Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Şule Çet davasının dördüncü duruşması 16 Ekim’de: İfadeler ne anlatıyor, deliller ne diyor?

22 yaşındaki üniversite öğrencisi Şule Çet, 29 Mayıs 2018’te Ankara’da Yelken Plaza’nın 20. katında bulunan bir ofiste şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti. Çet’in cansız bedenine ofis penceresinin 70 metre altındaki teras katında ulaşıldı. Olay anında ofiste bulunan Çağatay Aksu ve arkadaşı Berk Akand, olaydan yaklaşık bir buçuk ay sonra, 14 Temmuz 2018’de tutuklanarak cezaevine gönderildi. Haklarında “kasten adam öldürme”, “nitelikli cinsel saldırı” ve “hürriyeti tahdit” suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 39’ar yıla kadar hapis cezası istenen Aksu ve Akand, 16 Ekim’de dördüncü kez hâkim karşısına çıkacak. Medyascope’tan Batu Bozkürk, kamuoyunun yakından takip ettiği dosyanın bugüne kadarki seyrini ve hangi delillere ulaşıldığını inceledi.

Şule Çet, Çağatay Aksu’nun devraldığı işyerinde çalışıyordu

1996 doğumlu Şule Çet, Gazi Üniversitesi Tekstil Tasarımı Bölümü’nde ikinci sınıf öğrencisiydi. 33 yaşındaki Çağatay Aksu’nun anlatımına göre Çet ve Aksu, 6 Nisan 2018’de, olaydan bir buçuk ay önce tanıştı. Aksu bir barı devralmıştı ve Çet burada kasiyer olarak çalışmaktaydı. Aksu devir işinden sonra Çet ile çalışmaya devam etti ancak işyeri 21 Mayıs’ta haciz gelmesi üzerine kapatıldı. 32 yaşındaki Berk Akand ise Çağatay Aksu’nun üniversite yıllarından arkadaşı.

İşyerine haciz gelmesi üzerine Aksu, Çet ile görüşmek istedi

Çağatay Aksu’nun anlatımına göre Şule Çet 21 Mayıs’ta işsiz kaldıktan sonra maddi sıkıntılar yaşadı. 28 Mayıs’ta buna ilişkin mesajlaştılar ve Aksu, Çet’in sorunlarını halledebileceğini söyleyerek onunla görüşmek istedi.

Şule Çet’in ev arkadaşı 38 yaşındaki L.T.’nin anlatımına göre Çet, 28 Mayıs akşamı saat 22.00 sularında L.T.’ye “Abla Çağatay beni arayıp duruyor, benimle iş görüşmesi yapacağını söylüyor, ne yapayım konuşmaya gideyim mi” ve “Çağatay alkol aldığı zaman bana asılıyor, yine asılacak mı?” dedi. L.T. de bunun üzerine Şule’ye gitmesini söyledi ve oraya vardıktan yirmi dakika sonra Çet’i arayacağını ifade etti.

Şule Çet saat 22.00 sularında Balgat yakınlarında bulunan restorana geldi. Burada Çağatay Aksu’nun yanı sıra, Berk Akand ve onların arkadaşı M.A. da vardı. 22.26’da Şule Çet, L.T.’ye “Abla, ara yazdığımda ara” şeklinde bir mesaj gönderdi. 22.38’de ise L.T., Çet’e eve gelmesine yönelik mesaj attı ancak Çet henüz görüşmediklerini, 15-20 dakika sonra kalkacağını söyledi. L.T. 23.14’te Çet’e bir mesaj daha attı, Çet ise “15 dakika sonra arar mısın” dedi. Ancak HTS kayıtlarına göre böyle bir arama gerçekleşmedi.

Görüşmenin devamında Yelken Plaza’da bulunan ofise geçildi

Dört kişi saat 00:00’da restorandan ayrıldılar. M.A. buradan eve geçeceğini, Çağatay Aksu ise “restoranda konuştukları gibi” Yelken Plaza’daki ofise geçeceklerini söyledi. Ofise Şule Çet’i de davet ettiler. Berk Akand’ın ifadesine göre Çet önce, eve geç kalacağı gerekçesiyle gelmek istemedi ancak daha sonra “Çok oturmayız, istediğin zaman dönersin” denmesiyle bu teklifi kabul etti. Çağatay ile Şule bir arabaya, Berk ise başka bir arabaya binerek restorandan ayrıldı. Saat 00.20 sularında Yelken Plaza’ya vardılar.

