonomik destek alan aileleri üç ayda bir ya da altı ayda bir ziyaret ettiğini söyledi. Danışmanlık tedbiri uygulanan dosyalarda ise en geç üç ayda bir ailenin evine gidilmesi gerektiğini dile getirdi. Özden, “Çocuk hakkında danışmanlık tedbiri uygulanıyorsa iki haftada bir aileyle haftada bir çocukla görüşme yapmanız gerekiyor” diye konuştu.
Danışmanlık tedbirinde çocuklarla her hafta görüşülmesi gerektiğine değinen Özden, “Sağlık tedbir kararının da aslında alınmış olması, mahkemenin böyle bir tedbir kararı vermiş olması aslında çocukların sağlık takiplerinin düzenli olarak aile bireyleri tarafından yaptırılmadığı sonucunu ortaya çıkartıyor” dedi.
5 çocuğun ölümündeki ihmaller: Neler yapılabilir?
Özden özellikle liyakatli personelin varlığına değindi. Psikolog, öğretmen, sosyal çalışmacı, sosyoloğa, çocuk gelişimi mezunu kişilerin sosyal hizmet personeli olarak çalışabileceğini dile getirdi. Bu durumun liyakatsizliğe yol açtığını savundu ve bu durumun değişmesi gerektiğini anlattı. Türkiye’de yoksul çocuk sayının 7 milyon olduğunu söyleyen Özden aile sosyal destek programında kapsamında çalışan personelin de sağlıklı şekilde değerlendirme yapamadıklarını belirtti. Özden, okul sosyal hizmeti projesinin hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi. Aile sağlığı merkezlerinde çocuk gelişimci, psikolog, sosyalizm uzmanı istihdam edilmesini önerdi.
Sosyal hizmet uzmanı İkram Doğan da koruyucu ve önleyici sosyal hizmetlerin unutulduğunu savundu. Doğan, sürdürülebilir bir yoksulluğun ortadan kaldırılması gerektiğini dile getirdi. Doğan, çocuk adalet sistemin ve çocuk koruma sisteminin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi.