Türkiye’yi sarsan Elmalı çocuk istismarı davası: Sanıklar daha önce de istismardan değil delil karartmadan tutuklanmış

Antalya’nın Finike ilçesinde yaşarken cinsel istismara uğrayan iki kardeşin, babaannelerinin şikayeti üzerine açılan ve yine Antalya’nın Elmalı ilçesindeki ağır ceza mahkemesinde görülmesinden dolayı kamuoyunda “Elmalı davası” olarak bilinen davasında, sanık anne ile üvey babanın tutuksuz yargılanması, kamuoyunun tepkisini çekti. Davanın iddianamesine göre, altı yaşındaki kız çocuğu G.E.G. ile dokuz yaşındaki ağabeyi İ.E.G., anneleri Merve Akman ve üvey babaları Rahmi Akman’ın yanı sıra, 13 yaşındaki üvey dayıları tarafından da cinsel istismara uğradı ve uğratıldı. İki kardeşin 2019’da cinsel istismara maruz bırakıldığı, adli tıp muayenelerinde de tespit edildi. Anne ve üvey baba hakkında “çocuğa karşı nitelikli cinsel istismar ve eziyet” suçundan 16 Ekim 2020’de dava açıldı. Dosyada üvey dayı da “suça sürüklenen çocuk” sıfatıyla sanık olarak geçiyor. Dosyada üç sanık yer alıyor fakat çocukların beyanları, onları istismar edenlerin sayısının daha fazla olduğunu gösteriyor. Çocuklar beyanlarında, annelerinin erkek arkadaşlarının cinsel istismarına, anneanneleri ve dedelerinin ise şiddetine uğradıklarını belirtti.

Davanın 16 Ekim 2020’deki ilk duruşmasında, tutuklu sanıklar anne Merve Akman ve üvey baba Rahmi Akman, 5 Ocak 2021’deki duruşmada tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Süreçte yaşananları Medyascope’a anlatan, çocukların avukatı ve Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM) Türkiye Hukuk Koordinatörü Gülşah Ekin Taş,  çocukların, yaşadıkları istismarı çizdikleri resimlerle ilgili “Bu resimler ne ki? Çocukları görseniz uyuyamazsınız” diyor. Davanın bir sonraki duruşması ise 17 Eylül 2021’de.

Gülşah Ekin Taş: “Çocuklar, dayının, üvey babanın, annenin istismarına maruz kalıyor”

Altı yaşındaki G.E.G. ile dokuz yaşındaki ağabeyi İ.E.G., boşanmış bir anne babanın çocukları. Merve Akman kız çocuğuna hamileyken çocuklarının babasından boşanıyor. Beyanına göre, geçimini pavyonlarda çalışarak sağlıyor. Boşanmanın ardından ailesinin yanına yerleşen kadın, başka bir suçtan dolayı bir süre açık cezaevinde kalıyor, o sırada kız çocuk annesi ile cezaevinde, erkek çocuk ise öz babasının yanında kalıyor. Bu yüzden kız çocuğunun uğradığı istismar, ağabeyine göre daha eskiye dayanıyor. Kız çocuğunun beyanına göre, Merve Akman, pavyonda çalıştığı zaman eve erkek arkadaşlarını getiriyor ve kızının onlara “baba” demesini istiyor. Eve gelen erkeklerin istismarına uğradığını söyleyen kız, o kişileri ad ve soyadlarına kadar hatırlıyor. 

Anne bir süre sonra, çalıştığı yerde tanıştığı Rahmi Akman ile evleniyor. Çocukların öz babası, iki kardeş birbirlerini hiç görmedikleri için oğlunu bir süre annesinin yanına gönderiyor. Aslında her şeyin ortaya çıkması da dokuz yaşındaki erkek çocuğun, o eve gitmesiyle başlıyor. Av. Gülşen Ekin Taş, yaşananları şöyle anlatıyor: 

“Kaldığı evde anneanne, dede, üvey dayı ve teyzeler var. Evlenmeden önce kız çocuk annesinin erkek arkadaşları tarafından da istismara uğruyor. Kız çocuğu, annesinin çalıştığı yerden eve gelen erkekleri isim isim hatırlıyor. Çocuğun beyanına göre, annesi o erkeklere ‘kocam’ dermiş, kızının da ‘baba’ demesi için zorlarmış. Öz babasının yanında yaşayan çocuğa, babası ‘Seni annenin yanına göndereyim biraz orda kal, kardeşinle tanışmadın’ diyor. Aslında erkek olan çocuk o eve gelince her şey ortaya çıkıyor. Erkek çocuk anneanne ve dedenin şiddetine ve eziyetine maruz kalıyor. Çocuklar, dayının, üvey babanın, annenin istismarına maruz kalıyorlar. Sekiz ay o evde yaşıyorlar. Babası çocuğunu istediğinde ise anne vermek istemiyor ve ‘Çocuklar burada birlikte okusun’ diyor.”

