İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu temaslarını yoğun bir şekilde sürdürüyor. Ruşen Çakır, Erdoğan’ın neden İmamoğlu’nu rakibi olarak görmek istemediğini yorumladı.
Ruşen Çakır İBB Başkanın Ekrem İmamoğlu’nun hem davalarıyla hem de CHP’nin aday adayı olmasıyla gündemde olduğunu hatırlattı.
İmamoğlu’nun davaları
Diploma krizini hatırlatan Çakır, “Diploma olayı aslında bir aşama. Ekrem İmamoğlu hakkında çok sayıda dava var. Hakkında siyasi yasak isteniyor. Cezaevine atılacağını bile söyleyenler var. Çok spekülasyonlar var. Kendisi örgüt bulmaya çalışıyorlar diye söyledi birkaç yerde. Ve bütün bunların nedeni çok açık: Ekrem İmamoğlu’nun yapılacak ilk seçimde Cumhuriyet Halk Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı olmasını engellemek. İmamoğlu dün Diyarbakır’da, başka yerlerde de söyledi” dedi.
Erdoğan İmamoğlu’ndan korkuyor mu?
Çakır, daha sonra İmamoğlu’nun Diyarbakır’da “Benden korkuyorlar” dediğini hatırlatarak, “Kim korkuyor? Erdoğan korkuyor. Erdoğan İmamoğlu’ndan korkuyor mu? Herhalde korkuyor ki onu engellemek için bütün düğmelere birden basıyor” diye konuştu.
“İmamoğlu ve CHP Erdoğan’ın oyununu bozdu”
Peki Erdoğan niçin İmamoğlu’nu rakibi olarak görmek istemiyor? Çakır, diploma üzerinden bu soruya şöyle cevap verdi:
“Diploma iptal olursa Ekrem İmamoğlu üniversite mezunu olma hakkı elinden alındığı için cumhurbaşkanlığı yarışına giremeyecek. Dolayısıyla bu konuda çok yoğun bir faaliyet var. Neden böyle oluyor? Çok açık bir şekilde Ekrem İmamoğlu ve Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi Erdoğan’ın oyununu bozdu. Fakat siyasi iktidarın stratejisi şuydu: Bu tehdidi son ana kadar muhafaza etmek, muhalefetin kafasını karıştırmak, onları bu sorunla baş başa bırakmak ve seçim zamanı geldiğinde de ya Ekrem İmamoğlu’na Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayı olursa yasağı o zaman getirmek ya da getirmemek.”
Kararı son ana kadar bırakmayı tercih ettiklerini belirten Çakır, “Fakat Cumhuriyet Halk Partisi bence çok akıllıca bir hamle yaptı. Dedi ki ‘Biz adayımızı seçiyoruz. Önseçim yapıyoruz.’ Cumhuriyet Halk Partisi üyeleri katılacaklar ve adayı seçecekler. Daha sonra dendi ki, ‘Tek adayla ön seçim mi olunmuş?’ Olsun. Ekrem İmamoğlu start verdi. Ve Türkiye’yi dolaşmaya başladı. Cumhuriyet Halk Partililere seslendi ve bayağı bir hareketlilik yarattı. Ve bu da tabii ki iktidarın o siyasi yasak getirme son anda siyasi yasak getirme ihtimali, stratejisini açığa düşürdü” dedi.
İmamoğlu ve Erdoğan’ın benzerliği
İstanbul’un Erdoğan için çok önemli olduğunu hatırlatan Çakır, şöyle devam etti:
“Peki yenemez mi Ekrem İmamoğlu? Hiç belli olmaz. Tabii ki seçimde bir yıl olay gündeme girecek. Fakat şu haliyle bakıldığı zaman en dişli rakip Ekrem İmamoğlu. Daha önceki seçim tecrübeleri ve hitabeti anlamında siyaset yapması, ekip çalışması birçok yönden İstanbul İl Başkanı olduğundan beri bildiğim Tayyip Erdoğan’ı andırıyor. İkisi de Karadeniz’de bile. Yani bunu bir olumluluk anlamında söylemiyorum ama çok önemli bir faktör Karadeniz’de olması.”
