Ruşen Çakır, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in sert çıkışlarını, değişim ve dönüşümünü değerlendirdi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, belediye başkanlarının tutuklanmasının ve partisine yönelik kurultay davasının açılmasının ardından söylemlerini sertleştirdi.
Özel, CHP’ye kayyum atanmasıyla ilgili salı günkü grup toplantısında, “Cumhuriyet Halk Partisi grubuyla, Parti Meclisi ile, 81 il başkanımızla, 973 ilçe başkanımız, 2 milyon üyemizle buradayız. Hodri meydan. Hodri meydan. Atatürk’ün partisini ne kayyuma bırakırız ne yargı oyunlarıyla kimseye teslim ederiz. Biz buradayız kardeşim. Hodri meydan. Bir önceki kayyum karşı kafede oturuyordu, 5’e 20 kala nasıl yolladıysak, Atatürk’ün partisine seçim olmadan gelecek adamın 2 milyon üyemiz alnını karışlar. Nokta. Biz buradayız, partimizin başındayız. 47 yıl sonra birinci partiyiz, Erdoğan’ın hedefiyiz, dosta düşmana söylüyoruz ki; teslim olmayız. Biz kazanacağız, Erdoğan gidecek, Cumhuriyet Halk Partisi kalacak. Hodri meydan, hodri meydan, hodri meydan” dedi.
“Muhatap Kılıçdaroğlu”
Ruşen Çakır, Özgür Özel’in bu konuşmasıyla ilgili, “Özgür Özel daha önce de sert şeyler yapmıştı ama burada tabii ki muhatap aslında Kemal Kılıçdaroğlu, ona verilen bir cevap. Belli ki Kemal Kılıçdaroğlu’nu bu dava süreciyle ilgili olarak ikna edememişler ya da etmeye bile çalışmamışlar. Bir anlamda çok kritik bir aşamaya gelmiş ve sesini iyice yükseltti, meydan okudu ve izin vermeyeceklerini söyledi” yorumunu yaptı.
Özgür Özel’in sert duruş gösterdiğini, alttan almadığını ifade eden Çakır, “Bunun ardından bu doğrudan CHP ile ilgili, CHP içi meselelerle ilgili ve aslında Özgür Özel’in çok da fazla konuşmak ve konuşturmak istemediği bir konuydu. Ama sonuçta büyük bir sertlikle ve öfkeyle meydan okudu” diye konuştu.
Özgür Özel’in Gaziosmanpaşa’daki konuşmasında Akın Gürlek’e sert tepki gösterdi, “O videoyu çektirenlerin bu millete burnunu yere sürttüreceğim böyle, böyle, böyle. Akın sert kayaya çarptın oğlum, sert kayaya çarptın, sert kayaya çarptın. Aklınızı başına alın. O haysiyetsizliği bir daha görmeyeceğim” dedi.
“CHP sokaklara çıkıyor”
Ruşen Çakır, Özel’in sert çıkışını şöyle yorumladı:
“Belli ki önceden düşünülmüş, taşınılmış açıklamalar. Bir karar vermiş CHP ve Özgür Özel, üslup sertleşiyor. Dün nitekim Tele1’de katıldığı canlı yayında da bu sorulduğunda, evet onlar sertleşiyor, ben de sertleşiyorum diye bunu açık açık vurguladı. Bu bir tercih. Böyle bir tercihe yönelmiş Cumhuriyet Halk Partisi. Neden böyle bir tercih? Çünkü ortada çok eşitsiz bir olay var. Cumhuriyet Halk Partisi siyaset yapıyor. Sokaklara çıkıyor, açıklamalar yapıyor, imza kampanyaları düzenliyor. Ve 19 Mart operasyonuna cevap vermeye çalışıyor. Karşısında ise siyasetçiler yok, Erdoğan yok, yer kişiler yok. Karşısında yargı var ve yargı sürekli olarak operasyonlarla CHP’yi alabildiğine zayıflatmak istiyor.”
Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir
Merhaba, iyi günler, iyi bayramlar. Bayramda da sizi rahatsız etmeye devam ediyorum ama söyleyeceklerim var. Bugün Özgür Özel’den bahsetmek istiyorum. Özgür Özel’de son günlerde yaşanan değişim ve dönüşümden bahsetmek istiyorum. Sertleşti, daha önce de çok yumuşak değildi ama şimdi çok daha sertleşti ve çok girmediği bazı konulara da doğrudan girmeye başladı. Öncelikle şu 30 Haziran’da tekrar görülecek olan CHP kurultay davası ile ilgili ‘‘Bu bir süreç’’ deyip çok fazla konuşmayı tercih etmiyordu ama salı günü grup toplantısında doğrudan topa girdi ve çok sert girdi, önce ona bir bakalım, şöyle söyledi: ‘‘Şimdi aynı darbe planının bu ayın sonunda Cumhuriyet Halk Partisi ile ilgili açılmış bir davada kayyum olmadı, başka yöntemlerle partinin başından bizi uzaklaştırma planlarını gece gündüz konuşuyorlar. Bütün arkadaşlara söylüyorum, sonuç odaklı değil süreç odaklıdır. Partiyi tartıştırmaya yöneliktir, bükemedikleri bileği kırmaya yöneliktir. Buradan açıkça söylüyorum, Cumhuriyet Halk Partisi grubuyla, parti meclisiyle, 81 il başkanımızla, 973 ilçe başkanımız, 2 milyon üyemizle buradayız, hodri meydan, hodri meydan. Atatürk’ün partisini ne kayyuma bırakırız ne yargı oyunlarıyla kimseye teslim ederiz. Biz buradayız kardeşim, hodri meydan. Bir önceki kayyum, bir önceki kayyum karşı kafede oturuyordu, 5’e 20 kala, nasıl yolladıysak, Atatürk’ün partisine seçim olmadan gelecek adamın 2 milyon üyemiz alnını karışlar. Nokta. Biz buradayız, partimizin başındayız. 47 yıl sonra birinci partiyiz. Erdoğan’ın hedefiyiz, dosta düşmana söylüyoruz ki teslim olmayız. Biz kazanacağız, Erdoğan gidecek, Cumhuriyet Halk Partisi kalacak, hodri meydan, hodri meydan, hodri meydan.’’ Evet, izlerken bile insan geriliyor gerçekten. Özgür Özel daha önce de sert şeyler yapmıştı ama burada tabii ki muhatap aslında Kemal Kılıçdaroğlu, ona verilen bir cevap. Belli ki Kemal Kılıçdaroğlu’nu bu dava süreci ile ilgili olarak ikna edememişler ya da etmeye bile çalışmamışlar. Bir anlamda çok kritik bir aşamaya gelmiş ve sesini iyice yükseltti, meydan okudu ve izin vermeyeceklerini söyledi. Yani kime; yargı yoluyla birileri partinin başına geçmek isterse, yani ‘‘Seçimle gelmeyene izin vermeyiz’’ dedi. Bunun nasıl olacağını tabii ki şu anda tartışmak mümkün değil ama burada önemli olan bu duruş, bu sert duruş, alttan alma yok. Bunun ardından, bu doğrudan CHP ile ilgili, CHP içi meselelerle ilgili ve aslında Özgür Özel’in çok da fazla konuşmak ve konuşturmak istemediği bir konuydu ama sonuçta büyük bir sertlikle ve öfkeyle meydan okudu. Daha sonra ertesi gün Gaziosmanpaşa’da miting yapıldı. Normalde Gaziosmanpaşa’da yapılmayacaktı, Sancaktepe’de yapılacaktı fakat Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı içeri alınınca ve tutuklanınca olay Gaziosmanpaşa’ya taşındı. Gaziosmanpaşa’nın bir özelliği var, burada meclis çoğunluğu CHP’de değil. Yani ilçede belediye meclisi toplandığında CHP’li olmayan bir ismi seçme ihtimali hayli yüksek, öyle de özel bir durumu var. Ve burada Özgür Özel, 5. dalga operasyonuna — artık dalgaları bazen karıştırıyoruz, 5.5 aslında bu, arada küçük de bir operasyon olmuştu ama 5. dalga diye biliniyor — bu operasyona yönelik tepkisini dile getirdi. Ve burada o, benim de ayrıca bir yayın yaptığım, önceki gün yaptığım konuyu, yani o görüntüler, servis edilen görüntüler… Çok çarpıcıydı o görüntüler. Tamamen anayasaya aykırı, hukuka aykırı bir