Bu sırada, saat 00.07’de L.T. ile Çet arasında 20 saniyelik bir telefon görüşmesi gerçekleşti. Saat 00.19’da ise Şule Çet, L.T.’ye, “Bu adam bana abayı yakmış”, “Allahım salmıyor”, 00.21’de “Biliyordum böyle yapacağını”, 00.24’te “S.keyim ya” mesajları attı.

Saat 00.30 sularında Aksu, Akand ve Çet plazaya geldiler ve 20. katta bulunan ofise çıktılar. Burada makam odasında – ofise girince bulunulan odada – oturdular. Akand ve Aksu’nun ifadesine göre içki içip, müzik dinlediler.

İki buçuk saat boyunca yaşananlar üç farklı ifadeyle anlatıldı

00.30 ile 03.03 arasındaki zaman diliminde dava dosyasına yansıyan üç temel tanıklık yer alıyor. Bunlardan birincisi ev arkadaşı L.T.’nin Şule Çet ile olan mesajlaşmaları, ikincisi P.T. isimli tanığın Berk Akand’dan saat 02.39’da “Çok kötü şeyler oldu” mesajını aldığını söylemesi, üçüncüsü ise Akand’ın telefonuyla çektiği video görüntüleri.

Şule Çet ev arkadaşına mesaj atmaya devam etti

Şule Çet, L.T. ile saat 00.34’te, 00.54’te ve 01.04’te üç ayrı telefon görüşmesi yaptı. Bu görüşmeler toplamda yaklaşık dört dakika sürdü. Burada neler konuşulduğuna ilişkin bilgiler dava dosyasında yer almadı. Saat 01.47’de ise Çet, L.T.’ye “Bırakmıyor .mk” şeklinde bir mesaj attı. Bunun üzerine L.T., Çet’i aradı ve o anları daha sonra şöyle anlattı: “01.47’de ‘bırakmıyor .mk’ diye mesaj atınca ben de onu aradım, cevap verdi, nerede olduğunu sorduğumda ise Çağatay’ın ofisinde olduğunu, mutfakta sigara içtiğini, Çağatay’ın ona üç paket sigara aldığını, bira da aldığını ve bira içtiğini söyledi. Ben de ona ‘Yerini söyle, gelip alayım’ dedim, o da kabul etmedi.”

Daha sonra saat 02.30’da L.T., Çet’e yine onu merak ettiğine dair mesajlar attı. Çet’ten yanıt ise 02.45’te, “Of analog” mesajıyla geldi. 03.03’te ise Çet, L.T.’ye “Ağzıma s.çtı, ağzıma” ve ”Keşke gelmeseydim” şeklinde iki mesaj attı. Ancak L.T. o saatte uyuduğunu, bu mesajları sabah gördüğünü söyledi. Bu son iki mesaj, bilinen haliyle Şule Çet’in ofis dışıyla son iletişimiydi.

Çağatay Aksu bu mesajları “Şule Çet’in eve gitmemek için ev arkadaşına mazeret bulması” şeklinde savunuyor. Ancak Çet’in avukatlarına göre bu mesajlar, hürriyetten alıkoyma ve cinsel saldırı suçunun ispatı.

Tanık P.T.: “Berk Akand 02.39’da ‘Çok kötü şeyler oldu’ diye yazdı”

Berk Akand o gece, “ilgi duyduğu insan” olarak nitelediği P.T. ile sürekli iletişim halindeydi. P.T.’yi ofise davet etti, hatta “ikna edebilmek için” ofis içinden videolar çekerek ona gönderdi. HTS kayıtlarına göre saat 02.16’da ikili arasında yaklaşık yirmi dakikalık bir telefon görüşmesi başladı. 02.39’da ise Akand, P.T.’ye iki mesaj gönderdi. Bu mesajların hemen ardından 02.40’ta yaklaşık dört dakikalık bir telefon görüşmesi daha oldu. En sonunda 02.45 ile 02.48 arasında toplam beş mesaj daha atıldı ve Akand’ın P.T. ile iletişimi sona erdi.

