Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

11 Eylül sonrası CIA işkencelerinde doktorların kilit rol oynadığı belgelendi

Gizliliği kalkan yeni dokümanlara göre CIA doktorları; “waterboarding” yani basınçlı su ile sorgulama (veya su altında tutularak havasız bırakılma) yöntemleri buna şahit olan Amerikalı personel üzerinde olumsuz etkiler bıraktığı ve zamanla işlevsiz hale geldiği için yeni bir yöntem olarak “doğruluk serumu” (truth serum) kullanmayı hesaba katmış.

Guardian gazetesinin haberine göre “Proje İlaçları” adındaki program, Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği’nin (ACLU) salı günü yayınladığı ve ismi açıklanmayan kıdemli bir CIA çalışanının hazırladığı 90 sayfalık rapor vasıtasıyla kamuoyuna duyuruldu. ACLU, raporun yayınlanması için daha önce mahkemeye başvurmuş ve uzun süren bir hukuki sürecin ardından mahkeme, raporun yayınlanması yönünde karar vermişti.

Teröre karşı savaş (War on Terror) kapsamında ABD tarafından tutuklanan şüpheliler üzerinde ilaç tedavisi uygulanması fikri CIA’nın medikal birimi tarafından “muhtemelen denemeye değer” olarak tavsiye edilse de, teşkilatın  Terörle Mücadele Birimi’nin legal sürecin ilerlemesi için Bush yönetiminin adalet bakanlığına bunu sormama kararı sonrası gündemden düştü.

CIA’nın yayınladığı raporlara göre, Medikal Birim, 11 Eylül saldırılarının ardından 2002-2007 yılları arasında yapılan soruşturmalarda kilit rol oynadı. Tutukluların gizli CIA merkezlerine götürüldüğü 120 uçuşta yer aldılar. Tutukluların yaşamalarını sağladılar ve görünürde tıbbi doğruluk görüntüsü çizdiler. CIA raporlarına göre, işkence uygulamalarına meşruiyet kazandırılmasında doktorlar çok büyük rol oynadı.

11 Eylül saldırılarının tasarlayıcısı Halid Şeyh Muhammed, 140 kez basınçlı su işkencesine maruz bırakılmıştı. Ancak doktorlara göre uykusuzluğa mahkûm edilen Muhammed’e yapılan bu uygulama ona periyodik olarak rahatlama sağlıyordu.

Abu Zubaydah vakası

11 Eylül saldırılarında yer alan bir diğer terörist Abu Zubaydah’ın ise kutu kadar bir odada tutulması daha ileri derecede işkenceye maruz kalmasını engelliyordu. Bu esnada, ABD Adalet Bakanlığı, tutukluların yaşantılarının kutu şeklindeki odalar ile sınırlandırılması ve basınçlı su ile sorgulama cezalarının işkence olmadığına dair üç bildiri yayınladı.

Abu Zubaydah bu uygulamalara maruz kalan ilk hedefti. Raporda kendisinin işkenceye maruz kaldığı yer ifşa edilmese de sonradan buranın Tayland Askeri Üssü’ndeki “Detention Site Green” adında bir bölge olduğu ortaya çıktı. O zamanlar bu bölge, şimdiki CIA Direktörü Gina Haspel tarafından yönetiliyordu. Ancak kendisi Zubaydah’ın en ağır işkenceleri tamamlandıktan sonra burada göreve başlamıştı.

Abu Zubaydah

Zubaydah’ın ilk işkence gününde kendisi tokatlandı, duvara çarpıldı, kutu odalara atıldı ve sonunda da basınçlı su ile işkence gördü. Bu muamelenin, kısa zaman içinde Zubaydah’ın direncini azaltacağı tahmin ediliyordu. CIA medikal yetkilisi, Zubaydah’ın basınçlı su ile yapılan işkenceye şaşırtıcı şekilde dayanıklı olduğunu ve kutu şeklindeki odalarda kalmaya da zaman içinde alıştığını gözlemledi.

Rapora göre, “tahminlerin aksine, süreç uzun bir zaman alacaktı.” 8 Ağustos günü çok yoğun bir işkenceye maruz kalan Zubaydah kendinden geçmişti ve tesisteki Amerikan personeli de bundan ciddi şekilde etkilenmişti. İşkence merkezlerindeki CIA yetkilileri, Terörizmle Mücadele Birimi süreci bizzat gözlemlemediği takdirde bu uygulamalara devam etmeme kararı verdi. Bir video konferans düzenlendi ve uygulamalara devam edilmesi emri verildi.

“Proje İlaçları” planı

Zubaydah’ın sorgulanması “tıbbi disinhibitör” tartışmalarını başlattı ve CIA’nın, daha önce ABD, Çin ve Rusya’da tecrübe edilen “doğruluk serumu” (truth serum) kullanımını gözden geçirmesine yol açtı. 2003 sonundaki incelemede, herhangi bir resmiyet taşımayan ve “Proje İlaçları” olarak adlandırılan bir plan ortaya çıktı. Bu planın uygulanması için önerilen ilaç ise o dönemde yeni geliştirilen benzodiazepin  idi.

Uluslararası hukukta tutuklulara ilaç veya uyuşturucu kullanılarak ceza verilmesi yasak. CIA avukatları “doğruluk serumları”nın yasal olup olmaması durumunun yeterince net olmadığını belirtirken, CIA terörle mücadele ekibinin “Adalet Bakanlığı ile bir sorun yaşamak istemediğini” söyledi.

ACLU avukatı Dror Ladin’e göre, doktorlar olmadan bunların hiçbiri gerçekleştirilemezdi ve onların katılımı tamamen gizli tutulmuştu. CIA raporları aynı zamanda uyuşturucu kullanımının bir başka olumsuz tarafının daha altını çiziyor. Rapor şöyle diyor: “Uyuşturucu etkisi altında konuşan bir tutuklu, daha önce söylediği hiçbir şeyden haberdar olmadığını iddia edebilir.” Rapor aynı zamanda, soruşturmaların uyuşturucu yardımıyla yürütülmesinde yaşanan başarısızlığın CIA doktorlarını “bazı ciddi sorunlardan” koruduğunu da vurguluyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.