Öte yandan Ekrem İmamoğlu’nun Kürtlerle arasının iyi olduğunu söyleyen Çakır, “‘Eğer Kürtler sorun var diyorsa Kürt sorunu vardır’ dedi. Selahattin Demirtaş’ın rehin alındığını söyledi ve en sonunda konuşmasının sonunda Nevroz’u Kürtçe kutladı. Bunlardan yana bir çekincesi yok. Türkiye’de merkezde siyaset yapan CHP’de de aynı şekilde ama genel olarak merkezdeki siyasetçiler, liderler Kürt sorunu ve Kürtlerle konuşurken genellikle hep böyle sakınımlıdırlar” dedi.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir
Merhaba, iyi günler, iyi sabahlar ve iyi haftalar. Bugün Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edileceği haberini duyacağımızı söyledi birileri. Daha doğrusu, cuma günü ya da cumartesi günü olacak, en geç pazartesi diye ilan ettiler, kendilerince müjdelediler. Çünkü her nedense, neden olduğunu biliyoruz, Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptali için var güçleriyle çalışıyorlar bir süredir. Burada amaç ne? Diploması iptal olursa, Ekrem İmamoğlu’nun üniversite mezunu olma hakkı elinden alındığı için Cumhurbaşkanlığı yarışına giremeyecek ve bu konuda çok yoğun bir faaliyet var. Neden böyle oluyor? Çünkü çok açık bir şekilde Ekrem İmamoğlu ve Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi, Erdoğan’ın oyununu bozdu. Şöyle ki; normal şartlarda İmamoğlu’na açılmış davalar sonuçlanmış, istinafta bekleyen davalar var, açılacak davalar var. Ekrem İmamoğlu diyor ki, kendisi hakkında örgüt davası açmayı hesaplıyorlarmış, kendisi söyledi. Hatta kendisinin cezaevine atılma ihtimalinden bile bahsediliyor. Fakat siyasi iktidarın stratejisi şuydu benim gördüğüm kadarıyla; bu tehdidi son ana kadar muhafaza etmek, muhalefetin kafasını karıştırmak, onları bu sorunla baş başa bırakmak, ‘‘Demokles’in kılıcı’’ dedikleri gibi, ve onları, muhalefeti bir anlamda felç etmek. Seçim zamanı geldiğinde de ya Ekrem İmamoğlu’na Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayı olursa yasağı o zaman getirmek ya da getirmemek, yani kararı son ana bırakmayı tercih ediyorlardı. Fakat Cumhuriyet Halk Partisi bence çok akıllıca bir hamle yaptı. Dedi ki: ‘‘Biz adayımızı seçiyoruz, ön seçim yapıyoruz.’’ Cumhuriyet Halk Partisi üyeleri katılacaklar ve adayı seçecekler. Mansur Yavaş biliyorsunuz aday olmadı, Ekrem İmamoğlu tek aday olarak kaldı. Bu sefer dendi ki: “Tek adayla ön seçim mi olurmuş?” Olsun. Ekrem İmamoğlu start verdi ve Türkiye’yi dolaşmaya başladı. Cumhuriyet Halk Partililere seslendi ve bayağı bir hareketlilik yarattı. Bu da tabii ki iktidarın o son anda siyasi yasak getirme stratejisini açığa düşürdü. Çünkü şu haliyle Ekrem İmamoğlu, Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayı olacak ve iktidar ne yapacaksa bir an önce yapmak durumunda kalacak. Bu anlamda da daha önce gündeme getirilmiş olan ve İstanbul Üniversitesi tarafından reddedilen diploma olayı tekrar ısıtıldı. Kimler tarafından ısıtıldığını biliyorsunuz. Birtakım medya unsurları bir şekilde devreye girdiler ve sanki iktidarın bu olayla hiçbir ilgisi yokmuş gibi, insanlar başka işleri güçleri yokmuş gibi bu kara propagandayı yaptılar ve Ekrem İmamoğlu’nu Türkiye’nin en kötü insanı olarak ilan edip elinden o diplomayı almak için çalışıyorlar. Ve anladığımız kadarıyla İstanbul Üniversitesi’nde belli bir direnç var; o direnç kırılacakmış, öyle diyorlar ve bugün itibarıyla Ekrem İmamoğlu’nun diploması alınacakmış. Umarım olmaz. Peki, neden böyle? Çünkü Erdoğan, Ekrem İmamoğlu’nu karşısında rakip olarak görmek istemiyor. İmamoğlu bunu, ‘‘Benden korkuyorlar, korkuyor’’, hem ‘‘Korkuyorlar’’ hem ‘‘Korkuyor’’ şeklinde söylüyor. Erdoğan için söylüyor. Herhalde böyle bir olay var ki her şey, siyasi bütün şeyler bir kenara bırakılıp yargı eliyle ya da bu tür YÖK, rektörlük vesaire eliyle Ekrem İmamoğlu yarış dışına bırakılmak isteniyor. Neden böyle isteniyor? Ekrem İmamoğlu diyor ki: ‘‘Ben Erdoğan’ı dört kere yendim. İlki Beylikdüzü’nde, ardından İstanbul’da 2019’da, tekrarlanan seçimde bir daha ve en son 2024 seçiminde.’’ Erdoğan için özellikle son üç seçim çok büyük hüsran ve hezimet olmuştu. İstanbul, onun gözbebeğiydi, kendisinin yürüyüşünün başladığı yerdi. Ve kendi tabiriyle ‘‘İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır’’ önermesinden hareketle Ekrem İmamoğlu’nun Türkiye’yi kazanması ya da Türkiye’de Erdoğan’ın inşa ettiği başkanlık sisteminde başkan olma ihtimali, bu gerçekten Erdoğan için çok ürkütücü bir şey olur. Peki, yenemez mi Ekrem İmamoğlu? Hiç belli olmaz. Tabii ki seçimde bir yığın olay gündeme gelecek. Fakat şu haliyle bakıldığı zaman en dişli rakip Ekrem İmamoğlu. Daha önceki seçim tecrübeleri, hitabeti, siyaset yapma tarzı, ekip çalışması gibi birçok yönden İstanbul İl Başkanı olduğundan beri bildiğim Tayyip Erdoğan’ı andırıyor. İkisi de Karadenizli ve bu hiç yabana atılacak bir şey değil. Yani bunu bir olumluluk anlamında söylemiyorum ama çok önemli bir faktör Karadenizli olması. Özellikle o bölgelerden ve Karadenizlilerin göç etmiş olduğu batıdan, başta İstanbul olmak üzere, oy alması daha kolay. Ama Ekrem İmamoğlu’nun bir diğer özelliği de muhafazakâr kesimle arasında bir sorun olmaması. Kendisinin dini eğitimi olması ve bunu değişik vesilelerle açıkça göstermesi çok önemli bir husus gerçekten. Ve bir diğer husus da, ki dün Diyarbakır’da bunu gördük, Ekrem İmamoğlu’nun Kürtlerle arası iyi. Ne dedi dün? “Eğer Kürtler sorun var diyorsa, Kürt sorunu vardır” dedi. Selahattin Demirtaş’ın rehin alındığını söyledi ve en sonunda, konuşmasının sonunda Nevruz’u Kürtçe kutladı. Bunlardan yana bir çekincesi yok. Türkiye’de merkezde siyaset yapan, CHP’de de aynı şekilde, ama genel olarak merkezdeki siyasetçiler, liderler Kürt sorunu ve Kürtlerle konuşurken genellikle hep sakınımlıdırlar. El uzattıkları zaman bile, bir şey söyledikleri zaman bile “Ben bunu yapıyorum ama ülkenin batısında ne derler?” gibi bir endişeleri var. Ekrem İmamoğlu’nda bunun da büyük ölçüde, tam anlamıyla olmasa bile, büyük ölçüde olmadığını görüyoruz. Bu da gerçekten önümüzdeki yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde — ne zaman yapılacağını bilmiyoruz — bir anlamda anahtar partisi olabilecek ya da anahtar kitlesi olabilecek DEM Parti ve Kürtlerin kimler tarafından kazanılacağı ile ilgili bir şey. Diyelim ki ilk turda DEM Parti kendi adayını çıkardı, çünkü geçen seçim çıkarmamış oldukları için pişman olduklarını söylediler. Muhtemelen bir sonraki seçimde adaylarını çıkaracaklar ama %50 + 1’i kimsenin alması mümkün gözükmediği için ikinci tura kalacak ve ikinci turda, herhalde katılacaktır, Erdoğan’la CHP’nin adayı arasında tercih yapacaklar. Eğer Ekrem İmamoğlu olmazsa — herhalde iktidar bunun hesabını yapıyordur — diyelim ki ilk akla gelen isim Mansur Yavaş olursa, o zaman Erdoğan’ın işi çok kolay olacak, en azından Kürtleri kazanmak anlamında. Tabii Kürtleri kazanırken kendisine oy veren birtakım milliyetçi muhafazakârların oyunu kaybedebilir, o ayrı bir husus. Fakat şunu da açıkça söylemek lazım. Şu ana kadar, 2019’da ikisi