P.T. olaydan yaklaşık beş ay sonra savcılığa verdiği ifadede, o sabah telefonuna baktığında Berk’in saat 02.39’da “Çok kötü şeyler oldu, beni ara” şeklinde bir mesaj gönderdiğini söyledi. Telefon konuşmalarından bahsetmedi.

P.T., 02.39’da o mesajı aldığına yönelik ifadesini 6 Şubat’taki birinci duruşmada tekrarladı. Ancak HTS kayıtlarının aksine, saat 01.00’de telefonunu sessize alıp uyuduğunu anlattı.

P.T.’nin “Çok kötü şeyler oldu” mesajı Şule Çet’in ailesinin avukatlarınca “cinsel saldırının gerçekleştiği ve 02.39’dan önce gerçekleştiği” şeklinde değerlendiriliyor.

Akand’ın vekilleri 02.56’daki videonun “Çok kötü şeyler oldu”‘yu yalanladığını söylüyor

Berk Akand o gece telefonu ile videolar çekip Instagram’a yüklüyor ya da P.T.’ye gönderiyordu. Bu videolarda Akand, Aksu ve Çet’in ofis içerisinde müzik dinledikleri görülüyordu. Son videonun çekilme saati 02.56’ydı ve o videoda Çağatay ile Şule yan yana oturuyordu.

Akand, birinci duruşmada “Çok kötü şeyler oldu” mesajını saat 02.39’da değil, olaydan sonra karakola gittiklerinde attığını söyledi. 02.39’da ise içki almak için P.T.’nin evinin yakınlarına gideceğini, onu görebilmek için “Bana acil ulaş” şeklinde bir mesaj attığını savundu. Ancak hem Akand hem de P.T. telefonlarındaki mesajları sildikleri için somut gerçeğe ulaşılamadı.

Akand’ın avukatları, Çet ve Aksu’nun 02.56’da çekilen görüntüsünün 02.39’da böyle bir mesajın atılmış olma ihtimalini düşürdüğünü ifade ediyor. Ayrıca Aksu ve Akand, Çet’in görüntülerde iyi bir ruh halinde olduğunu ve ev arkadaşı L.T.’ye, alıkonduğuna dair gönderdiği mesajların bu görüntülerle örtüşmediğini savunuyor.

İletişimin azaldığı 50 dakika

Gecenin devamında saat 03.32’de Berk Akand, S.Ş. adındaki bir kuruyemişçiyi aradı ve 46 saniye konuştular. S.Ş. 15 Mayıs’taki ikinci duruşmada savunma tanığı olarak mahkemenin huzuruna çıkarıldı ve Akand’ın ona “Dükkanı açar mısın, içki alacağım” diye sorduğunu ancak bunu reddettiğini söyledi. S.Ş. konuşmaları sırasında arkadan müzik seslerinin ve bir kadın sesinin geldiğini belirtti.

Olay yerinde müzik dinlenen bilgisayarın tarayıcı geçmişinde ise 03.49’a kadar farklı şarkıların açıldığı görüldü. Dava dosyasında 03.03 ile 03.50 arasında başka bir belge (video, görüşme, mesajlaşma) yer almadı.

Şule Çet 03.50’de aşağı düştü, Çağatay Aksu: “Elimden kaydı, tutamadım”

Şule Çet’in aşağıya düşme saati güvenlik görevlilerine göre 03.50’ydi. Çağatay Aksu, olayı şöyle anlattı:

“Şule ‘Ben gitmek istiyorum’ diyerek, makam odasının yan tarafında bulunan dinlenme odasına geçtiğinde, alkollü olmasından dolayı yaklaşık bir dakika sonra ben de Şule’nin yanına gittim. Şule’nin dinlenme odasının camından yarı beline kadar sarktığını, hatta tamamen düşecek pozisyonda olduğunu görür görmez kendisini tuttum, içeri doğru çekmeye çalıştım. Berk’e bağırdım ancak müzik sesinden dolayı Berk’in beni duymadığını düşünüyorum. Ben yoğun şekilde Şule’yi çekerek kurtarmaya çalıştım, kendisini saldığı için gücüm yetmedi. ‘Ben gidiyorum’ dedi. Ben ‘Tutun’ diye kendisine söylememe rağmen, Şule elimden kayarak aşağı düştü, ben kurtarmak için çalıştığımdan sağ elimin orta parmağından yaralandım.”

