Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilmesi sonrası İran’dan üçüncü adım: Santrifüj ve araştırma kapasitesini artırıp uranyum zenginleştirmeyi kolaylaştıracak

Üç yıllık müzakereler sonrası 2016’da yürürlüğe giren İran ile dünya devletleri arasındaki nükleer anlaşmadan, Trump yönetimi 2018’de tek taraflı olarak çekilmişti. ABD yaptırımlarının yeniden devreye girmesi sonrasında anlaşmanın getirdiği kısıtlamaları birer birer kaldıran İran yeni hamlesini bugün açıkladı. İran Cumhurbaşkanı Ruhani, uranyum zenginleştirme kapasitesini yükseltmek üzere, santrifüj ve AR-GE faaliyetlerini artıracaklarını duyurdu.

Doğu Eroğlu / Viyana

İran’la dünya ülkelerinin 2015’te uzlaşıya vardığı ve 2016’da yürürlüğe giren nükleer anlaşma (JCPoA, Kapsamlı Ortak Eylem Planı), 2018’de ABD’nin çekilme kararı alması ardından sarsılmayı sürdürüyor. ABD’nin çekilme kararı sonrası diğer imzacılar Çin, Fransa, Almanya, Rusya ve İngiltere anlaşmanın tarafı olmayı sürdürse de İran anlaşma kapsamında nükleer programı üzerine getirilen kısıtlamaları birer birer deliyor. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani bugün, ABD’nin ekonomik yaptırımları sonrasında İran’ın atacağı üçüncü adımı duyurdu. Ruhani, “İran Atom Enerjisi Kurumu ülkenin ihtiyacı olan tüm teknik gereksinimler için adım atacak ve anlaşmanın getirdiği AR-GE kısıtlamalarını bir kenara bırakacak” açıklamasını yaptı. Ruhani bu kapsamda yeni santrifüj üniteleri için çalışmaların başlatılacağını, böylelikle İran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin hız kazanacağını söyledi.

İran ABD’nin anlaşmadan çekilip yaptırım kararı alması üzerine anlaşma taraflarına iki defa ikişer aylık süreler tanıyarak atacağı yeni adımları açıklamıştı. İlk adım olarak 300 kiloluk uranyum limitini kaldıran, ikinci adım olaraksa uranyum zenginleştirilmesindeki yüzde 3,67’lik sınırı aşacağını açıklayan İran, bugün uranyum zenginleştirilmesini hızlandırmak için yeni tedbirler alacağını ilan etti.

İran’ın üç adımı nükleer silahlanma bakımından ne anlama geliyor?

Kapsamlı Ortak Eylem Planı, İran’ın nükleer enerji programının tamamen barışçıl amaçlarla sürdürülmesi için pek çok önlem içeriyordu. Bunların en önemlileri arasında düşük düzeyde zenginleştirilmiş uranyuma miktar sınırı getirilmesini (300 kilo), uranyum zenginleştirilmesinin yüzde 3,67’yle sınırlandırılmasını ve yüksek derecede uranyum zenginleştirilmesi yapılmasını sağlayabilecek teknolojilerin dönüştürülmesini içeriyordu.

Nükleer enerji programlarında kullanılabilmesi için U235 yoğunluğu bakımından, yüzde 3 ile 5 arasında zenginleştirilmiş uranyum yeterli. Ancak U235 bakımından yüzde 20, silah haline getirilebilir uranyum için sınır kabul ediliyor. Konvansiyonel nükleer silahlarınsa yaklaşık yüzde 90 oranında zenginleştirilmiş uranyum içermesi gerekiyor. İran’la yapılan nükleer anlaşmanın temel amacı, ülkenin nükleer enerji programının herhangi bir şekilde nükleer silahlanmaya kapı aralamamasını sağlamaktı. Bu kapsamda getirilen sınırlamaları kaldırması, yakın zamanda İran’ın yeniden sınır değer olarak kabul eden yüzde 20 oranında zenginleştirilmiş uranyuma sahip olabileceğini işaret ediyor.

Cumhurbaşkanı Ruhani’nin açıkladığı AR-GE faaliyetleri önündeki kısıtlamaların kaldırılması ve santrifüj kapasitesinin artırılması önlemleri, İran’ın uranyum zenginleştirme kapasitesini (hem miktar hem de U235 yüzdesi bakımından) artırması anlamına geliyor.

