İliç maden faciasında birbiriyle çelişkili belgeler ortaya çıktı

Erzincan-İliç’te dokuz işçinin hayatını kaybettiği maden faciasıyla ilgili hazırlanan iddianameye tepkiler sürüyor. 20 Mayıs 2020’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın madeni işleten Anagold’un Yığın Liçi Alanı Faz 4B Uygulama Projesi’ni onayladığı ortaya çıktı. İddianamede ise Bakanlık yetkilileri sorumlu tutulmazken, bilirkişi heyetinin “Faz 4B olarak kapasite artışına gidilmiş olmasının ve hazırlanan projelerdeki tasarım eksiklik/hataların bulunmasının” facia yol açtığı yönündeki tespitine yer verildi.

Erzincan’ın İliç’te Anagold Madencilik A.Ş.’ye ait Çöpler Altın Madeni’nde 13 Şubat 2024’te 10 milyon metreküp siyanürlü toprak kaydı. Faciada dokuz işçi hayatını kaybetti. Erzincan İliç Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma tamamlandı. Beşi tutuklu 43 sanık hakkında hazırlanan 69 sayfalık iddianame, Erzincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.

İddianamede, tüm şüpheliler hakkında “Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak” suçundan iki yıldan 15’er yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. Bu kişiler arasında arasında Anagold Ülke Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Yalçın Demirci ve Anagold’un büyük ortağı SSR Mining Global Projeler Başkan Yardımcısı John Harmse de bulunuyor.

Ayrıca şüphelilerden altın madenini o dönem işleten şirketin Kanadalı yöneticisi Iaın Ronald Guılle, Anagold Ülke Müdürü Cengiz Yalçın Demirci ve yurtdışından Türkiye’ye gelmeyen Anagold Operasyon Direktörü Kenan Özdemir hakkında “Çevreyi taksirle kirletmek” suçlarından adli para cezası talep edildi. Bu şüpheliler için toprak, suda veya havada kalıcı etki bırakması halinde iki aydan bir yıla kadar hapis cezası istendi.

Üst kademe yöneticileri “asli kusurlu” görüldü

İddianamede 23 Mayıs ve 7 Haziran tarihlerinde bilirkişi raporlarına değinildi. Bu raporlar incelendiğinde 43 şüpheliye kusur verildiği, zanlılardan 12’sinin “asli”, 31’inin “tali kusurlu” oldukları belirtildi.

Bakanlığın onay verdiği proje iddianamede kusurlu görüldü

İliç faciasına yönelik dikkat çekici bir belge ortaya çıktı.

20 Mayıs 2020’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından “Anagold Madencilik Yığın Liçi Alanı Faz 4B Uygulama Projesi Onayı” konulu yazı yazıldı.

Faz: Katı bir malzeme içindeki, fiziksel ve kimyasal özelliklerin değişmeden kaldığı bölgeleri ifade eder.

Yazıda madeni işleten Anagold’un yapılması planlanan yığın liç alanı 4B fazı için hazırlanan uygulama projesinin bakanlığa sunulduğu belirtildi. Yazıda, “İlgi yazı ekindeki proje rapor ve paftaların incelenmesi neticesinde INR Mühendislik Müşavirlik A.Ş. Tarafından hazırlanan ‘Yığın Liçi 4B Fazı Uygulama Projesi’ Bakanlığımızca uygun görülmüş ve onaylanmıştır” denildi.

Öte yandan Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede bilirkişi heyetinin facianın nedeni yönelik tespitlerine yer verildi. İddianamede , “Olayı meydana gelmesinde Faz 4B olarak kapasite artışına gidilmiş olmasının ve hazırlanan projelerdeki tasarım eksiklik/hatalarıın bulunmasının” faciya yol açtığı belirtildi.

CHP’li vekilden iddianame tepkisi

20 Mayıs 2020 tarihli bakanlık yazısı ile iddianamede yer alan ifadeler arasında çelişki bulunduğunu savunan CHP Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz sürece tepki gösterdi.

Yavuzyılmaz, sosyal medya X üzerinden yaptığı açıklamada AKP’nin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’u yargıdan kaçırma operasyonu yaptığını savundu.

