Eski “Akil İnsanlar”ın gözünden yeni süreç (15) | Şükrü Karatepe: “Öcalan PKK’yı etkisiz hale getirebilirse siyaset sahnesinde rol alabilir”

Şükrü Karatepe

Şükrü Karatepe, 27 Mart 1994 tarihinde Refah Partisi adayı olarak girdiği yerel seçimlerde Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. 10 Kasım 1996 yılında yaptığı bir konuşma nedeniyle Ankara 1 No’lu DGM’den bir yıllık hapis ve beş yıl siyasetten uzak kalma cezası aldı. Belediye Başkanlığı görevini cezaevine girdiği 24 Nisan 1998’e kadar sürdüren Karatepe, sonradan kurulan AKP’de Genel Merkez Danışma Kurulu Üyeliği görevini yürüttü. 1 Şubat 2016’dan itibaren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanlığına atanan Şükrü Karatepe, 2011’de Profesör ünvanını aldı ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı oldu. Halen Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Politikaları Kurulu Başkanvekili olarak görev yapan Şükrü Karatepe’nin, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi öğretim üyesi ve Anayasa, siyaset, şehirleşme ve yönetim sorunları üzerine yayımlanmış çok sayıda makalesi bulunuyor. Göksel Göksu’nun yeni süreç ile ilgili sorularını cevaplayan Karatepe, 2013 yılında Akdeniz Bölgesi’nde görev yapan Akil İnsanlar Heyeti’nde yer aldı.

“Sürece milliyetçilerin tecrübeli lideri öncülük ettiği için tepki, şehit ve gazi yakınlarıyla sınırlı kalacak gibi”

  • 2013’te MHP, AKP’nin başlattığı çözüm süreci için “ihanet” nitelemesi yapıyordu bugün ise sürecin kapısını aralayan bizzat MHP lideri Devlet Bahçeli oldu. Süreçten beklentiniz nedir?

Şükrü Karatepe- Önceki girişimlerle kıyaslanmayacak ölçüde desteklenen, sonuç almaya yönelik kararlı bir süreç başlatıldı. Devlet Bahçeli’nin açık, Erdoğan’ın zımni tam desteği, DEM Parti heyetinin tutarlı gayreti silahların susması, terörün bitmesi yönünde umut veriyor. 2013’te en şiddetli itiraz milliyetçi-ulusalcı kesimden gelmişti. Âkil İnsanlar Heyeti olarak akla hayale gelmeyen hakaretlere maruz kalmıştık. Bu kez milliyetçilerin tecrübeli lideri sürece öncülük ettiği için toplumdan gelecek tepki, şehit ve gazi yakınlarıyla sınırlı kalacak gibi görünüyor. Öcalan’la ve partilerle yapılan görüşmelerden sonra “silahlar susacak”, “terör bitecek”, “bölgeye huzur gelecek” gibi soyut açıklamalar yapılıyor. Buna karşılık tarafların ne gibi taahhütlerinin olduğu henüz bilinmediği için benim beklentim de şimdilik “silahların susması” ve “terörün bitmesi” yönünde.

  • Bahçeli ön safta görünüyor olsa da 2024 Ekim’inden itibaren başlatılan sürecin oyun kurucusu Cumhurbaşkanı Erdoğan. Sizce Erdoğan sürece dair neden daha az konuşuyor?

Şükrü Karatepe- Sürecin kapısını görünüşte kendisinden beklenmeyen bir tarzda Devlet Bahçeli araladı. Bahçeli’nin yaptığı teklifi kararlılıkla sürdürmesi ve itiraz edenleri bilinen sert üslubuyla eleştirmesi Erdoğan’dan tam destek aldığını gösteriyor. Erdoğan’ın sürece ilişkin az konuşmasını ise yerinde bir karar olarak görüyorum. Çünkü istişareler henüz partiler düzeyinde yürütülüyor ve AK Parti yetkilileri de öteki partiler gibi görüşlerini açıklıyor. Sanırım Cumhurbaşkanı söz ve karar sırası devlete geldiğinde, esasa ilişkin konularda konuşacak.

Şükrü Karatepe: “2013’e göre daha iyimserim”

  • 2013 yılında başlayan çözüm sürecinin temel amacı, silahların bırakılması, barış ortamı ve toplumsal bütünleşmenin sağlanmasıydı. Bugün de hedef aynı olsa da koşullar çok değişti. 2013’te mi daha iyimserdiniz bugün mü daha iyimsersiniz?

Şükrü Karatepe- 2013’te çözüm süreci bugünküne benzer şekilde Öcalan ile görüşülerek başlamıştı. İlerleyen aşamalarda süreç Öcalan’ın kontrolünden çıktı ve beklenen sonuç alınamadı. O dönemde Türk milliyetçileri kadar Kürt milliyetçileri de barışçı çözüme karşıydı. Dışarının destek ve kışkırtmasıyla özerklik, federasyon, büyük Kürdistan gibi emeller güdenler vardı. İçerde terörün kontrole alınması, dışarda kendi sorunlarıyla boğuşan Avrupa’nın bölgeye ilgisinin azalması, bu tür hayalleri gündemden çıkardı. Son dönemde bölge siyasetindeki hızlı gelişmelerde Türkiye’nin artan rolünü de dikkate alarak 2013’e göre daha iyimser olduğumu söyleyebilirim.

