HÜDA PAR ne yapmak istiyor?

HÜDA PAR, Diyarbakır’da düzenlediği “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı”nda 15 maddelik çözüm önerisi sundu. Bildirgede yeni anayasa ve anadilde eğitim talepleri de yer aldı. Ruşen Çakır HÜDA PAR ne yapmak istiyor? sorusunu videoda yanıtlıyor.

Diyarbakır’da düzenlenen “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı”nda HÜDA PAR, Kürtçeye anayasal statü ve yeni anayasa dahil 15 maddelik öneri paketi sundu. Bildirgede Kürt sorunu için “Sadece bir asayiş/şiddet veya terör meselesi değil; tarihi, siyasi, hukuki, sosyolojik, ekonomik, bölgesel ve uluslararası boyutları da olan çok yönlü bir meseledir” denildi.

HÜDA PAR, ulus devlet anlayışının terk edilmesini istiyor. Parti, çözümün insani ve İslami bakış açısıyla mümkün olacağını savunuyor.

Ruşen Çakır, HÜDA PAR’ın Cumhur İttifakı’nın bir parçası olduğuna dikkat çekti: “Bu sayede meclise girdi, Erdoğan’ı destekledi, Bahçeli ile yan yana geldi” dedi.

Çakır, HÜDA PAR’ın Hizbullah hareketinin devamı olarak görüldüğünü hatırlattı: “Hizbullah hala var ama sessiz kalmayı tercih ediyor” dedi. Çakır, HÜDA PAR’ın bu çıkışının sürecin dışına itilme endişesiyle yapıldığını söyledi.

Ruşen Çakır, Öcalan’ın çağrısıyla bir silah bırakma olayı gerçekten yaşanırsa dengelerin iyice değişeceğini ve meşruiyetinin iyice tescilleneceğini söyledi. Çakır, “Bütün diğer Kürtlerin içerisinde siyaset yapmaya çalışanların önündeki tek seçenek bu çözüme karşı çıkmak olacak. Bunu yapabilecek durumda değiller ama bunun başarılı olması durumunda HÜDA PAR’ın etkisi iyice azalacak. Olay tamamen Kürtlerin siyasi hayatında çok daha güçlü bir Öcalan damgası olacak” dedi.

HÜDA PAR Kürt sorununun çözümü için 15 madde açıkladı
HÜDA PAR Kürt sorununun çözümü için 15 madde açıkladı

Aynı zamanda HÜDA PAR, Kürtçenin anayasal güvenceye kavuşmasını talep ediyor. Parti, anadilde eğitimin önündeki engellerin kaldırılmasını öneriyor, anayasanın değiştirilmesini ve eşit vatandaşlık temelinde yeni bir anayasa hazırlanmasını istiyor.

Mehmet Uçum’dan HÜDA PAR çalıştayına tepki

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, HÜDA PAR’ın çalıştayını X hesabından isim vermeden eleştirdi. Uçum, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başlattığı devlet inisiyatifinin, “emperyalist bölünme projesi yanlılarını” deşifre ettiğini belirtti.

Uçum, HÜDA PAR’ın çalıştay sonuç bildirgesini “Türkiye’nin bölünmesinden yana olmak” şeklinde değerlendirdi. Ayrıca Uçum, çalıştayı düzenleyenleri “terör diyemeyen ve terör örgütüne karşı çıkamayan grup” olarak nitelendirdi.

Çakır, “Mehmet Uçum o çıkışı yaptıktan sonra ona en çok tepkiyi HÜDA PAR’ın çalışmasına katılan AK Partililer gösterdi” dedi.

Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir

Merhaba, iyi günler, iyi sabahlar. Hafta sonu Diyarbakır’da İslami kesimden iki ayrı yapılanma aynı konuda toplantılar düzenledi. Birisi HÜDA PAR’ın örgütlediği, düzenlediği ‘‘Kürt meselesine insani çözüm’’ toplantısıydı. İki gün sürdü. Yine iki gün süren bir başka çalışmayı da HAK İnisiyatifi yaptı. Onlar da ‘‘Kürt Sorunu Forumu’’ yaptılar. İkisi de, iki grup da sadece kendi üyelerini ya da kendilerine yakın olanları değil, farklı kesimlerden kişileri de çağırdılar. Beni de çağırmıştı HÜDA PAR’lılar ama hafta sonu çok önemli işlerim olduğu için gidemedim. Şimdi, ‘‘Keşke gitseymişim’’ diyorum, çünkü bayağı bir tartışılıyor HÜDA PAR’ın özellikle sonuç bildirgesi, yapılan toplantının sonuç bildirgesi. Sonuç bildirgesinden hareketle toplantıda farklı kişilerin yaptığı, AKP’lilerin, eski AKP milletvekillerinin yaptığı konuşmaların videoları da sosyal medyada bayağı dolaşıma girdi. Bunu bir ‘‘Kürt meselesine insani çözüm’’ değil de, ‘‘Türkiye bölünmeli çalıştayı’’ olarak tanımlayanlar var. Ulusalcı çevreler özellikle bunu yapıyor. Ama onun ötesinde Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, adını vermedi HÜDA PAR’ın ama HÜDA PAR’ın toplantısının başlığını, ‘‘İnsani çözüm’’ başlığını referans alarak, bunu bir ihanet projesi olarak tanımladı, emperyalistlerin Türkiye’yi bölme oyunu olarak tanımladı. Burada ilginç olan husus şu. HAK İnisiyatifi, hükümete mesafeli bir İslami insan hakları kuruluşu. Onlar daha sakin bir şey yaptılar, bildirgeleri de çok daha mütevazı kaçtı. Aslında önemli şeyler söylüyorlar ama HÜDA PAR’ın söyledikleri çok daha net vurguluydu. Özellikle Kemalizm eleştirileri, güçlü Kemalizm eleştirileri, anayasadan Türklük tanımının çıkartılması talebi ya da ‘‘Kürtleri bölen Sykes-Picot sınırları sembolik hale gelmeli’’ talebi… Yani burada kastettiği özellikle Türkiye, Irak, Suriye, belki İran’ı da kastediyorlardır ama esas Türkiye, Irak, Suriye’deki sınırları kastediyorlar. Böyle bir çıkış yaptılar ve tepki geldi. Gerek muhalefetin bir kanadından… Mesela Mansur Yavaş daha önce HÜDA PAR hakkında söylediği, Kılıçdaroğlu mitinginde söylediği sözlerin olduğu videoyu yeniden paylaştı, HÜDA PAR’ın Türk bayrağıyla sorunu olduğunu iddia ettiği bölümü. Bir tartışma başlattı HÜDA PAR. Ama biliyoruz ki HÜDA PAR iktidarın bir ortağı, Cumhur İttifakı’nın parçası. Bu sayede Meclis’e girdi, Erdoğan’ı destekledi, mitinglerine katıldı, önemli toplantılarına katıldı ve birçok toplantıda hatta partinin Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile yan yana, hatta el ele çıktılar. Bunu da biliyoruz.

