Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ankara Garı saldırısı davasına bakan mahkeme başkanı Yargıtay’a atandı – Avukat Murat Kemal Gündüz: “Katliamdaki kamusal sorumluluğun ortaya çıkarılması için uğraşılmıyor, bu dava gözden çıkarıldı gibi görünüyor”

Ankara Ulus’ta, 10 Ekim 2015 günü, Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi’ne katılmak için Ankara Garı önünde toplanan kalabalık hedef alınmıştı. İki canlı bomba tarafından yapılan intihar saldırısını IŞİD üstlenirken saldırıda 103 kişi hayatını kaybetmişti. 400’den fazla kişinin de yaralandığı bu saldırı kayıtlara, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kanlı bombalı saldırısı olarak geçti. 

Yürütülen yaklaşık bir yıllık soruşturma sürecinin ardından 10 Ekim Ankara Garı saldırısı davası başladı. Dava iki dosya halinde yürütülüyordu. Tutukluların yargılandığı ana dosyada saldırıyla ilgili 20’si tutuklu 36 kişi hakkında dava açıldı. Davanın savcısı Adnan Gümüş, 12 Haziran 2018’deki duruşmada 55 sayfalık esas hakkındaki görüşünü açıkladı. 3 Ağustos 2018 tarihinde ise yaklaşık iki sene devam eden davada karar açıklandı. Mahkeme heyeti dokuz sanığa “anayasal düzeni ihlal” suçundan birer kez, “kasten öldürme” suçundan da 100’er kez olmak üzere toplam 101’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi.

Ana davanın yanı sıra ikinci bir dava da firari sanıklar için açıldı. Beş yıldır devam eden bu davada ise 16 firari ve bir tutuklu sanık yargılanıyor. Ancak firari sanıklar yönünden devam eden bu davanın 15 Aralık 2020 tarihinde görülen sekizinci duruşmasında, davayı beş yıldır inceleyen hâkim, Yargıtay üyesi oldu ve davadan alındı. Mahkeme başkanı ve savcı ayrılınca kalan heyet içinde dosyayı uzun zamandır bilen iki üye ile son duruşmada yeni bir heyet oluşturuldu. Ancak bu iki üye de 24 Aralık 2020 tarihli Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) kararnamesi ile görevden alındı. Bunun üzerine davanın müdahil avukatlarının oluşturduğu 10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu yazılı bir açıklama yaparak, bu dosyanın sessizce kapatılmaya çalışılmasına karşı mücadele etmeyi sürdüreceklerini belirtti.

Mahkeme heyetinin değiştirilmesi ile davanın bundan sonraki seyrinin nereye gideceği merak konusu. Biz de davadaki gelişmeleri davanın müdahil avukatlarından Murat Kemal Gündüz ile konuştuk.

“Yeni gelen heyetin bu dosyaya hâkim olabilmesi mümkün değil”

Avukat Gündüz, olaydaki kamusal sorumluluğun oldukça net olduğunu ancak bunun üzerine gidilmediğini belirtirken yapılan değişikliklerin sebebinin de bununla ilgili olabileceğini söyledi. Gündüz, “Davayı başından beri takip eden hâkim ve duruşma savcısı yükseldiler. Akıncı davası ve diğer FETÖ çatı davaları da aynı mahkemede görülüyordu. İkili heyet sistemi vardı. Akıncı davasına bakan heyet ile bu dosyaya bakan heyet aynıydı. Mahkeme başkanı ve savcı ayrılınca kalan heyetten dosyayı uzun zamandır bilen iki üye ile son duruşmada yeni bir heyet oluşturdular. Bu bile iyiydi çünkü dosyayı biliyorlardı ancak 24 Aralık kararı ile bu iki kişiyi de davadan aldılar. Şu an mahkemede üç – dört üye var ve tamamı kıdemsiz. Dosyanın akıbeti ve kimin başkanlık edeceği belli değil. Mahkemeye yeni bir başkan atayacaklar ama beş yıllık ve 240 klasörlük bu davaya yeni gelen başkanın hâkim olabilmesi mümkün değil” diye konuştu.

“Kamusal sorumluluğu ortaya çıkaracak istihbari bilgiler paylaşılmıyor, bu dava gözden çıkarıldı gibi görünüyor”

Ankara Garı saldırısının net olarak kamu sorumluluğu barındırmasına rağmen davanın, bunları açığa çıkarmadan üç – beş  IŞİD üyesi üzerinden ilerletildiğini söyleyen Gündüz, şu ana kadar hiçbir kamusal soruşturma açılmadığını belirtti: “Görevden alınan heyet bu sorumluluğu araştırıyordu da bu mu engellendi? Onu bilemiyoruz. Bu dava bize gözden çıkarıldı gibi geliyor. Çünkü yeni gelen heyetin dosyaya hâkim olmasına imkan yok. İlk dosya da sıkıntıydı ama bu dosya çok daha ağır. Bu firarilerin nerede olduğu belli değil. Bunun için bize MİT, TEM, Emniyet Genel Müdürlüğü gibi yerlerden bilgi lazım ama bu kurumlar bilgi paylaşmayı reddetti. ‘İstihbari bilgi paylaşamayız’ dediler.”

“Mahkeme ilk başta direnir gibi olsa da sonra pes etti”

Mahkemenin bilgi talebinde başta ısrar ettiğini belirten Gündüz, “Mahkeme ilk başta bunlara direnir gibi oldu. ‘Delilin takdiri tarafıma aittir, bilgi yollayın’ dediler ama onlar restleşti ve bir süre sonra mahkeme bizim ısrarlarımıza rağmen pes etti ve bilgilerin talep edilmesinden vazgeçti” dedi. 