şeydi. Gözaltına alınan kişiler, belediye başkanları, belediye çalışanları, iş insanları sanki bir esir kampına götürülüyormuş gibi polislerin arasında görüntüleri çekildi ve servis edildi. Bu bir gözdağı verme operasyonuydu. Özgür Özel bundan doğrudan Cumhuriyet Başsavcısını sorumlu tuttu ve gerçekten esti gürledi. Dedi ki: ‘‘O videoyu çektirenlerin bu millete burnunu yere sürttüreceğim böyle, böyle, böyle. Akın, sert kayaya çarptın oğlum, Akın, sert kayaya çarptın, sert kayaya çarptın. Aklınızı başınıza takının Akın, sert kayaya çarptın. Bir daha görmeyeceğim, o haysiyetsizliği bir daha görmeyeceğim, görmeyeceğim, görmeyeceğim.’’ Evet, çok sert ve zaten hemen re’sen soruşturma açıldı. Adalet Bakanı’ndan açıklama geldi, Başsavcıyı hedef aldığı için. Şimdi bu gerek grup konuşması gerekse Gaziosmanpaşa’da yaptığı konuşmalar belli ki irticalen değil, önceden düşünülmüş, taşınılmış şeyler. Bir karar vermiş CHP ve Özgür Özel, üslup sertleşiyor. Dün nitekim Tele1‘de katıldığı canlı yayında da bu sorulduğunda, ‘‘Evet, onlar sertleşiyor, ben de sertleşiyorum’’ diye bunu açık açık vurguladı. Bu bir tercih, böyle bir tercihe yönelmiş Cumhuriyet Halk Partisi. Neden böyle bir tercih? Çünkü ortada çok eşitsiz bir olay var. Cumhuriyet Halk Partisi siyaset yapıyor, sokaklara çıkıyor, açıklamalar yapıyor, imza kampanyaları düzenliyor ve 19 Mart operasyonuna cevap vermeye çalışıyor. Karşısında ise siyasetçiler yok, Erdoğan yok, diğer kişiler yok. Karşısında yargı var ve yargı sürekli olarak operasyonlarla CHP’yi alabildiğine zayıflatmak istiyor. İlçe belediye başkanlarına sıra geldi, teker teker. Adana’dan da Seyhan ve Ceyhan belediye başkanlarını aldılar. Bu demektir ki başka yerlere de gidebilir, sadece İstanbul’la sınırlı kalmayabilir. Ve bütün bunlar yapılırken ortada delil şu bu çok da umurlarında değil, birtakım etkin pişmanlık açıklamalarıyla bunların yeterli olacağını düşünüyor. Yani karşısında CHP’nin bir yargı var, siyaset yok. Yargıya karşı onlar da CHP de avukatlarıyla, hukukçu kurmaylarıyla cevap vermeye çalışıyor ama bunların pek bir anlamı olmuyor. Neden olmuyor? Çünkü ortada bir normal hukuk devletinde işlemesi gereken sistemler, usuller yok. Tamamen otoriter bir sistemde uygulanan bir yargı sistemi var. Burada her şey önceden belli. Siyasi olarak alınmış kararlar var, belki de zamanlaması siyasi olarak planlanmış birtakım kararlar var. Ve bu anlamda CHP zorlanıyor tabii, çünkü karşısında siyasetçi olsa siyasi bir tartışma yapacak. En son o görüntüler, yani belediye başkanları ve diğer gözaltına alınan kişilerin toplama kampına, esir kampına götürülüyor gibi görüntü servis edilmesi aslında bence, ki buna katılmayanlar var biliyorum, siyasi iktidarın ve bu soruşturmayı yürüten yargının yaptığı çok vahim bir hataydı. Bu görüntüler kolay kolay unutulmayacak. O anda belki bir gözdağı verme gibi bir efekt yaratmış olabilir fakat burada bunu siz yaptığınız zaman derdinizin hukuk olmadığını, hukuk devleti olmadığını gösteriyorsunuz zaten. Ve bu anlamda CHP’nin sesini yükseltmesi anlaşılır; çünkü karşısında siyasi tartışma yapacağı, kamusal alanda siyaset tartışacağı bir yapı yok, bir Erdoğan yok, bir siyasi parti yok. Ve burada işte bir arayış var anladığım kadarıyla ve arayışı da doğrudan ses yükseltmek. Ve aslında baştan beri bunu yapıyordu Özgür Özel. Zekeriya Öz örneğini veriyordu, meşhur Fethullahçı savcı örneğini veriyordu ve onu hatırlatıyordu. Ama çarşamba günü Gaziosmanpaşa’da dile