Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Akademisyenler Sedat Peker videolarını Medyascope’a değerlendirdi: “Videoların çok izlenme nedeni toplumun ‘öncü’ye ihtiyacından kaynaklanıyor, Peker entelektüel siyasal bir figür olduğunu söylemek istiyor”

Türkiye günlerdir organize suç örgütü liderliğinden hüküm giyen, yine aynı suçtan hakkında soruşturma açılan Sedat Peker’in YouTube’a yüklediği videoları konuşuyor. Peker, milyonlarca kez izlenen videolarda kendisinin karıştığı suçları da ihbar ederek itiraf ve iddialarda bulunuyor.

Prof. Dr. Nevzat Kaya ve Dr. Gökhan Bulut, Peker’in videolarını, videolarında kullandığı ve önerdiği kitapları ve videolarının bu kadar ilgi görmesini Medyascope’tan Özgür Özdemir’e değerlendirdi. Prof. Dr. Nevzat Kaya, Peker’in anlatısını “eşkıyanın kahramanlaşması” sürecine benzetirken Dr. Gökhan Bulut, Peker’in sadece “düşmanlarına” değil topluma da seslendiğine işaret etti ve bir mafya üyesinin “sivilleşme” arzusuna dikkat çekti. 

Sedat Peker, YouTube’a yüklediği dokuzuncu videosunda kendi söylemiyle “düşman olarak gördüğü” kesimin en sevdiği yazarlardan Vedat Türkali’nin “Bir Gün Tek Başına” adlı romanını izleyenlerine önerdi. Bu öneri sonrası kitabın stokları tükenirken bazı internet siteleri de kitabın fiyatını yükselterek satışa sundu. 

Prof. Dr. Nevzat Kaya

“Eşkıyanın kahramanlaşma süreci”

Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü’nden Prof. Dr. Nevzat Kaya, Peker’in videolarını “eşkıyanın kahramanlaşması” olarak görüyor. Kaya’ya göre bu süreç şöyle ilerliyor:

“Sedat Peker, bütün ‘postmodernizm’lerin sonunu Eriha’nın borazanları misali çok eski ve klasik bir dinamikle canlandırıyor: Eşkıyanın kahramanlaşma süreci. Eşkıyanın kahramanlaşması: Bu çağımız için son derece nadide bir özelliktir, zira postmodernizmle birlikte ilmek ilmek çözülmüş bütün anlatıların tekrar tedavüle girdiği, birleştirildiği ve adeta Yunan tragedyasında olduğu üzere ‘kolektife’ referans vermesiyle birlikte ‘tabula rasa’ veya ‘yeniden başlasın’ı izleyen ve Nietzsche’nin ebedi döngüsü bağlamında yeniden kitlesel bir ‘heroizme’ kapıyı aralamaktadır.”

“Peker, bölünen dünyamızı ortak paydada toplamaya gayret ediyor”

Nevzat Kaya, Peker’in videolarında belli bir azınlığa tehdit savurmadığını aynı zamanda asıl seslendiği çoğunluğa ise kaynaklara dönme işaret verdiğini belirtiyor:

“Sedat Peker adeta parçalara ve fraksiyonlara bölünmüş dünyamızı ortak paydada toplamaya gayret ediyor. Mario Puzo’dan Vedat Türkali’ye, ÖSO’dan Aleviler’e, sahtekârlıktan en derin samimiyete uzanıyor Sedat Peker’in yeniden bir üst anlatıyı zorlayan ‘metinlerarasılığı’. İhsan Oktay Anar’ın romanlarından fırlamış gibi duran dürbün, Zülfikar ve diğer otantik nesneler ortak paydaya – ki bu inanılmaz tezat bir durum – davet ediyor: Belli bir azınlığa tehdit savururken, asıl ‘sahip’ diye addettiği çoğunluğa kaynaklara dönme işaretini veriyor.”

“Peker’in çok izlenme nedeni toplumun bir ‘öncü’ye’ ihtiyacından kaynaklanıyor”

Peker’in yayınladığı videolar milyonlarca kişi tarafından merakla izleniyor. Tüm sosyal medya platformlarında paylaşım rekorları kırmaya devam ediyor. Videolarını yayınlamadan önce duyurusunu yaptığı paylaşımlar bile günün en çok etkileşim alanları arasına giriyor. Kaya, bu ilginin nedenini şu sözlerle açıklıyor: 

“Videolarının bu denli izlenmesinin sebebi uzun süre toplumumuzda böyle bir ‘öncü’ye ihtiyaç ve açlığın en bariz göstergesi ve Sedat Peker’in ulvi bir kahraman olmayışı, bir ‘düşkün’, ‘suçlu’ ve ‘ötekileştirilmiş’ birisi olması arketipi güçlendiriyor çünkü ‘seçilmiş’ olan daima cehennemin dibini boylamış kişidir ve tabii ki gelişimin yönü çok önemli. En üst katmandan en alt katmana yolculuk, güçlenmek için cehennem yolculuğu, aynen Odysseus’un Ölüler Diyarı’na yolculuğu gibi.”