“16 firarinin 12’si İçişleri Bakanlığı’nın ‘Terörden arananlar’ listesinde”

Avukat Gündüz, sözlerine şöyle devam etti: “İçişleri Bakanlığı’nın terörden arananlar listesi var. Orada 16 firari kişinin 12’sinin arandığını biliyoruz. Hatta farklı kategorilerde hepsine ödül konulmuş. Biz de bu bilgilerin paylaşılmasını istedik ama bunu da paylaşmadılar. Sanıkların bir kısmının Irak ve Suriye’de esir olduğuna dair kısmi yazılar geldi ama onların akıbetlerini de paylaşmadılar. İstihbarat ve emniyet birimleri yaklaşık iki senedir bilgi paylaşmıyordu ve mahkeme de bunu kabullenmişti. Şu haliyle dosyamız sahipsiz durumda.”

“Geçen sene mahkemeden gizlenen dokuz klasör ortaya çıktı”

Dava açıldıktan dört sene sonra iddianemede bulunmayan ve bilgisi de paylaşılmayan dokuz klasörün bir anda ortaya çıktığını anlatan Gündüz, bu durumun mahkemeden belge gizlendiğinin kanıtı olduğunu savunarak, “İkinci dosya görülürken 2019’un Kasım ayında üç soruşturma savcısından biri gidince artık ne hikmetse Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçlarını Soruşturma Bürosu’ndan bir yazı geldi. Yazıya göre, Terör Suçlarını Soruşturma Bürosu’na dokuz klasör dosya bırakılmış. Böyle bir şey olmaz. Bu klasörler giden savcıların dolabından çıktı muhtemelen. Bunlar mahkemeden gizlenmiş. Hiç bilgi paylaşımı yapılmamış. İddianamede de yazılmamış” diye konuştu.

Bu klasörlerde bulunan kamu görevi ihmalleri

Bu klasörlerden birinde, katliamdaki kamusal sorumluluğun net olarak görülebildiğini vurgulayan Gündüz, ihmallerden birini şöyle anlattı: “Katliamdan 11 gün önce, 30 Eylül 2015’te dosyanın sanıklarından canlı bombayı Ankara’ya getiren kişi olan Yakub Şahin, kamyonet kullanırken Gaziantep Nizip yolunda bir gübreciden 2 bin TL değerinde amonyum nitrat almak istiyor. Satıcı şüphelenip kimlik görmek istiyor. Bunun üzerine parayı geri alıp kaçıyorlar. Satıcı ihbarda bulunuyor. Polis de gelip dükkana ve kameralara bakıyor. Yakub Şahin, plakasına kadar tespit ediliyor. Antep’teki Terörle Mücadele İstihbarat Şubesi’ne bildiriliyor. 1 Ekim 2015 tarihinde, Nizip Emniyet Müdürlüğü, Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’ne ‘Bu şahıslar, bomba yapımında kullanılan amonyum nitrat alma teşebbüsünde bulunmuşlardır’ diyor. Şüphelilerin bağlantılarının araştırılmasını istiyorlar. İddianamede bu yer almıyor ve biz bunu katliamdan dört buçuk yıl sonra öğrenebildik.

“Antep Emniyeti’ne şüphelilerle ilgili ne yaptığı sorulmamış”

Katliam olunca Yakub Şahin, Nizip’te depolarının bulunduğunu itiraf ediyor. Nizip Savcılığı bunun üzerine ihbarda bulunduğunu söylüyor ama Ankara Savcılığı, Gaziantep Savcılığı’na bu ihbar üzerine ne yaptığını sormamış bile. Bizim talebimiz üzerine mahkeme bu soruyu Gaziantep İl Emniyeti’ne soruyor ama kurumdan cevap gelmiyor. Mesele şu ki emniyet takip edip tutuklamadıysa da suç, takip etmediyse de suç. İki durumda da kamusal sorumluluk oluşmuştur. Bir nevi yol vermişler. Bununla ilgili Gaziantep Emniyeti hakkında suç duyurumuz olacak.”

“İstihbarat ve emniyet birimleri mahkemeye diklendiler”

Kurumlardan yaklaşık iki yıldır belge gelmediğini ve müdahil avukatların hemen hemen bütün taleplerinin reddedildiğini söyleyen Gündüz, “Evrak gizlendi, belgeler saklandı, mahkeme üyelerinin hepsi değiştirildi. Yaklaşık iki yıldır birçok talebimiz emniyet kuvvetleri cevap vermediği için reddediliyordu. Mahkeme de üzerine gidip suç duyurusunda bulunmuyordu. İstihbarat ve emniyet birimleri resmen kaba tabirle mahkemeye diklendiler. Mahkeme de bunu sineye çekti. Son üç duruşmada da taleplerimiz reddedildi ve sonunda da bu aşamaya gelindi” dedi.

“Yeni heyetin tutumu davanın nereye çekilmek istendiğini belirleyecek”

Davanın bir sonraki duruşması 10 Mart 2021 tarihinde görülecek. Bu duruşmada dosyayla ilgilenecek yeni heyet belli olacak. Bu heyetin tutumu ile davanın nereye çekilmek istendiğinin anlaşılabileceğini vurgulayan Gündüz, önümüzdeki süreci ise şöyle özetledi: “Zaten bu dosyada bir kişi tutuklu. O da ‘insanlığa karşı suç’tan yargılanıyor. Onunla ilgili davayı ayırıp ona ceza verebilirler ve ‘Diğerlerini zaten bulamıyoruz’ deyip bir iki duruşma daha uzatıp kapatabilirler. Anayasa Mahkemesi’nde üç dosyamız var kamusal sorumluluk ile ilgili. Orası da biraz ağırdan alıyor. Dava zaten olumsuz şekilde ilerliyordu. Bu gelişmenin ardından daha da olumsuz bir noktaya gidebiliriz.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.