Çorlu tren katliamında yakınlarını kaybeden aileler ve avukatları, “yargı sürecinin hızlanması” için 12 Haziran 2019’da Anayasa Mahkemesi (AYM) önünde “Adalet Nöbeti” tutarak açıklamada bulunmak istemiş fakat polis engeliyle karşılaşmışlardı. Daha sonra aileler ve avukatları hakkında “toplantı ve gösteri yürüyüşünde görevlendirilenlerin görevlerini yapmalarına engel olma” suçlamasıyla dava açılmıştı. Açılan davanın duruşması bugün (13 Eylül) Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme heyeti alınan ifadelerin ardından duruşmaya katılmayan müşteki Yenal Uluçay ve Sabri Kocaman’ın ifadelerini, sanıklardan avukat Gökmen Yeşil’in savunmasını dinlemek üzere duruşmayı 2 Şubat 2022 saat 10:00’a erteledi. Duruşma sonrası adliyenin önünde açıklama yapmak isteyen aileler yine polis engeliyle karşılaştı.
Çorlu tren katliamında yakınları kaybeden ailelerin yargılanmalarına devam edildi. Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün (13 Eylül) görülen davaya ailelerden şikayetçi olan polisler ve aileler salona kimlik kontrolü yapıldıktan sonra alındı. Duruşmayı takip etmek isteyen basın mensupları ise salona alınmadı. “Duruşma salonunda yer olmadığı” ve “Hâkime hanım istemiyor” gibi gerekçelerle salona alınmayan basın mensupları daha sonra, ailelerin ve avukatların tepkisi üzerine duruşma salonuna alındı.
Ankara Adliyesi’nde görülen davada, kazada dokuz yaşındaki oğlu Oğuz Arda Sel’i kaybeden Mısra Öz, anne ve babasını kaybeden İsmail Kartal, çocuğunu kaybeden Hüseyin Şahin, davanın avukatları Gökmen Yeşil, Mürsel Ünder, Selvi Yüzbaşıoğlu Saltan ve eyleme destek veren Burak Arı yargılanıyor.
Duruşmayı Medyascope’a değerlendiren Çorlu aileleri avukatlarından Emre Erdal, “Bugünkü yargılamanın sonucunda yaklaşık altı müşteki, şikayetten vazgeçtiğini bildirdi. Müvekkillerimizin ifadeleri alındı. Bugün duruşmaya gelmeyen müştekilerin ifadesi, sanıklardan avukat Gökmen Yeşil’in savunması alınmadığı için dava ertelendi. Bir sonraki duruşmada beraat kararının çıkmasını bekliyoruz” dedi.
“Siz burada oturuyorsunuz, bizim çocuklarımız toprak altında”
Duruşma sırasında Çorlu tren faciasında yakınları kaybeden ailelerin avukatlarından Emre Erdal’ın beyanı sırasında ailelere dönerek gülen polis ile aileler arasında kısa süreli bir tartışma yaşandı. Aileler, “Gülünecek ne var. Siz burada oturuyorsunuz, bizim çocuklarımız toprak altında. Terbiyesizlik yapmayın” diyerek tepki gösterdi.
Çorlu ailelerinin avukatlarından Şafak Akil, 12 Haziran 2019 tarihinde ailelerin barışçıl bir eylem için AYM önünde bir araya geldiğini belirterek derhal beraat kararı verilmesi gerektiğini söyledi. Akil, “Barışçıl gösterilerde kolluk kuvvetlerinin gösteri düzenleyenlerin güvenliğini sağlaması ve müdahale etmemesi gerekiyor. Çorlu aileleri farkındalık oluşturmak için bir araya geldiler. Yetkililer önlemler alsın ve başkaları ölmesin diye mücadele ediyorlar. Derhal beraat etmeleri lazım” diye konuştu.