Peki, ne yapmak istiyor HÜDA PAR? HÜDA PAR, her ne kadar kendileri bu konuların konuşulmasını istemeseler de, Hizbullah hareketinin bir devamı, yasallaşması bir anlamda. Bu konuda çok uzun zamandır çalışan birisiyim. Kitabı da görüyorsunuz, birkaç baskı yaptı, yenilendi. O kapakta görünen kişi Edip Gümüş’tür. Edip Gümüş, Beykoz’daki çatışmada sağ yakalandı, Hüseyin Velioğlu’nun öldürüldüğü çatışmada. Uzun bir süre cezaevinde kaldıktan sonra tahliye oldu. Bu elinde megafonla yaptığı konuşmayı da tahliye olduktan sonra yaptı, yani tahliye olur olmaz yaptı. Sonra fiilen örgütün liderliğini üstlendi. Türkiye’de yaşamadığını biliyoruz, nerede yaşadığı hakkında değişik rivayetler var ama Hizbullah fiilen kendini feshetmiş değil. Hizbullah hâlâ var ama sesini çıkartmamayı tercih ediyor. Bunun yerine HÜDA PAR siyasette, seçimlere giriyor, milletvekili seçiliyor. Belediye seçimlerine girdiler, yerel seçimlerde Batman’da AK Parti’yi geçtiler mesela, ama onun dışında etkili olamadılar. Ama iktidarın bir parçası. Bunu niye yapıyor HÜDA PAR? Aslında İslamcılar, HAK İnisiyatifi de Türkiye’de Kürt sorunu konusunda Devlet Bahçeli’nin Ekim ayında başlattığı sürecin bir yerlere doğru gittiğini görüyorlar ve bunda yer almak istiyorlar. Bu anlaşılır bir şey, çünkü HÜDA PAR aslında ezici çoğunluğu Kürtlerden oluşan bir parti. Kürt olmayan üyeleri de muhakkak vardır ama esas olarak Kürtlerden oluşan bir parti. Bir Kürt partisi desek çok abartmış sayılmayız. Ve Kürt sorununa karşı da öteden beri bir şeyler söylüyor, söylemeye çalışıyor. Ama bu tabii ki Abdullah Öcalan’ın liderliğini yaptığı Kürt hareketinin gerisinde kalıyor. O kadar gerisinde kalıyor ki zaman zaman dikkat çekebilmek, öne çıkabilmek için onlardan daha ileri birtakım şeyler dile getirdiği de oluyor. HÜDA PAR’ın başından itibaren Kürt sorunu konusunda çok tavizsiz bir çizgi izlediğini biliyoruz. Ama kimi zaman bunu sessizce geçiştiriyorlar kimi zaman yüksek sesle dile getiriyorlar. İşte hafta sonu yüksek sesle dile getirme ânıydı. Bunu yapmanın esas nedeni tabii ki şu: Eğer bir şeyler olacaksa, bir şeyler değişecekse burada kimler öne çıkıyor; İmralı, Abdullah Öcalan, DEM Parti, bir ölçüde Kandil ama bir de Suriye’deki YPG/PYD bir şekilde dahil ve iktidarda da ilginç bir şekilde AK Parti’den ziyade MHP daha fazla öne çıkmış durumda. Buradan bir ilerleme katedilirse — silah bırakma tabii ki en çok dile getirilen, ‘‘Terörsüz Türkiye’’ deniyor — Öcalan’ın çağrısıyla bir silah bırakma olayı gerçekten yaşanırsa dengeler iyice değişecek ve Öcalan’ın meşruiyeti iyice tescillenmiş olacak ve bütün diğer Kürtlerin içerisinde siyaset yapmaya çalışanların önündeki tek seçenek bu çözüme karşı çıkmak olacak. Bunu yapabilecek durumda değiller; ama bunun başarılı olması durumunda HÜDA PAR’ın etkisi iyice azalacak, Kürtlerin siyasi hayatında çok daha güçlü bir Öcalan damgası olacak. Bunun önünü almak, bir şekilde buraya dahil olmak istiyorlar. Fakat bunu yaparken tabii ki ellerinde… Öcalan’ın elinde ne var kart olarak? Kandil, silahlı güç var. Bunların elinde böyle devleti tehdit eden bir güç olmadığı için, dolayısıyla Kürt sorunu boyutunu öne çıkartıyorlar. Fakat burada çok önemli bir husus var, o da şu: Gerek Erdoğan gerek Bahçeli meselenin Kürt sorunu olmadığını söylüyorlar. Bahçeli “Kürt sorunu yok” diyor, Erdoğan “Kürt sorunu vardı ama biz çözdük” diyor. Fakat HÜDA PAR çok güçlü bir şekilde Kürt sorununun varlığını dile getiriyor ve bu konuda çok radikal birtakım talepleri var. Radikal derken MHP’nin, AKP’nin ve Kürt olmayan kesimlerin kabul etmekte zorlanacağı birtakım talepleri ya da birtakım söylemleri dile getiriyorlar. Bu da ilginç bir durum ortaya çıkarıyor.

