Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Rize’de yerel mahkeme, Danıştay’a rağmen bal ormanlarının taşocağına dönüşmesine izin vermiyor

Rize’de Hemşin ile Çayeli arasındaki bal üretim ormanına kurulması planlanan bazalt ocağına yerel mahkeme karşı çıkmış, Danıştay bu kararı bozmuştu. Danıştay’ın bozma kararına rağmen Rize İdare Mahkemesi ilk kararında ısrarcı oldu ve bal ormanına bazalt ocağı yapılmasına bir kez daha izin vermedi.

Ormanlık alanlar ve dereler taşocağı projesi içinde kalıyor. Fotoğraf: Emine Demirci

Rize İdare Mahkemesi, Rize’nin Hemşin ilçesindeki Leventköy ile Çayeli ilçesindeki Yavuzlar köyleri arasında kurulmaya çalışılan bazalt madenine karşı Danıştay kararına direndi. Yerel mahkeme, Hemşin’de arıcılık yapılan ve Orman Genel Müdürlüğü tarafından Hemşin Bal Üretim Ormanı ilan edilen 382,8 hektarlık bölgede kurulması planlanan bazalt (çoğunlukla demiryolu, köprü ve yapılarda kullanılan bir taş türü) madeni ocağına Danıştay’dan gelen bozma kararına rağmen izin vermedi. Yerel mahkeme ilk kararında proje alanı düşük gösterilerek madencilik faaliyetlerinin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecinden muaf tutulmak istendiğini belirterek bazalt ocağının faaliyet iznini iptal etmişti. Danıştay, bilirkişi incelemesi yapılmadan iptal kararı verildiği gerekçesiyle yerel mahkeme kararını bozmasına rağmen Rize İdare Mahkemesi bir kez daha projeyi iptal etti.

Madencilik yapılmak istenen, Çayeli ve Hemşin arasındaki bölge, Türkiye’nin en önemli bal ormanlarından birine ev sahipliği yapıyor. Orman Genel Müdürlüğü’ne göre, bölgede kayın, ladin, gürgen, Kafkas ıhlamuru, Anadolu kestanesi, sapsız meşe, sakallı kızılağaç, Doğu Karadeniz akçaağacı gibi ağaç türlerinin de dahil olduğu, bal potansiyeline sahip 42 tür bitki bulunuyor. Bölgede yaşayanların önemli bir kısmı da nesillerdir geçimini arıcılıkla sağlıyor. Mahkemeye konu olan maden projesinin idareye yaptığı başvurularda ise bal üretim ormanından hiç söz edilmiyor.

Hemşin Bal Üretim Ormanı’ndaki kovanların bazıları. Kaynak: Trabzon Orman Bölge Müdürlüğü Bal Üretim Ormanı Projesi (2012-2029) Raporu

Yerel mahkeme Danıştay kararına direnip iptalde ısrar etti

25 hektar altındaki maden projelerinin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecinden muaf tutulması kuralından faydalanan maden firması, 24,72 hektar büyüklükte olduğunu ileri sürdüğü proje için 22 Kasım 2018 tarihinde ÇED Gerekli Değildir belgesi aldı. Bölge sakini bir yurttaşın açtığı davayı görüşen Rize İdare Mahkemesi 25 Nisan 2019’da madencilik faaliyetlerinin iddia edildiği gibi 24,72 hektarlık bölgede değil, en az 98,95 hektarlık bir alanda gerçekleştirileceğini belirterek, proje için verilen ÇED Gerekli Değildir belgesini iptal etti.

Temyiz sürecinde Danıştay 6. Dairesi, bilirkişi incelemesi yapılmadan şirket aleyhinde karar verilmesini hukuka aykırı buldu ve yerel mahkeme kararını 4 Kasım 2019’da bozdu. Rize İdare Mahkemesi ise tekrar önüne gelen dosyada Danıştay kararına direndi. 98,95 hektarlık maden projesinin ÇED sürecinden muaf tutulamayacağını bir kez daha ifade eden mahkeme, oyçokluğuyla Danıştay kararına direndi ve 6 Mart 2020 tarihli kararında maden projesi için verilen ÇED Gerekli Değildir belgesini bir kez daha iptal etti.

Proje alanı içinden görünüm. Fotoğraf: Emine Demirci

Madenlere ÇED muafiyeti sorunu çözülemiyor

Madenlerin sınırlı alanlar için faaliyet izni alıp kapasite artırımları yoluyla işletme alanlarını genişletmesi sorunu çözülemiyor. Yargı kararlarına rağmen yürürlükte kalmaya devam eden 25 hektar sınırı, madencilerin denetimden kaçmasını kolaylaştırıyor. Örneğin 25 hektar sınırının altında, sözgelimi 24 hektarlık bir alanda faaliyet için Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerine başvuran maden firmaları, sınır değer olan 25 hektarın altındaki bir bölgeyi faaliyete açmak istedikleri için ÇED denetiminden muaf tutuluyor. 

Bir firma 25 hektardan düşük bir bölge için madencilik faaliyeti yapmak üzere Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na başvurursa, tek yapması gereken faaliyetin gerçekleştirdiği ildeki Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’ne bir Proje Tanıtım Dosyası sunmak. Bu dosyalarda faaliyetin kapsamı, çevreye ve topluma olası etkiler yer alsa da müdürlükler tarafından verilen ÇED Gerekli Değildir belgesi madencilik faaliyetlerinin halk denetiminden kurtulması, ÇED Raporu hazırlanması zorunluluğunun ortadan kalkması anlamına geliyor. Ancak 25 hektar altındaki maden projeleri için ÇED Gerekli Değildir belgesi alan firmalar, kapasite genişletmesine giderek gerçekteki faaliyetlerini kısa sürede 25 hektarın çok üzerindeki bölgelere yayabiliyor. 

Maden firmalarının denetimden kaçma taktiği aslında yargının gözünden kaçmış değil. 25 hektar altındaki faaliyetlere ÇED muafiyeti getiren ÇED Yönetmeliği maddesinin yürütmesi, Ekoloji Kolektifi Derneği’nin açtığı dava kapsamında, 4 Aralık 2017’de Danıştay 14. Dairesi tarafından durduruldu. Yürütmeyi durdurma kararında, “Maden ocağı işletmesi kurmak isteyen girişimcilerce Yönetmelikte belirlenen 25 hektar sınırı aşılmadan hazırlanan proje tanıtım dosyaları ile ÇED Gerekli Değildir kararları valiliklerden alınarak faaliyete başlanılmakta; ancak süreç içerisinde çalışma sahası 25 hektarın çok üzerine çıkmakta, bazen de ilave maden ocağı çalışma sahası için yapılan başvurulara da ÇED Gerekli Değildir kararları verilerek toplamda 25 hektarın üzerindeki çalışma sahalarına kısım kısım verilen ÇED Gerekli Değildir Kararları ile ocak sahaları genişletilmekte olup dava konusu Yönetmelik kurallarında hukuka uyarlık görülmemiştir” ifadeleri yer almış, Danıştay 14. Dairesi maden şirketlerinin ÇED Yönetmeliği’nin etrafından dolaştığını kabul etmişti. 2018’de ÇED Yönetmeliği’ne tekrar giren 25 hektar sınırı, Danıştay tarafından bir defa daha durduruldu.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın itirazları üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu bu durdurma kararını 14 Nisan 2019’da kaldırdı. ÇED Yönetmeliği’nde 19 Nisan 2019’da yapılan değişiklik de madenlerin ÇED denetimine tabi olması konusundaki 25 hektar tartışmasını çözmedi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.