“Belgede sahtecilik yapmışlar”
Davalıların avukatlarından Murat Yılmaz ise Emniyet Müdürlüğü’nün kendi suçlarını örtbas etmek için dosyayı oluşturduğunu ve emniyet güçlerinin belgede sahtecilik yaptığını belirti ve olaya ilişkin şunları söyledi:
“Şikayetçi olan polisler 12 Haziran’da yaralandılar diyelim. İfadeleri 4 Temmuz 2019’da alınıyor. Polislerin ailelere yaptıkları kamuoyuna yansıyınca örtbas etmek için bu dosyayı oluşturdular. Ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Üç şikayetçinin ifadesi 4 Temmuz’da 14.40’ta aynı anda alındı. 14.40-15.20 arasında sekiz kişinin ifadeleri alınmış. En iyi daktiloyla yazı yazanı oturtun, sekiz kişinin ifadesini 40 dakikada alamazsınız. Çünkü çağırdılar ve bu müştekilere okutmadan ifadeleri imzalattılar. Saat 15.00’te emniyette tutanak tutuluyor. Polisler Evren Yavuz Aksoylu, Sabri Kocaman’ın 14.57’de hastanede rapor girişleri var. 15.00’te emniyette tutulan tutanağa nasıl imza atarsınız? Ya hastanedeler ya emniyetteler. Aynı anda iki yerde olamazlar. Sahtecilik yapmışlar.”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Avukatların ardından, Çorlu tren faciasında 18 yaşındaki çocuğunu kaybeden Hüseyin Şen savunmasını yaptı. Şen kolluk kuvvetlerine direnmediklerini, kolluk kuvvetlerinin kendilerini darp ettiğini söyledi.
“Ben babamın cenazesini bir çift ayakkabısından tanıdım”
Sanıklardan İsmail Kartal, hâkimin “Siz kazada kimi kaybettiniz?” sorusu üzerine, “Ben kimseyi kaybetmedim. Ben param parça annemin bacağını bulmaya çalıştım. Ben babamı tanıyamadım. Ben babamın cenazesini bir çift ayakkabısından tanıdım. Onları o demir yığının altından çıkarabilmek için sabaha kadar çalıştım” diye konuştu.
“AYM önüne sesimizi duyurmak ve dilekçe vermek için gittim”
Çorlu tren faciasının ilk duruşmasında darp edildiğini ve duruşma salonunun kapısının kitlendiğini söyleyen Kartal, “AYM önüne sesimi duyurabilmek ve dilekçe vermek adına gittim. Bizim üzerimizde zarar verecek hiçbir şey yoktu. Yanımızda çocuklar ve yaşlılar vardı. Pankartımızla karşı kaldırıma geçip basına açıklama yapacaktık. Buna dair polislerle konuşmuştuk ve polislerin bilgisi dahilinde AYM önüne yürüdük. Biz karşıya, AYM’nin önüne geçmek istediğimizde orantısız bir kuvvetle karşılaştık. Ne olduğunu anlamadık” dedi.
“Polis suçunu örtbas etmek için suç uydurdu, mizansen yaptı ve şu an burada sanık olarak bulunuyoruz”
Çorlu ailelerin avukatlarından sanık Mürsel Ünder, savunması sorulduğunda şunları söyledi: “Bizim burada asıl bulunma sebebimiz Mısra Öz’ün babası Mehmet abinin polis müdahalesi sırasında yere düşmesi ve fenalaşması. Polis suçunu örtbas etmek için suç uydurdu, mizansen yaptı ve şu an buradayız. Orada onlarca insan vardı ama göstermelik yedi kişi burada sanık olarak oturuyor. AYM’nin karşısındaki parktan çıkınca karşımızda ordu gibi bir polis vardı. Yapacağımız basın açıklamasının her aşamasından polisin haberi vardı. Beş dakika sürecek bir şeyde korkunç bir şey yaptılar. Bu kadar saygısızlık, özensizlik olmaz. Yanımızda çocuklar ve yaşlılar vardı. Kazada vefat eden yakınlarımızın fotoğraflarının bulunduğu pankartları saygısızca yırtmaya ve yere atmaya çalıştılar.”
“Biz bu mücadeleyi başka canlar yanmasın diye veriyoruz”
Çorlu tren kazasında oğlu Oğuz Arda Sel’i kaybeden ve sanıklar arasında yer alan Mısra Öz, evladını katliamda kaybetmiş bir anne olduğunu söyleyerek, “Ben 8 Temmuz’da dokuz yaşındaki evladımı kaybettim. O tarihten bu yana kendi evladım dahil 25 kişinin katledildiği, tek bir kişinin dahi tutuklu yargılanmadığı bir davanın karşısında hak arıyoruz. Babasıyla birlikte evladımı trenin altında paramparça olmuş bir şekilde aldım. İlk defa trene binmişti benim oğlum. Biz bu mücadeleyi başka canlar yanmasın diye veriyoruz. Üç yıldır sağlanamamış adaleti arıyoruz” diye konuştu.