Şule Çet yaklaşık 70 metre yükseklikten, asma kata düştü. Aksu olayın şoku ile bağırarak Berk’in yanına gittiğini, o sırada Berk’in gözünün açık olduğunu gördüğünü, ona “Şule gitti” dediğini, “Nereye gitti?” yanıtını aldığını, Berk’in inanmadığını, şok geçirdiklerini ve beş dakika kadar kendilerine gelemediklerini söyledi. Aksu birinci duruşmada da o an şok geçirdiğini, Şule “Ben gidiyorum” deyince normal bir şekilde gittiğini sandığını ve Berk’e “Hadi Şule gitti, biz de gidelim” dediğini kaydetti. Mahkeme heyeti başkanı ise Aksu’nun sözünü keserek şöyle sordu: “Aşağı düştüğü halde sen olayın şokuyla ‘Şule gitti, hadi biz de gidelim’ diyorsun?” Aksu şu cevabı verdi: “Gittiğini sanıyorum efendim, ‘Ben gidiyorum’ deyince normal olarak gittiği ben şokla, beynimde o yansıyor.”

Berk Akand: “İçim geçmişti”

Berk Akand ise o anları polis ifadesinde şöyle anlattı: “Ben ofis koltuğunda otururken Çağatay ve Şule yanımdan ayrılarak ofis içinde başka bir yere gittiler, önce Şule gitti, arkasından Çağatay gitti. Tam vaktini hatırlamadığım bir süre sonra Çağatay yanıma gelerek ‘Kalk gidelim, Şule camdan atladı’ dedi. Ben gülerek Çağatay’a ‘Saçmalama, dalga geçme’ dedim. Yaklaşık 2-3 dakika Çağatay’a inanmayarak ‘Dalga geçme’ dedim. Daha sonra Çağatay parmağını gösterip ‘Kız atladı ben de tutmak isterken parmağım yerinden çıktı’ dedi. Çağatay’ın şişmiş parmağını görünce sinir krizi geçirdim. Çağatay olayın şokundan olsa gerek sakindi, ‘Gel gidip bakalım, hadi gidelim’ tarzında şeyler söyledi. Sinir krizi geçirdiğim sırada Çağatay’a kızıp bağırıp yumruk attığımı hatırlıyorum.”

Akand birinci duruşmadaki ifadesinde ise “İçim geçti, yorgunluğu var günün, ondan sonra ilk hatırladığım, Çağatay ‘Berk’ diye bağırıp beni dürttü, ben gözümü açtım, havaya bakıyordum, ışıkların açıldığını fark ettim, gözümü açamıyorum, kafamı kaldıramıyorum. Önce müzik kesildi, müziğin aşırı sesi vardı ya, o dikkatimi çekti, sonra Windows’un kapanış melodisini duydum, ondan sonra Çağatay’ın ayak seslerini duyuyorum, şişe şıngırdama sesleri duyuyorum, bardak yıkama sesleri duyuyorum” dedi.

Berk Akand ve Çağatay Aksu (sağda) hakkında, hürriyeti tahdit, nitelikli cinsel saldırı ve kasten adam öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve 39’ar yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Bardak yıkama konusunda ters düştüler

Berk Akand’ın bahsettiği ‘bardak yıkama’ meselesinde Aksu ve Akand farklı ifade verdi. Aksu bardakları olay öncesinde yıkadığını söylerken Akand, yıkama seslerini olay sonrasında duyduğuna emin olduğunu belirtti. Bu ifade, Şule Çet’in aile avukatlarınca şüpheli bulundu. Avukatlar, Aksu’nun yanında biri öldükten sonra polisi ya da ambulansı araması gerekirken bardak yıkamasını ‘manidar’ buldu. Ayrıca bu, ‘delil karartma’ olarak değerlendirildi. Çet’in otopsisinde, idrarında mirtazapin etken maddesine ulaşıldığı yer alıyordu. Bu etken maddenin bulunduğu ilaçlar uykusuzluk sorunuyla başa çıkmak için kullanılıyor.