Gülşah Ekin Taş: “Sanıklar, istismar suçundan değil delil karartmadan tutuklandı”

Annesinin ısrarı üzerine erkek çocuk da o evde yaşamaya devam ediyor. Ara tatilde iki kardeş, babaannelerinin yanına, Balıkesir’e gidiyor. Çocuklar, babaannenin yanında kalmaya başladıktan sonra, maruz bırakıldıkları istismarı anlatıyorlar. Annenin, üvey babanın, teyzelerin ve 13 yaşındaki dayının nitelikli istismarının mevcut olduğu anlaşılıyor. Tüm bunları dinledikten sonra babaanne bir avukata başvuruyor. Avukat eşliğinde psikoloğa götürülen çocukların çizdikleri resimler, istismarı doğruluyor. Babaanne bunun üzerine 5 Mayıs 2020 tarihinde şikayette bulunuyor ancak bir sonuç alamıyor. Sosyal medyada çocukların çizdiği resimleri yayınlanmasıyla konu ciddiye alınıyor ve 24 Temmuz 2020 tarihinde iddianame hazırlanıyor. Anne Merve Akman, mahkemenin ilk duruşmasında dokuz yaşındaki İ.E.G.’nin “babası tarafından dolduruşa getirildiğini” ileri sürüyor. İlk ihbarda bulunan ve davanın başından beri takipçisi olan avukat Gülşah Ekin Taş, ilk duruşmanın 14 saat sürdüğünü ve sanık olması gereken kişilerin tanık sandalyesinde oturduğunu söylüyor:

Bu çocukların ihbarı babaanne sayesinde geldi bize. Babaanne çocukların çizdiği resimleri sosyal medyaya yükledi. İhbarın gelmesi üzerine ben, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nı aradım, çocukların devlet koruması altına alınmasını istedim ve ihbarda bulundum. Daha sonra dosya savcılığa gitti ve dosya açıldı. Mayıs 2020’de bu dosya yargı makamlarına intikal etmiş ancak dikkate alınmamış. İlk celse 16 Ekim 2020 tarihinde açıldı. Sanık olması gereken kişilerin tanık olduğu bir duruşmaydı bu. İlk celse tutuklandılar. Annesi savunmasında, erkek çocuğunun öz babasının dolduruşuna geldiğini ve iftira attığını söyledi. Ancak karakolda, savcılıkta ve mahkemede verdikleri beyanlar arasında hiçbir benzerlik yok, her şey çelişkiliydi. Ezberletilip verilmiş savunma yaptılar. Biz soruları değiştirdikçe onların da kafaları karıştı. Ekim ayında tutuklandılar. O da delilleri karartma suçundandı, istismar suçundan dolayı değil.”

Anne, erkek çocuğu kaçırmak istedi

İlk duruşmaya bir hafta kala erkek çocuk, babaannesinin evinden anne ve üvey babası tarafından kaçırılmak isteniyor. Kamera kayıtlarında mevcut görüntülerde, çocuğun dövülerek arabaya bindirilmek istendiği ancak etraftakilerin yardımıyla kurtarıldığı görünüyor. Anne ve üvey baba, 5 Ocak 2021’de “yargılama sürecinde delillerin toplanmış olması ve alınan beyanlardaki çelişkiler dikkate alınarak” tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılıyor. Ancak avukat Taş, kaçırılma olayını hatırlatarak, böyle bir ihtimalin hâlâ mevcut olduğunu ve savcının her seferinde tutuklama istediğini belirtiyor:

“Duruşmaya bir hafta kala erkek olan çocuğunu kaçırmak istiyor. Neden? Çünkü her şeyi anlattı. Babaanne de o dönem bunları arayıp her şeyi bildikleri söyleyince bunlar da çocuğu kaçırmak istediler. Belki de öldüreceklerdi. Babaannenin evinin oraya gidiyorlar ancak kamera kayıtlarını unutuyorlar. Çocuğu, döve döve arabaya bindirmeye çalışıyorlar. Etraftaki insanlar çocuğu kurtarıyor. Ben de o kamera kayıtlarına ulaştım ve ilk duruşmada o kayıtları izlettim. Belki o çocuklar o gün kaçırılsaydı bir yerde cesedini bulabilirdik. Ben bunu gösterince tutuklandılar. Üçüncü celsede hiçbir gerekçe sunmadan tahliye ettiler. Savcı her seferinde tutuklama istedi. Mahkeme heyeti reddetti.”

