1 Ekim’de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yanına Efkan Ala’yı da alarak TBMM Genel Kurulu’nda DEM Parti sıralarına gitti. Bahçeli ve beraberindeki sürpriz heyet DEM Parti grubunun elini sıktı; “dışarda barış arıyorken içerde neden aramayalım” dedi.
İki ay sonra Tuncer Bakırhan “Bahçeli’yi karşımda görünce şaşırdım” diyecekti.
Hemen ardından yine Devlet Bahçeli, 101 yıllık Türkiye siyasi hayatının en sarsıcı çıkışını yaptı. Belki de 7’den 70’e tüm Türkiye, ilk kez bu ciddi konu hakkında bir bütün olarak kafa yormaya başladı.
Dünya tarihinde benzer bir örneği -bir halkın tamamında derinlikli bir tartışma yaratma- belki de en son ABD’de siyah hakları mücadelesinin final fazında gerçekleşmişti.
Bahçeli’nin bu çıkışından sonra Kürt sorunu üzerine herkes daha filtresiz ve cesurca konuşmaya başladı.
“Değişen Ortadoğu’da dönüşen devlet paradigması”
İmralı’ya ziyaret “ha bugün ha yarın” derken Suriye’de Esad rejimi “kansız” bir şekilde devrildi. Cihatçı örgüt Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ), yeni Suriye’nin dümenine geçti.
Doğal olarak Bahçeli’nin bu çıkışının Suriye ile alâkalı olduğu algısı güçlendi.
Ve nihayet 28 Aralık’ta, Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan yüksek güvenlik önlemleri altında ve büyük bir gizlilik içinde İmralı Cezaevi’ne gitti. Heyet PKK’nin 25 yıldır cezaevinde olan lideri Abdullah Öcalan ile 3,5 saatlik bir görüşme gerçekleştirdi.
Görüşmeye dair, 7 maddelik ve ana mesajını “Türk-Kürt tarihsel kardeşliği” vurgusu üzerine oturtan bir metin paylaşıldı.
Son 4 ayın -en kaba haliyle- bilinenleri bunlar.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Sürecin bir de bilinmeyenleri var
Kamuoyuna bir gün sonra duyurulduğu üzere, Ömer Öcalan 23 Ekim’de İmralı’ya gitti. Döndüğünde Ömer Öcalan’ın elinde tarihi bir mesaj vardı. Abdullah Öcalan konunun muhataplarına, “devlet ile görüşme halinde olduğunu” iletti ve kendisi üstündeki tecridin kaldırılmasına dair kararlı bir tavır geliştirmelerini istedi.
İmralı ziyaretinin tarihi kesinleşmeden önce, Kürt hareketinin Suriye, Irak ve Türkiye’deki temsilcileri, Avrupa’da farklı yerlerde ve farklı zamanlarda bir araya gelerek günler süren hararetli toplantılar gerçekleştirdi. Bu kapsamlı görüşmelerde, Öcalan üzerindeki tecrit kalkmadan inisiyatif geliştirilmemesi konusunda fikir birliğine varıldı. Üstüne en çok konuşulan konulardan biri Rojava oldu.
İmralı’ya gidişin uzamasının -belki- bir sebebi de, Türkiye’deki bu ani tavır değişikliğine Kürt hareketinin ortak bir tavır geliştirmeye harcadığı zaman oldu.
Bu görüşmelerden çıkan mesajlar, o zamana kadar isimleri netleşmiş olan Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan’a adaya gidişlerinden çok kısa süre önce iletildi. Heyet daha sonra İmralı’ya giderek bu mesajları Öcalan’la paylaştı.
İmralı ziyaretinden yansıyanlar: Öcalan’dan el yazısı mektup
DEM Parti’den önemli bir kaynağa göre, Abdullah Öcalan’dan el yazısı bir mektup geldi. Kaynağa göre Öcalan, DEM Parti milletvekillerine kendi el yazısı ile bir not gönderdi. Türkiye partisi olma mesajı içeren notta Öcalan, milletvekillerini rollerini anlamamakla eleştirdi. Milletvekillerine, daha fazla çaba göstermelerinin tarihsel bir sorumluluk olduğunu iletti. Türkiye’nin “tamamını” barış gündemine hazırlamak için çalışmalarının yoğunlaşması gerektiğini söyledi.
