Ümit Özdağ niçin tutuklandı? | Ruşen Çakır yorumladı

Ankara’da gözaltına alındıktan sonra geceyi İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde geçiren Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ, savcılıktaki ifadesinin ardından tutuklama talebiyle çıkarıldığı mahkemede tutuklandı. Özdağ Silivri Cezaevi’ne gönderildi. Ruşen Çakır, Ümit Özdağ niçin tutuklandı? başlıklı videosunda yorumladı.

Çakır, Türkiye’de bir siyasi parti liderini, tamamen yasalar çerçevesinde ve kendi özgür iradesiyle yargılayacak ve tutuklayacak bir yargı olmadığını söyledi. “Özellikle bu tür konularda yargının siyasallaştığı çok net ve bariz bir şekilde görülüyor” dedi. Çakır daha sonra şöyle yorum yaptı: “Bu nedenle soruyu, ‘Yargıçlar neden tutukladı?’ şeklinde değil, ‘Siyasi iktidar neden tutuklattı?’ şeklinde sormak gerekir” dedi.

Çakır, Özdağ’ın tutuklanmasıyla ilgili şunları söyledi: “Özdağ, siyasi iktidarı rahatsız eden bir siyasetçi. Muhalefet her zaman olur ve iktidarı rahatsız eder. Özellikle sığınmacılar konusunda iktidarı ciddi şekilde rahatsız ettiğini biliyoruz. Fakat şu an gündemde sığınmacılar değil, yeni bir çözüm süreci var. Bu sürece açıkça karşı çıkan çok az siyasi parti ve siyasetçi bulunuyor”

Ümit Özdağ niçin tutuklandı? | Ruşen Çakır yorumladı
Ümit Özdağ niçin tutuklandı? | Ruşen Çakır yorumladı

Çakır, MHP’nin çözüm sürecini başlatan taraflardan biri olduğunu hatırlatarak “Devlet Bahçeli süreci başlattı ve İmralı heyeti, İYİ Parti hariç Meclis’teki tüm partilerle görüştü. Geriye yalnızca İYİ Parti ve Zafer Partisi kaldı” dedi.

Ümit Özdağ neden tutuklandı?

Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ, 19 Ocak’ta partisinin Antalya’daki il başkanları toplantısındaki sözleri nedeniyle soruşturma geçirdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma kapsamında 20 Ocak’ta Ankara’da bir restoranda gözaltına alınan Özdağ, İstanbul’a getirildi.

Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasına ek olarak “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlaması da eklenen Özdağ’a destek geldi. Zafer Partisi Sözcüsü Azmi Karamahmutoğlu, “Eziyet çektirircesine gözaltına alındı. Başından beri hukuksuz bir süreç” derken, parti sosyal medyadan “Ümit Özdağ yalnız değildir” etiketiyle paylaşım yaptı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ hakkında “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamasıyla tutuklama talep etti. Savcılık, Özdağ’ın 2020’den bu yana yaptığı 11 X paylaşımını delil gösterdi.

Tutuklama talebinde, Özdağ’ın mültecilerle ilgili paylaşımlarının resmi kurumlar tarafından yalanlandığı belirtildi. Ayrıca Temmuz 2024’te Kayseri’de meydana gelen ve 15 bin kişinin katıldığı protesto eylemlerinde 263 ikamet ve 166 araçta hasar oluştuğu, 25 emniyet ve itfaiye personelinin yaralandığı olayların şüphelisi olarak değerlendirildi.

Savcılık, Zafer Partisi ve destekçilerinin sosyal medya paylaşımlarının bu olayları etkilediğini öne sürdü. Özdağ’ın paylaşımlarının “halkın sosyal sınıf, ırk, din ve mezhep bakımından farklı özelliklere sahip kesimleri arasında kin ve düşmanlığa tahrik” suçu kapsamına girdiği iddia edildi.

