Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

CHP’nin CNN Türk boykotu ne anlama geliyor?

Ruşen Çakır bu yayında iç içe üç konuyu ele aldı:

1) Medyanın muhalefeti

2) Muhalefetin medyası

3) Medyaya muhalefet

Yayına hazırlayan:Gamze Elvan

Merhaba, iyi günler. Bugün, ikinci yayınla karşınızdayım. CHP’nin CNN Türk haber kanalını boykot etmesi üzerine bir şeyler söylemek istiyorum. Aslında bu haber ilk ortaya çıktığında kesinleşmemişti, gündeme geldiğinde çok üzerinde konuşmak istemedim, çünkü gerçek olacağını sanmıyordum — ama sonra kesinleşti. Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Özkan açıkladı ve olay artık gündemde. Şimdi yayının başlığını, “CHP’nin CNN Türk boykotu ne anlama geliyor?”diye koydum. Aslında bana çok anlamlı gelmiyor, onu anlatmaya çalışacağım. Öncelikle şunu söyleyeyim; CNN Türk’le ilgili CHP’lilerin şikâyetlerinin çoğunu, –özellikle son dönemde– yerel seçimden önce iki ayrı kez Kemal Kılıçdaroğlu’nu yayına çağırdıklarını ve son anda iptal ettiklerini öğrendim — başka yerlerde de kulis bilgisi olarak haberlerde çıktı. Bu hiç beni şaşırtmadı, sürekli olarak orada CHP aleyhine çok karalayıcı, kimi zaman PKK’yla kim zaman da Fethullahçılarla ilişkilendirici, masa başı ve çoğu da asparagas olduğu belli haberler vs. yapıldığını duyuyoruz, görüyoruz; ama bütün bunların hepsine karşı CHP gibi ana muhalefet partisi olan bir partinin böyle bir şey yapmasını şöyle buluyorum: Şikâyetlerinde haklı, ama yaptığı şey gereksiz. Bunu biraz anlatmaya çalışacağım, bunu meslektaşlar da dahil olmak üzere çok soran oldu. Ben, CNN Türk’ün Türkiye’de kuruluş sürecini yakından yaşamış birisiyim, CNN’in ilk çalışanlarındanım. O tarihte CNN’in başında olan Taha Akyol’un işe aldığı ilk birkaç kişiden birisiyim. Uzun bir süre biz CNN’in kuruluşunda, aylarca maaş aldık, ama CNN Türk bir türlü yayına geçememişti. CNN Türk yayına geçtikten sonra da ben çok fazla kalmadım, bir süre sonra ayrıldım; ama CNN Türk’ün nasıl kurulduğunu biliyorum ve uzun bir sürede orada çalışanların çoğu benim çok yakından tanıdığım mesai arkadaşlarımdı. Gezi de –tabii ki penguen belgeseliyle– CNN Türk için çok ciddi bir kırılma noktası oldu. Daha sonra bir ara toparlar gibi bir hale girdi, ama adım adım o da iktidara tam anlamıyla biat etti, Demirören’lerin satın almasıyla birlikte iş iyice koptu. Benim zamanımdan bu zamana CNN Türk’te hâlâ çalışan kaldı mı? Açıkçası emin değilim, ama ortadaki isimlerden hiç kimse benim tanıdığım isimler değil. Büyük bir kısmı, Sabah, ATV ya da A Haber’den aktarılan isimlerin orada olduğu söyleniyor. Kimin çalıştığı bir yerden sonra önemli değil; ama CNN Türk’ün bir süredir Türkiye’de çok bariz bir şekilde iktidar propagandasından başka bir şey yapmadığını görüyoruz. Ama tabii ki bir miras var ve bu miras da –eski tabirle– “ana akım” denince ilk akla gelen haber kanalları NTV ve CNN Türk’tü, daha sonra bunlara Habertürk dahil olmuştu. Geçmişten gelen bir sermaye var ve bu sermayeyi de bir şekilde korumak istiyorlar, yoksa A Haber diye bir kanal varken ayrıca CNN Türk’ün çok da fazla bir anlamı olmayacak. Dolayısıyla hâlâ ortadaymış gibi görünmek dertleri de bir yandan var ve bu anlamda da CHP’den temsilcilerin arada sırada da olsa CNN Türk’te gözükmesini herhalde tercih ederler. Çok fazla istemezler, ama mecburen bunu yaparlar, yapmak zorundalar; yoksa aksi takdirde hiçbir anlamı kalmayacak. 

