SDG Komutanı Mazlum Abdi: “Türkiye ile doğrudan ilişkilerimiz var, olumlu rol oynayacaklarını umuyoruz”

SDG Komutanı Mazlum Abdi, Esad rejiminin çöküşüyle Suriye’de “yeni bir sürecin” başladığını söyledi. Türkiye ile doğrudan ilişkilerinin olduğunu söyleyen Abdi, “Bu olumlu bir şey. Ortaya çıkan sorunları farklı farklı anlamak yerine birbirimizle doğrudan konuşma fırsatımız var” dedi.

SDG Komutanı Mazlum Abdi: "Türkiye ile doğrudan ilişkilerimiz var"
SDG Komutanı Mazlum Abdi: “Türkiye ile doğrudan ilişkilerimiz var”

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Komutanı Mazlum Abdi, Mehmet Ali Çelebi ve Doğan Cihan’a konuştu. Abdi, Suriye’de Esad rejiminin çöküşünden bu yana yaşanan değişimi değerlendirdi ve HTŞ döneminin başlamasıyla birlikte ülkede yeni bir sürecin başladığını söyledi.

Ortadoğu jeopolitiğinde temel değişiklikler yaşandığını vurgulayan Abdi şöyle dedi:

“Yeni bir süreç başladı. Temel değişiklikler yaşanıyor. Her şeyden önce şunu söylememiz gerekiyor: Suriye yakın zamanlara kadar Ortadoğu’da Amerika ve İsrail’e karşı stratejik ve siyasi olarak farklı bir cephede yer almıştı. Bu temelden değişti.”

Suriye’nin blok değiştirdiğini kaydeden Mazlum Abdi, “Suriye, İran ve Rusya blokundan karşı bir bloka geçti. Bu siyasi açıdan temel bir değişiklik” diye konuştu.

“Türkiye ile doğrudan kanallar açık”

Abdi, Türkiye’yle doğrudan temasların sürdüğünü açıkladı:

“Türkiye ile ilişkiler var. Doğrudan ilişkilerimiz var ve kanallarımız açık. Bu olumlu bir şey. Ortaya çıkan sorunları farklı farklı anlamak yerine birbirimizle doğrudan konuşma fırsatları var. Bu konuda bir düzeyde ilişkilerimiz var, bu düzeydeki ilişkileri daha da geliştirmek istiyoruz. Türkiye şimdi bize, ‘siz ve Şam bir araya gelip anlaşmanız gerekir’ diyor. 10 Mart Anlaşması hayata geçirilmeli. Türkiye’nin DSG’ye ilişkin askeri güçler konusundaki görüşlerinin biraz farklı olduğunu biliyoruz. Bu konuda aynı düşünmüyoruz. Biz Suriyeliyiz, güçlerimiz doğal olarak Suriye ordusunun bir parçası olma hakkına sahip. Suriye güçleri birleşirse, biz de bir parçası oluruz. Şu anda istediğimiz bu. Türkiye bu konuda farklı düşünüyor.”

SDG Komutanı Mazlum Abdi: "Türkiye ile doğrudan ilişkilerimiz var"
SDG Komutanı Mazlum Abdi: “Türkiye ile doğrudan ilişkilerimiz var”

“HTŞ milliyetçi İslamcı ideolojiye yöneldi”

Suriye’nin ideolojik yapısında da köklü bir dönüşüm yaşandığını vurgulayan Abdi, “Suriye milliyetçilik ideolojisi üzerine kurulmuştu. Şimdi milliyetçi İslamcı bir ideolojiye geçti. Bu Suriye tarihinde büyük bir şeydir” diye konuştu.

1946’dan günümüze kadar Suriye’nin bağımsızlığından bu yana yaşanan en büyük değişim sürecinin başladığını belirten Abdi, “1946’dan günümüze yani Suriye’nin bağımsızlığından günümüze dek ele alırsak yeni bir değişim sürecidir. Suriye’deki bu değişimin Ortadoğu’yu da etkileyeceğini düşünüyorum. Ortadoğu’daki siyaset üzerine de etkisi olacak” dedi.

Suriye’nin yönetim yapısında da dönüşüm gerektiğini vurgulayan Abdi şöyle devam etti:

“Suriye şimdiye dek merkezi hükümetti. Totaliter bir rejim vardı. 14 yıllık Suriye iç savaşından sonra Suriye’nin böyle yürütülmesi, yani totaliter olarak yürütülmesi mümkün değildir.”

“Değişim süreci kaçınılmaz hale geldi”

Suriye’nin değişime mecbur olduğunu belirten Mazlum Abdi, “Suriye içeride değişime mecbur, değişim olacak. Merkezi olmayan temelli bir değişim olacak. Bütün halkların rolünü oynayabilmesi için bir temel atıldı. Bundan dolayı yeni bir süreç olduğunu söylüyoruz” dedi.

10 Mart Anlaşması öncesinde Ahmed eş-Şara ile yapılan ilk görüşmenin detaylarını anlatan Abdi, “Ahmed eş-Şara ile ilk toplantıyı yaptığımızda henüz HTŞ lideriydi Suriye Cumhurbaşkanı olmamıştı. O ilk toplantımızda bir anlaşma olmadı. Aramızda 3 saatlik uzun bir tartışma yaşandı. Bu uzun tartışmanın ardından masada bir anlaşmaya varamadık” dedi.