Şule Çet’in düştüğü pencerede parmak izine rastlanmadı

Şule Çet’in düştüğü pencere ve çevresindeki tutma yerlerinde Çet’in, Aksu’nun ve Akand’ın parmak ve vücut izine rastlanmadı. Mahkeme heyeti başkanı bu durumu birinci duruşmada Aksu’ya sordu, Aksu Çet’i bacağından tuttuğunu söyledi, vücut izinin çıkmamasını ise üzerinde uzun kollu gömlek olmasıyla açıkladı. Şule Çet’in aile avukatları bu hususu da bir ‘delil karartma’ olarak değerlendiriyor.

Aksu ve Akand 03.57’de ofisten çıktı

Çağatay Aksu ve Berk Akand, Şule Çet aşağı düştükten yaklaşık yedi dakika sonra ofisten çıktı. Daha önce güvenlik kamerasında bu sürenin 18 dakika olduğu gözüküyordu ancak kamera saatinin 11 dakika ileride olduğu anlaşıldı. Ofisten ilk çıkan Akand oldu ve yere çöktü. Akand’ın ayakta durmakta zorlandığı görüldü. Aksu’nun ise daha rahat olduğu, bir elinde telefon, diğer elinde sigara olduğu gözlendi. İkili, asansör gelene kadar yaklaşık 45 saniye konuştu. Bu konuşmanın çözümlenebilmesi için uzun süredir bir dudak okuma uzmanı aranıyordu, 1 Ekim’de bulundu. Berk Akand o konuşmaya ilişkin, Çağatay Aksu’ya “Bir şey mi yaptın lan” diye sorduğunu, “Ne yapacağım, görmüyor musun parmağımı, tutarken oldu” yanıtını aldığını söyledi.

Güvenlik görevlisi: ‘Küt’ diye bir ses duydum

Yelken Plaza’da güvenlik görevlisi olan M.A. saat 03.50’de plazanın danışma kısmındayken ‘küt’ diye bir ses duyduğunu, bunun üzerine jeneratör odasını kontrol ettiğini ancak burada bir problemle karşılaşmadığını, sonra güvenlik kamerasını kontrol ettiğini, 20. katta bulunan iki şahsı telaşlı hareketler içerisinde gördüğünü söyledi.

Daha sonra Berk Akand ve Çağatay Aksu aşağıya indi. M.A., Berk’in sürekli olarak “Kız nerede?” diye sorduğunu, Çağatay’ın “Yukarıdan düştü” cevabını verdiğini anlattı. Diğer güvenlik görevlisi A.D. ise Berk ve Çağatay’a “Siz üç kişi geldiniz, bayan nerede?” diye sorduğunu, Berk’in “Siz görmediniz mi lan buradan çıkmadı mı” yanıtını verdiğini anlattı. O ana ilişkin güvenlik kamerası kayıtlarında Akand’ın gergin olduğu ve Aksu’ya yumruk attığı görüldü. Aksu o sırada aracına binerek olay yerinden ayrıldı, ayrılma sebebini daha sonra ‘hastaneye gitme veya vinç bulma’ şeklinde açıkladı. Akand bu sırada Aksu’yu arayarak “Lan neredesin şerefsiz” dedi, Aksu da 10 dakika içinde geri geldi.

Olay sonrası: Kayıtlara “intihar” yazıldı

Şule Çet’in cansız bedeninin bulunduğu yerde olay yeri incelemesi yapıldı. Çet’in sol el avuç içinde bir tutam saç bulundu. Olay kayıtlara intihar olarak geçti. Aksu ve Akand’ın ifadeleri alındı ve 5 Haziran 2018’de her ikisinin de adli kontrol altına alınmalarına, yurtdışına çıkışlarının yasaklanmasına karar verildi.

11 Haziran 2018’de Şule Çet’in babası İsmail Çet, kızının intihar ettiğini düşünmediğini ve Çağatay Aksu ve Berk Akand’dan şikayetçi olduğunu bildirdi.

Aile avukatı Umur Yıldırım ise aynı gün Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliği’ne, kasten adam öldürme suçunun işlendiğini, şüphelilerin güvenlik görevlileri ile konuşurken suçluluk psikolojisinde olduklarını, maktulün intihara eğilimli olmadığını, maktulün yükseklik korkusunun olduğunu, daha önce o ofiste çalışmış bir kadının kendisine ‘sarkıntılık’ yapıldığını beyan ettiğini söyleyerek; delillerin karartılmaması için her iki sanığın da tutuklanmasını istedi.