  • 2013-2015 arasında gidilen bölgelerde hükümetin tutumu taviz olarak niteleniyor ve karşılaştığınız eleştirilerin başında bu tavizin ne karşılığında verildiği sorgulanıyordu. Bugün değişen nedir?

Şükrü Karatepe- Tarafların hangi konularda ne ölçüde tavizler vereceğini, daha doğrusu verebileceğini henüz bilmiyoruz. Bugüne kadar yapılan açıklamaların analizinden Öcalan’a siyaset yolunun açılacağı sonucu çıkarılabilir.

“Kürt sorunu ve ona bağlı terör Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana en ciddi siyaset sorunu”

  • Yeni süreci 2028’de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilişkilendirenler var. Asıl hedefin bu sayede DEM’in desteğini alarak muhalefeti küçük parçalara bölmek olduğu yorumları yapılıyor. Sizin düşünceniz nedir?

Şükrü Karatepe- Müzakere sürecinin, 2028 seçimlerinde destek koşuluna bağlı olarak başlatıldığını düşünmüyorum. Böyle bir şarta bağlı olarak süreç başlatılsa bile, önümüzdeki 3 yılın siyasetteki dengeleri nasıl değiştireceği, seçimde hangi partilerin ittifak oluşturacağı şimdiden karara bağlanamaz. Ancak siyasetçiler, önemli karar ve icraatlarının oya tahvil olmasını bekler. Kürt sorunu ve ona bağlı terör Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Türkiye’nin en ciddi siyaset sorunudur. Bu sorunu çözme riskini göze alan iktidar, siyasi getirisini de hesaba katar. Sorunu Kürt-Türk ayrımı yapmaksızın, toplumun genelini mutlu eden bir çözüme bağlayan siyasetçiler, seçimde desteği de hak eder.

“Sürecin kapısını Devlet Bahçeli’nin aralaması, milliyetçi tepkinin önünün kesilmesi bakımından isabetli”

  • Yeni sürecin başını MHP’nin çekiyor olması, mevcut süreci 2013 yılı ile kıyaslandığında daha avantajlı kılıyor mu?

Milliyetçiliğin her türlüsü, vatan, millet, devlet sevgisi gibi manevi değerlerden beslenir. Milliyetçi refleks çoğu zaman irrasyonel gerekçelere bağlı olarak gelişir. Bir olay siyasetçinin yeteneğine ve koşullara bağlı olarak milletin ve devletin lehine olduğu gibi aleyhine de yorumlanabilir. Nitekim Akil İnsanlar görev yaptıkları bölgelerde milliyetçilik duygusu güçlü kitlelerce “vatan haini” ve “millet düşmanı” olmakla itham edilerek, akla hayale gelmeyecek hakaretlere maruz kaldılar. Bu kez “çözüm süreci” milliyetçi bir siyasi lider tarafından savunulduğu için böyle sıkıntılar yaşanmayacaktır. Sürecin kapısının Devlet Bahçeli tarafından aralanması, milliyetçi tepkinin önünün kesilmesi bakımından isabetli olmuştur.

“Erdoğan, kendisini tasfiye edecek elleri etkisiz hale getirdi ve iktidarda, Öcalan da PKK’dakileri etkisiz hale getirebilirse, siyaset sahnesinde rol alabilir.”

  • Süreç başarıya ulaşır mı ve sürecin sonunda PKK silah bırakır mı?

Şükrü Karatepe- Öcalan, kitaplarında ve diğer yazılı metinlerinde, savaştan çok siyaset üzerinde duruyor. Sadece Kürtleri temsil edecek boyutta bir siyasete de razı değil. Misakı Milli sınırları içinde daha geniş boyutlu siyaset yapma projesini sürekli tekrarlıyor. Devlet Bahçeli de kendisini açıkça siyaset yapmaya çağırıyor. Öcalan siyaset yapmasının yolunu açacak olan bu son fırsatı değerlendirmek ister. Ancak PKK bir şiddet örgütüdür ve barışçı bir siyasi harekete evrilmesi beklenemez. Öcalan’ın örgüte tam hâkim olmadığı ve kendi kadrolarınca engelleneceği yönünde görüşler de vardır. 2012’de Başbakan Erdoğan’a yazdığı mektupta “Devlet içinde bazı eller sizi, PKK içinde bazı eller de beni tasfiye etmek istiyor” demişti. Erdoğan, kendisini tasfiye edecek elleri zor da olsa etkisiz hale getirdiği için iktidarda. Öcalan da ancak PKK’nın Avrupa, Kandil, Suriye, Dem Parti kanatları içinde kendisini tasfiye edecek elleri etkisiz hale getirebilirse, silahı bırakarak siyaset sahnesinde rol alabilir.

  • Akil İnsanlar anlatıyor” serimizin diğer röportajlarını bu linkten okuyabilirsiniz.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.