Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Yangın ekoloğu Doç. Çağatay Tavşanoğlu: “İzmir yangını sonrası kitlesel ağaç dikme önerileri iyi niyetli fakat ekolojik olarak yanlış”

İzmir’de yaşanan orman yangınlarının ardından, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli açıklamasında “Kasımda 3 milyon ağaç dikerek Guinnes rekorlar kitabına gireceğiz” dedi. Sosyal medyada küle dönen bölge için birçok fidan dikme kampanyası başlatıldı.

Yangın esnasında orman görevlisi Özkan Özbedel’in uyguladığı karşı ateş metodu sosyal medyada olumsuz tepkilere neden oldu. Özbedel yaptığı açıklamada, “Karşı ateş tüm dünyada ve ülkemizde uygulanan bir yangın söndürme yöntemidir. Ateşe karşı ateş kullanırız” dedi.

Çağatay Tavşanoğlu

Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü Ekoloji Anabilim Dalı’ndan Doç. Dr. Çağatay Tavşanoğlu’na yangın esnasında ve sonrasında nasıl önlemler alınıp, çalışmalar yapılabileceğini sorduk. 

“Akdeniz ormanlarındaki bitkiler yangına uyarlanacak şekilde evrimleşmiştir, ormanın yok olması mümkün değildir” demiştiniz. Bu konuyu biraz açabilir misiniz?

Toplumda, Akdeniz’de orman yangını sonrasında ormanın “yok olduğu” konusunda yaygın bir kanı var. Bu kanının yanlış olduğunu, aslında Akdeniz ormanlarının milyonlarca yıldır yandığını ve bu nedenle bitkilerin uyarlanmaları sayesinde ormanın kendini yenileyebilmekte olduğunu vurgulamak istedim.

Biraz daha açacak olursam, eğer canlılara yeteri kadar zaman verirseniz, bulundukları ortamın koşullarına zamanla uyarlanırlar. Bu, doğal seçilim adını verdiğimiz süreç sayesinde gerçekleşir. Dünya üzerinde sık yangına maruz kalan yerlerde, yangına dayanıklı olmayan ya da yangından sonra nesillerini devam ettiremeyen türler ortadan kalkmakta ve o alanlarda ancak bu uyarlanmalara sahip olan türler yaşayabilmektedir. Bu uyarlanmaların oluşması bazen yüzbinlerce hatta milyonlarca yıl sürebilmektedir. Zaman içinde, yangına eğilimli ekosistemler adını verdiğimiz bu alanlardaki bitkilerde farklı farklı yangın uyarlanmaları evrimleşir ve buna günümüzde yangın sonrası bitkilerin hayatta kalması ve neslini devam ettirmesi şeklinde tanık oluruz.

Örneğin, bu ormanlarda yaşayan birçok bitki yangından sonra sürgün verme özelliğine sahiptir. Bu bitkiler, toprak altında kalan dokuları yangını canlı bir şekilde atlattıkları için yangından sonra hemen birkaç ay içinde sürgün vererek yeniden alanda belirirler. Kızılçam orman altı örtüsünde bulunan birçok çalı ve ağaççık türünün yangın sonrası hayatını devam ettirme stratejisi bu şekildedir. 

Bazı bitkiler ise, yıllarca toprakta uyku halinde bulunan ve ancak yangın sırasında ortaya çıkan sıcaklıklar ve duman ile çimlenme yeteneği kazanan tohumları sayesinde yangın sonrasında popülasyonlarını devam ettirirler. 

Kızılçam gibi, Akdeniz Havzası’nda yayılış gösteren birçok çam türü, serotinlik adı verilen ve kozalaklarının bir kısmını yıllarca kapalı tutma ile karakterize edilen bir özelliğe sahiptir. Bu sayede, tohumlar yangın sırasında kozalaklar içinde güvenli bir şekilde kalır ve yangını canlı olarak atlatırlar. Yangın, kozalak pulları arasındaki reçineyi erittiğinden, yangından hemen sonra kozalak pulları açılır tohumlar yanmış toprağa salınır. Rekabetin olmadığı ve besince zenginleşmiş toprağa sahip yangın alanında kızılçam tohumları iyi bir şekilde çimlenir ve büyür.

Tüm bu uyarlanmalar sayesinde, Akdeniz ormanları yangın sonrasında kendini yenileyebilme yeteneğine sahiptir. Bu doğrultuda, yangın sonrasında ormanın biyolojik çeşitliliği zarar görmemekte ve ormanın tümden yenilenme süreci başlamaktadır. Bu süreç zaman alıcı bir süreçtir ve yangın alanında homojen bir şekilde gerçekleşmez. Yanmış alanın bazı yerlerinde, kızılçam iyi bir şekilde yetişemez ve o alanlar makilik haline dönüşür. Bazı yerler ise, önceden olduğundan onlarca kat daha yoğun çam fidesine sahip olur. Genel olarak bir kızılçam ormanının yandıktan sonra 30 ila 40 yıl içerisinde ağaçların büyümesi ile yeniden ormana dönüştüğünü görmek mümkündür. 

Yangın alanlarının ağaçlandırılması hakkında ne düşünüyorsunuz? Fidan dikme önerileri ne kadar doğru?