14 Haziran 2018’de soruşturmayı yürüten Savcı Alev Ersan Albuz, her iki ismin de tutuklanmasını talep etti. Ancak bu talep reddedildi.

Şule Çet’in telefonu açılamadı, başka bir cihaza kopyalandı: İntihar bulgusuna rastlanmadı

Şule Çet’in iPhone marka cep telefonu ofiste bulundu ancak telefonun ekran kilidi hiçbir şekilde açılamadı. Bunun üzerine Çet’in Apple kimliği ve şifresi bilindiği için telefonun içindeki veriler başka bir telefona kopyalandı. Ancak kopyalanan veriler 28 Mayıs’a, yani olay gününe kadardı. Yine de telefonda yer alan SMS’ler, WhatsApp mesajları, fotoğraflar, videolar, internet geçmişi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca detaylı bir şekilde incelendi. Yapılan incelemelerin hiçbirinde intihar eğilimi gözlenmedi, “İntihar ya da intihara özendirici hiçbir bulguya rastlanılmamıştır” denildi.

Otopsi raporunda ölüm sebebi hakkında kanaate varılamadı

Şule Çet’in otopsi raporu 4 Temmuz 2018’de hazırlandı. Raporda, Çet’in vajinal ve anal sürüntü örneklerinde sperm hücresi görülmediği ancak anal sürüntü örneğinde menide ve idrarda bulunan prostat spesifik antijene (PSA) rastlandığı yer aldı. Ancak yapılan araştırmalarda bu PSA’nın kime ait olduğu tespit edilemedi. Daha sonra bu PSA ile ilgili ek rapor talep edildi.

Çet’in anal bölgesinde en büyüğü 0.4×0.2 santimetrelik birkaç adet yüzeyel ekimoza rastlandı. Literatüre göre genital bölgelerde bulunan ekimozlar cinsel saldırıya ilişkin şüphe niteliği taşıyor.

Çet’in idrarında uyumayı kolaylaştıran mirtazapin etken maddesi bulundu. Bu etken maddenin bulunduğu ilaçlar antidepresan statüsünde ve reçete ile satılıyor. Şule Çet’in aile avukatı Umur Yıldırım, ilacın Çet’in direncini kırmak amacıyla sanıklarca verildiğini savunuyor. Çağatay Aksu’nun avukatı Levent Ekmen ise bu ilacın prospektüsünde “25 yaşın altındaki kişilerde intiharı tetikleyebilir” yazdığını söylüyor ve Çet’in bu nedenle intihar etmiş olabileceğini öne sürüyor.

Şule Çet’in hyoid kemiği sağ boynuz orta bölümünde ekimozlu kırık tespit edildi. Aile avukatlarınca alınan uzman mütalaasında, literatüre göre hyoid kemik kırığının 100 boğulma vakasının 92’sinde görüldüğü ancak 100 düşme vakasının yalnızca 5’inde görüldüğü bilgisi yer alıyor.

Otopsi raporunun sonuç kısmında ise Çet’in ölüm sebebi hakkında kanaate varılamadığı belirtilirken, cinsel saldırıya ilişkin net bir ifade de yer almadı. Bu arada, otopsi raporunda Çet’in iç çamaşırı incelemesi yer almadı. Buradan sperm, kan, tükürük gibi örneklerin çıkabileceğini savunan aile avukatları, bunların da incelenmesini talep etti.

Çağatay Aksu ve Berk Akand 14 Temmuz 2018’de tutuklandı

Çağatay Aksu ve Berk Akand olaydan bir buçuk ay, otopsi raporundan on gün sonra, 14 Temmuz 2018’de, cinsel amaçlı cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, nitelikli cinsel saldırı suçu işlediklerine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren mesaj içerikleri, adli tıp raporu, parmak izi inceleme raporu, tanık beyanları gözetildiğinde kaçma ve delilleri karartma ihtimalleri bulunduğu gerekçesiyle tutuklanarak cezaevine gönderildi.