Videonun tamamına buradan ulaşabilirsiniz

Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir

Merhaba, iyi günler. Öncelikle Bolu’da hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına başsağlığı diliyorum ve tüm Türkiye’ye aslında başsağlığı diliyorum. Çok kötü bir felaket, facia ve göz göre göre yaşandığı da anlaşılıyor, bunu görüyoruz. Maalesef Türkiye’de bu olayın sorumlularının hak ettikleri cezayı alabilecekleri konusunda kamuoyunda pek bir görüş birliği yok. Daha önce yaşanan birçok faciada olduğu gibi genellikle zamana yayılıyor ve insanların unutması bekleniyor. Burada aileler yok oldu, çocuklar, gençler, anne babalar hep birlikte hayatlarını kaybettiler. Bunun nasıl yaşanabilmiş olduğu sorusu hep önümüzde duruyor ve bu soruyu cevaplamaya çalışmamız lazım. Ben bugün, yine dün yaşanan başka bir olaya derinlemesine bakmak istiyorum; Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın tutuklanması meselesi. Tabii ki Kartalkaya olayının gölgesinde kaldı ama çok önemli bir olay. Türkiye’de ilk defa bir siyasi parti başkanı tutuklanmıyor, hapse atılmıyor, idam edilenleri de gördük. Ama bugün, 2025 Ocak ayında, bir parti genel başkanının söyledikleri ya da yazdıkları nedeniyle yargılanması ve tutuklanması asla kabul edilebilir bir şey değil. Fakat Türkiye kutuplaşmış bir ülke olduğu için ve Ümit Özdağ da bu kutuplaşmaya bayağı bir malzeme sağlamış olduğu için onun başına gelenlerden memnun olanlar çok. Sayıca oran olarak nedir bilmiyorum ama birçok kişi de Ümit Özdağ’ın bunu çoktan hak ettiğini düşünüyorlar. Katılmıyorum. Onların kendilerine göre birtakım haklı olduğunu düşündükleri argümanlar olabilir. Ümit Özdağ hakkında söyledikleri birçok şeyde doğru da olabilirler. Fakat sonuçta Türkiye’de kurulmuş, çok etkili bir şekilde faaliyet gösteren, bayağı bir oy almış, son Cumhurbaşkanlığı seçiminin kaderinin belirlenmesinde birinci derecede rol oynamış bir partiden bahsediyoruz. Dolayısıyla ben kişisel olarak siyasi açıdan ne kadar uzağımda olursa olsun, bu yapılanı doğru bulmuyorum. Dün bu haber geldiğinde Diyarbakır’daydım. Servet Dilber’le beraber Diyarbakır’da bir yuvarlak masa çekimi için gitmiştik yeni çözüm süreci konusunda, ki onu önümüzdeki günlerde, muhtemelen yarın izleme şansınız olacak. Orada birçok kişiyle tabii ki öncelikle otel faciasını konuştuk. Ümit Özdağ’ın tutuklanma ihtimali daha tam belli olmamıştı, ilerleyen saatlerde, geç bir saatte belli oldu biliyorsunuz. Orada konuştuğum Diyarbakırlı değişik kesimlerden insanlardan çok da rahatsız olan görmedim, memnun olan da çok gördüm. Çünkü Ümit Özdağ’ın özellikle Kürt meselesindeki tutumu ve DEM Parti’ye karşı tutumu biliniyor. Ama böyle gidilerek Türkiye’de bir barış ortamı sağlanabilir mi, hiç emin değilim, sağlanmaz. Tabii ki tekrar söylüyorum, Türkiye’deki kutuplaşmada Ümit Özdağ’ın çok büyük payı var. Tek başına esas aktör o olmayabilir ama onun özellikle sığınmacı karşıtlığı üzerinden geliştirdiği ve daha sonra da Kürt sorunu