Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Profesör’ün 20 yıllık Arsenal imzası

Arsene Wenger hafta sonu Burnley ile oynanacak maçta takımdaki 20. yılını kutlayacak. 1996 yılında geçtiği Arsenal’ın başında birçok başarıya imza atan Fransız teknik adam pek çok konuda da eleştirilerin konusu oldu. Wenger’in sıra dışı kariyerinde hafızalara kazınan birçok an var.

Wenger bundan tam 20 yıl önce Japonya takımı Grampus Eight’den Arsenal’a geldiğinde İngiliz kulüplerini çalıştıracak sadece üçüncü yabancı teknik direktördü. Premier Lig yeni kurulmuştu ve İngilizlerin, kıta dışındaki isimlere bakış açısı epey bir katıydı. Üstelik Wenger’in kariyerinde pek büyük bir başarı yoktu. Geldiği yer Japonya’ydı. Bu da milyonlarca İngiliz için “bu adamın” neden Arsenal gibi bir kulübün başına getirildiği sorularının sorulmasına neden oluyordu.

1

Fransız teknik adam kariyerine 1981’de Strasbourg genç takımında başladı. 1983 yılında Cannes’ın yardımcı antrenörlüğüne getirilen Wenger ilk kez bir kulübün başına 1984’te geçti. Nancy’yi iki yıl çalıştıran Wenger’in kariyerinin dönüm noktalarından biri 1987’de Monaco’nun başına geçmesiydi. Zira yedi yıl çalıştırdığı Monaco’da ilk zaferleri olan Fransa Ligi şampiyonluğu ve Fransa Kupası’nı kazandı. Öte yandan gençlerin takıma kazandırılması konusunda yarattığı sistemle de ismi başarıyla anıldı. 1992 yılında Avrupa Kupa Galipleri Kupası’nda finale kadar çıkıp Bremen’e kaybetti. Bu başarıların ardından şaşılacak bir kararla birden Japonya’nın yolunu tutan Wenger, bir yıl bu ülkede çalıştıktan sonra sadece kendi kariyerini değil Premier Lig tarihini de değiştirecek bir kararla 1996 yılında Arsenal’in başına geçti.

Gazeteler Wenger’in Arsenal teknik direktörü olarak atanmasına “Arsene kim?” diye tepki gösterdi.

2

En önemli spor portallarından olan ESPN’den Nick Hornby, Wenger’in Arsenal kariyerinin üç parçaya bölünebileceğini söylüyor. İlki Arsenal’ın eski stadı olan Highbury yılları.

Bu yıllarda Wenger’in takımı, Ferguson’un Manchester United’ının tahakkümünü kırarak üç lig şampiyonluğu, dört FA Kupası kazanırken, ligi beş kez ikinci sırada bitirdi. Bu performans Arsenal’ı rahatlıkla Premier Lig’in en iyisi olabilme iddiasına taşıyordu. Özellikle 2003-2004 yılları arası kurulan kadro hâlâ birçok sporsever için akıllardan çıkmayacak kadar özeldir. Oynanan futbol Arsenal tarihinin en özel dönemlerinden birini yaratmıştır. Kulüp bu dönemde yenilgisiz Premier Lig şampiyonluğu kazanırken, bu tarihi başarının arkasında Fransız teknik adam vardı.

https://www.youtube.com/watch?v=ErmpXGC_N-E

Arsenal, bu başarılı yıllarının ardından kulüp tarihini önemli ölçüde değiştirecek bir karar aldı. Wenger öncesi Highbury neredeyse hiçbir zaman dolmuyordu. Ancak başarılı birinci dönemin ardından stat taraftara yeterli gelmemeye başladı ve kulüp eski stadın birkaç yüz metre ilerisinde yeni bir stat inşa etme kararı aldı. Bu karar Wenger’li yılların ikinci döneminin de açılışı demekti.

