AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün (14 Mayıs) video konferans aracılığıyla düzenlenen, 81 ildeki parti teşkilatı ile bayramlaşma programında konuştu. Salgının gidişatına yönelik açıklamalarda bulunan Erdoğan, 17 Mayıs Pazartesi gününden itibaren “kontrollü normalleşme takviminin” uygulanmaya başlayacağını belirtirken salgın döneminde sıkıntı yaşayan vatandaşlardan helallik istedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bayramlaşma programında şöyle konuştu: “Kısıtlamalardan etkilenen esnafımızın bir kısmı ile turizm sektörümüze bu zor dönemde ayakta kalabilmeleri için her türlü desteği vermenin gayreti içerisindeyiz. Buna rağmen sıkıntıya düşen insanlarımız, esnafımız, çalışanımız olduysa hepsinden helallik istiyoruz.”
“Pazartesi gününden itibaren kontrollü normalleşme takvimimizi uygulamaya başlıyoruz”
Alınan önlemler sayesinde yeni vaka sayılarında düşüş yaşandığını ve vaka sayılarının daha da azaltılması için tedbirlere sıkı şekilde uyulması gerektiğini belirten Erdoğan, 17 Mayıs Pazartesi günü ile birlikte “kontrollü normalleşme” sürecine geçileceğini şu sözlerle duyurdu: “Milletimize söz verdiğimiz şekilde, pazartesi gününden itibaren kontrollü normalleşme takvimimizi uygulamaya başlıyoruz. Bu konudaki detayları kabine toplantımızın ardından milletimizle paylaşacağız. Niyetimiz mayıs ayı sonuna kadar nispeten ihtiyatlı hareket etmeyi sürdürmektir. Haziran ayı ile birlikte günlük hayatı daha da rahatlatacak şekilde tedbirleri önemli ölçüde gevşetmeyi planlıyoruz.”
“Sıkıntıya düşen insanlarımız, esnafımız, çalışanımız olduysa hepsinden helallik istiyoruz”
Koronavirüs salgını için alınan tedbirler kapsamında birçok işyeri uzun süre kapalı kaldı ve esnafın büyük bir kısmı kepenk indirdi. Bu konuyla ilgili görüşlerini paylaşan Erdoğan, “Kısıtlamalardan etkilenen esnafımızın bir kısmı ile turizm sektörümüze de bu zor dönemde ayakta kalabilmeleri için her türlü desteği vermenin gayreti içerisindeyiz. Buna rağmen sıkıntıya düşen insanlarımız, esnafımız, çalışanımız olduysa hepsinden helallik istiyoruz. Hiçbir vatandaşımızın kendini sahipsiz hissetmemesi için devletimizin tüm imkanlarını seferber ederek sosyal destekleri ciddi oranda artırdık” diye konuştu. Erdoğan aynı zamanda mecbur olunmayan hiçbir tedbire başvurulmadığını da vurguladı.
“Türkiye kendini, gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerin çoğunda gözlenen kriz ikliminin dışında tutabilmiştir”
Salgın döneminde yurttaşlarına en etkin sosyal yardımları uygulayan ülkelerden birinin Türkiye olduğunu savunan Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: “Sağlık hizmetlerindeki başarısını sosyal ve ekonomik desteklerle taçlandıran Türkiye kendini, gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerin çoğunda gözlenen kriz ikliminin dışında tutabilmiştir. Yeni yatırım ve istihdam arayışlarındaki yükseliş başta olmak üzere pek çok gösterge, ülkemizi aydınlık yarınların beklediğine işaret ediyor. Birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sahip çıktığımız müddetçe bizi bekleyen güzel günlere ulaşmamıza hiç kimse mani olamayacaktır.”
“Terör devleti İsrail’in zalimlikleri karşısında hem üzüntülü hem de öfkeliyiz”
Konuşmasında İsrail ve Filistin arasındaki çatışmalara da değinen Erdoğan, konuya ilişkin şunları söyledi:
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
“Filistin topraklarında, özellikle Kudüs’te yıllardır devam eden ramazan ayının son günlerinde ise iyice yoğunlaşan saldırılar nedeniyle bayrama buruk girdik. Dertliyiz, derdimiz var. Gücü sadece masum sabilere, mazlumlara yeten terör devleti İsrail’in zalimlikleri karşısında hem üzüntülü hem de öfkeliyiz. Türkiye’nin bu konudaki tavrı tamamen ilkeseldir.
Dün Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’ı ve işgal altındaki topraklarını kurtarma mücadelesini hangi şevkle desteklemişsek, bugün Kudüs’te ve Filistin şehirlerinde yaşanan zulme karşı da aynı hissiyatla harekete geçiyoruz. Dün Suriye sınırlarımız boyunca kurulmaya çalışılan terör koridoruna nasıl izin vermemişsek, bugün de Mescid-i Aksa’nın mahremiyetine uzanan ellere aynı kararlılıkla karşı çıkıyoruz. Daha geçen yıl Libya’nın bölünmesine nasıl müsaade etmemişsek, herkesin sırtını döndüğü Somali’nin kaderine terk edilmesine nasıl göz yummadıysak, Kırım’ın ilhakına nasıl rıza göstermediysek, geçmişte Bosna’da hunharca işlenen vahşete nasıl sesimizi yükselttiysek bugün de tüm dünya görmezden gelse bile İsrail’in zulmüne eyvallah etmeyeceğiz.”
“BM Güvenlik Konseyi’nin, Kudüs’te barışı ve huzuru sağlayacak adımları atması şarttır”
Türkiye’nin, çatışmaların sonlandırılmasına yönelik diplomatik temaslarını hızlandırdığını belirten Erdoğan, sorunun çözümü için Birleşmiş Milletler (BM) ve İslam İşbirliği Teşkilatı gibi uluslararası örgütlerin de konuya müdahil olması gerektiğini dile getirdi: “Bunun için hangi inançtan, kökenden, mezhepten olursa olsun herkesi, her devleti bir an önce harekete geçmeye davet ediyoruz. BM Güvenlik Konseyi’nin, genel kurulda alınan kararlara uygun şekilde süratle Kudüs’te barışı ve huzuru sağlayacak adımları atması şarttır. İslam İşbirliği Teşkilatı da derhal somut ve etkin bir tutum almazsa kendi varlığını inkâr etmiş olacaktır. Türkiye olarak BM bünyesinde, bu doğrultuda başlatılacak her girişime aktif destek vermeye, barış için sorumluluk üstlenmeye ve fedakârlık yapmaya hazırız. Bir kez daha altını çizerek ifade etmek isterim ki her ne yapılacaksa derhal yapılmalıdır. Aksi takdirde ortaya çıkacak tablonun vahim sonuçlarıyla yüzleşilmesi kaçınılmazdır.”