Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Ocak 2004’ten beri her ay, tüketici güven endeksi verilerini açıklıyor. Taze AKP iktidarında ilk altı ayın verisi tüketicinin iyimser olduğunu, sonraki 191 ayın verisi ise tüketicinin kötümser olduğunu gösteriyor. Ekonomi Tıkırında’nın 124. yayınında Sedat Pişirici, tüketici güven endeksinin nasıl oluştuğunu, verilerin neler söylediğini anlattı.
Türkiye İstatistik Kurumu ve Merkez Bankası, her ay bir “tüketici eğilim anketi” düzenliyor. Bu anket sonuçlarından da “tüketici güven endeksi” ortaya çıkıyor. Endeks ya da Türkçesi ile “dizin”, “bir gelişimi gösteren nicelikler ya da değerler arasındaki ilişki”yi saptıyor. Tüketici eğilim anketinden ortaya çıkan tüketici güveni endeksi-dizini de aylar itibarı ile tüketicilerin kişisel mali durumları ve genel ekonominin mevcut durumuna ilişkin değerlendirmeleri ve gelecek dönem beklentileri ile yakın gelecekteki harcama ve tasarruf eğilimlerini ölçüp, elde edilen son sonuç ile bir önceki sonuç arasındaki ilişkiyi ortaya koyuyor.
Tüketici eğilim anketinde her ay 4884 haneden, hanehalkını temsilen 16 ve daha yukarı yaştaki bir ferde 18 soru yöneltiliyor. Anket ile ölçülmek ve öğrenilmek istenenler, tüketicinin kişisel mali durumu ve genel ekonomik duruma ilişkin kanaati ile harcama ve tasarruf eğilimleri. Elde edilen sonuçların yansıdığı endeks değeri, 100’den büyük ise tüketici güveninde iyimser durumu, 100’den küçük ise tüketici güveninde kötümser durumu gösteriyor.
Ankette, kişisel mali durumu öğrenilmek istenen tüketiciye geçen 12 ayda hanesinin maddi durumunun ne olduğunu, şu anda hanesinin mali durumunun ne olduğunu, gelecek 12 ayda hanesinin maddi durumunun ne olmasını beklediğini ve gelecek üç ayda herhangi bir şey satınalmak için borçlanıp borçlanmayacağını soruyorlar. Genel ekonomik duruma ilişkin ne düşündüğünü öğrenmek için ise tüketiciden geçen 12 ayda Türkiye’nin genel ekonomik durumunun ne olduğuna ilişkin değerlendirmesini alıyorlar, gelecek 12 ayda Türkiye’nin genel ekonomik durumuna ilişkin beklentisini, Türkiye’de gelecek 12 ayda işsiz sayısının ne olabileceğine dair beklentisini, mevcut dönemin dayanıklı tüketim malları satın almak için uygunluğuna ilişkin düşüncesini, mevcut dönemin tasarruf etmek için uygunluğuna ilişkin düşüncesini, geçen 12 ayda tüketici fiyatlarının değişimine ilişkin düşüncesini, gelecek 12 ayda tüketici fiyatlarının değişimine ilişkin beklentisi ile ücretlerin değişimine ilişkin beklentisini saptamaya çalışıyorlar. Geriye kalıyor tüketicinin harcama ve tasarruf eğilimleri. Bunun için de tüketicinin, gelecek üç ayda yarı dayanıklı tüketim mallarına yönelik harcama yapma düşüncesini, gelecek 12 ayda dayanıklı tüketim mallarına yönelik harcama yapma düşüncesini, otomobil satın alma ihtimalini, konut satınalma veya inşa ettirme ihtimalini, konut tamiratı için para harcama ihtimalini ve tasarruf etme ihtimalini öğreniyorlar.
Sonuç olarak, memleketin 4884 hanesinden 16 yaşından büyük bir tüketici, Türkiye İstatistik Kurumu ve Merkez Bankası ortak anketinin 18 sorusuna cevap verip, memleket ekonomisinin ve içinde bulunduğu, yaşadığı hanenin-ailenin-evin ekonomik durumunun şu anda ne halde olduğunu ve gelecekte ne olacağına ilişkin beklentisini ortaya koyuyor. Bundan da tüketicinin memleket ekonomisine güvenip güvenmediği ortaya çıkıyor. Kabaca durum bu.