“Peker, suçlu olduğunu kabul eden ve kentinden kovulan Ödipus gibi…”

Peker’in önerdiği kitaplara ilgi artmış durumda. Bu duruma dikkat çeken Kaya, Yunan mitolojisine referansla Peker’e dair Ödipus benzetmesi yapıyor:

“Peker bunu yaparken adeta kendi ‘gelişimine’ tanıklık etmek üzere seyircilerine ‘okuma’ tavsiyelerinde bulunuyor: İşin en ilginç olanı ise onun tavsiye ettiği okumalarının çoksatanlar katına yükselmeleri. Bu da insanların, toplumun, kolektifin bu yolculuğa iştirak etme isteğinden kaynaklanıyor. Herkesin ötekilendiği bir toplumda baş ‘sefil’ böyle mitik bir hüviyete bürünebilmekte: Suçlu olduğunu kabul eden ve kentinden kovulan Ödipus gibi…”

Dr. Gökhan Bulut

“Peker’in alıntıları, okuduğu şiirler ve bahsettiği metinler onun kendisi için yaratmaya çalıştığı yeni kimliğin tuğlaları”

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Öğretim Görevlisi ve Çağdaş Gazeteciler Derneği Onur Kurulu Üyesi Dr. Gökhan Bulut’a göre Peker, videolarında sadece “düşmanlarına” değil aynı zamanda topluma da mesaj veriyor. Peker, videolarında şair Nazım Hikmet, ünlü devrimci Che Guevara ve Dersim İsyanı lideri Seyit Rıza‘nın da hayatından kesitler paylaşırken birçok konuşmasında şair Neyzen Tevfik’e de yer verdi. Peker ayrıca Edmond Rostand‘ın Cyrano de Bergerac adlı eserindeki ünlü tiratla (“İstemem eksik olsun”) İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya seslenmişti. Bulut bu durumu şöyle açıklıyor: 

“Peker’in kitaplarla verdiği mesajın muhatabının kendi ‘düşmanları’ olduğunu düşünmek doğru fakat eksik. Peker, kitapları kullanarak düşmanlarının yanı sıra topluma da mesaj veriyor. Kendisinin kamusal imgede yer alan ‘ortalama’ bir suç örgütü lideri değil de entelektüel yönleri olan siyasal bir figür olduğunu söylemek istiyor diğer yandan da. Anlatımında verdiği örnekler, alıntıladıkları, okuduğu şiirler, bahsettiği metinler onun kendisi için yaratmaya çalıştığı yeni kimliğin tuğlaları. Ayrıca, insanlığın ortak değerleri ile edebiyatın imgesel kuvvetini de arkasına almak istiyor. Böylece kendi tartışmalarını, iddialarını ve pozisyonunu da güçlendirmek için edebiyatın ve uzun araştırma süreçleriyle ortaya çıkan eserlerin insanların gözündeki meşru etkisini kullanıyor. Özetle, o kitapların doğrudan Peker’in muhataplarına gönderdiği mesajların yanında bir de topluma mesajı var.

“Bir suç örgütü lideri söylediklerinin etkisini artırmak için edebiyat ve gazetecilik ürünlerine başvurmak zorunda hissediyor”

Burada önemli olan nokta ise şu: Bir suç örgütü lideri söylediklerinin etkisini artırmak için insanlığın ortak değerlerine, edebiyata ve gazetecilik ürünlerine başvuruyor, başvurmak zorunda hissediyor. Peker’in ‘Zekâya saygı duyacaksınız’ ifadesini dayandırdığı bir kaynak da bu.”

“Peker’in toplum içindeki etkisi artıyor ve o da sivilleşmeye çalışıyor”

Peker’in önerdiği kitaplara olan ilginin artmasına dikkat çeken Bulut, ilginin Peker’in toplum içinde artan etkisinin varlığına işaret ettiğini belirtiyor:

“Popüler kültür alanı, kendi içinde her ne kadar muhalif figürleri ve direniş potansiyellerini barındırsa da asıl olarak toplumsal güç sahiplerince yönlendirilen bir alan. Dolayısıyla da bir mücadeleler ve stratejiler alanı. Herhangi bir şeyin popüler kültür içindeki yeri ve etkisi yönlendiricisinin toplumsal etkisiyle doğru orantılı. Bu açıdan bakıldığında Peker’in söz ettiği kitaplara ilginin artması Peker’in toplum içindeki etkisinin arttığını ve genişlediğini gösteriyor. Peker’in hem kendisini önceden takip eden kesimlerdeki etkisinin arttığını hem de yeni toplumsal kesimleri etkilediğini söyleyebiliriz. Ne kadar sürekli ve kalıcı olur şu anda kestirmek zor ama aktüel durum böyle. Gündemden düşerse, düştüğünde etkisi de düşecektir tabii. Peker bu yolla ‘sivilleşmiş’ oluyor bir de.”