7 Kasım 2018 Adli Tıp Raporu: “Cinsel saldırı ve ölüm nedeni tespit edilemedi

7 Kasım’da hazırlanan Adli Tıp raporunda, otopsi raporunda olduğu gibi anal ve vajinal sürüntülerden, ekimozlardan, mirtazapinden, hyoid kemiğindeki kırıktan bahsedildi. Bunun yanında Çet’in sağ el üç ve dört numaralı tırnak örneklerinde Berk Akand’ın DNA’sına rastlandı. Akand’ın vekilleri daha sonra bu DNA’nın basit bir temasla mı yoksa boğuşma ile mi geçeceği konusunda ek rapor istedi ancak bu rapor henüz sunulmadı.

Raporun sonuç kısmında ise Şule Çet’in cinsel saldırıya maruz kalıp kalmadığı konusunda net bir değerlendirme yapılamadığı ifade edildi: “Anal yoldan cinsel ilişkiye girilmiş olabileceği, ancak anal sürüntü örneklerinde sperm elde edilmemiş olması, erkeğe ait DNA profili tespit edilmemiş olması, otopsisinde ağır genel beden travması bulgularının olması nedeniyle cinsel saldırıya maruz kalıp kalmadığı hususunda kesin bir değerlendirme yapılamadığı, olayın adli tahkikat ile aydınlatılmasının uygun olduğu…”

Ayrıca, “Kişinin ölümünün ağır genel beden travmasına bağlı yaygın vücut kemik kırıkları ile iç organ harabiyeti, büyük damar laserasyonu ve yaygın yumuşak doku zedelenmesi sonucu meydana gelmiş olabileceği, kişinin düşme öncesi travmaya maruz kalıp kalmadığı, düşme olayının kendi iradesiyle mi meydana geldiği, kazara mı oluştuğu veya bir başkası ya da başkalarının etkisiyle mi meydana geldiği, düşme esnasında şuurunun yerinde olup olmadığı ve öldürüldükten sonra atılıp atılmadığı hususunun tıbben bilinemediği, olayın adli tahkikatla aydınlatılmasının uygun olacağı kararı” oybirliğiyle alındı.

Nisan 2019’da yayımlanan Adli Tıp ek raporunda da hyoid kemiğine bakılarak ölüm sebebine ilişkin değerlendirme yapıldı, Şule Çet’in boğularak öldürülüp kısa bir süre içinde (yarım saat içinde) yüksekten atılmış olabileceği gibi, yüksekten düşme nedeniyle de ölmüş olabileceği belirtildi.

Böylece Adli Tıp Kurumu, cinsel saldırı ve ölüm sebebi hakkında net bir değerlendirmede bulunmamış oldu.

Aralık 2018’de hazırlanan iddianamede cinsel saldırı ve kasten adam öldürme suçlamaları yer aldı

2018 yılının aralık ayında hazırlanan iddianamede, Şule Çet’in olay gecesi ev arkadaşı L.T. ile mesajlaşmalarına, Berk Akand’ın P.T.’ye 02.39’da “Çok kötü şeyler oldu” mesajı attığına, Şule Çet’in “Of analog” mesajıyla cinsel saldırıyı anlatmaya çalıştığına, Çağatay Aksu’nun bardak yıkama eyleminin delil karartmaya yönelik olduğuna, pencereden parmak izinin çıkmamasının da bu temizleme kapsamında olabileceğine, Berk Akand’ın güvenlik görevlisine “O çıktı görmedin mi” demesinin çelişkili olduğuna, sanıkların 02.00-03.00 aralığında maktule anal yolla ve zorla cinsel saldırıda bulunduklarının subuta erdiğine, maktulün bu konuyu sorun yapacağının anlaşılması üzerine şüphelilerin maktulü darp ederek ölümüne sebebiyet verdiğine, maktul üzerinde oluşan travma ve şiddet delillerini karartmak amacıyla maktulü ofisin penceresinden aşağıya attıkları yönünde kanaat oluştuğuna yer verildi. Çağatay Aksu ve Berk Akand hakkında, hürriyeti tahdit, nitelikli cinsel saldırı ve kasten adam öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve 39’ar yıla kadar hapis cezası istendi.

