Yaklaşık 3 yıl önce iki tane kısa Alan Watts çevirisi yapmıştım. O zamandan bu yana birçok defa Alan Watts çevirmem istendi benden. Açıkçası doğrudan Alan Watts hayranı olmasam da, Zen başta olmak üzere Uzakdoğu felsefelerine veya disiplinlerine daima ilgi duymuşumdur. Alan Watts da bir Batılı olarak Uzakdoğu’nun en bilindik isimlerinden biri olarak elbette ki ziyadesiyle ilgi çekici bir isim olmayı hak ediyor.
Burada dinlediğiniz veya dinleyeceğiniz kesit, Alan Watts’ın 1965’te Dallas’ta verdiği “What is Reality?” (Hakikat Nedir?) adlı seminerin sonlarına doğru olan bir kısmından alınmıştır. Yaşamın yaşamaya değer olup olmadığını, daha da önemlisi, evrenin ilahi hiçbir güç taşımayan deterministik teorisinin doğru kabul edildiği bir yaşamın yaşamaya değer olup olmadığını irdeliyor Watts burada. Şayet idrak sahibi bir güç yoksa, her şey ve herkes bir makineden ibarettir diyerek, bu durumda yaşamanın da anlamsız olduğunu söylüyor. Her şeyi dikenli ve yapışkan diye ikiye ayırdıktan sonra, bilimin ve felsefenin özünün de bu iki ucun çatışmasından ibaret olduğunu ve dünyanın ne sadece dikenli ne de yapışkan olduğunu belirtiyor.