Şimdi CHP yönetimi, yaşadıklarından sonra artık bıkmışlar ve onu boykot etme kararı almışlar. Şimdi bütün şikâyetleri, söylediklerinin hepsinde haklı olabilirler. Bildiğim kadarıyla en son bu “boykot kararı alındı” dendikten sonra CNN’in Ankara’daki iki yöneticisi ve İstanbul’dan genel müdürü CHP’nin iki önemli ismiyle –Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Özkan ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun başdanışmanı Okan Konuralp’le– uzun uzun konuşmuşlar, bir anlamda pazarlık olmuş ve o pazarlığın sonucunda bir sonuç çıkmamış. Öğrendiğim kadarıyla orada Ankara’daki gazeteci arkadaşlardan ziyade İstanbul’dan gelen genel müdürün tavrı CHP’lilerin boykot kararında ısrar etmelerine neden olmuş, böyle bir durumla karşı karşıyayız. Bu neden gereksiz? Şundan gereksiz: CHP –son yerel seçimlerde de gördük– kazançlı, yükselişte olan bir parti, tek başına da yükselişte ama esas olarak oluşturduğu ittifakla yükselişte olan bir parti. İstanbul, Ankara dahil çok sayıda, ülkenin en önemli büyük şehirlerini son seçimde kazanmış bir parti ve AKP de kaybeden bir parti. Boykot, genellikle haklı olduğunu düşünen ama yeterince güçlü olmadığını görenlerin kullandığı araçtır; seçim boykotlarında vs. hep bunu görürüz. Kendilerini haklı görürler, ama karşı tarafın engellerini aşamayacaklarını gördüklerini için ve adil bir şey olmadığını gördükleri için –mesela seçim ortamı olmadığını gördükleri için– boykot eğilimi dillendirilir. Ama kazanma ihtimalinin olduğu yerlerde boykotu dillendirmek çok da anlamlı bir şey değildir, en azından ben böyle görüyorum. Dolayısıyla burada CHP gibi yükselişte olan bir partinin, CNN Türk gibi artık dibe doğru giren –belki de çoktan o dibe ulaşmış olan– bir yayın organını boykot etmesi o yayın organına bir değer atfetmek olur, ben bu değerin atfedilmesinin çok anlamlı olduğu kanısında değilim, en önemli mesele bu. Bunu yaparak CHP hâlâ aslında inisiyatifin kendisinde değil, karşı tarafta, iktidarda ve iktidarın destekçilerinde olduğunu sanki kabul ediyor, böyle bir sorun var. Bir diğer husus da, her ne olursa olsun eğer siz Türkiye’de demokrasiyi, sivil toplumu, çoğulculuğu, özgürlükleri –özellikle de düşünce ve ifade özgürlüğünü– savunuyorsanız, basın özgürlüğünü savunuyorsanız, hukuk devletini savunuyorsanız ve iktidarı da bütün bu nedenlerle eleştiriyorsanız, her ne olursa olsun karşınızdaki bu iddiayla ortaya çıkan yayın organını boykot etmek gibi bir şeye gitmek bence siyasî anlamda çok tutarlı değil. Sizin izleyicileriniz, destekçileriniz boykot edebilir, kınayabilir, eleştirebilir falan, bunların hepsi olabilir; ama kurumsal olarak ana muhalefet partisinin şikâyetlerinde ne kadar haklı olursa olsun böyle bir şeye yönelmesi bana yanlış geliyor. Haklılar; ama yanlış bir şey yapıyorlar ve gereksiz bir şey yapıyorlar. 