Bilirkişi Raporu’nda 7 Ekim 2021 tarihli Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporuna onay veren bakanlık yetkililerinin “asli kusurlu” görüldüğünü vurgulayan Yavuzyılmaz, ÇED bölümü için bilirkişi heyetinin değiştirildiğini hatırlattı. Yeni raporda dönemin bakanı Murat Kurum’un “asli kusurlu” bulunmadığını ve iddianamede adının geçmediğini ifade eden Yavuzyılmaz, çıkan kararlara değinerek özetle şu sözleri kullandı:

“Güya Murat Kurum’suz bir iddianame hazırlandı. Ancak AK Parti mahkemeye sunulan iddianamede büyük bir açık verdi. Kayma yaşanan yığın liç sahasında, 2021’den önce de kapasite artışı yapıldığı ortaya çıktı.

İddianamede 202’de Faz4B adında bir kapasite artışı yapıldığı ve bu artıştaki projenin hatalı olduğu belirtiliyor. Facianın meydana gelmesinde etkili olduğu belirtilen bu projeye de dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum’un onay verdiğini belgesiyle tespit ettik. İddianamede belirtildiği gibi eğer Faz4B projesi hatalıysa, bu projeye onay veren Murat Kurum neden yargılanmıyor? Eğer Faz4B projesi doğruysa Murat Kurum serbest olduğu halde birçok kişi neden Faz4B nedeniyle tutuklu?”

“Kamu görevlileri dosyaya dahil edilmeli”

Bağımsız Maden İşçileri Sendikası avukatı Mürsel Ünder, iddianamede sorumluluk yüklenen kişilerin eksik olduğunu söyledi. Ünder, işçilerin proje sonrası problemlerin ortaya çıktığına dair ifadelerine değindi. Ünder, ek bilirkişi raporu ile dosyaya siyasetin gölgesi düştüğünü savundu. Kamu görevlileri ve bakanlık yetkilileri ile ilgili takipsizlik kararlarını hatırlatan Ünder, şöyle konuştu:

“İddianamede böyle bir şey var ama bu kağıt anladığımız kadarıyla dosyada yok.
Bakanlığın onay verdiği Faz4B aynı zamanda iddianamede olayın oluş sebebi olarak gösteriliyor. Eğer gösteriyorsanız da o zaman bu kişiler hakkında da iddianame düzenlemeniz gerekiyor. Sadece Murat Kurum değil, kamu görevlilerinin tamamına oradaki denetim yetkisi, kontrol yetkisi, onay yetkisi bulunanların tamamının dahil edilmesi gerekiyor.”

Soma davasını örnek gösteren Ünder, orada da benzer bir süreç yaşandığını dile getirdi. Ünder, itirazlar sonucu Anayasa Mahkemesi kararıyla kamu görevlileri hakkında yürütülen yargılamaları hatırlattı. İliç dosyasında da devletin kamu görevlerini koruyucu bir yaklaşım sergilediğini söyledi.

Not: Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ise, yazıyla ilgili bilgi talebimize yanıt vermedi.

İddianamede neler var?

İddianamede, ifadeler, dosyalar, ölçüm sonuçları ve adli tıp raporu gibi incelenen deliller sıralandı. Bunlar arasında bilirkişi raporları ve İliç Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan “Ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar” da yer aldı. Bu kararda, 7 Ekim 2021 tarihli Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporuna onay veren ve imzası bulunanlar hakkında kovuşturmaya yer olmadığı yönünde karar alındığı belirtiliyordu. Ek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda, “07.10.2021 tarih ve 6421 kayıt sıra numaralı Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporunda onay ve/veya imzası bulunan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkilileri hakkında üzerlerine atılı suçların unsurları itibarıyla oluşmamış olması nedeniyle kamu adına ayrı ayrı kovuşturmaya yer olmadığına” deniyordu. Ayrıca, “ihbar dilekçelerinde şikâyetçi olunan ilgili kamu kurum ve kuruluşlarında görevli kamu görevlileri ve diğer kişiler hakkında dosyadaki bilirkişi raporlarında herhangi bir kusur yüklenmediği belirtilerek kamu adına ayrı ayrı kovuşturmaya yer olmadığına” karar verildiği söyleniyordu.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.