Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Kuzey Suriye’de ABD’nin önündeki 4 senaryo ve 4 öneri

ABD merkezli düşünce kuruluşu Dış İlişkiler Konseyi (Council on Foreign Relations) ABD’nin Suriye’de izleyebileceği politikalarla ilgili yeni bir rapor yayınladı. Araştırmacı Aaron Stein, kaleme aldığı raporda, ABD’nin Suriye politikasıyla ilgili farklı senaryolara ve politika önerilerine yer veriyor. Stein’e göre, ABD’nin Suriye’de izleyeceği politikanın önündeki en büyük engel, Türkiye ve Kürtler arasındaki gerginliğin tırmanma ihtimali. Bunun önüne geçmek istiyorsa ABD yönetiminin, Türkiye ve PKK arasındaki barış sürecinin tekrar başlaması için yoğun bir diploması trafiği başlatması gerekiyor.

Stein’e göre ABD yönetiminin önünde Suriye konusunda dört siyasi seçenek var:

Suriye Demokratik Güçleri’ne desteği artırmak

Şu anda, YPG’nin başını çektiği Suriye Demokratik Güçleri’nin Rakka’daki önceliği, şehrin doğu ve batı girişlerini kapatarak, IŞİD’in teçhizat hatlarını sekteye uğratmak. Ne var ki Türkiye’nin, SDG’ye Menbic’de uyguladığı baskı SDG’nin Rakka’ya düzenlediği operasyonu zayıflatıyor.

ABD, Rakka’nın düşmesini hızlandırmak adına doğrudan YPG’yi silahlandırmayı ve PYD’yi diplomatik olarak tanımayı düşünebilir. Daha ileri bir adım ise YPG güçlerinin ABD özel hareket kuvvetleriyle birlikte savaşması olacaktır. Bu durumda ABD, başka Arap ülkeleri ve Türkiye ile birlikte desteklediği Arap ve Türkmenlerden oluşan güçlere verdiği yardımları önemli ölçüde azaltabilir.

Bu senaryoda IŞİD’in Rakka’dan çıkarılmasını hızlandırabilir. Bu aynı zamanda Kürtlerin taleplerine ve PYD’ye, Suriye’deki çatışmanın çözümü konusunda ve barış masasında daha fazla yer açılması anlamına gelecektir.

Bu tabii ki Türkiye-ABD arasındaki ikili ilişkileri ciddi ve olumsuz şekilde etkileyecektir. Türkiye, ABD’nin bu tercihine cevap olarak, SDG ve YPG hedeflerine saldırılarını artırabilir. Ayrıca Türkiye kendi desteklediği grupların Kürtlerle aynı masaya oturmamaları konusunda baskı uygulayacaktır. Bu durum, IŞİD’in kolaylıkla tekrar güçlenmesine elverişli bir ortam yaratabilir. ABD’nin Kürtlere desteğini artırmasının bir diğer sonucu ise Türkiye’deki Batı karşıtlığının tırmanması olacaktır. Hükümet, Batı karşıtı söylemi, NATO’yla ilişkisinde ve ABD’nin çıkarı olan diğer konularda, Batılı ülkelerle işbirliği yapma konusunda çekimser kalmak için kullanacaktır.

Kürtlerden vazgeçerek Fırat Kalkanı Operasyonu’nu desteklemek

ABD, Türkiye’nin El Bab’ta başlattığı operasyona desteğini artırarak, bu kentin düşmesini hızlandırabilir. El Bab’ın ardından da Türkiye ve desteklediği grupları Rakka operasyonuna dahil edebilir.  Bu aynı zamanda, ABD’nin halihazırda desteklediği Arap ve Türkmen grupların, ABD özel harekat kuvvetleriyle birlikte savaşması anlamına gelecek.

Bu senaryoda ABD’nin Kürtleri böyle bir operasyonun SGD güçlerine ve Kürtlerin önemsediği şehirlere yönelmeyeceğine ikna etmesi gerekecek. Ama buna rağmen Türkiye ve Kürtler arasındaki gerilim tırmanabilir. Bu yola girilmesi, Rusya’nın üstü kapalı da olsa rızasını almayı ya da doğrudan desteğini gerektiriyor. Aynı zamanda Türkiye’nin, Suriye’deki sınırlı varlığını daha da artırmasını gerektirecek.

ABD Suriye politikasını bu şekilde şekillendirirse YPG ve SDG ile ilişkilerden vazgeçmiş; önemli bir müttefik olan Türkiye’yleyse ilişkilerin güçlendirmiş olacak.

ABD’nin Suriye’deki varlığını azaltmak ve Rusya ile ortaklaşa hava harekatı düzenlemek

Suriye’de ABD’nin savaştığı iki cihatçı örgüt var: IŞİD ve El Kaide’nin Suriye’deki kolu olan Tahrir el Şam. Şu anda Tahrir el Şam, İdlib’te diğer Arap ve Türkmen örgütlerle birlikte bulunuyor, bu yüzden sadece bu örgütün hedeflerini vurmak çok zor. Ama, ABD’nin Suriye’de El Kaide’yle savaşı yoğunlaştırması, diğer örgütleri bu grupla ilişkisini kesmeye zorlayacaktır.

Bu senaryoda ABD’nin, İdlib’teki Arap ve Türkmen gruplara, olan desteğini, bu dolaylı olarak Tahrir el Şam’ı güçlendirdiği için, azaltması gerekecektir. Ayrıca ABD Rusya’yla koordinasyonu sağlayarak hava saldırılarını artıracaktır. Bu karar, Obama yönetiminin Rusya’yla ortak bir hedef listesi çıkartarak, Rusya’nın ayrım gözetmeyen saldırılarını engelleme hedefinin bir devamı olarak görülebilir. Tahrir el Şam’a yönelik saldırıların artmasının ardından Türkiye, diğer örgütlerin bu grupla bağlarını koparması sürecinde kritik bir rol oynayabilir.