Şimdi bu yayının öncesinde CNN Türk boykotu yerine daha başka bir başlık bulmuştum, o da şöyleydi: “Medyanın muhalefeti, muhalefetin medyası ve medyaya muhalefet”. Bunun üzerinden geçecek olursak, olay sadece medyaya muhalefet olayı değil; CHP’nin, CNN Türk’ü boykot etmesi üzerinden hareketle diğer iki hususu da konuşmakta yarar var. Birisi medyanın muhalefeti: Şu anda Türkiye’de çok ciddi bir kutuplaşma yaşanıyor, daha doğrusu iktidarın pompaladığı bir kutuplaşma, bence dozu azalmakla beraber sürüyor. Burada medyaya çok önemli bir rol düşüyor, medya burada çok etkili oluyor. Sadece iktidar yanlısı olan havuzda yer alan medya kuruluşları değil ama aynı zamanda kendini muhalefette tanımlayan medya kuruluşlarının da burada çok etkili olduğunu görüyoruz. Bir medya kuruluşunun kendini muhalefette tanımlaması, muhalif medya gibi bir tanımın çok akıl kârı bir şey olduğu kanısında değilim. Medya kuruluşlarının, gazete, dergi, televizyon, radyo kanalı, her neyse olabildiğince toplumun tüm kesimlerine hitap eden yerler olması gerektiği kanısındayım. Tabii ki siz duruşunuz, seçtiğiniz başlıklar, seçtiğiniz konular, yayınlara konuk ettiğiniz kişiler vs. ile, bunlardan dolayı sizin bir görüntünüz, renginiz olacaktır ya da sizin şahıs olarak duruşunuza da insanlar bir şeyler atfedecektir. Bunların hepsi doğaldır, ama önemli olan bütün bunlara rağmen siz bu gazeteciliği –şimdi “medyacılık” deniyor– kime yönelik olarak yapıyorsunuz? Sadece size benzeyen insanlara yönelik mi yapıyorsunuz? Size benzeyen insanların gönlünü hoş tutup size karşı olduğunu düşündüğünüz kişilere saldırmak ya da onları sürekli eleştirmek üzerine kurulu bir medya anlayışının artık fonksiyonunun kalmadığı kanısındayım. Biz Medyascope olarak bunu olabildiğince yapmaya çalışıyoruz; kutuplar üstü bir yayıncılık yapmaya çalışıyoruz, gazetecilik yapmaya çalışıyoruz. Bu konuda hatalarımız, eksiklerimiz muhakkak vardır; ama ana hatlarıyla yaklaşık beş yıldır faaliyetimiz, yayıncılığımızda bunu büyük ölçüde başardığımız kanısında ve iddiasındayım, tabii ki bunu doğru bulmayanlar olabilir. Ama en azından böyle bir perspektifimiz var. Dolayısıyla şöyle bir hususumuz var: Bir medya kuruluşunun muhalefet yapmak diye bir görevinin olmaması gerekir. Medya kuruluşu, eğer gazeteciliğin evrensel ilkeleriyle alabildiğine nesnel bir gazetecilik yapıyorsa ve yorumları da olabildiğince özgün bir şekilde, çoğulcu bir şekilde yer vermeye çalışıyorsa, bu nesnel haberler ve çoğulcu, özgün yorumlar mevcut iktidarın ya da iktidarların aleyhine lehine olabilir, bu hiç fark etmez. Ama burada kalkış noktanız, objektif haber ve özgün yorum değil de muhalefet etmek ya da iktidara yaranmak olduğunda bu aslında çok baştan büyük bir yanlış bana göre. Dolayısıyla CHP-CNN Türk ilişkisine baktığımızda: CNN Türk iktidar yanlısı, tamam; ama iktidar yanlısı olmayan medyaya da bakmakta yarar. 