“Türkiye’de ifade özgürlüğü tasfiye edildiği için yurttaşlar Peker’in videolarında anlam defineciliğine çıkıyor”

Peker’e olan ilginin bir diğer nedenini de Türkiye’de ifade özgürlüğü ve demokratik mekanizmaların büyük oranda tasfiye edilmesi olduğunu belirten Bulut, “Halk, Peker’in önerdiği metinlerin derinlerinde anlam defineciliğine çıkmak zorunda kaldı” diyor:

“Peker’in iddiaları bütün bir toplumun son 30 yılını ve geleceğini ilgilendiren iddialar. Bunların bir kısmı biliniyor olmakla birlikte yeni bilgilerin ve iddiaların da eklendiğini görüyoruz. Demokratik bir ülkede aslında bu tür iddialara konu olan olayların meydana gelmemesi beklenir. Meydana gelenlerin de gazetecilik faaliyetleri ve siyasal araştırma süreçleriyle ortaya çıkarılması, hukuk eliyle soruşturulması ve adalete konu olması gerekir. Türkiye’de ifade özgürlüğü ve gazetecilik üzerindeki baskıların yanı sıra siyasal katılım ve demokratik mekanizmaların büyük oranda tasfiye edilmiş olması nedeniyle, böyle bir durum gerçekleşemiyor ve böylesi konular hakkındaki bilgiler halkın kamusal tartışmasına normal yollardan girmiyor. Dolayısıyla halk, olan biten hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilmek için Peker’in kitaplarla kurduğu ima alanını çözümlemeye çalışmak, kurgusal metinlerin derinlerinde anlam defineciliğe çıkmak zorunda kalıyor. Kitaplara artan ilginin bir nedeni de bu.”

“Peker’in çizdiği ‘dürüstlük’ imajı ve doğrudan insanlarla konuşması ona olan sempatiyi artırıyor”

Peker’in son videosunda yazar Vedat Türkali’nin Bir Gün Tek Başına kitabını önermesinin ardından kitabın internet satış fiyatları yükseltimişti, Bulut, bunu “kapitalizmin klasik fırsatçılığı” değerlendirirken, Peker’in bir “dürüstlük” imajı inşa etmeye çalıştığını söylüyor:

“Burada ilginç bir başka durum daha var. Peker’in çizmeye çalıştığı ‘dürüstlük’ imajı ve doğrudan insanları muhatap alarak konuşması ona dönük sempatiyi artıyor gibi görünüyor. Kendisinin ‘arslan avı’ diyerek açıkça söylediği bir şey var: ‘Ben size bilmeniz gerekenleri vereceğim siz de benim geçmişimi unutup bana yeni bir karakter vereceksiniz.’ Bu bir strateji olarak uygulanabilir ama açıkça dile getirilmesinin bu stratejiye zarar vermesi beklenirken tam tersine güçlendiriyor.”

Bulut ayrıca, Peker’in bu imajı güçlendirmek için işin teknik boyutlarını da hesaba kattığı görüşünde: “Bir de ‘prodüksiyon’ kısmı var işin. Kamera açısı, masa kullanımı, alan derinliği, neredeyse kurgulanmadan yayına verilen uzun videolar (uzun konuşmalar), çekim kalitesi vb. unsurlar, inandırıcılığı artıyor. Peker belli ki bunu da hesaba katmış.”

Sedat Peker’in şu ana kadar yayınladığı dokuz videoda dekor olarak kullandığı ya da önerdiği kitaplar ise şöyle:

Savaş Sanatı- Sun Tzu

Prens – Niccolo Machiavelli

Joseph Fouché – Stephan Zweig

Cyrano De Bergerac – Edmond Rostand

Aptallar Erken Ölür – Mario Puzo

Münih’e Kadar 6 Mezar – Mario Puzo

Aile – Mario Puzo

Omerta – Mario Puzo

Baba’nın Dönüşü – Mark Winegardner

Bob Dylan/Hayırsız Peygamber – Mike Marqusee

Her Şey Seninle Başlar – Mümin Sekman

Bir Gün Tek Başına – Vedat Türkali

Son Cüret – Yılmaz Özdil

İktidar/Güç Sahibi Olmanın 48 Yasası – R. Greene-J. Elffers

Troçki/Kovulan Sosyalist – Isaac Deutscher

Pardayanlar (seri) – Michel Zevaco

Meydan Larousse: Büyük Lugat ve Ansiklopedi

Hazreti Ali – Oral Çalışlar

Ezilmiş ve Aşağılanmışlar – Fyodor Mihailoviç Dostoyevski

Safahat: Mehmet Akif Ersoy

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.

İlgili içerikler