Şimdi Mehmet Uçum o çıkışı yaptıktan sonra ona en çok tepkiyi HÜDA PAR’ın çalışmasına katılan AK Partililer gösterdi. Mesela Mehmet Metiner, mesela Abdurrahman Kurt dediler ki özetle: ‘‘Sen ne anlarsın AK Partililikten? AK Partili biziz.’’ Hangisi Erdoğan’ı — daha doğrusu Metiner öyle söylüyor, “Reis” diyor — hangisi Erdoğan’ı temsil ediyor, “Reis”i temsil ediyor? Bu ayrı bir tartışma konusu ama şu haliyle HÜDA PAR, Kürt sorununa aşırı vurgu yaparak, çok sert bir şekilde, daha doğrusu Kürt olmayanların sert olarak göreceği şekilde gaza basarak “Biz de varız, ben de varım” demek istiyor. Fakat ilginç bir şekilde görüyoruz ki İmralı heyeti ve İmralı’dan gelen mesajlar tabii ki Kürt sorununu ve bu anlamda demokratikleşmeyi dile getirse de esas olarak silah bırakma ekseninde gelişiyor. Ne oluyor mesela? Gidiyorlar, Irak’ta, Irak’ın kuzeyinde Barzanilerle ve Talabanilerle görüşüyor, Öcalan’ın mesajını götürüyorlar ya da Suriye’ye Öcalan’ın mesajı gidiyor ya da Kandil’e Öcalan’ın mesajı gidiyor. Buralarda esas meselenin Ankara’yla bir ittifak olduğu anlaşılıyor. Silah bırakıldıktan sonra kurulacak olan bir ittifak… Eğer böyle bir ittifak kurulacak olursa, HÜDA PAR’ın pek bir anlamı kalmayacak, başka İslami yapıların da çok bir anlamı kalmayacak. İslami yapıların önemli bir kısmının, hepsi değilse de önemli bir kısmının çok dile getirdiği bir konu Kürt meselesi. Buradan iyice, bu alandan iyice dışlanmak endişesi taşıyorlar ve benzer çıkışların devamı gelecektir. Mesela kendilerine gösterilen tepkilere verdikleri cevaplar da hiç de aşağıdan alır cevaplar değil. Gayet net bir şekilde duruş sergiliyorlar ve bir iktidar içi bir kavga oluyor, başladı. Burada Erdoğan’ın ne yapacağına bakacağız. Erdoğan bu konuda genellikle sessiz kalmayı ya da düşük profilli seyretmeyi düşünüyor, tercih ediyor. Fakat bu gerginlik eğer gerçekten tırmanırsa, Erdoğan’ın da bir tavır almasını bekleyebiliriz. Fakat şunu da özellikle vurgulamakta yarar var; bu olay sembolik gibi görünse de sürecin gelişimine çok ciddi bir şekilde etki etme potansiyeline sahip, olumlu ya da olumsuz, bilemiyorum. Pekâlâ burada çıkan krizi eğer birileri, bu süreci yürütme iddiasındaki kişiler iyi yönetirlerse, bu tür çıkışlar aslında sürecin lehine de olabilir. Bir diğer seçenek de tabii ki Öcalan’ın bir şekilde HÜDA PAR’ı da içerecek, HÜDA PAR ve benzeri yapıları da içerecek bir model ortaya koyması. Şu aşamada bunu görmedik. Örneğin, İmralı heyeti partileri ziyaret etti, HÜDA PAR’ı ziyaret etmedi. Bundan sonraki süreçte HÜDA PAR’la DEM Parti’nin süreç bağlamında diyaloğu olursa, o zaman HÜDA PAR’ın da kapsanmak istendiğini anlayabiliriz. Ama şu haliyle HÜDA PAR’ın bu çıkışı, bana sürecin dışına itilme endişesiyle yapılmış gibi geliyor. Gerçekten dışına doğru götürmeyi isteyenler, ona ihtiyaç olmadığını düşünenler pekâlâ olabilir. İzlemeye devam edeceğiz. Evet, söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.