Buradan öteki başlığa geçelim: Muhalefetin medyası meselesi. Şimdi, iktidarın bir medyası var; alabildiğine, yüzde 80-90’ı kontrol edilen bir medya var; gazeteler, radyolar, televizyonlar var ve bunların hepsi birbirinin tekrarı, aynı manşetlerle çıkıyorlar. Tamamen hiçbir fonksiyonu kalmamış, kimseyi ikna etmeyen, sadece ve sadece zaten Erdoğan’a inananları tatmin etmeye yönelik, onların “haber ve yorum” ihtiyacını gidermeye yönelik bir faaliyet yürütüyorlar ve yaptıkları gazetecilik ve yayıncılık faaliyetlerinden beş kuruş para kazandıkları yok; çünkü bunun alıcısı yok. Tamamen zararına çıkıyorlar, ama bunları devletten gelen kamu ilanlarıyla ya da bu şirketlerin sahiplerinin başka yerlerdeki imtiyazlarıyla karşılıyorlar. Örneğin, CNN Türk’ün, Hürriyet’in, Kanal D’nin –yani Demirören Grubu’nun– son aldığı yayın kuruluşlarının kâr etme diye bir şeyinin olduğunu sanmıyorum; ama bu gruba devlet birtakım özelleştirmede çok iyi imkânlar sunabiliyor — en son Millî Piyango olayında gördüğümüz gibi. Dolayısıyla burada gazetecilik esas dert olmuyor, gazetecilikte batırılan paranın çok daha fazlası başka yerlerden elde ediliyor. Şimdi muhalefetin medyasına baktığımız zaman da –tabii ki iktidar medyasıyla kıyaslanmayacak bir şey–, var olduğu kadarıyla da birtakım kuruluşlar –ki bunların bazıları da yakın zamana kadar doğrudan CHP’nin eski Genel Başkanı Deniz Baykal’a bağlıydı, Halk TV gibi– buralarda da çoğulcu, toplumun tamamına hitap eden, yaratıcı, cazip, çekici bir faaliyeti görmüyoruz. Birtakım deneyler oluyor, ama buralarda şunu unutmamak lâzım: Muhalefetin içinde de çok ciddi iktidar odakları var. O iktidar odaklarını rahatsız edecek bir şekilde gazetecilik yaptığınız zaman, muhalefetin medyası diye tanımlanan yerde de birtakım zorluklar yaşanıyor. 


Şimdi CHP, CNN Türk’ü boykot etti, zaten iktidar yanlısı medya kuruluşlarının büyük bir kısmını boykot etmesinin gereği yok çünkü onlar zaten CHP’yi konuk olarak bile çağırmıyorlar. Geriye ne kaldı, CHP ne yapacak? CHP kendi medyasını mı yaratacak ya da birtakım kendisine yakın gördüğü medya kuruluşlarını bir şekilde gözeterek onların daha gelişmesini mi sağlayacak? Bu soru cevaplanmayı bekliyor. Ama bir diğer çok önemli soru: CHP’nin ve diğer partilerin hâlâ medya konusunda eski kafalı olmaları, yeni medya olgusunu anlamamış olmaları ya da kısmen anlamaları, çok da fazla önemsememeleri. Şimdi düşünün, Ekrem İmamoğlu önümüzdeki hafta Ahmet Hakan’ın Tarafsız Bölge programına çıkacakmış, boykot kararından sonra iptal etmiş. Ama soru şu olması lâzım: Bu kadar şikâyet ettiğiniz, böyle size karşı tamamen hasmâne tutumu olduğunu bildiğiniz bir kuruma niye çıkıyorsunuz? Niye böyle bir ihtiyaç hissediyorsunuz? Davet edebilirler, ama her davete icabet etmek zorunda değilsiniz, niye reddetmiyorsunuz? Çünkü hâlâ bu kurumların etkisi olduğu yolunda bir yanılsama var. Öncelikle CHP’lilerin ve diğerlerinin bu yanılsamadan kurtulması gerekiyor. Eğer bu yanılsamadan kurtulmuş olsalardı zaten CNN Türk’ü boykot etmeye ihtiyaç bile duymazlardı. Öyle bir gelişirdi ki süreç, zaten kendiliğinden CHP’ye yakın insanlar o tür kurumlardan gelen çağrıları zaten otomatik olarak reddederlerdi, ilgi göstermezlerdi, böyle bir realite de var. Dolayısıyla Türkiye’de yaşanan durumdan rahatsızlarsa, değiştirmek istiyorlarsa ve bunda da önemli bir yeri olduğunu haklı bir şekilde düşünüyorlarsa, medya konusundaki alışkanlıklarını, yaklaşımlarını tazelemeleri, yenilemeleri gerekiyor. Aksi takdirde hep eski kafayla düşünülüp eski kafayla birtakım adımlar atılmış olur. Sonuç olarak tekrar başta söylediğimi söyleyeyim: CHP genel merkezi, CNN Türk’ü boykot ederek, CNN Türk’e en dipteki halinde bir nebze de olsa değer atfetmiş oldu. Bunu yapmalarına bence hiçbir şekilde gerek yoktu. Evet, söyleyeceklerim bu kadar. İyi günler. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.