konusunda aldığı pozisyonlar, bütün bunlara baktığımız zaman onun da Türkiye’deki sinir uçlarıyla oynamayı çok seven bir siyaset yaptığını biliyoruz. Burada kendisiyle birçok kez yayın yaptık. En son yaptığımız bir yayın nedeniyle de çok büyük eleştirilere muhatap olmuştuk. Ama gazeteci olarak bizim Türkiye’de yasal faaliyet gösteren bir siyasi partiyi, hele belli bir etkisi varsa, yok saymamız diye bir şey olamaz. Öte yandan şunu da söyleyeyim; Ümit Özdağ’la kişisel olarak neredeyse 35 yıldır, galiba öyle bir zaman oluyor, belki biraz daha fazla olabilir, tanışıyoruz. Ben daha genç bir gazeteciyken, o da genç bir akademisyenken birbirimizi tanıyoruz. Siyasi olarak çok farklı yerlerdeyiz. Bu süre içerisinde benim çalıştığım gazeteler, televizyonlar değişti, sonra Medyascope‘u kurduk. Ümit Özdağ belli bir yerden sonra araştırma merkezi yürütüyordu, biliyorsunuz. Daha sonra MHP’de aktif siyaset yaptı, ayrıldı, İYİ Parti, şu bu, bütün bu süreç içerisinde birbirimizden haberdar olduk, arada görüştüğümüz de oldu. İnsan olarak, sohbet ettiğim bir kişi olarak bir sorunum yok; ama siyasi olarak her zaman için ikimiz de birbirimizin ‘‘ne halt yediğini’’ bilen insanlarız. Yani o da benim için böyle düşünür, ben de onun için öyle düşünürüm. Ama ikimizin de varlığının meşru olduğunu tekrar vurgulamak istiyorum. Peki, niçin tutuklandı Ümit Özdağ? Önce ‘‘Cumhurbaşkanlığına hakaret’’ dendi, ondan tutuklanmadı, o vesileyle gözaltına aldılar. Ama Antalya’da yaptığı bir konuşma… Ankara’dayken yemek yerken alındı, İstanbul’a getirildi. İstanbul açtı soruşturmayı, ki o da ilk başta bunun anlamsız olduğunu söyledi. Nitekim Cumhurbaşkanlığına hakaretten tutuklamaya yer olmadığı kararı verildi, fakat bırakılmadı. Çünkü özellikle eski adıyla Twitter, şimdiki adıyla X‘te değişik zamanlarda yaptığı birtakım paylaşımlar gerekçe gösterilerek halkı kin ve nefrete teşvik suçlamasıyla tutuklandı. Tabii bunların büyük bir kısmı sığınmacı karşıtı yaptığı paylaşımlar ve Kayseri’de yaşanan olayları tetiklediği iddiası da gündeme gelmiş ama bunların hepsi geçmişte olan olaylar. Zamanında bu soruşturmalar açıldı mı, bilmiyorum ama bir tutuklama olmadığı malum. Burada ‘‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’’ diye başlayıp geçmişteki birtakım paylaşımları gerekçe gösterilerek Ümit Özdağ cezaevine konuldu, Silivri’ye, Marmara Cezaevi’ne konuldu. Türkiye’de bir siyasi parti liderini kendi özgür iradesiyle tamamen yasalara dayanarak yargılayacak ve tutuklayacak bir yargı yok. Türkiye’de yargı siyasi olarak yürüyor. Hele bu konularda çok net bir şekilde, bariz bir şekilde siyasi olarak yürüyor. O zaman soruyu “Yargıçlar neden tutukladı?” değil de “Siyasi iktidar neden tutuklattı?” diye sormak lazım. Birincisi tabii ki siyasi iktidarı rahatsız eden bir siyasetçi ama bu böyledir, muhalefet hep olur, rahatsız da eder. Özellikle sığınmacılar konusunda çok rahatsız ettiğini biliyoruz. Fakat şu anda gündem sığınmacılar değil. Şu anda gündem yeni çözüm