ABD’nin Rusya’yla koordinasyonu artırarak, hava saldırılarına ağırlık vermesi Rakka harekatını durdurması anlamına gelecek. Ama hava saldırılarının yeterince etkin olmadığı biliniyor. Bu senaryonun sonucu olarak Türkiye’nin ağırlığının artması, SDG’ye tanınan alanın daralmasına neden olacak. Ayrıca ABD’nin alanda savaşan gruplara silah desteğini kesmesi, başka ülkelerin devreye girmesine ve ABD’nin silah akışı üzerindeki denetimini kaybetmesine yol açacak.

Statükoyu korumak: Türkiye’yle gerginlikleri idare et, Kürtlerle işbirliğine devam et

2015’te IŞİD, topraklarının yüzde 14’ünü, 2016’da ise 16’sını kaybetti. IŞİD’in operasyonları büyük ölçüde durdu, örgütün Türkiye sınırına ulaşımı engellendi. ABD, bu süreçte Türkiye ve Kürtler arasındaki gerginlikleri bir şekilde idare edebildi. SDG Menbic’i ve kuzey Rakka’nın önemli bir kısmını geri aldı.

ABD, SDG’yi desteklemeye devam ederken, Türkiye ile yoğun diplomasi trafiğini sürdürerek Kürtlerle ilgili endişelerini giderebilir. ABD, PYD’yi resmi olarak tanımayı reddederek, Türkiye aracılığıyla Arapların barış görüşmelerinde önemli şekilde varlık göstermesini garanti altına alabilir. ABD, bir yandan Türkiye’yle istihbarat paylaşımına ama diğer yandan da uygun gördüğü grupları silahlandırmaya devam eder.

Türkiye ABD’nin SGD’ye desteğinden pek hoşlanmayacaktır. SGD ile gerginliği tırmandırıp Menbic ya da Tel Abyad’da askeri güç kullanmaya çalışabilir. Türkiye’nin bu hamlesi, Rakka operasyonunu tehlikeye atacaktır. ABD, Menbic ve Cerablus arasında Fırat Kalkanı ve SGD arasındaki olası bir çatışmayı engellemeye çalışmak zorunda kalabilir.

Öneriler

Stein’a göre, stratejik önceliği IŞİD’i yok etmek olan Trump hükümetinin izleyebileceği tüm bu senaryolar ayrı ayrı riskler barındırıyor. Temel risk de NATO müttefiki ve IŞİD’e karşı savaşta sahadaki ortağı arasında bir çatışmanın patlak vermesi. ABD’nin bu çatışmayı önleyerek Suriye’de istediklerini elde etmesi için izlemesi gereken dört temel politika şunlar:

1) PKK ve Türkiye arasındaki barış görüşmelerinin tekrar başlaması için çalışmak. ABD, Türkiye ile PKK hakkındaki istihbarat paylaşımını arttırmalı, ama aynı zamanda Türkiye’ye, kendisinin aracı olacağı yeni bir barış sürecini başlatmak için ateşkes yapılmasını sağlamak adına diplomatik baskı uygulamalı.

2) IŞİD’e karşı uluslararası koalisyonda çalışan ABD’li diplomatlar ve askerler, PYD’ye gizlice Türkiye’nin desteklediği gruplarla tek taraflı bir ateşkes yapması ve El Bab yakınındaki operasyonları durdurması için baskı yapmalı. ABD, bunun karşılığında PYD’ye, bundan sonra gerçekleşecek barış görüşmelerine dahil edileceğinin garantisini vermeli ve bunu Rusya ile koordine etmeli.

3) Dışişleri Bakanlığı ve Pentagon, muhalif grupların liderlerine, Suriye hükümetine, ABD müttefiklerine ve uluslararası koalisyonun ortaklarına, ABD’nin, Suriye’de gelecekte, toprak bütünlüğünü korumuş ve parlamentosu Şam’da olan ama adem-i merkezileşmiş bir siyasi sistemi desteklediğini belirtmeli. Bu ABD’nin mevcut Suriye politikasını genişleterek daha fazla aktörle iletişime geçmesi ve Suriye’nin geleceğini şekillendirmede daha fazla rol oynaması anlamına gelecektir. Ama ABD, Suriye ile ilgili siyasi bir plan önermedikçe, ülke çapında bir ateşkes sağlamak için tarafları ikna etmekte zorlanıyor. Böyle bir açıklama, Kürtleri, Türkiye’ye saldırmamaları konusunda ikna etmeyi de kolaylaştıracaktır. ABD, ateşkes sürecine Suriye hükümetini de dahil etmek için İran ve Rusya ile ortaklaşa çalışmalı, Suriye hükümetinin sözlerine uymaması sonucunda da ABD Hazine Bakanlığı’nın uyguladığı yaptırımların ağırlaştırılacağı söylenmelidir.

4) PKK ve Türkiye hükümeti arasında başlayacak görüşmelerin sonucunda, ABD’nin uluslararası koalisyondaki temsilcileri ve ABD ordusu, Türkiye-PKK müzakerelerindeki ilerlemeleri, YPG ile Arap ve Türkmen gruplar arasında ateşkes yapılması ve uzlaşı sağlanması için kullanmalıdır.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.