Çağatay Aksu’nun annesi Gülümser Aksu: “Dolandırıldım”

Çağatay Aksu’nun annesi Gülümser Aksu, davanın ikinci duruşmasının görüldüğü 15 Mayıs 2019’da tanık olarak dinlendi. Aksu, birilerinin kendisini iddianameyi hazırlayan Cumhuriyet Savcısı Aykut Hüseyin Koca’nın adını kullanarak dolandırdığını söyledi. Aksu olayı şöyle anlattı:

“Cumhuriyet Başsavcılığından arıyorum, ben Aykut Koca. Çağatay pazar günü tahliye edilecek. Serbest bırakılacak, ondan sonra biz üst makamla görüştük, yarım saat sonra sizi tekrar arayacağız dediler. Yarım saat bekledikten sonra telefon çalmadı ben ısrarla aramaya başladım, 72 kere aramışım. Sonra başka bir şekilde ulaştık, bu sefer saat 5’e kadar bekleyin dediler. Bu arada avukatımızı aradık, avukatımız benim dolandırıldığımı söyledi.”

Şule Çet’in aile avukatları bu ifadenin rüşvetin ispatı olduğunu iddia etti. Olay soruşturma sonucunda ortaya çıkacak.

Olay yeri keşif raporunda düşmeye ilişkin net bir değerlendirme yapılamadı

Şule Çet’in aile avukatlarınca alınan uzman mütalaasında, Çet’in 4 metre uzağa düştüğü ve o mesafeye düşmesi için “atılmış” olması gerektiği belirtilmişti. Aynı şekilde Çet’in ayakkabı sol tekinin daha önce atıldığı da mütalaada yer almıştı. Bu hususları araştırmak için 17 Haziran 2019’da olay yerinde bir keşif yapıldı. Keşifte pencerenin maksimum açılma genişliği hesaba katıldığında Şule Çet’in atılmış ya da düşmüş olabileceği, ayakkabısının da olay öncesi, olay anı ya da olay sonrası atılmış olabileceği yer aldı. Aile avukatları bu keşif raporuna itiraz etti, “Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı ile Orta Doğu Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü’nden birer akademisyenin de dahil olacağı bir kuruldan yeniden rapor alınmasını talep ediyoruz” dedi.

Gazi Üniversitesi raporu: Şule Çet’in intihar ettiğine dair bulgu yok

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı, 10 Ekim 2019’da Şule Çet’in psikolojisine ilişkin bir rapor yayımladı. Raporda Çet’in neşeli bir insan olduğu, yükseklik korkusunun olduğu hatta sözkonusu ofisin camından bakmaya bile korktuğu, Çet’e 2016 yılında orta depresif nöbet tanısı konduğu ancak bunun intiharla bağdaştırılamayacağı, bağdaştırıldığı takdirde hastaneye yatırılmış olacağı ancak yatırılmadığı, bilimsel mütalaa raporunda da yoğun bir ümitsizlik duygusu içinde olduğunun yazmadığı yer aldı. Raporda ayrıca, Çet’in Twitter mesajları incelendi ve Mart 2018’de “Modum” diyerek paylaştığı bir camdan atlama videosunun ve düştüğü yerde elinde bulunan bir tutam saçın intihar için kanıt sayılamayacağı belirtildi.

Net bir sonuca varılamıyor

Tüm bu belgeler alt alta konduğunda, Şule Çet’in intihar etmeye yönelik psikolojik bir bunalım içinde olmadığı, üstelik ciddi bir yükseklik korkusunun olduğu ortaya çıkıyor. Ancak Adli Tıp raporu ve olay yeri keşif raporu da Çet’in cinsel saldırıya uğradığına ve/veya öldürüldüğüne ilişkin somut bir delil sunmuyor.

Bundan sonraki süreçte bazı dosyalar beklenecek. Aksu ve Akand’ın asansörde neler konuştuğuna ilişkin dudak okuma incelemesi yapılacak. Çet’in aile avukatlarının, Şule Çet’in iç çamaşırının otopsi raporunda incelenmediğine yönelik itirazları olmuştu. Aile avukatları olay yeri keşif raporuna da itiraz etmişti, bu itirazlara yanıt bekleniyor. Berk Akand’ın avukatları ise Şule Çet’in sağ el üç ve dördüncü tırnağında bulunan Akand’a ait dokunun basit bir temasla mı yoksa boğuşmayla mı geçebileceğine yönelik raporu bekliyor. Dosyada ayrıca Şule Çet’in anal sürüntüsünde bulunan PSA’nın ne kadar süreyle incelenebilir kalacağı hakkında rapor bekleniyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.