Yukarıda belirttiğim bilgiler ışığında, Akdeniz ormanlarında yangın sonrası yapılacak insan müdahalelerinde dikkatli olmak gerekiyor. Yangın sonrası ağaç dikme faaliyetleri çoğu zaman yanan alana dozerlerle girerek çıkan bitkileri temizleme ve fidan dikme şeklinde gerçekleşiyor. Bu faaliyet, yangın sonrası ortaya çıkan ve çıkacak olan biyolojik çeşitliliği yok etmekte ve bu alanları çam monokültürüne (bizim durumumuzda kızılçam plantasyonu) çevirmektedir. 

İzmir yangını sonrası yapılan kitlesel fidan dikme önerilerini iyi niyetli bulmakla birlikte, bunun ekolojik olarak yanlış bir uygulama olacağını biliyorum. Ağaçlandırma, yangın alanlarında ancak son çare olarak başvurabileceğiniz, karar verilme sürecinde ekoloji ve ormancılık bilgisi gerektiren ve doğal ekosistem üzerinde kalıcı hasarlara sebep olabilecek bir uygulama. Her ne kadar erozyon kontrolü, kentsel peyzaj, ekolojik restorasyon gibi gerekçelerle yapılmış başarılı ağaçlandırma uygulamaları olsa da, Akdeniz ormanlarının yangından sonra ağaçlandırılmasının, biyoloji çeşitlilik açısından götürüsünün getirisinden daha fazla olduğunu söyleyebilirim. 

Yangın sonrasında ormanın eski haline gelmesi için nasıl bir çalışma yapabiliriz? 

Yangından sonra kızılçam ormanlarının restorasyonu için, Orman Teşkilatı’nın da sıklıkla kullanmakta olduğu, yanmış dalların yere serilerek kızılçam tohumu takviyesi yapma şeklinde bir uygulama var. ‘Doğal gençleşme’ olarak da ifade edilen bu yöntemde, alana herhangi bir dozer müdahalesi olmadan ve alana fidan dikmeden alanın yeniden ormana dönüşmesi sağlanıyor, aynı zamanda biyolojik çeşitliliğe de zarar verilmiyor. 

Bu doğrultuda, vatandaşlar, politikacılar ve sivil toplum kuruluşları, ormanın yenilenmesi sürecinin bir takipçisi olabilir, bu alanlarda kaçak yapılaşma, tarım alanı açma gibi faaliyetler olup olmadığını denetleyebilir ve toplumun yangınlar konusunda bilinçlendirilmesi için çaba harcayabilirler. Bu tarz girişimler, ormanların korunması açısından yanan alana gidip fidan dikmekten çok daha faydalı olacaktır.

Orman görevlisi Özkan Özbedel

Orman görevlisi Özkan Özbedel, İzmir yangını sırasında karşı ateş metodu kullandı. Karşı ateş metodu nedir? Yangına başka türlü nasıl müdahale edilmeli?

Sayın Özbedel başarılı bir karşı ateş uygulaması ile yangının bir yerleşim yerine ulaşmasını engelledi. Kendisi bu konuda bir yanlış anlaşılmanın kurbanı oldu, ama en azından olayın doğrusu kısa sürede anlaşıldı.

Karşı ateş yönteminde, yangının klasik yöntemlerle durdurulamadığı durumlarda, yangının ilerlediği yönün önünde bir noktada bilerek bir yangın çıkartılır. Büyük yangın o noktaya ulaştığında, yanacak bitki materyali kalmamış olmasından dolayı yavaşlar ya da yön değiştirir, böylece yangının tümden söndürülmesi daha kolay olur. Tabii karşı ateş, ancak uzmanları tarafından uygulanabilecek ve uygulanması sırasında birçok bilgi (topoğrafya, yangının yönü, rüzgâr yönü vb.) gerektiren bir yöntemdir.

Klasik yöntemler olarak, yangın çıktıktan sonra söndürme amacıyla helikopter ve uçak gibi yangının üzerine su ya da kimyasal atan hava araçları ile arazöz, itfaiye aracı, dozer vb. kara araçları kullanılmaktadır. Ayrıca, Orman Teşkilatı personeli ile yangın işçileri ve itfaiye erleri yangınla yerden de mücadelede aktif rol almaktadır. Alternatif yöntemler ise, yangınla daha çıkmadan önce mücadeleye başlamak olarak nitelendirebileceğim önleyici tedbirlerdir. Örneğin, yangın riskinin yüksek olduğu yerlerde yanıcı madde miktarının azaltılmasına yönelik çalışmalar yapılabiliyor. Riskli olduğu bilinen ya da yangının hızlı yayılmasına neden olacağı bilinen bazı yerlerde orman altındaki çalı ve otların temizlenmesi ya da tarım alanı-orman geçiş noktalarında ve yol kenarlarında ağaçsız bir şerit oluşturulması bu önleyici tedbirlere örnek olarak verilebilir. Ayrıca, denetimli yakma denen ve orman altı örtüsünün düşük şiddetli bir denetimli yangın ile ortadan kaldırılmasını içeren yöntemler de mevcuttur. 

Orman yangınına en masraflı müdahale şekli yangın çıktıktan sonra gerçekleşendir, bununla birlikte ülkemizde bu konudaki en yüksek miktarda yatırım da yangın sonrası söndürmeye yapılmaktadır. Önleyici tedbirler konusunda daha fazla çaba gösterilmesi, hem yangınlarla daha kolay baş edilmesini hem de yangın sonrası zararların en aza indirilmesini sağlayacaktır.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.