Yine aynı kaynağa göre Öcalan DEM Parti’den süreci “bu kez” siyaseten etkilememesini istedi. DEM Parti’den siyasi çıkışlar yerine, -çok hızlı bir şekilde- sürecin toplumsal ayağını genişletmeye çalışmasını söyledi.
Öte yandan görüşme esnasında Abdullah Öcalan, kamuoyunda yakından bilinen birkaç eski HDP’li ismin görüşme trafiğine ve sürecin toplumsal çalışmalarına dahil edilmesini istedi. Heyet adadan döndüğünde, iddiaya göre, Kürt hareketinden uzaklaşan bu isimlere dair Öcalan’a “yeteri kadar” bilgilendirme yapmadığı eleştirilerine maruz kaldı.
Ahmet Türk İmralı’ya gidecek mi?
Öte yandan Ahmet Türk’ün ikinci görüşmeye gidecek İmralı heyetinde yer alması ihtimaline Erdoğan’ın soğuk baktığı, hatta -bir başka kaynağa göre- istemediği söyleniyor.
DEM Parti kulislerine göre, Bahçeli’nin sıcak mesajlarına rağmen Ahmet Türk konusunda devlet, muhattaplarına henüz nihai bir yanıt vermiş değil.
Suriye, PYD ve SDG
Bilindiği üzere, ABD ve Fransa’nın da ısrarla gündeme getirdiği, Suriye’de bir Kürt ulusal mutabakatı çağrısı söz konusu. Kürt hareketi on yıllardır bu konuda kendi içinde bazı girişimlerde bulunsa da bugüne kadar bir ciddi bir sonuç alınamamıştı.
Fakat Öcalan, İmralı’daki görüşmede bu fikrin artık Kürtler için bir zorunluluk olduğunu ve derhal adım atılması gerektiğini söyledi. İddiaya göre, Öcalan heyete, PYD’nin kendi toplumsal tabanına güvenerek siyaseten daha cesur olması gerektiğini iletti. Kuzeydoğu Suriye yönetiminin diğer Kürt yapılarını yönetime ve askeri organizasyonlara dahil etmesi için mutlaka formüller geliştirmesi gerektiğini de ekledi.
Elbette ki başka bir çok sebebi olmakla beraber, Mazlum Abdi’nin Erbil’de Mesud Barzani’yi ziyaret etmesi bu mesajların da bir sonucu.
Abdi-Barzani görüşmesi: Şam ile müzakere edilecek konular tartışıldı
Bu görüşmede uzlaşılan en önemli konu, Rojava’dan Şam’a gönderilecek müzakere heyetinin diğer Kürt grupları da kapsayacak şekilde belirlenmesi oldu.
Suriye’de kurulacak yeni orduda Kürtlerin yer alması gerektiği konusunda da taraflar hemfikir.
Kuzeydoğu Suriye’de Barzani de Abdi de Şam askeri istemiyor.
Bunun yerine silahlı Kürt grupların bir araya gelerek, Suriye ordusuna bağlı bir ‘tümen’ olarak bölgede kalması ve ulusal orduya bu şekilde entegrasyonu tartışıldı.
Bu tümeni “doğal olarak” SDG komuta etmek istiyor. Fakat Öcalan’ın diğer Kürtleri de dahil etme konusundaki mesajı, SDG’nin esnemesindeki sebeplerden biri.
İddiaya göre, oluşturulacak yeni tümende diğer Kürt gruplara bazı önemli pozisyonlar verilebileceği fikri Barzani’nin elini rahatlattı. Ortaya çıkan bu uzlaşı, Şam yönetimiyle müzakere edilecek maddelerden biri.
Türkiye neden esnedi?
Abdi-Barzani görüşmesinde tartışılan “Suriye ordusuna bağlı bir tümen” fikrinden sonra, Türkiye’nin nasıl ikna edileceği üzerine de konuşuldu.
Bu konuda birçok seçenek masaya yatırıldı. Kuzeydoğu Suriye yönetiminin Türkiye ile olan sınırlarında Şam askerlerinin de yer alabileceği önerisi öne çıktı.
PKK’nin Reuters’a açıkladığı Suriye’den çekilme şartlarının, Abdi-Barzani görüşmesinin çıktılarıyla uyumlu olduğu düşünülüyor.
Ankara, Abdi ve Barzani’nin uzlaştığı iddia edilen bu çerçeveye dair henüz renk vermedi. Ama kulislerde Türkiye’nin bu öneriyi yekten reddetmeyeceğine dair genel bir yaklaşım hakim.