de seçildi, Ekrem İmamoğlu da Mansur Yavaş da. 2024’te tekrar seçildiler. İkisinin performanslarına baktığımız zaman, siyasi performanslarına — belediyecilik ayrı bir tartışma konusu — baktığımız zaman açık ara Ekrem İmamoğlu’nun daha siyasi bir figür olduğunu görüyoruz. Mansur Yavaş siyaseten konuşmamayı, az konuşmayı, düşük profilden gitmeyi tercih ediyor, yıpranmamak için. Ama Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde eğer aday olursa düz siyaset yapması gerekecek ve o anlamda da açıkçası Erdoğan’ın tercihinin Mansur Yavaş olacağını düşünüyorum. Kaldı ki bugün Ekrem İmamoğlu’nun saf dışı, yani böyle birtakım numaralarla, yok diplomayla, yok siyasi yasakla vesaireyle saf dışı bırakılması halinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayının kesinlikle Mansur Yavaş olduğunu söylememiz için henüz erken. Muhtemelen o olacaktır ama yine de erken. Bir diğer husus da şu tabii ki; Erdoğan için, diyelim ki Ekrem İmamoğlu’na seçim kaybetmekle Mansur Yavaş’a seçim kaybetmek arasında da çok fark olacak. Sonuçta Mansur Yavaş, daha az siyasi kimliği öne çıkan, baktığımız zaman geçmişi, kültürü vesaire Erdoğan’la çok da uzak olmayan ve onunla çok da fazla sorun yaşamamış birisi. Ama Ekrem İmamoğlu için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Ekrem İmamoğlu eğer seçilirse birtakım hesapları da görmek isteyebilir. Dolayısıyla bir yeniden yapılanma, Erdoğan’ın inşa ettiği sistemin kadrolarının büyük ölçüde ayıklanması vesaire ihtimali Ekrem İmamoğlu’nda daha yüksek. Yani şunu söylemeye çalışıyorum; Erdoğan kaybedecekse, Mansur Yavaş’a kaybetmeyi tercih eder. Ama şunu da düşünüyorum; eğer Ekrem İmamoğlu olmazsa karşısında, kazanma ihtimalinin çok yüksek olduğunu herhalde düşünüyordur. Tabii öyle bir durumda, Ekrem İmamoğlu’nun diyelim ki diploma nedeniyle saf dışı bırakıldığı bir durumda, Erdoğan’ın çok hızlı bir şekilde seçime gitme ihtimalini de hesaba katmak lazım. CHP’nin daha kendini toparlamaya fırsatı olmadan bir baskın seçime de tanık olabiliriz. Peki, böyle bir durumda Ekrem İmamoğlu ne yapacak? O da apayrı bir konu, belki ayrı yayının, ayrı yayınların konusu. Fakat şunu biliyoruz ki, kendisi de bunu söylüyor; kendisine yapılacak olanlara rağmen kavga etmeye, mücadele etmeye devam edecek. Muhtemelen, kendisi eğer saf dışı bırakılırsa bu tür yollarla, CHP’nin adayının yanında en çok o olacak ve büyük bir ihtimalle de o adayın kazanması durumunda Ekrem İmamoğlu’nun tekrar siyasete dönmesinin yolları açılacaktır. Böyle bir hesap herhalde gündeme gelecektir. Ama şimdilik onu bir kenara bırakalım. Şunu tekrar vurgulamak istiyorum: Erdoğan, ne yapıp ne edip karşısında rakip olma imkanını Ekrem İmamoğlu’nun elinden almak istiyor. Kimilerine göre bunun eli kulağında. Ama dün Medyascope’ta da yazdığım gibi, diploma olayı mesela siyasi iktidarın elinde patlayabilir. Şöyle patlayabilir, çok kabaca özetlersem: Siz böyle göz göre göre bir usulsüzlük, haksızlık — artık ne derseniz — yaparsanız, birileri de buna karşı beklediğinizden daha dinamik, daha enerjik ve daha yaratıcı bir şekilde siyaset yapabilirler. Yapmaları kesindir demiyorum, yapabilirler. Yani diploma olayı ya da siyasi yasak getirme olayı, CHP eğer hazırlıklı olur ve yaratıcı cevaplar geliştirebilirse, pekâlâ CHP’nin işine yarayabilir. Dolayısıyla bu tür silahların, aslında bu tür etik dışı silahların, elinde tutanın zararına patlama ihtimalini de bir yere not etmek lazım. Evet, söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.