“Ben, şikayetçi olana darp raporu verene dair utanç duruyorum”
Mısra Öz savunmasına şöyle devam etti:
“AYM’nin önünde açıklama yapıp AYM binasına giriş yapmak istiyordum. Amir olduğunu söyleyen Mukadder Kardiyen, beni kolumdan tutup yola fırlattı. Ona, “Beni fırlatamazsın ben evladını kaybetmiş bir anneyim” dedim. Bunun üzerine Kardiyen, “Şov yapma” dedi. Tek torununu trenin altından parça parça almış bir dedeye saldırdılar. O dede, torununun parçalarının birleştirildiğini görüp adli tıpta torununu yıkayan bir dede. Polisin tartaklaması sonrası hastaneye kaldırılan bir dede. Ben bu arkadaşları üniformasız görsem polis olduklarını bilmem. Ben onlara ne olursa olsun yardım elini uzatırım. Biz bunları hak etmiyoruz. Biz sanık olmayı hak etmiyoruz. Ben şikayetçi olan adına beni buraya çağıran adına, şikayetçi olana darp raporu verene dair utanç duruyorum. Başka söyleyecek bir şeyim yok. Değerlendirmesi size kalmış.”
Çorlu ailelerinin avukatından Selvi Yüzbaşıoğlu Saltan ise tren kazasında hayatını kaybeden Oğuz Arda’nın teyzesi olduğunu belirterek, AYM önünde yaşananları anlattı. Polisin ailelere ve avukatlara “süpürün” talimatının ardından kalkanlarıyla müdahale ettiğini belirten Yüzbaşıoğlu, “Bizim hakkımızda açılan davalar son hızla yürürken kazaya ilişkin açılan ana dava ilerlemiyor. Bu soruşturmalar ve davalar ailelerin mağduriyetine mağduriyet katmaktan başka hiçbir şeye yaramayacak” dedi.
“Kimden şikayetçi olduğumdan şimdi haberim oldu”
Çorlu ailelerinin ve avukatlarının ifadesinin ardından şikayetçi olan polislerin ifadelerine geçildi. Salonda bulunan altı müşteki (davacı) polisten biri olan Ahmet Soylu, “Benim kimden şikayetçi olduğumdan haberim şimdi oldu. Acı çeken insanları buraya getirecek değilim. Ben o gün kimden şikayetçi olduğumu söylemedim. Orada yetmiş kişi vardı. Şikayetçi olduğum kişiler buradaki kişiler olmadığı için onları bilmiyorum” diye konuştu.
Mahkeme başkanı şikayetçi polis Mehmet Aydın’a tüm ifadelerin neden 4 Temmuz’da alındığını sordu. Bu soruya Aydın, “Güvenlik şube o tarihte bizi çağırdı ve ifade verdik. Hepimizin ifadesi aynı olduğu için dakikaların aynı olması ondandır” yanıtını verdi. Aydın, “O kalabalığın içinde bu aileleri suçlamak doğru olmaz” diyerek, ailelerden şikayetçi olmadığını söyledi.
Polis Muttalip Hak, “Fotoğraflardan dolayı aileleri buraya getirmişler. Aileler mağdur, davaları ayrı. Biz görevimizi yapmak için oradayız. Biz insanız, canavarca saldırmayız. Üniformayı giyince bize düşman gibi davranılıyor. Biz amirlerimizin talimatıyla hareket ederiz” dedi.
Polis Evren Yavuz da şikayetçi olmadığını belirterek, “Biz oraya gittiğimizde hassas tarafını hissettiğimiz için sadece basın açıklamasını biliyorduk. Sadece güvenlik önlemi alıyorduk. Grubun hassas olduğunu biliyorduk. Farklı diyaloglar olunca talimat aldık. Grup çok kalabalıktı. Şikayetçi falan değilim” diye konuştu. Diğer müşteki polis memurları Bahadır Kurga ve Erkut Açıl da ailelerden şikayetçi olmadıklarını söyledi.
Çorlu ailelerine yine polis müdahalesi
Diğer yandan duruşma sonrası açıklama yapmak isteyen Çorlu faciasında yakınlarını kaybedenlerin aileleri yine polis müdahalesiyle karşılaştı. Mısra Öz’ün, “Çok kısa kamuoyunu bilgilendireceğiz” demesi üzerine polis, “Sosyal medya üzerinden yapabilirsiniz, buna burada müsaade etmeyeceğiz” dedi. Ailelerin ve avukatların tepki göstermesinin ardından Çorlu aileleri adliye önünden polis tarafından uzaklaştırıldı.