süreci ve buna karşı çıkan, açıkça karşı çıkan çok az siyasetçi, parti var. MHP zaten bunu başlattı, Devlet Bahçeli bunu başlattı. İmralı heyeti İYİ Parti dışında herkesle görüştü, Meclis’te olan partilerle görüştü. Yani geride bir İYİ Parti ve bir Zafer Partisi var. İYİ Parti zaten her geçen gün kan kaybediyor. Kürşad Zorlu AK Parti’ye katıldı dün. Muhtemelen Ünal Karaman da katılacak ve belki yeni isimler de gelecek. İYİ Parti durduğu yerde kan kaybediyor ve iktidarı bu anlamda, bu çözüm süreci anlamında çok da fazla rahatsız ettiğini düşünmüyorum. Ediyor tabii, Ülkü Ocakları Başkanı’nın Müsavat Dervişoğlu’na yönelik tehditleri falan bunu gösterdi. Ama burada ilk akla gelen, sokakta daha etkili olan, gençler arasında daha etkili olan bir parti var: Zafer Partisi. Ve böyle sürekli sokakta olan, sürekli açıklamalar yapan, sosyal medyada çok aktif olan, yani İYİ Parti’den çok daha aktif bir parti Zafer Partisi. Ve bu anlamda bu süreç içerisinde Ümit Özdağ’ın ve partisinin… Çünkü Ümit Özdağ içeri atıldıktan sonra, ‘‘Zafer Partisi’nde kimler kaldı, kimler bu işi nasıl yürütecek?’’ sorusu ortada duruyor. Yakın zamanda sözcü olarak görevlendirilen Azmi Karamahmutoğlu var. ‘‘O ne kadar yapar, başka isimler çıkar mı? Ümit Özdağ’la bu kadar özdeşleşmiş bir partiyi taşıyabilirler mi?’’ meselesi var. Bir diğer mesele de zaten onların gündemi şu anda Ümit Özdağ’ın tutukluluk hali olacak büyük ihtimalle, esas gündemleri bu olacak. Dolayısıyla burada ilk akla gelen hususlardan birisi, Zafer Partisi’ni bu süreçte devre dışı bırakmak ya da iyice etkisizleştirmek. Bir diğer husus da bence Zafer Partisi ile Cumhuriyet Halk Partisi’nin ve İYİ Parti’nin bir arada durmalarını teşvik gibi bir siyasi hedef, amaç güdülüyor olabilir. Çok karışık bir şey olduğunun farkındayım ama ilginç şeyler oluyor. Şu anda bakıyorsunuz ki DEM Parti iktidarla bir süreç yürütüyor. Süreç başarılı olduğu ölçüde de iktidara yakınlaşmış olacak. “Yeni Yol” adıyla birleşmiş grup kurmuş olan üç partinin, yani Gelecek, DEVA ve Saadet’in çok fazla etkileri yok, ki içlerinden birtakım insanların özellikle Gelecek ve DEVA’dan istifa ettiklerini gördük, daha da edecekler çıkabilir. Onlar çok fazla denklemde değil. Yeniden Refah Partisi ilginç bir şekilde eski cazibesini kaybetmiş gibi duruyor. Toparlanır mı, seçim gibi bir aşamaya geldiğinde tekrar öne çıkar mı, şu anda kestirmek çok zor. Ama muhalefet büyük ölçüde CHP’de kalmış durumda ve CHP burada ilk verilen tepkilere baktığımız zaman da zaten başından itibaren Ümit Özdağ’a destek oldular, gerek Özgür Özel gerek Ekrem İmamoğlu. Onların yan yana durması iktidarın işine gelebilir, belli bir noktaya kadar gelebilir. Bir diğer husus da tabii ki şu: Ümit Özdağ üzerinden Türkiye’de zaten bir süredir doğrudan seçilmişlere ve siyasetçilere yönelik çok ciddi otoriter müdahaleler oluyor. Kayyumlar atanıyor, tutuklamalar oluyor. Ahmet Özer olayı, Akdeniz Belediyesi olayı, daha sonra Rıza Akpolat, Beşiktaş’ta Cumhuriyet Halk