Koronavirüsün “sıfır noktası” Vuhan’da yaşam ve ölüm – Dr. Philippe Klein ile söyleşi

Koronavirüsün ilk ortaya çıktığı Çin’in Vuhan kentinde yaşayan Dr. Philippe Klein, Nurcan Kılınç’a, kentte devam eden zorlu karantina koşullarını, virüsün Çin içindeki seyrini ve hastalıktan korunmanın yollarını anlattı.

Nurcan Kılınç: Bize Vuhan’daki hayat şartlarını anlatır mısınız? Vuhan halkının bir günü nasıl geçiyor? Karantina koşulları devam ediyor mu? Hayati ihtiyaçlarınızı nasıl karşılıyorsunuz?

Philippe Klein: Vuhan 23 Ocak’tan beri karantina altında. Zaman içinde karantina şartları güçlendirildi. 17 Şubat’tan itibaren Vuhanlılar’a tedbir olarak evden çıkmamaları tavsiye edildi. Sokağa çıkılabilen saatler zaten sınırlı. Son iki gündür araçla trafiğe çıkılmasına da koşullu izin veriliyor. Hastalığın ilk çıktığından bu yana Vuhan’da hayat hiç bu kadar durma noktasına gelmemişti. Vuhanlılar evlerine hapsolmuş durumdalar. Yemek tedariki marketlere sipariş verilerek veya belediyenin dağıtımıyla sağlanıyor.

Nurcan Kılınç: Siz Vuhan’da bir doktor olarak, hastalığın gelişimi ve hızını nasıl görüyorsunuz? Acaba salgın zirve noktasına ulaştı mı, bundan sonra bir düşüş bekleyebilir miyiz? 

Philippe Klein: Vuhan için konuşursak, salgının en kötü günlerinin geçtiğini söyleyebilirim. Gelişimi iki farklı grafik üzerinden incelersek eğer, hastalananlar ve hastalığı yenenler olarak ayırabiliriz. Şu anda hastalığı yenenler, pozitif vakaları geçmiş durumda. Yani burada hastalığın en kötü günleri geride kaldı ve bundan sonra azalarak devam edecek. Çin’in genelinde de sayılar aynı hikayeyi anlatıyor.

Nurcan Kılınç: Virüsün tüm önlemlere rağmen Çin’in dışına çıktığını ve pozitif vakaların İran, İtalya hatta Latin Amerika’ya hızlıca yayıldığını görüyoruz. Sizce salgının dünyaya yayılmasının önüne geçilebilecek mi? 

Philippe Klein: Bir salgın söz konusu ve salgın, -doğası gereği- virüsün bulaşıcılık oranına göre kademeli olarak yayılır. Dünyanın geri kalanına gecikmeli olarak da olsa virüs ulaştı. Şimdi Çin’in dışında hasta vakalarının ivme kazandığını görüyoruz.

Nurcan Kılınç: Tedaviye olumlu yanıt veren hastaların oranı yüzde 97,7. Sizce hangi kesim hastalığa karşı en savunmasız?

Philippe Klein: Bu hastalığın en savunmasızları ve mağdurları, yaşlıların yanı sıra, başka hastalıklarla da aynı anda mücadele edenler. Ne yazık ki hayatlarını kaybedenler de onlar. Bu insanlar koronavirüse karşı çok hassaslar. En şiddetli enfeksiyonu taşıyabilecek olan potansiyel kitleler bunlar. 

Nurcan Kılınç: Başka bir röportajınızda havanın ısınmasıyla beraber, virüsün gelişiminin durabileceğini söylemiştiniz. Bu düşünceniz hâlâ geçerli mi?

Philippe Klein: Evet, tabii ki. Salgınların çoğunda olduğu gibi gripte de, SARS’ta da olduğu gibi böyle bir beklentimiz var. Bu bir beklenti; bir kesinlik değil ama kuzey yarımkürenin ısınmasıyla beraber virüsün etkisinin azalacağı düşünülüyor.

Nurcan Kılınç: Maske konusuna gelirsek… Maskelerin gerçek bir çözüm olmadığı belirtiliyor. Kendimizi korumak için ne yapmamızı önerirsiniz? 

Philippe Klein: Bu tip bulaşıcı hastalıklar bağlamında -her ne olursa olsun- ilk kural hijyen ve vücut temizliği. Çok temiz olmalısınız. Ve sağlıklı olmalısınız… Yani iyi beslenmek, spor yapmak, fazla kilolu olmamak ve düzenli bir uykuya sahip olmak gerekir. Bunlar temel kurallardır. Maske özellikle hasta olan kişiler için önemlidir. Yani maske öksüren veya hapşıran birinin virüsü diğer insanlara geçirmesini önler. Şimdi maske psikolojik açıdan da önemlidir. Özellikle hasta olmayan insanları rahatlatır ve eli ağıza koymayı önler. En önemli şey ellerinizi düzenli olarak yıkamaktır. Ellerinizi düzenli olarak yıkar, ağzınıza koymaktan kaçınır ve maske takarsınız kendinizi korumak için iyi adımları atmış olursunuz.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.