SDG Komutanı Mazlum Abdi: "Türkiye ile doğrudan ilişkilerimiz var"
SDG Komutanı Mazlum Abdi: “Türkiye ile doğrudan ilişkilerimiz var”

“STK’lar arabuluculuk yaptı”

Anlaşma sürecinde sivil toplum örgütlerinin arabuluculuk rolü oynadığını kaydeden SDG komutanı: Abdi şöyle dedi:

“Bundan sonraki süreçte arabulucular yoluyla diyalogumuzu sürdürdük. Arabulucular ABD ve İngiltere’deki bazı sivil toplum örgütleriydi. Bu resmi değildi sivil toplum örgütleriydi.”

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Anlaşmanın imzalandığı dönemde Suriye’de kritik bir durum yaşandığını hatırlatan Abdi, “O dönemde Suriye’de özel bir durum vardı, Alevilere karşı şiddet olayları yaşanıyordu. Suriye bir iç savaşa doğru gidiyordu” dedi

SDG’nin de ateşkese ihtiyaç duyduğunu belirten Abdi, “Kuzey ve Doğu Suriye olarak bizim de ateşkese ihtiyacımız vardı. Çünkü Karakozak ve Tişrin Barajı’nda Türk devletine bağlı güçlerle bir savaşın ortasındaydık” dedi.

“Suriye dört parçaya bölünmüştü”

Anlaşmanın Suriye’nin bütünlüğü için kritik önemde olduğunu vurgulayan Abdi şöyle devam etti:

“Çünkü o zamana kadar Suriye dört parçaya bölünmüştü. O zamanlar İdlib hükümeti, Şam hükümeti, Türkiye’ye yakın geçici hükümet ve özerk yönetim vardı. Suriye’yi bütünleştirmemiz gerekiyordu. Entegrasyon yapmamız gerekiyordu. Suriye halkı da ateşkese ihtiyaç duyuyordu çünkü Suriye halkları arasındaki gerilim yükseliyordu. Kürtler ve Araplar arasında, Aleviler ve Sünni Araplar arasında bir savaş çıkabilirdi ve bir anlaşmaya vararak gerginlikleri ortadan kaldırmayı amaçladık. Halkın evlerine ve yerlerine dönmesi için bir anlaşma gerekiyordu. İlkesel olarak Suriye’deki Kürt sorununun çözülmesi ve herkesi kapsayacak bir Suriye hükümetinin kurulması gerektiğini söyledik. Bu gibi genel konularda anlaşmamız için uygun bir zemin vardı. Ancak asıl mesele anlaşmanın detaylarındaydı, o nedenle onları sona bıraktık. Önemli olan, savaşın durdurulması ve Suriye’deki sorunların diyalog yoluyla çözülmesi konusunda anlaşmamızdı. 10 Mart Anlaşması’ndan bahsederken en önemli noktanın bu olduğuna inanıyorum.”

Askeri güçler konusunda görüş ayrılığı

Türkiye ile askeri güçler konusunda farklı düşündüklerini belirten SDG komutanı: “Türkiye’nin SDG’ye ilişkin askeri güçler konusundaki görüşlerinin biraz farklı olduğunu biliyoruz. Bu konuda aynı düşünmüyoruz” dedi.

SDG’nin Suriye ordusunun parçası olma hakkına sahip olduğunu vurgulayan Abdi: “Biz Suriyeliyiz, güçlerimiz, doğal olarak Suriye ordusunun bir parçası olma hakkına sahip. Suriye güçleri birleşirse, biz de bir parçası oluruz. Şu anda istediğimiz bu” diye konuştu.

Türkiye’nin bu konudaki farklı yaklaşımına rağmen engellemediğini kaydeden komutan: “Türkiye bu konuda farklı düşünüyor. Şu ana kadar Türkiye’nin bu konuda pratikte herhangi bir engelini görmedik” ifadelerini kullandı.

“Amerika anlaşma sürecine destek verdi”

Anlaşma sürecinde Amerikan güçlerinin rolüne değinen Abdi, “Başlangıçta uluslararası güçler Şam yolculuğumuzda lojistik ve güvenlik açısından bize yardımcı oldular, toplantıda her zaman hazır bulundular, ancak toplantıya katılmadılar” dedi.

Amerika’nın desteğinin kritik önemde olduğunu vurgulayan Mazlum Abdi, “Amerikan güçlerinden bahsediyorum. Yardımcı oldular. Aslında Amerikalılar toplantılarda olmasaydı, toplantı bu düzeyde gerçekleşmeyebilirdi” diye konuştu.

Türkiye’nin anlaşmaya yaklaşımını değerlendiren Abdi şöyle devam etti:

“Türkiye’nin bir yaklaşımı var. Kuzey ve Doğu Suriye için bir yaklaşımı var, aynı zamanda SDG için yaklaşımı var. Türkiye’nin bu anlaşmanın oluşumuna tamamen engel olmadığını düşünüyorum.”

Türkiye’nin reddetmesi durumunda toplantının gerçekleşmeyeceğini belirten Abdi, “Sonuçta, Türk devleti reddetseydi, bu toplantı gerçekleşmezdi. Türkiye bu anlaşmaya doğrudan dahil olmadı. Şam hükümetiyle bir ilişkileri var, birlikte çalışıyorlar. Ancak bu anlaşma Türkiye’nin onayıyla olmasa da engel de olmamışlar gibi görünüyor. Türk devletinin olumlu bir rol oynayacağını umuyoruz. Şu anda Suriye hükümetiyle yapılan görüşmelere ABD, Fransa ve İngiltere katılıyor” dedi.