Partisi’ne yönelik ve Erdoğan’ın ardından söylediği “turpların büyükleri heybede” sözü, ‘‘Acaba daha büyük hedefler mi olacak Cumhuriyet Halk Partisi’ne?’’ diye bir soruyu beraberinde getirmişti malum. Ümit Özdağ olayına karşı kamuoyunda gösterilen tepkiler vesaire, daha başka hesapların bir tür denemesi de olabilir. Çok spekülatif olduğunun farkındayım ama böyle bir ihtimali de yabana atmamak lazım. İlk aşamada baktığımızda çok da büyük, tabii bunda Kartalkaya faciasının da etkisi olmuştur muhakkak, ama çok da büyük bir hareketlilik, çok büyük bir öfke, protesto olayına tanık olmadık. Ümit Özdağ da tutuklandıktan sonra yaptığı ilk açıklamada, cezaevinden mücadelesini sürdüreceğini söyledi. Bir tek ilginç bir şey söyledi: Kaşif Kozinoğlu gibi bir suikasta kurban gitme ihtimalinden bahsetti. Malum, Kaşif Kozinoğlu çok ilginç, esrarengiz bir isimdi, MİT’le ilişkili ve Ergenekon sürecinde tutuklanıp cezaevinde ölmüştü. Buna benzer bir ihtimali hatırlattı ve yine dikkat çekici bir şey yaptı. Şu haliyle bakıldığı zaman Türkiye’de yer yerinden oynamadı. Oynayacak gibi de gözükmüyor. Sevinenler de var ve bu anlamda zaten iktidar yanlılarının büyük bir kısmının da çok fazla bir itirazı yok. Ama özellikle DEM Parti’ye yakın çevrelerden de memnuniyetler var. Ve yargı eliyle siyasi iktidar dişli bir hasmının burada en azından şimdilik — etkisizleştirme demeyeyim de — etkisini iyice azaltmış durumda. Şunu diyenler tabii ki olacaktır: ‘‘Bu olay Ümit Özdağ’ın işine yarar. Sonuçta mağduriyet çıkar.’’ Tabii ki böyle bir boyutu var, bu olabilir ama bu, mağduriyeti nasıl yönettiğinizle ilgili bir husus. Her mağduriyetten mağdur kazançlı çıkacak diye bir şey yok. Burada şöyle bir sorun var: Ümit Özdağ, partiyi çok kendisi merkezli yapmış olduğu için cezaevinde olması partisinin etkisinin otomatik olarak azalmasına yol açacak. Bunu da hesaba katmak lazım. Tabii insanlar hemen böyle olaylarda şunu soruyorlar: ‘‘Ne kadar yatar? Kısa sürede çıkar mı, çıkmaz mı?’’ Eğer bir hukuk devleti olsaydık, bir avukatla, bir hukukçuyla, ceza hukukçusuyla vesaire konuşarak bu konuda birtakım görüşler alabilirdik ama böyle bir olay yok. Bu siyasi bir tutuklama. Tahliye olacaksa da siyasi nedenlerle olacak. Bu tutuklamayı niçin yaptıklarını tam olarak bilemediğimiz için, eğer söz konusu olursa, ki umarım olur, bir tahliyenin niçin olacağını ve ne zaman olacağını da yine aynı siyasi iktidar sahipleri kararlaştıracaklar. Onun için o klasik laf çıkıyor karşımıza; bekleyelim, görelim. Bu arada ne oldu? Ümit Özdağ tutuklandı, ertesi gün yani bugün, İmralı heyetinin ikinci kez Öcalan’la görüşeceği açıklandı. O süreç bir şekilde devam ediyor. Bu görüşmeden çok somut bir şeyler çıkmayabilir ama üçüncü bir görüşme olacağı ve o görüşmede Öcalan’ın doğrudan Kandil’e silah bırakma çağrısı yapacağı çok güçlü bir şekilde iddia ediliyor. Bunları da bugün saat 16.00’da canlı yayında konuklarımla konuşacağım. Evet, söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.