getirdikleri, söyledikleri gerçekten, hakikaten yani böyle insana ‘‘Hadi ya!’’ dedirten şeyler oldu. Buna çok kızanlar var, ‘‘Erdoğan’ın oyununa geliyor’’ diyenler var. Çok emin değilim, Erdoğan’ın oyununa gelmek mi, çok emin değilim. Özgür Özel’in bu kadar sesini yükseltmesi kimin işine yarar? Şöyle söylemek lazım: Bu eğer çalışılmış bir strateji ise, sonraki aşamaları da planlanmış bir strateji ise pekala CHP buradan birtakım sonuçlar elde edebilir. Fakat bu bir anlık bir olaysa o zaman kaybeder, işine yaramaz, bu silah geri teper. Şu haliyle bunu kestirebilmek çok mümkün değil açıkçası. Fakat Tele1 yayınında da söylediği bir husus var, diyor ki; ‘‘Bundan sonra gitmeyiz.’’ Bu ne demek? Şu ana kadar mitingler yapıldı, mitingler bitti, mitinglerden dağılındı. İşte çarşamba günkü miting, cumartesi günkü miting… Şimdi Özgür Özel başka bir şey söylüyor, bir direniş formülü: ‘‘Gitmeyiz, kalırız.’’ Nasıl yapacak? İlginç bir şey, daha önce hiç duymadığımız bir şey. Yani yüz binlerce kişiyi bir yerde toplayıp orada sonuç almak gibi bir önermesi var. Açıkçası, yani tam olarak nasıl söyleyeyim, gözümde canlandırabiliyorum ama daha önce Türkiye’de örneğini görmediğimiz için nasıl sonuçlanır, neye yol açar bunu kestirmek mümkün değil. Fakat bu bize şunu gösteriyor: CHP arayış içerisinde. Zira bir tıkanma hali var. İktidar siyasi olarak hiçbir şey yapmıyor ve yargıyı salıyor CHP’nin üzerine. Operasyonlar, dalgalar, gözaltına alınanlar ve gözaltına alınanları küçük düşürmeye yönelik birtakım mizansenler, şunlar bunlar ve CHP de buna cevap vermeye çalışıyor; ama şu ana kadar yaptıkları, mitingler belli bir yerden sonra rutinleşmeye başladı ve bunu aşmaya çalışıyor. Dolayısıyla şöyle özetlemek mümkün: Sertleşme siyaseti, sertleşme tercihi belli ki çalışılmış, üzerinde düşünülmüş bir şey ve bu anlamıyla bunu biraz beklemek gerekecek. Şu anda yapılacak olan değerlendirmeler, yani bu yayının başlığının cevabı ‘‘doğru’’ ya da ‘‘yanlış’’ olamaz, öyle düşünüyorum. Bunu sürdürebilecek mi ve sürdürdüğü ölçüde bunun karşılığını alabilecek mi? Mesela 6. bir operasyonun, dalganın önüne geçemeyecek öyle anlaşılıyor çünkü artık uyduruk nedenlerle, gerekçelerle insanları, belediye başkanlarını içeri alabiliyorlar. Ama 6. operasyonun, dalganın ardından diyelim ki yine benzer görüntüler yayınlayacaklar mı? Buna CHP’nin karşılığı ne olacak? Şu haliyle anladığım kadarıyla 19 Mart krizinde yeni bir aşamaya girmek üzereyiz ve Özgür Özel’in sertleşmesini de bu yeni aşamanın bir başlangıcı olarak görmek gerekir diye düşünüyorum.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Şimdi bu yayını kime ithaf edeceğim? Bu yayını yeğenimin kızı Deren’e ithaf edeceğim. Daha önce bir yayında bahsetmiştim, hatırlayanlar olur, Deren’e demiştim ki, ‘‘Sen utanma nedir biliyor musun?’’ O da bana demişti ki, ‘‘Evet, biliyorum ama utanmıyorum’’ demişti. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Deren’le dün yine birlikteydik. Medyascope‘a getirdim onu, daha doğrusu babası, yeğenim Bora getirdi, beraber gittik. Benden bir şey istedi, dedi ki, ‘‘Ben Medyascope‘ta sunucu olmak istiyorum.’’ ‘‘Niçin?’’ dedim, ‘‘Ünlü olmak istiyorum’’ dedi. ‘‘Hadi ya, bakalım’’ dedim ve onun dileğini yerine getirmek için kendimce bir formül buldum. O formüle geçmeden önce ben size iyi bayramlar diliyorum ve sizi rahmetli abimin torunu, benim de torunum sayılır, Deren’le baş başa bırakıyorum. Söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.