Direktörsüz Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı beklemede

İran nükleer programının, anlaşmanın gerekleri uyarınca sürdüğünü izlemek ve bu doğrultuda anlaşmanın taraflarını bilgilendirmekle sorumlu Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA, Ajans) henüz konuyla ilgili bir değerlendirme yapmadı. Viyana’da dün yabancı gazetecilerle bir araya geldiği toplantıda Medyascope’un sorularını da yanıtlayan Ajans’ın medya sorumlusu ve sözcüsü Fredrik Dahl, Ajans’ın da İran’ın alacağı yeni tedbirlerden haberdar olmadığını, gelişmeleri uluslararası basından takip etmeyi sürdürdüklerini aktardı.

Uzmanlar, Uluslararası Atom Enerjisi Direktörlüğü görevini yürüten Yukiya Amano’nun 22 Haziran 2019’da yaşamını yitirmesinin de Ajans’ın eylemsiz bir durumda kalmasına yol açtığı görüşünde. 2009’dan beri direktörlük görevini yürüten Amano, İran’ın nükleer programı konusunda, delil yetersizliğine rağmen Batı yanlısı kanaat takındığı gerekçesiyle eleştiriler de almıştı.

Yeni direktörü belirleyecek eylül ayındaki seçimler sonuçlanana kadar, Ajans’ın İran nükleer anlaşması hakkında önemli bir adım atması beklenmiyor.

İran’ın nükleer programında önemli tarihler

1957: Şah Rıza Pehlevi İran’ın nükleer programını ABD desteğiyle başlattı. 1970’ler boyunca nükleer program, Almanya, ABD ve Fransa gibi ülkelerin desteğiyle gelişti.
1979 İran İslam Devrimi ve sonrası: 1979 sonrasında gerileyen nükleer program, İran-Irak Savaşı’nın da etkisiyle, silahlanma hedefinin öneminin artmasıyla yeniden önem kazandı. 1990’larda Rusya ve Çin’le işbirliği genişledi.
2002: İran’ın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na sunduğu yakıt döngüsü planları şaşkınlık yarattı. 2003’te Ajans direktörü Muhammed el-Baradey’in İran’a yaptığı ziyaretle birlikte İran’ın nükleer programının oldukça ileri bir seviyede olduğu anlaşıldı ve Ajans İran’da araştırmalarına başladı.
2003: İran ilan ettiği Tahran Deklarasyonu’yla, uranyum zenginleştirme ve yeniden işleme yoluyla plutonyum üretimini gönüllü olarak askıya aldı. İran, NPT imzacısı ülkelerin çoğunun imza atıp onayladığı Ek Protokol’ü imzalamayı kabul etti.
2004: Paris Anlaşması’yla, İran’ın nükleer programının görüşmeler süresince askıda kalmasına karar verildi.
2006: Ajans ile İran arasındaki görüşmeler 2005’te tıkanınca, 2006’da İran Natanz tesisinde uranyum zenginleştirmeye yeniden başladı, Ek Protokol’ün gereklerini uygulamayacağını duyurdu ve Ajans İran’ın durumunu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne rapor etti.
2010: Fordov’daki tesislerde de uranyum zenginleştirdiği ortaya çıkan İran, U235 zenginleştirmesinde yüzde 20’lik seviyeye erişti. U235’teki yüzde 20 ve üzeri seviyeler, silah haline getirilmeye uygun olarak tanımlanıyor.
2013-2015: İran Nükleer Anlaşması (JCPoA) uzun görüşmelerden sonra taraflarca kabul edildi. 2016’da yürürlüğe girecek anlaşma İran’ın nükleer programına 15 yıllık kısıtlamalar getiriyor, ihlal durumları dışında yaptırımların kalkmasını öngörüyordu. Anlaşma uyarınca İran 15 yıl boyunca U235 zenginleştirmesini yüzde 3,67 seviyesinde tutacak, elinde sadece düşük seviyede zenginleştirilmiş 300 kilo kadar uranyum tutacaktı. Yüksek düzeyde uranyum zenginleştirme yapabilme kapasitesindeki tesisleriniyse dönüştürecek ve santrifüj kapasitesini sınırlayacaktı.
2018: ABD anlaşmadan çekildiğini ve yaptırımları geri getireceğini ilan etti. Avrupa, Çin ve Rusya ise anlaşmaya taraf olmaya devam edeceklerini açıkladı.
2019: İran anlaşmanın ABD tarafından tek taraflı bozulması ve yaptırımlarla karşılaşması sonrasında anlaşma harici adımlar atacağını açıkladı. Bu adımların ilki düşük derecede zenginleştirilmiş uranyuma getirilen 300 kiloluk sınırın aşılması, ikincisiyse uranyum zenginleştirilmesinde yüzde 3,67’lik sınırın aşılması olarak duyuruldu.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.