CHP seçmenini nasıl harekete geçirebilir? Duygu siyaseti nedir? İktidar ve muhalefet seçmeni arasında farklar neler? Ruşen Çakır’ın konuğu Seda Demiralp anlattı. Demiralp, “Genellikle muhalefet seçmeninin gidişattan memnuniyetsiz olduğu, iktidar seçmeninin ise her şeyi olumlu gördüğü varsayılır. Ancak durum hiç de böyle değil” dedi.
Demiralp, Işık Üniversitesi bünyesinde yeni faaliyet gösteren Emotics Lab’i anlattı. Siyaset ve duygular arasındaki etkileşim üzerine araştırmalar yürütüldüğünü belirtti. Demiralp, yaptıkları çalışmaları ve duygu siyasetini anlattı: “Vatandaş, iktidar ve muhalefet siyasetini nasıl hissediyor? Belirli mesajlara karşı duygusu ne? Karşılaştığı sorunlara ve önerilen çözümlere nasıl tepki veriyor? Bunları inceliyoruz” dedi.
Seda Demiralp, “İktidar ve muhalefet fark etmeksizin, tüm seçmenlerin en çok önem verdiği ve konuşmak istediği konulardan biri Narin Güran cinayetiydi. Bu bağlamda şiddet meselesi, özellikle de kadına yönelik şiddet, öne çıkan başlıklardandı” dedi.
Seda Demiralp, muhalefet seçmeninin gidişattan memnuniyetsiz olduğu, iktidar seçmeninin ise her şeyi olumlu gördüğü varsayıldığını ama bu durumun böyle olmadığını söyledi. Demiralp videoda, iktidar seçmeninin de muhalefet seçmenine benzer bir hoşnutsuzluk taşıdığını ancak tepkililerinin farklı olduğunu anlattı. Demiralp sözlerine şöyle devam etti: “Muhalefet seçmeni, sorunun kaynağı olarak doğrudan Cumhurbaşkanı’nı ve hükümeti görüyor. Tüm yönetimin değişmesi gerektiğini savunuyor. İktidar seçmeni de kurumlara karşı oldukça tepkili. Büyük bir değişim istiyor. Hatta sistem karşıtı bir duruş sergileyen iktidar seçmenleri bile var. Bu oldukça şaşırtıcı. Ancak Cumhurbaşkanı’na olan desteğini koruyor. İçindeki memnuniyetsizliği ise Cumhurbaşkanı dışındaki aktörlere yönlendiriyor”
Demiralp’e göre, günümüzde parti ve ideolojilerin etkisi giderek azalırken, lider siyaseti belirleyici hale geliyor. Seçmenler, sundukları politikaların içeriğinden çok liderlerin güçlü ve kararlı duruşlarına odaklanıyor.
Hem iktidar hem de muhalefet seçmeninde güçlü bir değişim talebinin ön planda olduğunu vurgulayan Demiralp, “Neyin değişmesini istedikleri farklılık gösterse de ortak nokta, büyük bir değişim beklentisi. Seçmenler, öncelikle bu değişimi kimin gerçekleştirebileceğini sorguluyor. Burada da güç algısı devreye giriyor. Memnuniyetsizlik ve mutsuzluk var, ancak esas soru şu: ‘Bunu kim değiştirebilir?’ En güçlü görünen, gerektiğinde masayı devirebilen ve sistemi sarsabilecek liderler öne çıkıyor” ifadelerini kullandı.
Videonun tamamına buradan ulaşabilirsiniz