Dünyaca ünlü tıp dergisi The Lancet’te 8 Ekim’de yayınlanan makaleye göre Türkiye, koronavirüs salgını başladığından beri depresyon ve anksiyete görülme sıklığının en çok arttığı ülkelerden biri. Makaledeki verilere göre, depresyon görülme sıklığının en az yüzde 38,7 arttığı Türkiye, Avrupa’daki ülkeler arasında en yüksek artış oranına sahip. Verileri Medyascope’a yorumlayan uzmanlar depresyonun en büyük nedeninin gelecek kaygısı ve belirsizlik olduğunu belirtirken, Türkiye’de salgın yönetiminin şeffaf olmamasının ve ekonomik yardımların yetersizliğinin bu sonucu tetiklediğini düşünüyor.
53 milyon depresyon vakası tespit edildi
Anksiyete ve depresyon, küresel sağlık alanında en sık görülen rahatsızlıklar arasında. Makaleye göre salgın döneminde karantina önlemleri ile insan hareketliliğinin ve sosyal aktivitelerin kısıtlanması ve salgının geleceğinin belirsizliği, depresyon ve anksiyete vakalarındaki artışın en temel iki unsuru. Makalede majör depresif bozukluklar ve anksiyete kayıtlarının 1 Ocak 2020 tarihinden 29 Ocak 2021 tarihine kadar incelendiği belirtildi ve 2020 yılı boyunca salgının etkileri nedeniyle dünya genelinde 53 milyon depresyon vakası tespit edildiği açıklandı.
Salgın nedeniyle Türkiye’deki depresyon vakaları en az yüzde 39 arttı
Makaleye göre salgından önce dünya genelinde tespit edilen majör depresif bozukluk sayısı 100 bin kişi başına iki bin 475 kişiydi. Dünya nüfusuna oranlandığında bu sayı 193 milyona tekabül ediyordu. Bugün ise 100 bin kişi başına tespit edilen depresyon vakası 3 bin 152. Bu sayı ise dünya genelinde 246 milyona tekabül ederken vakaların yüzde 27,6 arttığını gösteriyor. Türkiye ise majör depresif bozukluğunun Avrupa’da en çok arttığı ülke. Makaleye göre Türkiye’deki depresyon vakaları en az yüzde 38,7 arttı. İspanya, Rusya, İtalya ve Fransa gibi ülkelerdeki depresyon görülme oranları ise yüzde 30-35 arttı.
Türkiye, anksiyetenin en çok arttığı Avrupa ülkelerinden biri
Anksiyete ise salgın öncesinde 100 bin kişi başına 3 bin 825 kişide görülürken 2020’de bu sayı 4 bin 802’ye çıktı. Dünya nüfusuna oranla tespit edilen anksiyete vakası ise 374 milyona yükseldi. Anksiyete artışında yüzde 32,3 ile yüzde 36,4 arasında bir değere sahip olan Türkiye, Avrupa’da anksiyetenin en çok arttığı ülkeden biri.
Anksiyete ve depresyonun kadınlarda görülme sıklığı erkeklerden daha yüksek
Makaleye göre anksiyete ve depresyonun artma oranı kadınlarda, erkeklere göre daha yüksek. Tespit edilen 53 milyon depresyon vakasının 35 milyonunu kadınlar oluşturuyor. Anksiyete ise kadınlarda yüzde 28, erkeklerde yüzde 21,5 arttı.
Yasemin Hoşgören Alıcı: “İnsanlar gerçekte ne olduğunu ve salgının nasıl yönetildiğini anlamadılar”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Başkent Üniversitesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yasemin Hoşgören Alıcı’ya göre salgın nedeniyle depresyon vakaların artmasının en büyük nedeni yaşanan ekonomik kaygılar. Türkiye’de pek çok kişinin yeterli ekonomik yardım alamadığını belirten Alıcı, “Maddi güvencenin olmaması pek çok kişinin gelecek kaygısını daha yoğun yaşamasına neden oldu. Türkiye’de gerçek verilerin yayınlanmaması da insanları güvensizlik ortamına sevk etti. İnsanlar gerçekte ne olduğunu ve salgının nasıl yönetildiğini anlamadılar. Belirsizlik önce anksiyeteyi arttırır, ardından çaresizlik ve bir şey yapamama düşüncesi depresyona dönüşür” diye konuştu.
“Evde kapalı kalan kadınlar eşleri tarafından sözlü ve fiziksel şiddete daha çok maruz kaldı”
Salgının sosyal ve ekonomik eşitsizlikleri daha görünür hale getirdiğini vurgulayan Alıcı’ya göre elinde imkan olmayanların eğitimden mahrum kalması ile sistemin ve idarenin adil olmadığına dair geliştirilen inanç insanların umutlu olmasını engelledi. Yasemin Hoşgören Alıcı, kadınların erkeklere göre bu süreci daha ağır geçirmesini ise şu ifadelerle yorumladı: “Evde kapalı kalmanın kadınlara etkisi daha olumsuz oldu. Evde kapalı kalan kadınlar eşleri tarafından sözlü ve fiziksel şiddete daha çok maruz kaldı.”
Koray Başar: “İnsanların sosyal hayatlarının ve çevrelerinin ellerinde olmayan nedenlerle değişmesi gelecek belirsizliğine yol açıyor”
Salgının başından beri depresyon ve anksiyete görülme sıklığının artacağı ihtimalinden haberdar olunduğunu belirten Türkiye Psikiyatri Derneği Genel Başkanı Koray Başar, eğitim ve çalışma hayatındaki değişikliklerin ve insanların kendi ellerinde olmadan sosyal hayatlarının ve çevrelerinin değişmesinin gelecek belirsizliğine yol açtığını söyledi.
“Sosyal devlet tarafından desteklenmediğiniz zaman ekonomik kaygılar giderek artıyor”
Toplum içindeki eşitsizliklerin salgında daha da belirgin hale geldiğini vurgulayan Başar’a göre, Türkiye’de bu oranın pek çok ülkeye kıyasla daha yüksek olması, salgının toplumsal ve ekonomik etkilerinin ağırlığıyla ilgili olabilir. Başar konuya ilişkin şunları söyledi: “Hastalığın nasıl ilerlediğinin bilinememesi, şeffaf paylaşımlar yapılması talep edildiği halde bunun yapılmaması, aşılamayla ilişkin benzer sorunların yaşanması belirsizliği artırıyor. Ekonomik anlamda önünüzü görmek çok zordur ama sosyal devlet tarafından desteklenmediğiniz zaman bu kaygılar giderek artıyor ve ülkeden ülkeye, toplumdan topluma farklılık gösteriyor.”