Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

ABD’de Trump ve Biden arasında son başkanlık münazarası: Bu sefer sakin geçti, tartışmanın merkezi koronavirüs salgınıyla mücadele oldu

Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) başkanlık seçimlerine iki haftadan az bir süre kala başkan adayları Donald Trump ve Joe Biden, bu sabaha karşı (23 Ekim) düzenlenen son canlı televizyon münazarasında karşı karşıya geldi. Koronavirüs gündeminin damga vurduğu tartışma, ikilinin 29 Eylül’deki ilk münazaraya oranla daha sakin geçti.

ABD’de 3 Kasım’da düzenlenecek başkanlık seçimleri öncesinde Cumhuriyetçiler’in başkan adayı ve ABD Başkanı Donald Trump ve Demokratlar’ın başkan adayı Joe Biden, Nashville kentindeki Belmont Üniversitesi’nde Türkiye saati ile 04.00’te başlayan ve moderatörlüğünü NBC kanalından Kristin Welker‘ın yaptığı son canlı televizyon münazarasında karşı karşıya geldi. İkili, bir önceki canlı tartışmaya oranla daha sakin bir görüntü çizerken tartışmada en çok konuşulan konu koronavirüs salgını oldu.

Trump, koronavirüsün yavaş yavaş yok olmaya başladığını öne sürerken Biden, rakibini koronavirüs gibi büyük bir sağlık krizi karşısında harekete geçmemekle suçladı. Koronavirüsten zarar gören ABD ekonomisini canlandırmak için devlet harcamalarının artırılması gerektiğini savunan Biden, ayrıca sağlık sektörünün genişletilmesi ve sağlık emekçilerinin ücretlerinin artılması gerektiğini söyledi.

Biden’a “Laf çok, icraat sıfır” diyerek yanıt veren Trump, koronavirüs aşısının kısa bir süre içinde kullanıma sunulacağı sözünü verdi. Koronavirüs tedavisi biten Trump, virüse bağışıklık kazandığını tekrarlayarak ülkede Cumhuriyetçiler’in yönetiminde olan Teksas ve Florida gibi eyaletlerde virüsün etkisinin kaybolmaya başladığını öne sürdü.

Trump’ın koronavirüse karşı hiçbir şey yapmadığını söyleyen Biden ise kış mevsiminin geldiğini ancak Trump hükümetinin hâlâ hiçbir somut önlem almadığını söyledi. Trump, münazara sırasında “Virüsle yaşamayı öğreniyoruz” derken Biden, Trump’a “Virüsle ölmeyi öğreniyoruz” diyerek karşılık verdi. 

Joe Biden, “Bunca ölümden sorumlu biri ABD’nin başkanı olmaya devam etmemeli. Bu sona erecek. Somut planlar yapacağız” dedi. Başkan Trump ise virüsün etkilerinin sorumluluğunu üstlendiğini ancak virüsün tüm dünyada bu kadar etkili olmasının sebebinin Çin olduğunu tekrarlayarak “Buraya varmasının sorumlusu ben değilim, Çin” diye konuştu.

Trump’tan çevre sorununa çözüm gelmedi, ırkçılık konusunda kendini Abraham Lincoln’le kıyasladı

Moderatör Kristen Welker, Başkan Trump’a, petrol rafinerisi yakınlarında yaşadığı için sağlık sorunları çeken ve çoğunluğu siyah olan vatandaşlarla ilgili sorduğu soruda Trump hükümetinin petrol üretimindeki zorlaştırıcı koşulları kaldırdığını hatırlatarak “Size neden tekrar oy versinler?” diye sordu. 

Welker’ın çevre ve etnik ayrımcılık problemlerine dayanan sorusuna Trump, ülkedeki petrol sanayisini kurtardıkları ve bu sektörde çalışanların çok fazla para kazanmaya başladığını belirterek cevap verdi. Araya giren Biden ise Trump’ın soruyu anlayamadığını belirterek, “Orada (petrol rafinerisi yanında) yaşayan toplulukların derdi ne kadar para kazandıkları değil. Onları koruman ve çevre kirliliğine yol açan maddelerin yaşam alanlarına girişini kısıtlaman” dedi. Trump ise Biden’ın petrol sanayisini yok etmeye çalıştığını öne sürdü.

Tartışmadaki çevre kirliliği gündemi, enerji kaynakları üzerinden devam etti. Trump, kömür ve petrol üretimini desteklediğini belirtirken Biden ise rüzgar enerjisini savundu. Trump, rüzgar enerjisiyle ilgili Biden’a şöyle yanıt verdi: “Aşırı pahalı, kuşları öldürüyor ve her zaman çalışamıyor. Rüzgar gülleri genel olarak çok problemliler ve Almanya veya Çin’de üretiliyorlar. Duman da çıkarıyorlar. Eğer derdin karbon emilimiyse, rüzgar güllerinden çıkan dumanlar, yenilenemez enerji kaynaklarından çok daha zararlı.” Biden ise yeryüzünde Trump’ın bu sözlerini doğrulayabilecek herhangi bir bilim insanı olmadığını savundu. 