Türkiye, ilk hükümeti kurdukları 18 Kasım 2002’den, parlamenter sistemin son hükümetinin görev süresinin sonu olan 9 Temmuz 2018’e kadar AKP-Recep Tayyip Erdoğan zihniyeti ve hükümetleri tarafından, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ilk hükümetinin görevi devraldığı 9 Temmuz 2018’den bugüne kadar da bizzat AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yönetiliyor. Türkiye’de tüketici güven endeksi çalışması ise Aralık 2003’te başlamış. Ocak 2004’teki ilk değer 106,1. Yani o tarihte tüketici güvenli ve iyimser. Hatta “gelecek 12 aylık dönemde genel ekonomik durum beklentisi” endeks değeri 129,6. Yani tüketici, taze AKP iktidarında ekonominin geleceğinden umutlu. Tüketici güven endeksi değeri 2004’ün ilk altı ayında 100’ün hemen üzerinde. Ama ondan sonra (2006’ın dördüncü ayında, eşik değerin çok az üstündeki 100,7 değeri hariç) Haziran 2021’e kadar, hep 100’ün altında. Yani tüketici, AKP-Erdoğan iktidarındaki, güveninin ölçülebildiği 16,5 yıl boyunca, bu 16,5 yılın 198 ayının 191’inde, hep kötümser, hep karamsar, hep güvensiz.
Gelelim son verinin, Haziran 2021’in ayrıntılarına. Tüketici güven endeksi değeri, haziranda mayısa göre %5,8 oranında artmış. Ama yine de eşik değerin altında: 81,7. Yani tüketici güvensiz, tüketici kötümser. TÜİK’in basın bülteninde öne çıkardığı verilere bakınca hanenin maddi durumu endeksi değerinin 61, hanenin maddi durum beklentisi endeksi değerinin, mayısa göre %8,3 oranında artmasına rağmen 82,9, genel ekonomik durum beklentisi endeksi değerinin mayısa göre %9,2 oranında artmasına rağmen 86, dayanıklı tüketim mallarına harcama yapma düşüncesi endeksi değerinin de mayısa göre %5,2 oranında artmasına rağmen 96,9 olduğunu görüyoruz. Hepsi 100’ün altında, hepsi tüketici güveninde kötümser durumu gösteriyor. TÜİK, basın bülteninde, tüketici eğilimine ilişkin endekslerin tamamını, ekranda gördüğünüz tablo ile paylaşıyor. Kırmızı olan, tüketici güven endeksi değeri. Onun altına bakarsanız memleket ekonomisinin de vatandaşın ekonomisinin de ne halde olduğunu açık seçik görürsünüz. Bu tabloyu, bu yayının metninde de TÜİK web sitesinde de bulup ayrıntısı ile inceleyebilirsiniz.
TÜİK ve Merkez Bankası, eğilimini ölçtüğü tüketiciyi ve hanesini nasıl seçiyor bilmiyorum ama her iki kurumun iplerinin iktidarın elinde olduğunu düşünseniz dahi ortaya çıkan sonuç çok çarpıcı: Tüketici 16,5 yıldır güvensiz. Öyleyse nasıl oluyor da bu 16,5 yıl boyunca AKP ve Erdoğan seçim üstüne seçim kazanarak iktidarını sürdürebiliyor? Cevabı bulmak iktidara talip olanların işi. Bulurlarsa iktidar olurlar.
Daha önce, Ekonomi Tıkırında’nın 101. yayınında, Metropoll Araştırma’nın Aralık 2020 tarihli “Türkiye’nin Nabzı” kamuoyu yoklamasının sonuçlarını paylaşmıştım. O çalışmaya göre halkımızın %62’si, memleketin en önemli sorununun ekonomi (%49,5) ve işsizlik (%12,3) olduğunu söylüyordu. Yine halkımızın %65’ine göre Türkiye kötüye gidiyordu. Aynı ankete göre halkımız, ekonomideki kötü gidişattan yüzde 28,5 oranında Erdoğan’ı, yüzde 27,6 oranında da hükümetini sorumlu tutuyor, halkın yarıdan fazlası da (%50,5) ekonominin 2021’de daha da kötüleşeceğine inanıyordu.
Ama yine aynı ankette “Sizce ülke ekonomisi hangi lider önderliğinde iyi yönetilir” diye sorulduğunda, halkımız %38,3 oranında “Recep Tayyip Erdoğan” cevabını veriyordu. Şimdi bu Stockholm Sendromu mudur yoksa kasabın bıçağını yalamak mı bilemem. Ama görünen köy kılavuz istemiyor. Milletin ve memleketin ekonomisi iyi gitmiyor, tüketici de bu ekonomik gidişata güvenmiyor. İşin sırrı güvende. Halkı, ekonomiyi bildiğine ikna edecek, tüketiciye güven verecek bir siyasi iddia, iktidarı devralır.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.