Yeni stat olan Emirates Stadyumu 2006 yılında açıldı ancak stat yapımı kulübün önemli para kaynaklarının da bu inşaata aktarılacağı anlamına geliyordu. Efsane kadroyu oluşturan Thierry Henry, Dennis Bergkamp, Patrick Vieira, Robert Pires gibi oyunun kaderini her zaman etkileyebilecek yıldızlarından ziyade artık dünya çapında bulunacak genç oyunculara doğru yönelme kararı alındı. Wenger onları buldu, bir araya getirdi ve eğitti. Ancak asıl problem çoğu zaman 16 yaşındayken dünyanın en iyisi olan oyuncular 21 yaşlarında dünyanın en iyisi olmuyordu. Bu konudaki en önemli iki örnek belki de Cesc Fabregas ve Theo Walcott. Fabregas gençlik döneminin ardından dünyanın hâlâ zirvesinde olmasına rağmen Wallcott, Wenger’in inadına rağmen hâlâ istenilenin çok altında.

Bu dönemin en büyük çelişkilerinden biri belki de sıkılaşan finansal sistem nedeniyle oyuncu kalitesinin düşmesine rağmen taraftarın beklentilerinin her zamankinden yüksek oluşuydu. Highbury’nin son yıllarındaki büyük başarı, taraftarın takımdan beklentilerini en üst noktaya taşımıştı. Öte yandan yeni statta bilet fiyatlarının da çok büyük ölçüde artışı bu beklentiyi daha da tetiklemişti.

Bu dönemde en öne çıkan maçlarından biri Arsenal’ın tamamıyla hezimet yaşadığı Old Trafford’daki Manchester maçıydı. Tam bir işkenceye dönen o maçı 8-2’lik skorla kaybeden Arsenal’ın geri dörtlüsünü Carl Jenkinson, Johan Djourou ve Armand Traore gibi genç yaşta yıldız adayları olarak kulübe katılıp, kötü performans gösteren isimler oluşturuyordu.

https://www.youtube.com/watch?v=hgNbKgwujLo

Wenger’in üçüncü döneminin başlangıcı ise artık Arsenal’ın bir kez daha dünyadaki yıldızların buluşma noktası olabileceğinin habercisi olan Mesut Özil’in 42 milyon pound karşılığında takıma kazandırılmasıydı. Bir sonraki sezon Alexis Sanchez’in takıma dahil olması Arsenal’ın tasarruf döneminin yavaş yavaş sonuna gelindiğini gösteriyordu. Ancak geçen bu süre zarfında yani Wenger’in ikinci döneminde, yeni stadın açıldığı 2006’dan 2013’e kadar, Arsenal sadece 3 kez lig üçüncüsü olmayı başarabilmiş, Şampiyonlar Ligi’ne hep birinci turda veda etmişti.

Arsenal üçüncü döneminde de istenilen, özlenen başarıyı yakalayamadı. Son dönem içerisinde bir üçüncülük ve bir ikincilik kazanan Arsenal’ın teknik direktörü Wenger istifaya davet edildi.

3

Roy Hodgson’ın Avrupa Şampiyonası’nda gösterdiği başarısız performansın ardından Wenger’in adı İngiltere Milli Takımı için de anılmıştı. Ancak görevi reddeden Fransız teknik adamın yerine Sam Allardyce getirilmişti. Allardyce sadece 67 gün kaldığı milli takımın başından rüşvete karıştığı gerekçesiyle ayrıldı. Bu ayrılığın arından gözler yeniden Wenger’in üzerine çevrildi. Üstelik Wenger bu sefer, daha önce reddetmiş olduğu bu öneriyi, “bir zaman” kabul edebileceğini söyledi.

Wenger’in çalışkanlığı nedeniyle Arsenal taraftarı ona profesör lakabı takmıştı. Yüksek ihtimalle Wenger’in Arsenal başındaki son senesini izliyoruz. Ondan sonra Arsenal asla bir kez daha eskisi gibi olmayacak. O takımını profesör edasıyla her anlamda etkileyen, değiştiren bir teknik direktör olarak tarihe geçti. Arsenal onunla beraber hedeflerini büyüten bir kulüp oldu ve adı dünya çapında milyonlarca sporseverin aklına kazındı. Profesör, Arsenal’i bıraktığında muhtemelen 2. ve 3. dönemi hızla unutulurken, 1. dönemi yıllarca konuşulmaya, hakkında yüzlerce yazı yazılmaya devam edilecek.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.