Moderatör Walker’ın mayıs ayında alevlenen “Black Lives Matter” hareketleriyle ilgili bir sorusuna cevap veren Trump, Abraham Lincoln’den beri ülkede siyahlar için en çok çalışan başkan olduğunu söyledi. Biden ise Trump’ın bu açıklamasıyla ilgili herhangi bir yorum yapmak istemediğini, yalnızca Abraham Lincoln’ün ABD’nin şimdiye kadar gördüğü en ırkçı başkan olduğunu hatırlatmak istediğini söyledi.

Trump, Biden’ı oğlunun işleri yüzünden suçladı

Donald Trump, münazarada Joe Biden’ın oğlu Hunter Biden’ın Çin, Rusya ve Ukrayna’dan milyonlarca dolar aldığını ve Joe Biden’ın da eski ABD Başkanı Barack Obama’nın başkan yardımcılığını yaptığı dönemde yaptığı yolsuzluklarla bu işin içinde olduğunu öne sürdü. 

Joe Biden’ın oğlu Hunter Biden

Hakkında yolsuzluk soruşturması açılan Hunter Biden’ın, Ukraynalı enerji firması Burisma Holding’te babası adına işlem yaptığı ortaya çıkmıştı. Konuyla ilgili ABD’de bir yıl süren ve eylül ayında sona eren soruşturmada, Biden ailesinin yolsuzluk yaptığına dair herhangi bir kanıt bulunamamıştı. 

Münazaranın galibi moderatör Kristen Welker

Çok sayıda farklı ABD medya kuruluşu, iki adayın da birbirlerine oldukça benzer yaklaşımlar sergilediği münazaranın gerçek kazananının sakin ve kontrollü tavrıyla moderatör koltuğunda oturan 44 yaşındaki NBC sunucusu Kristen Welker olduğunu yazdı.

Welker adaylara hemen hemen eşit süre sağlaması sebebiyle de ABD medyası tarafından büyük takdir topladı. CNN’in paylaştığı bilgilere göre Trump toplamda 41 dakika, Biden ise 37 dakika 53 saniye konuştu. 

Astronot Kate Rubins

ABD’li astronot uzaydan oy kullandı

Öte yandan uzayda görev yapan ABD’li astronot Kate Rubins‘in de uzay mekiğinde oyunu kullandığı açıklandı. Yeryüzünden 408 kilometre uzakta oy kullanan Rubins, 1997 yılında yasalaştırılan “uzaydan oy kullanma hakkı” sayesinde 2016’da da oyunu uzayda vermişti.

Elektronik oy pusulası üzerinden oy kullanan Rubins, pusulayı e-posta aracılığıyla yetkililere yolladı. 

CNN’e göre, seçimler öncesinde şu ana kadar kullanılan oylarla birlikte, 2016’daki başkanlık seçimlerinde verilen toplam oy sayısının yüzde 25’i (yaklaşık 40 milyon oy) seçime 12 gün kala verilmiş durumda.

Trump’ın köklerinin dayandığı köy hâlâ Trump’ın başarılarını bekliyor

3 Kasım’daki başkanlık seçimleri öncesinde Trump’ın köklerinin dayandığı ve Almanya’nın güneybatısında bulunan Kallstadt adlı kasabada da seçim heyecanı yaşanıyor. Kasabanın belediye başkanı Thomas Jaworek, Trump 2016 yılında başkan seçildiğinde ABD ya da dünya için iyi bir şey yapacak olursa onun adına kasaba girişine bir tabela astıracağını söylemişti. Ancak aradan geçen dört senede Trump’a ait tabela kasabanın girişine halen asılmış değil. 

Belediye Başkanı Jaworek, kendisine tabelayla ilgili sorulan bir soruya, “O bir hayaldi. Eskiden ülkelerimiz dosttu. Kişisel olarak hâlâ dostuz. Ancak Angela Merkel ile Donald Trump’ı yan yana görünce, aramızda artık dünyalar olduğunu fark ediyorum” dedi.

73 yaşındaki Ursula Trump

Kasaba sakinlerinden 73 yaşındaki Ursula Trump, Trump’ın başkan seçilmesinin ardından ABD bayraklı pastalar satmaya başlamıştı. Dünyanın her yerinden Trump pastaları için kasabayı ziyaret eden çok sayıda insan vardı ancak bir süre sonra yerel dükkanlar, Ursula’nın dükkanını boykot etmeye başladı. “Neden o aptalın reklamını yapıyorsun?” diyenlere Ursula Trump, “Onun reklamını yapmıyorum. Adımız aynı, bunu neden kullanmayayım?” diye cevap verdiğini söyledi.

Donald Trump’ın uzaktan akrabası olan 38 yaşındaki Sven Trump ise Donald Trump’ın dikkatini çekmeye çalışarak yeşil bir politika yürütmesi için teşvik etmeye çabaladığını belirtti. Sven Trump, kişisel Instagram hesabında paylaştığı ve Donald Trump’ın dedesinin evinin önünde çektirdiği bir fotoğrafın altında, “Donald, iklim değişikliği gerçek ve sonuçları hem seni hem ABD’yi etkiliyor” mesajını paylaştı.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.