İstismar, adli tıp raporlarında doğrulandı 

İstismara maruz bırakılan iki çocuk hakkında Balıkesir Üniversitesi Adli Tıp Kurumu’nun düzenlediği raporda, çocukların bizzat yaşamadan bunları anlatamayacakları ve istismara dair anlatımlarının bilişsel düzeyleri ve akıl yaşlarıyla uyumlu olduğu belirtildi. Aynı zamanda sosyal hizmet uzmanları da dosyaya raporlarını sundular ve istismarı doğruladı. Sanık avukatlarının Balıkesir’den gelen rapora itirazı sonucu çocukların daha sonra İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Kurumu’nda muayene olması ve resimleri bir kez daha çizmeleri istendi. Bu talep üzerine çocukların götürüldüğü Adli Tıp Kurumu, “çocukların olay tarihindeki yaşı dikkate alındığında, beyanlarına itibar edilebileceği, cinsel istismar mağduru çocukların maruz kaldığı olayla ilgili psikiyatrik muayenedeki ifadelerinin ve anlatımlarının tıbbi açıdan esas olduğu ve çocukların istismara maruz kaldığı” yönünde rapor verdi. Çocuklar İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda dedelerinin de istismarına uğradıklarını anlattı. Avukat Gülşah Ekin Taş, raporların istismarı doğrulamasına rağmen sanıkların son duruşmada tutuklanmamasına itiraz ediyor: 

“Balıkesir Adli Tıp davaya raporunu sundu ve çocukların istismar olayı yaşamadan bu kadar detaylı anlatamayacağını söyledi.  Aynı zamanda sosyal hizmet uzmanları da dosyaya raporlarını sundular ve istismarı doğruladılar. Raporda babaannenin yanında güvende olduğunu da belirttiler. Eve gidip gözlem yaptılar. Çocukların fiziki muayenesi de vardı ve o raporlarda da kanıtlandı bunlar. Sanıklar hâlâ tutuklu değiller. Yaklaşık bir senedir bu çocuklar ağır antidepresan ilaçları kullanıyorlar. Bunlar şebeke. Çocukları telefon kablolarıyla dövmüşler, kendi cinsel istekleri doğrultusunda çocuklara istediklerini yaptırmışlar.”

Çocuklar şu anda okullarına devam ediyorlar ve babaannelerinin yanında kalıyorlar. Öz babaları ise her duruşmaya geliyor. Şu anda antidepresan ilaçlar kullanan çocukların durumunu Gülşah Ekin Taş, “Çizdikleri resimler ne ki? Bu çocuklar daha fazlasını yaşamış. Çocukları görseniz uyuyamazsınız” diyerek anlatıyor. Mahkeme heyeti 21 Mayıs 2021’de son duruşmada, dosyadaki eksiklerin tamamlanmasını talep etti, bir sonraki duruşma ise 17 Eylül 2021 tarihinde görülecek. 

Dördüncü yargı paketi –  Gülşah Ekin Taş: “Çocuğun beyanı esas olmalı”

Meclis gündemindeki Dördüncü Yargı Paketi’nde yer alan düzenlemeye göre, katalog suçlardan tutuklama, “kuvvetli suç şüphesinin”, “somut delillerle” sağlanması halinde mümkün olabilecek. Mevcut mevzuata göre çocuğun cinsel istismarı da “katalog suç” kapsamında bulunuyor. Avukat Taş, bu değişikliğin tehlikeli olduğunu belirtti ve durumu şöyle özetledi:

“Yanına somut delili eklediler. Yargı paketinde, çocuklar beden muayenesine götürüldükleri zaman bunu ‘somut delil’ olarak sayıyorlar. Fakat yine Adli Tıp’a gidip, ruh sağlığı uzmanlarının çocukları dinleyip hazırladığı raporları, somut delil olarak kabul etmiyorlar. Yani kısaca çocuğun beyanını somut delil olarak saymıyor. Bizim itirazımız buna. Çocuk bunu nasıl anlatsın? Çocuğun beyanı esas olmalı.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.